Liyakat, bu ülkede yaşayan 80 milyon insanın bugünü için de, geleceği için de en önemli, en doğru Çalışan ve Yöneten tercihidir..

Irk, dil, din, OKUL ayrımı değil; Liyakatli Yöneten şart olunca herkes kazanır.

Büyükşehir Belediyesi, örneğin Sağlık ve Belediye hastanesi Yöneten tercihinde “ bence “ çok doğru liyakat öngörüleri yaptı.

Uzm. Dr. Sn. Necmettin Şafak yönetimindeki BB Hastanesine hemen her gittiğimizde aile olarak memnun dönmüştük. Bence hastalar da öyleydi.

Halen Büyükşehir Sağlık Daire Başkanlığını yürüten Uzm. Dr. Sn. Aydın Sarı döneminde de, BB Hastane hizmetlerini çok büyüttü. Giden görür.

                                                                   **

Uzm. Dr. Aydın Sarı’yı, belki 25 yıldır tanır, saygıyla izlerim. Bence, Şehir de sağlıktaki hizmetin karşılığını ödüyordur.  İşte liyakat öyle bir şeydir.

                                                                    **

Sayın Aydın Sarı’nın, dünkü Büyük Sakarya gazetesinde, “ BB Sağlık Dairesi İlk Yardım Kurslarına kayıtlar başladı “ haberini okuyunca çok sevindim.

Çünkü; yıllardır İlk Yardım Kursu’nun önemini yere göğe koymam.

Bunu, insan Anne, Baba; eş, evlat ile yaşayan çok daha ayrın anlar! Ailede  her an hayati tehlike yaşanabilir. Ölümden dönmenin İlahi mutluluğu ancak o zaman anlaşılır! 

Sokakta bir krize yakalanan, can çekişen bir insanı, dili boğazına kaçan bir sporcuyu hayata döndürmek çok yüce bir erdemdir. Ya, Yaşlı Bakımı : -)

İlk Yardım Kurs Kayıtları 23 Ekim-3 Kasım tarihlerinde Büyükşehir Tıp Merkezi’nde yapılıyor. 2011 Yılından beri 1710 kişi İlk Yardım Belgesi almış.                 

Büyükşehir Belediyesi’ni ve Sağlık Hizmetlerini, çalışanlarını kutlarım.

                              

Youtube’a,  “Sakarya Atatürk

 Stadı’nın  açılış maçı !” yazdım

 “Futboldan da, spordan da anlamam! Ama, hala Sporcu gibi yaşamak isterim. Hayatı oyun gibi Sağlıklı, eğlenerek, sevgiyle yaşamak güzel.” derim.

Spor adamı, spor-skor yazarı da değilim. İşin sosyal zenginliğidir derdim.                                                    

                                                               **

Sakaryaspor Teknik Direktörü Osman Özdemir’i, tabii ki sporculuğundan beri bilirim. Ama, ayrı kuşaktanız, tanışmayız; 5 dakika sohbetimiz bile yoktur.

Bildiğim bir şey vardır; Sakaryalı Sakaryalıyı tüketir, düşmana gerek yok!  Başarılı bile olsan, biz bize kulp takmada şahaneyizdir!

Akıl almaz bir gözlemimi şimdi yazayım; anlayan anlasın.

                                                                **

Osman Özdemir ve Sakaryasporlu futbolcular 8 maçlık şahane bir lig süreci yaşadı : -) Bize de yaşattılar, helal olsun!

Kendi sahanda TEK maç oynamış, kazanmışsın. Ligin şu anda İlk 2 sırasındaki Gümüşhane ve Şanlıurfa ile dışarıda oynamış, yenilmemişsin.

Zaten oynadığı 8 maçtan NAMAĞLUP çıkmışsın.

Yahu; bu takım, onca maddi yokluklara karşın, şu andaki performansla şampiyonluğa gidiyor : -) Dahası, valla Şam’da kayısı!              

Osman Özdemir ve futbolcularla gurur duymanın tam zamanı değil mi ?

                                                                     **

YouTube’a, “ Sakarya Atatürk Stadı’nın Açılış Maçı!” yazıp girdim. Açılışı ve bir dolu maçı izledim. Takım da, hoca da başarılı; bence her şey iyi gidiyor.

Hata arasam, “ Gir o golü sen at!” dense; girsem salaklaşacağımı bilirim!

Sakaryaspor’un derdi;

Türk futbolunun derdi!

Herkesin bildiğini yazacağım; “ Türk futbolu-sporu, hemen her şey gibi, liyakatsiz kötü yönetenlerle, kötü yönetiliyor!”

Sakaryaspor 2 yıl önce Kuruluşu’nun 50. Yılını kutladı. 50 yıldır harcanan deli servetler dudakları uçuklatır. Ama, ortada dikili tek bir çubuğu yok!

Türkiye’nin dünyaca bilinen en büyük kulüpleri bile böyle.

                                                                    **

Sakaryaspor Futbol takımını 50 yıldır izleyenler şunları görüyordur.

Her şey Büyükşehir Belediye Başkanı Sn. Zeki Toçoğlu’ndan beklenir gibi. Bunu anlıyorum da; yanlış adreslerde de destek aranırsa; İşte O yanlış.

Şimdi, takım iyi giderken, İç saha Hasılatının sadece üçte biri, sözleşme  gereği prim ve taksit olarak, futbolculara hemen ödensin, en iyi destek bu. 

Haaa; federasyondan, yayın gelirlerinden, loto-toto gibi İŞ’lerden gelenin de üçte biri ödense, geriye sadece keyifle skor izlemek kalır.

                                                                        **

 “ Gelirin üçte biri!” sözünün altında şunlar yatar! Gelirin bir kuruşu bile Mandrake olmasın, olmamalı! Masraf zaten çok uçuk; takım uçsun yeter!

Vergiler, SSK’lar büyük gider; personel, ulaşım, elektrik Su, yemek içmek, otel gibi masrafları alt alta yaz; Amatör kulüp yönetmek bile akla zarardır.

                                                                       **                                                                         

Futbol bu; ağzınla kuş tutsan, ne İsa’ya, ne Musa’ya yaranamazsın!

Şenol Güneş olsan; iki yıl takımı şampiyon yapsan, gol kralları çıkarsan; Şampiyonlar liginde 2 maçı dışarda kazanıp, 3’te 3 yapsan, yine de ne denir:

 “Ya, Şenol Güneş’te hala takım yapmayı, adam değiştirmeyi öğrenemedi!”