İlkin sorumu sorayım; gelip Sakarya’da büyüyen büyüsün, ama Sakarya nerede?                                                                 

Sakarya’da, son 20 yılda Türkiye ve Dünya ölçeğinde yer almaya başlayan kaç büyük sanayici şirketimiz oldu ?

Yazan için risktir; iş dünyamızdan özür dileyerek isim de vereceğim. Aklıma geliveren iki şirketimizi yazarak, daha iyilerini görebilmek amacıyla kışkırtayım.

Arma Filtre, Gizem Frit gibi; ürettiklerini her yıl daha fazla sayıda ülkeye ihraç eden şirketlerimizin sayısı her yıl neden artmıyor ?

Yabancı ülkelerde komple fabrika kuran sanayicilerimizin sayısı neden artmıyor?

                                                            *

Sakarya Üniversitesi’nin yayınları deprem öncesi başucu bilgi kaynaklarımdı, artık elime geçmiyor. Gidip alabilmeyi bile isterim, eksikliğimdir.

Amacım, Sakarya’da teknolojimizin, ticaret ve sanayimizin, sosyal yaşamın gelişmelerini izlemek… Büyüyen Sakaryalı firmalarımızla gururlanmak.

Bunları SATSO Yayınlarında görsem yeter, ama yok. Dünya Firması olma yoluna giren firmalarımız SATSO Dergisinde neden olmasın? Reklam vermek farklı şey.

N’olur; Türkiye’nin en uç köşelerine kadar gönderilen SATSO Dergisi kimi firmalarımıza geniş tanıtım şansı verirse, kimileri de fırtınalar koparır.      

Ama; Sanayi ve Ticaret’in olmazsa olmazı, riskleri göze alma cesareti değil mi?

Sakarya’da, yeni ve büyük teknolojiler üreten kendi firmalarımız görülmeli. Devlet destekleri için Siyasilerimizi de işin içinde görmeyi didikleriz.                             

                            GREENPEACE; “ BANA NE ANTARKTİKA’DAN ?”                     

Mevsimler hangi ayla başlar ve hangi ayla biter bir zamanlar bilirdik. Artık yok böyle bir şey. Kar veya yağmur bile, yağar gibi yapıyor, ama yağmıyor.

 “ Sera gazı, dünya ısınıyor. Buzullar eriyor, denizler yükseliyor.” uyarıları yapanları hiç iplemedik.

“ Dünya kirleniyor.” diye, bir avuç insan yırtınıyor. Biz, dönüşümlü gıda paketini, toprakta yüzlerce yıl yok olmayan naylon poşeti yaşama geçiremedik. Suyu, ormanı katlettik.      

                                                              *

 GREENPEACE gibi, doğayı, Yaratılmış Yaşamı korumak için dünyanın her köşesinde ses getiren eylemler yapan örgütlerin önemini artık anlama zamanı.

GREENPEACE’in yeni başlattığı, “ Antarktika Okyanusu’nu Koru “ kampanyası, şimdi balık memleketi Türkiye’de yaşanan balık yokluğunu bile sorgulatmalı.  

Balık yumurtalarını denizin dibini kazıyarak yok eden balıkçı evinin ekmek teknesinin dibini kazıdığını göremedi. Günü kurtaran, kendi geleceğini yok etti.

                                                              *

GREENPEACE ise, “ Antarktika Okyanusu’nu Koru “ kampanyası ile kutuplardaki milyonlarca metrekare alanı korumaya almayı amaçlıyor.

“ Sera Gazı; kutuplardaki buzulları eritiyor. Atmosfer ısınıyor, doğal yaşam tehlikeye giriyor.” diye de, uyardı; ama biz uyuduk. Hadi, hangi mevsim şimdi?

Duyarlı olun; GREENPEACE’e ulaşın, kampanyaları izleyin, destekleyin. Dergisine abone olun; bulunduğunuz yerdeki sorunları GREENPEACE ile paylaşın.

                                      SAGÜSAD’DA FOTOĞRAF EĞİTİMİ

Sakarya Güzel Sanatlar Derneği-SAGÜSAD 2018’in ilk Fotoğraf Eğitimi derslerini 7 Şubat Çarşamba günü başlatıyor. Kayıt yaptırmak isteyenler acele etmeli.

Eğitmenliğini Fotoğraf Ustası İsmail Arzu Açıkel’in yapacağı dersler, 6 hafta sürecek ve 19.00-21.00 saatleri arasında yapılacak.

                                                                   *

Fotoğrafı ve fotoğraf çekmeyi, hayatında doğru yere koyamayanlar çok şey kaybettiklerini anladıklarında gerçekten yazık oluyor.

Bilge de olsan, bilgin de olsan, her şey senin içindedir, sendedir. Sadece sende kalır, seninle de biterse; işte yazık olan en büyük kayıp da odur.

                                                                      *

Tamam; fotoğraflar, yarınlara da kalabilen yaşanmışlıklar, mekanlardır da; birey için şu gün yaşananlarda yarattığı büyük öğretiler de vardır.

Bilmiyordum; fotoğraf sunumlarında ustalardan öğrendim:

Bakmak ile Görmek arasında çok fark vardır. Bakarsın, ama görmezsin. Fotoğraf çekmeyi öğrenen ilk önce görmeyi öğrenir.

Fotoğraf ustası, Anadolu’da fotoğraf çekerken Hane veya Avlu Kapılarındaki kapı tokmaklarının zarafetini de, günlük yaşamdaki işlevini de öğrenir.

Gün doğumunu, batımını, suyu, ağacı, kuşu kurdu, börtü böceği çekerken de; İŞ Hayatı Görmeye kadar uzanan öğretiye döner.”

İlgilenin; Fotoğraf çekmeyi Aile hayatınıza bile mutlaka katın; Görmeye katılın!

Görsel olan fotoğraf, yüzlerce yıl sonra bile kalıcıdır. Dahası, çok ders de vardır.