Hafta sonu SAÜ Acili’ne acilen gittiğimizi ve yaşadıklarımızı yazmıştım.

Ülkedeki Acil sorununu ulusal basın manşetlere taşıyınca, Sağlık Bakanlığı da, sözde Acil Çözümleri devreye sokuvermiş. Bence, yasak savma gibi bir şey.

*

Sakarya Üni. Eğitim ve Araştırma Hastanesi ACİLİ’ni de, Sağlık Bakanlığı O Genelge kapsamına almış. Ferruh Bulut Bizim Sakarya’da zaten konuyu izliyor.

Yeni poliklinikler açılacak; Acil’de Kliniklik hastalara bakılmayacakmış. Yatak sorunu Ara Bakım Üniteleri ile çözülecekmiş. Triaj; Yeşil, Sarı alan zaten var.

Asla iyi bir hastane nasıl olur, nasıl yönetilir bilmem. Ama, yüzüme bakmadan dinlerken sekreterine ilaç yazdıran hekimlerden 3-4 dakikada çıkmak çağdışı.

Bu gözlemim, çağdışı yoğunluklu aciller için daha olumsuz örneklerle doludur.

*

Çalışma şartları yüzünden Hekimlik özenilecek bir meslek olmaktan çıkmamalı.

Kimi Özel hastaneler de kar abartmamalı. Şu filmi çekelim, şu emarı görelim, şu tahlili yaptıralım işleri yanlış olmasın. Doğru uygulansa dar gelirli de özele razı.

Haaa; Günün Siyaseti, “ Gelişmiş 10 ülke içine gireceğiz !” iddiasında. O zaman, Sanal Tıp Fakültesi açma!

Çok sayıda Çağdaş Tıp Okulu aç; çok sayıda ve iyi hekimler, sağlıkçılar yetiştir!

Söylediğin O Gelişmişliğe göre; Hekim ve Sağlık Sektörünün maaşlarını oluştur. Performans ise sayı ile olamaz; sanırım, sağlık vakası çözümlemelerle ölçülür.

ROL ÇALMAK ?

Bugünün gençliğini anlamıyoruz. Arada 50-60 yıllık fark var, bu çok normal. Ama, anlamak için en küçük bir çaba sarf etmemek de bizim ayıbımız olur.

Elimden geldiğince bunu anlamaya-öğrenmeye çalışırım. Gençlere, gençlik masalları anlatmak yerine; keşke yapabilseydik, yaşasaydık dediklerim çoktur.

*

Gençler, çocuklar bile; bizim kitaplar dolusu sözlerle anlatamadıklarımızı, argo gibi saysak da, bir tek “ oha !” sözcüğü ile anlatır; biz de yadırgarız.

Bir kız veya erkek için, Onlar, “ bak bu buna yazılıyor abi !” deseler, içeriğini anlamayız. Biz bu yakıştırmayı, hangi sözcüklerle, kaç günde nasıl anlatırdık ?

*

Daha o kadar derin içerikli Sözcük var ki; Rol almak, rol yazmak !

Hepsinin yeri eskiden çok çok ayrı anlamlar taşırdı. Şimdi gençler o sözcüklere o kadar özel anlamlar yüklediler ki, anlamakta zorlandığımızdan garipsiyoruz.

Onlar yaşanmış tarih ile günümüz tarihinde yaşanan kimi şeyleri de bu sözlerle 2 saniyede özetliyorlar: “ Atatürk’ten rol çalıyor abi !” örneği.

*

Üsküdar çarşısındayım. Yeni köşeler keşfetmeye bayılırım; Üsküdar bir hazine.

Bir fırından çay yanına tuzlu tatlı bir şeyler alıyorum. 25-28 yaşlarında iki genç sıra beklerken, söyleşiyorlar;

Birisinin, “ Abi, Hitler Rusya’ya girerken Napolyon’dan yanlış rol çaldı. Rusya içlerine nasıl çekildikçe, zafer kazandığını zannetti. Soğuklarda tüm ordusunu da, ülkesini de kaybettiğini göremedi.” deyişini unutmadım.

Sadece 2 cümle ile tarih dersi. Her kolayca gidilen yere dikkat edeceksin!

“ EN İYİ 100 FELSEFE METNİ !”

Ulusal bir edebiyat dergisi, 248 kişi ile yapılan başlıktaki soruşturmayı yapmış.

Okullardan felsefe derslerini kaldıran amcamlar buna şimdi ne dellenir?

Şu derginin yaptığına bak! Sanki hayatı ve günlük yaşananları daha iyi anlamak, daha doğru irdelemek, düşünmek, sorgulamak sana kalmış?

Sen sadece söyleneni dinle kardeşim! Merak da etme; insanın başına ne gelirse meraktan (?) gelir. Sen düşünme, sadece itaat et; söyleneni yap; verileni kap !

**

Hiç öyle değil; sözün, yapılanın, yaşananın, erdemli olmanın yolu; anlamaktan, Düşünce’den geçer. Düşünce Tarihi onun için çağlar boyu değerini korumuştur.

Çocuklarımızın okullarından:

Platon, Immanuel Kant, Nietzsche, Heidegger, Spinoza, Hegel, Karl Marx, Wittgenstein, Aristoteles, Jean-Paul Sartre, Platon öğretileri kaldırıldı mı?

Peki, nasıl ve hangi edebiyat dersi yapılacak? Gençler, dünyada yaşanmış ve yaşanan düşünce akımlarını nerden-nasıl kıyaslayacak. Doğruya nasıl ulaşacak?

Zaten, asıl dert de bu galiba? Doğruya ulaşan, doğruyu sorgulamaya başlarsa, yandı gülüm keten helva.

*

Soruşturma da çıkan ilk 10 kitabı keşke şimdi de okuyup, anlayabilsem:

Devlet’i; Aklın Eleştirisi’ni; Böyle Buyurdu Zerdüşt’ü; Varlık ve Zaman’ı; Ethica’yı; Tinin Fenomenolojisi’ni; Kapital’i; Metafizik’i; Varlık ve Hiçlik’i; Sokrates’in Savunması’nı keşke okuyabilip, düşünebilmeyi becerebilsem. Nerde o akıl?