TEOG, Üniversite sınav sistemi, nitelikli okul tartışmalarıyla başlayan 2017-2018 eğitim öğretim yılı 1.dönemi bu hafta tamamlanıyor. Sakarya’da ilk ve ortaöğretimde okuyan 150 bini aşkın öğrenci karnelerini alacak. Başarılı olanlar tatillerini sevinçle geçirirken, beklediğini bulamayan öğrenciler de yeni döneme hazırlıklarını yapacaktır.

MEB’in “ödev vermeyin” uyarısına karşın bu kadar sınav endeksli bir sistemde öğrencilerin ders çalışmadan sadece dinlenmesi ve eğlenmesi mümkün değildir. Ayrıca velilerin çocuklarına dershane, özel ders gibi takviye programları yanında birde “ödev verin” arzusu ve öğretmenler üzerindeki baskısı bakanlığın önerisini geçersiz yapacaktır.

Sakarya Milli Eğitimine bir fırsat,

Sakarya göç alan ve nüfusu sürekli artan bir il. Buna bağlı olarak kamu hizmetlerine olan ihtiyacında sürekli artığı bilinmektedir. Kamu yöneticileri bu duruma göre yatırım ve planlarını zamanında aksatmadan yürütmelidir. Sakarya eğitiminin bugünkü önemli ihtiyaçlarından biri de derslik ve okul ihtiyacıdır. Özellikle kent içinde okul yapılabilecek arsa ile kaynak sorunu önemli engellerdir. Bu duruma çözüm olabilecek çalışmalar hizmetten alınmış veya verdiği hizmet için yeterliliği kalmamış binaların okul olarak değerlendirilmesidir.

Bizim Sakarya gazetesinin gündeme getirdiği Ozanlar mahallesinde 45 yıl önce yapılmış ve 1994’den bu yana İlahiyat Fakültesi olarak hizmet vermiş olan bina Milli Eğitim Müdürlüğü tarafından okul olarak kazandırılmalıdır. İlahiyat Fakültesi olarak hizmet verirken 2012 yılında onarıldığı için mali bir yük getirmeyecektir. Binanın nasıl ve ne şekilde değerlendirileceği henüz bilinmemekle birlikte atıl olarak kalması büyük bir kamu zararı anlamına gelecektir.

Geçmişte okul olarak kullanılan binaların sorgusuz sualsiz Milli Eğitimden alındığını biliyoruz. Şu an Sakarya Büyükşehir Belediye Başkanlığına ait binanın bir zamanlar Atatürk Ortaokulu olduğunu unutmayalım. Ozanlar mahallesinde kullanımdan alınmış binanın ilk-orta okul veya Güzel Sanatlar, Spor yada Anadolu lisesi olarak kazandırılması en doğru seçim olacaktır. Spora yatkınlığı bilinen, ayrıca doğal çevrenin zenginliği ile buluşacak sanat ve spor eğitiminin Sakarya’yı zirveye taşıyacak olgu olduğuna şüphe yoktur.

Ortaöğretime yerleştirme sistemi henüz netlik kazanmasa da “en yakın okul en iyi okuldur” yaklaşımı Bakanlık yetkililerince de ifade edildiğinden Ozanlara nitelikli bir okul kazandırma olanağı bulunmuş olacaktır. Ozanlar mahallesinde okuyan öğrencilerin güven içinde okula gidiş gelişleri sağlanacak, beslenme ve dinlenme zamanı artacak, etkinliklere katılma, sanatsal faaliyetlerle uğraşmaları kolaylaşacak ve öğrencilerin başarılı olmalarının önü açılmış olacaktır. Fakülte taşındığından bu yana mahalle esnafının durgunlaşan işleri açılacak yeniden hareketli günlerine dönecektir.

Eğitim istatistikleri uyarıyor,

Sakarya eğitiminde dikkat çeken bir başka nokta da açık öğretim okullarına giden öğrenci sayılarındaki yüksekliktir. 20 binin üzerinde bir öğrenci gurubu örgün eğitimden kopmuş durumdadır. Dünyadaki gelişme ve yaklaşımlara baktığımızda en değerli ve nitelikli eğitim hala öğretmen gözetiminde, yüz yüze ve toplu halde yapılan örgün eğitimdir.

Öğrencilerin açık öğretime geçme nedenleri ayrı bir yazı konusudur. Ancak bu kadar yüksek bir sayının örgün eğitim içinde kalması durumunda okul ve derslik ihtiyacı nasıl karşılanırdı diye düşünmeden edemiyorum.

Yoksa eğitim öğretim için gerekli yatırımları kısmak adına açık öğretim teşvik mi ediliyor?