Tabii ki bu, Yerel Medya’ya da, Ulusal’a da servis edilen haber. ŞER GÜÇLERİ şimdi susup kıç üstünde oturmalı : -) Eleştirel kalemler işe nifak sokmamalı.

Yıllarca, “ İkinci Üniversite!” diye yaygara yaptık. “Buyurun size İkinci Üniversite” denildi:

Başta Yazılı ve Görsel Yerel Medya; aylar önce bizlere servis edilen ilk haberlere göre, açılacak olan Fakülte ve MYO’ların nerede, nasıl mekanlarda, hangi kadrolarla, kaç öğrenciye hizmet vereceğini merak ettik mi?

Kaç sorumlu sordu, izledi, kamuoyuna duyurdu? Şu aşamada varılan hiçbir gelişmeden haberimiz var mı? Hah işte; Rektör atandı; eee başka???

Ben duymadım, görmedim; olduysa daha baştan özür dilerim : -(

***

Sakarya istedi ve İkinci Üniversite’yi aldı. Sakarya Milletvekilleri ve tüm Atanmışlar, kuşkusuz 1 milyonluk Sakarya üstüne düşen görevi yapmıştır : -)

2. Üniversite ya, aldık valla: Söğütlü’de, Arifiye’de, Sapanca’da, Ferizli’de, Alifuatpaşa’da, Akyazı’da, Karasu’da bize FAKÜLTE sorumluluğu verildi.

Hendek’te fakülte vardı ve SAÜ bünyesinde devam da edecek. Bence Hendek istedi, aldı. Yıllardır, yeterince olmasa da, üstüne düşeni iyi de yaptı.

2. Üniversitemizin; Adapazarı Yabancı Diller Yüksek Okulu’nun yerini, mekanını merak edelim. Kaynarca Uygulamalı Bilimler Yük. Okulu da öyle. , Kırkpınar’dan soyutlanmış Sapanca Turizm MYO:yu biliyoruz, Geyve MYO, Alifuat Cebesoy MYO ile birleşmiş; kaç öğrenci olacak, barınma şansları nedir?

Hepimiz daha da fazla konuyu merak edip, gidip görmeli, yanlışı doğruyu çoktan ilgili ve sorumlu olanların önüne koymalıydık; ilgili ve sorumluyuz.

“ SAÜ’de tüm kontenjanlar % 100 doldu!” haberini servis etmek harikaydı. Uygulamalı Bilimlere Rektör atama haberi de öyle.

İyi de, Uygulamalı Bilimlere kayıt yaptıran- yaptıracak ülkenin gözbebeği gençlere kalacak yer ve her şey hazır mı? İlçeler, mahalle insanları?

Şu konuları gündeme soktuk diye, bakalım “Şer güçleri!” diyen çıkacak mı?

KİMİ ORTA OKUL VE LİSELER AÇILDI GİBİ ?

Giyim kuşam Allah’ın emri gibi, hemen her dönem öncesi zaten fiyatlar zamlıdır. “ İndirim!” denilenin bile, “ Önce bindirim, sonra çizilmiş indirim!” olduğunu meslek erbapları uyarıyor.

Ama, ette, mercimek, nohut ve hatta samanda olduğu gibi, daha katmerli tehlikeler varmış. “ Okul kırtasiyelerinin % 70’i İTHAL” haberi korkunç bir şeydi.

Bu oran abartılı, bir Şer-Fitne olsa bile korkunç. Kırtasiye piyasamızın % 50’si bile ithal malı ise, bu ülkede hiçbir Allah kulu,“ Sanayide çağ atladık!” dememeli.

Tamam; dünyada % 100 Amerikan, Alman, İngiliz, Çin, Fransız malı roket, uçak, helikopter, uydu, bilgisayar yok gibidir.

Dev ülkeler bile, harcıalem ve abartılı yatırıma gerek olmayan teknolojilere servetler harcamaz. Akılcı ülkeler az parayla o malzemeleri ithal eder.

Amaaa !!! “ Okul Kırtasiyesi “ dediğin şey nedir ki, atla deve bir teknoloji ve deli yatırım değil. Okul yaşındaki genç nüfusun da dünyada bilinen büyüklükte. Az yatırımla, tüketimi çok kırtasiye kalemleri ülkemizde rahat üretilebilir.

“ Kırtasiye ihtiyacımızın % 70’i ithal denilirse, ben bile “ yok artık!” derim.

***

halimize en son örnek: Ulusal ve Yerel Gazeteler İthal Gazete Kağıdı kullanıyor. Dolar çılgınca pahalandı; kağıt basını batıracak. Kamu da, ülke halkı da gösterişte ve israfta hala sınır tanımıyor, ama çok sektörde durum bu.

Eğer Yazılı Basın olmasa ülke ekonomisinin gidişi hakkındaki uyarıları kimse okumayacak, görmeyecek, duymayacak! Yaaa, Kağıt fabrikalarımızı yok ettik!

gazete kağıdı üreten fabrikalarının nasıl , neden kapatıldığını, ithalata mecbur bırakıldığımızı kimse öğrenmeyecek.

Dolar ikiye katlanmış; ithal edilen gazete kağıdının basına maliyeti de ikiye katlanmış. Hadi, “ Türk Lirası kullan!” diyenlere soralım:

Kardeşim, biz yerel gazeteler olarak, samimi Milliyetçiliğimizle TL ödeyerek Yerel Kağıt almak istiyoruz. Halkımıza, dolarla alıp iki katı maliyetle değil, Yerel Gazete Kağıdı ile ucuz maliyetle gazete sunmak istiyoruz.

“ Halk gazete okuyup, ülkenin ve şehrin gidişindeki yanlışları görmesin!” gibi bir Siyasi Akıl varsa, şu somut gerçeği de bilelim!

Yerel ve Ulusal Gazetelerin % 90 içeriği İktidarda olan Seçilmiş-Atanmışların servis ettiği haber ve bilgilerle dolu. Yani, Yönetenlerin basına katkı vermedikçe aslında kendi ayağına ateş etmektedir. Çünkü, Yöneten hiç kimse Yönettiği yerde yapılan işleri izleyemez!.. Tarafsız, eleştirel basın büyük işlevdir.

Yönetenlerin maiyetleri bile, genelde, asla hataları açıkça söyleyemez. Gizlemezse, ilkin kendisinin artık orada olamayacağı gerçeğini bilir.