Sakaryaspor’la ilgili gençlik yıllarımın en önemli anısıdır..

80’li yıllarda Derwall’li Galatasaray’la oynuyoruz, eski kapalı tribünden bir taraftar Derwall’e küfrediyor..

Çark caddesinin delikanlı berberi Aziz ağabey yapıştı, Derwall’e küfredenin yakasına..

“Ayıp değilmi kardeşim, rüyanda bile göremeyeceğin adama küfrediyorsun”

Taraftar bu, ayrım yapmıyor ama utandı, Aziz ağabey haklı..

2012’de Vedat Yaşlıca başkanlığındaki Sakaryaspor yönetimindeyim, kaptan Levent Demiray soyunma odasında yönetime küfretti, dediler..

Genel kaptan Ömer Bektaş dedi ki; “Kadro dışı bırakalım..”

Ben dedim ki; “Transfer kapalı, bu adam kaptan, sahaya çıkıp ben oynayamayacağıma göre, 10 bin TL para cezası verelim, devam etsin”

Dediğim gibi oldu..

İki gün önce de kaptan Oğuz Çalışkan kadro dışı bırakıldı..

Neden?

Bandırma’da yönetimi soyunma odasına almamış..

Başka?

Maç dönüşü “herkes yemeğini evde yiyecek, haketmediniz?” demiş..

Bu adam kaptan, insiyatifi böyle kullanmış, yapmayın, kadro dışı bırakırsanız yanlış yaparsınız, dedim..

Dinlemediler..

İki saat sonra Oğuz affedildi..

Oğuz affedildikten iki saat sonra Başkan İbrahim Nalbant’ın istifa ettiği haberi geldi..

Sözlü istifa..

Dönebilir!.

Dönerse kendi bilir..

Ben gazeteciyim, transferi açan başkana “Bırak git” veya “Yolcudur Abbas” demem..

Dönmezse de kendi bilir..

Ama benim bildiğim, Nalbant başkan maddi-manevi bitmiştir..

Sağlığı bozulmuştur..

3 ayda 20 kilo verdiği doğrudur..

Kamburu çıkmıştır, yüzü soldu..

Transferi açamasaydı da bıraksaydı; “Pisliğin içinde kayboldu” diye başlık atacaktım..

Başkan İbrahim Nalbant bugüne kadar gelirken son yıllarda hiçbir başkanın vermediği kadar para verdi ama takımdan çok gol yedi..

Takımın yediği gol sayısı 9, Sakaryaspor Başkanı İbrahim Nalbant’ın yediği gol sayısı 10..

İlk golü seçildiği gün yemişti..

Ne demişti, genel kurulda?

“Dilaver’le anlaştım..”

2 saat sonra Manisa FK formalı Dilaver fotosu geldi..

Bir Bülent Uygun’a sarıldı, bir Yaşar Zımba’ya..

İstanbul’dan ithal yöneticilere kucak açtı..

Sponsor bulacaktı, bulamadı..

Gidip gelen yöneticilere sadece baktı, masaya yumruğu hiç vurmadı..

Menajerlerin eline düştü..

Takımın yüzde 70’i duruyordu, 5 oyuncu alacaktı, yeniden takım yapılmasına seyirci kaldı..

Seyircilere derdini anlatamadı..

Basına diyemedi, en büyük parayı ben verdim..

Ben yazayım; bu yönetim 3 ayda 11 milyon 800 bin TL çıkış yaptı..

Dün..

Sakaryaspor camiasında tüm dikkatler “Taraftar gibi düşünüyürum” diyen Sakarya Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem Yüce’de değil, taraftarda toplandı, Etimesgut Belediyespor maçına hazırız..

Maçın sonucu ne olursa olsun yönetime tepki olacak..

Taraftar bu, olsun..

Önemli olan yönetim ne düşünüyor?

Bırakmasını isteyenler yönetime ne verecek?

Yönetim devam edecekse Sakaryaspor şampiyon olacak mı?

Bak, iki senedir finalde kaybediyoruz..

Afyon’a yenildiğimiz finalde Batuhan olsaydı belki de bugün Sakaryaspor en üst ligdeydi..

Muhtemelen İsmail Gürses başkan, Sakaryaspor 50 milyon borçluydu..

Taraftar mı?

Kimi bulunduğumuz lige bakacak, kimi yapılan borca..

Taraftar bu, Sakaryaspor hepimizin..

SANTRA HARİCİ

Köyde yaşayan yaşlı bir ressam vardı. Olağanüstü güzel resimler yapıp iyi fiyata satardı. Bir gün köyden bir fakir gelip dedi ki : "Yahu senin durumun iyi. Neden kimseye yardım yapmıyorsun. Bak fırıncı fakirlere ara ara bedava ekmek veriyor. Kasap bazen bedava et veriyor. Sen neden hiç yardım etmiyorsun..?" Ressam tebessüm etti ama bir şey demedi.

Bu fakir bütün köyde sabah akşam ressamın aleyhinde konuşuyor ve ressamı kötülüyordu.

Bir gün ressam hasta oldu. Kimse de onun yanına gelmedi ve sonunda ressam öldü. Aradan bir kaç gün geçti. Artık ne fırıncı ekmek verdi fakirlere ne de kasap et verdi. Sordular; "neden fakirlerin hakkını kestiniz...?"

Dediler ki; "her ay başı o merhum ressam bize para verip fakirlere ekmek ve et vermemizi söylerdi. O ölünce para veren kalmadı. İşte o yüzden…"

İyiliğin şartı beştir: Tez olmalı, gizli olmalı, gözde büyütülmemeli, sürekli olmalı ve yerini bulmalı.

İbn-i Sina