İşe gitmek için alarm sesiyle kalktı. Gözünü açtığında başındaki şiddetli ağrıyı hissetti. Dün akşam çok içmemişti ama herhalde üşüttüğünden dolayı başının ağrıdığını düşündü. Yatağın üstüne oturduğunda dün gece gördüğü rüyayı hatırladı. Mutlu oldu, yüzünde tebessüm belirdi. Rüyasında çok güzel bir kızla konuşuyordu ve kıza hararetli şekilde bir şeyler anlatıyordu. Kalbi heyecandan normal atım hızının iki katı çarpıyordu.

  Kızın yüzünü aklına kazımıştı. Ne kadar da güzeldi. O güzel yüzü düşünürken sağ elini kalbinin üzerine koydu, rüyasında attığı gibi atmıyordu ama içinde garip bir mutluluk vardı. Bugün işe gitmek istemiyordu ama artık kalkmıştı. Hızlıca giyindi. Her zaman çıktığı saati geciktirmişti. Sallana sallana her gün gittiği otobüs durağına yürüdü. Otobüsü beklemeye başladı. Onun evden geç çıkması gibi otobüste gecikmişti. Sonunda otobüs geldi ve bindi. Otobüsün ortalarına doğru yürüyerek rahatça ayakta durabileceği bir yer buldu kendine. Otobüs hareket ettiğinde camdan dışarıya bakıyordu. Otobüs alt geçide girdiğinde camdan içerinin yansımasını izledi. O da ne? Birkaç adım arkasında duran kız rüyasında gördüğünün bire bir aynısıydı. Kalbi rüyasında olduğu gibi hızlanmaya başladı. Otobüs alt geçitten çıkınca kafasını arkaya çevirdi. Evet oydu. Ne yapacağını, ne edeceğini bilemedi ve doğaçlama şekilde kızın yanına doğru hareket etti. Heyecanını bastırmak için biraz kıza baktı ve ani bir kararla konuşmaya karar verdi. Heyecandan az çıkan sesiyle:

‘’Pardon, rahatsız ediyorum ama bir şey sorabilir miyim?’’

‘’Tabii ki buyurun’’

‘’Bu sabahların anlamı siz misiniz?’’

Pardon, anlamadım?

‘’Güzelliğiniz diyorum, sabahıma anlam kattı. İlk defa erken kalktığıma sevindim.’’

‘’Hmmm, peki.’’

‘’Sizi rüyamda gördüm desem de inanmazsınız herhalde?’’

  Kız bu soruya cevap vermedi. Ve sırtını adama doğru döndü. Adamın morali bozuldu ve ikilemde kaldı. Konuşmaya, anlatmaya çalışsa kızın gözünde rahatsızlık veren, ahlaksız biri olacaktı. Ne yapacağını bilemedi ve camdan dışarıya bakmaya başladı. Kız bir durak sonra otobüsten indi. Adam da inmekle inmemek arasında kaldı ama inmeye cesaret edemedi. Aslında tek istediği sadece konuşmaktı. Kelimeleri yanlış seçmiş olabilirdi fakat ona gerçeği söylüyordu. Bu sabahın anlamı o kızdı. Kötü bir şey söylememişti ki ona rüyasından bahsedecekti hepsi bu ama her şey rüyalardaki gibi tozpembe olmuyordu.

  Kızın indiği duraktan iki durak sonra indi. İş yerine girdi herkese günaydın dedi. Masasına oturdu. Masası tam toplantı odasının karşısındaydı. Diğer masadaki arkadaşlarıyla şakalaşırken bir anda otobüste gördüğü kız toplantı odasına girdi. Olduğu yerde kalakalmıştı. Rüyasında hissettiği kalp atışını tekrar hissetmişti. Doğruca toplantı odasına gitti ve açık kapıdan kafasını uzatıp ‘’Merhaba’’ dedi. Kız şaşkın şekilde adama bakarak ‘’Nasıl yani?’’ diyerek güldü. Adam da kızın yanına oturdu ve ‘’Bu sabahımın anlamı sizsiniz derken boşuna dememiştim. Size rüya mı anlatabilir miyim?’’

  Rüya gerçeğe dönüşmüştü. Bazı sabahların anlamı olmalıydı bu sabahın anlamı da oydu.