Büyükşehir Belediye Başkanı Sn. Zeki Toçoğlu’nun Peyzaj ve Süs Bitkiciliği Festivali’nin yapılacağı alanda incelemelerde bulunması sevindirici.

  Festival 26-29 Eylül tarihleri arasında. Zaman az; inceleme zamanı çok doğru.

      Dün sabah ilk işim Kırkpınar Havaalanına gitmek oldu. İçim de daha rahat.

      Festival alanının hazırlama aşaması bitti bitiyor. Zaman az,  zamanlama anlayışımız da malum? “ Top bendeci !” rahat toplumuz.

       Dilerim; PEYZAJ ve SÜS BİTKİCİLER bize benzemezler. Kendilerine ayrılmış bölümler bellidir. Gidip görülmeli, iş planlanmalı.  Eksik gedikler görüşülmeli!

       Kim ne anlatırsa anlatsın; her işimizi son güne bırakan bir toplumuz. Son gün gidin bakın, ödeme kapılarında kuyruklar vardır : -) Oysa, İŞ BİZİM İŞİMİZ!

                                                                            ***

       Alana giden sahil yolu, özel otolarla gidiş geliş kolaylaşsın diye plastik dubalarla ayrılmıştı. Sökülmüş; yol genişleme, asfaltlama çalışması var.

       Alana, festival düzenlemesi için bir dolu büyük kasalı araçlar girecektir. Yolun şimdilik geniş olması gerekir gibi? Ancak, festival sonrası yine gidiş-geliş ayrılması doğru çözümdür. Arızalarımızı (?) önler…

                                                                 ***

        Sapanca Belediyesi ile ilgili yazmaya kalksam günlerce sürer. Ama;

       Göl sahiline Kaymakam Hasan Duruer zamanında yapılan Sahil Yürüyüş Parkuru şimdi çok daha iyileştirildi. Fakat asla çağdaş ve doğru gitmiyor!

       “İçme suyumuz Sapanca Gölü yasa dışı dolduruluyor!” dendiği günde bile karşı çıkmadım. Yeter ki, yapılacak iş Gölü daha iyi korusun, kullandırsın…

        Pat bir Çay, Tost kulübesi konduruldu. Ertesi yıl, çok güzel ve “ özel”  bir çay bahçesi. Rant yaratma durmaz; kayıkçı, balıkçı restoranlar da eklendi;         “ Boksörün Yeri.” İle de birleşiriz… Bir tek güvenlik görevlisi-Bekçi de yok...

       Bizde,“ Şuraya bir tente…Tenteye bir pencere…Hoop, İş Mekanı! “ anlayışı son yıllarda zirve... Birkaç yıl sonra MYO, sonra da Fakülte bile isteriz.

       Bu anlayış ayıplı! Halk ve Seçilmiş-Atanmış Yönetenler önemle düşünmeli.  

                     SAKARYA; DELİKANLI MİLLİ OTO SEVDASINI UNUTMALI MI?

      İş kuracak, yatırım yapacak hiç kimse gelip, “ Olur mu, ihtiyaç var mı, bunu burada alacak potansiyel var mı?” diye bana sormasın; çünkü anlamam : -)

       Para kazanmayı, para pazarlığını, iş kurup Gelişip-Değişmeyi beceremem. Borç istemeyi bile beceremem; avans, harcırah, fazla mesaiyi bile…

        Amaaa:

       Kör sağır dilsiz değilim; okurum, görürüm, duyarım, konuşurum…

       Türkiye, son 50 yılda otomobil üreten fabrikalarla doldu. Gelişmiş, zengin, harika otomobil, kamyon, otobüs, İş kamyonu, dozer, kepçe, çimento mikseri üreten ülkeler fabrikalarını Türkiye’ye taşıdı;

        Toprak bol-beleş gibi; emek bol-beleş gibi, taşırlar tabii…İşin hamallığı ülkemizde yapılır;. Paranın, ağır ve % 60-70 ithal kısmı, yabancı ülkeye gider.

        Şu anda Türkiye, karayollarındaki motorlu araçlarla bir Motorlu Araçlar Mezarlığı gibi… Köprüler, Havaalanları bitsin Mezarlık hazır.

                                                               ***

        “Her işte bir hayır vardır!” deriz ya. Sanki ülkenin hızla ekonomik dar boğazlara gidiyor olması da öyle olacak gibi. Dileriz öyle bir duvara toslanmaz.

       2018 Yılı başından beri Türkiye’deki Oto Üretimi artarak yavaşlıyordu. Ağustos ayında Oto Üretimi yüzde 42 azalmış. Bu oran çok ürkütücüdür. Çünkü:

         Oto fabrikalarında çalışanların O oranda işten çıkarılması için bahane olur. Traktör fabrikasında işten çıkarılanlarla başladı galiba?

        “Oto üretimi ağustos ayında yüzde 42 azaldı!” haberleri, yazılı ve görsel medyada çarşaf çarşaf çıktı.

      İktidardan da, muhalefetten de hiç olumlu olumsuz tık var mı? İktidar,“ Şer güçleri çıkarıyor o haberleri… Oto üretimi iyi gidiyor!” diyor mu? Muhalefet?   

      Sakarya da, oto da akıl frenini kullanmalı… Sakarya’yı, Üretimiyle, Ulaşım Derdimizi Çözmekle de ihya edecek olan TREN’dir, RAYLI SİSTEM’dir…

       Adapazarı Garı’nda; Ziraat Bankası’nın üst tarafında kocaman, ADARAY tabelasını; ADARAY peronlarında her direk arasında ADARAY panolarını görünce duyduğum heyecanı anlatamam : -)