Bu toplumu da, Sakarya’yı da sağduyulu, huzurlu bir yaşama sokmak artık zor. Kalabalık da değil, yığınlar haline dönüyor gibiyiz.

Minibüsle Kırkpınar’dan Adapazarı’na gelene kadar, cep telefonu ile bağırarak konuşanları dinledik. Dönüşte daha da beterdi.

Berber randevusu alanı da, araba sigortası derdini de, buluşacakları yeri tartışanları da 1,5 saat dinlemeye mecburduk.

                                                           **

Donatım’dan şehre ara sokaklardan yürüdüm. İstasyona geldiğimde artık yılmıştım. Hayatımın geçtiği sokaklar insan yaşamını işkenceye dönüştürmüş.

Küçük büyük minibüsler kendi geleceklerini yok eder gibi. Tamam, durağa gelecek, yolcu kapacaksın. Şehir yaşamını tehlikeye sokmak nedir?

O mesleği Yönetenler de, Siyaset de, “ Minibüslere yanlış yapıyorsunuz desem, bir daha beni seçmezler!” korkusunu yenmedikçe bu böyle gider.

                                                           **

Bulvar’dan Kız Meslek sokağına girdim. Dönüp Atatürk Parkı içinden, Aynalı Çarşı, Tozlu, Uzunçarşı, Orhangazi Kültür, Minibüs Yolu ve dahası…

Adapazarı içinde, İşsizliği Önleme İstihdam Kampanyası harika gidiyor. Çünkü, manzara onu kanıtlar gibi;

Hangi meydancığa-meydana değil- çıksam her yer taburelerle işgalde. Kenarda küçük bir dükkâna da bir Çay Ocağı açılmış; Oturanlar Yaylası…

                                                          **

AKM bile eski AKM değil sanki? Yanlış yapmam, bir kez daha denerim. Ki; Arabacıalanı ve Serdivan AVM’de ki 10 yıllık değişim süreci için kitap yazılır : -)

               

SERDİVAN VE İŞTE İSTANBUL !

Çark Deresi’ni, Şeker İlkokulu yanından gelen yoldan ve yeni köprüden geçip; Eski Kazımpaşa Yolu’ndan AdaTıp Hastanesi’ne çıktım. Of of!..

Kafeler ( artık Bağlar yok ya ) caddesinden, ADASU SU Merkezine tırmandım. Daha geçen hafta oradaydım. Zeki Başkan incelemeye gitmiş ya, kıskandım.

SU Deposu’ndan inerken, 200-300 metre sonra yan yol yapılıyor sandım.

O Yola indim. Ana yol dolgusu kaymasın diye teraslanıp istinat duvarı yapılmış. Baktım, istinat kayaları arasından toprak gidiyor. Sanırım dip yana, 1 metresi toprak altında, 2 metrelik beton istinat gerekecek.

O Duble yol İlk baharda açılırsa inanılmaz bir ulaşım işlevi kazanılır!

                                                            **

Başkanlar yine de, bence, Serdivan’daki imar değişimini de, sosyal gelişimini de artık doğru ve radikal planlamalarla düzenlemek zorundalar.  

Şu anda devam eden ve Büyük Yatırım-Büyük Değişim gibi sunulan işler için bile bunu söylerim. Testi kırılmadan ve bir kez daha.

Serdivan büyük bir Yaşam Şehri Kırılması yaşamadan !

Çünkü; “ Taşı toprağı altın!” denilen İstanbul ve nice büyük şehir bu ülkede yaşanamaz hale döndü bile.

SERDİVAN DA, SARDUVAN DA bizim.

                                                         **

       Son bir hatırlatmam olsun; Serdivan’ın zemin etüdü haritası var mı? ATSO Evleri’nin yeni bir yol yapımına itirazı vardı ya. O tepeleri sokak sokak gezdim.

İddiam değil; bildiğim bir şey ! Sapanca Gölü’nün kuzey ve güney tepeleri ve Serdivan sırtları yaşlı yumuşak ve sürekli KAYAN topraklar.

E.5 ve Adapazarı Su Hatları, yıllardır bu şehrin kabusudur; KAYARLARDI.

                             

ŞİDDET VE TEHDİT AŞIĞI TOPLUMLAR ?

Kendisini siyasi bir ideolojiye adamış gibi görünüp, kariyer, makam ve kazanç edinenler, farkında bile olmadan O Yolun tetikçisi gibi de olurlar.

Edindikleri, bildikleri, inandıkları, yapabildikleri tek şey odur. Sanki, hayatta kalabilecekleri tek dayanakları budur.

                                                            **

Yüzleri gülmez; kimseye empatisi olamaz! Doğup büyüdüğüm şehirde öylesi tanıdıklar vardır. Oysa, zekasına, yeteneğine tanık olduğum da çoktur.

Kimler girilen yanlış yollarda nerelere sürüklendi? Yakınları nasıl olmaz acılar, kaygılar yaşadı. Gerçeği ucundan tutup; Değişen, Gelişenler kazanımdır.

                                                             **

Bugün, O günlerden de beter. Geleceğini kurmayı Güç, şiddet, tehdit üzerine bina eden bir toplum haline gelmek üzereyiz.

Herkes silahlı. Tv.ler şiddet içeren dizilerle reyting rekorları kırıyor. Toplum çıldırmış; sokakta silahla kadın-eş-çocuk, adam vurmak, kovalamak sıradan iş!

Rüzgar ekiyor, fırtına biçmeye gidiyoruz. Bunun bir sonu olmalı.

                                                          **

Gençleri vurdulu kırdılı sporlara kimler ve neden özendirir? Onlara kimler kamplar, eğitimler yaptırır?

Sakın kendi güvenliğim ve ülkem için önlem alıyorum denmesin! Bunu yaparsa, Ülkenin-Devletin Güvenlik Kurumları yapar!

Siyaseti cebe koyun. Hiçbir siyasetin de asil işi bu değildir… Ülke halkı; komşu, arkadaş, köy, mahalle, şehir, üreten güzel bir hayat oluştursun.