41 Yıl Önce, 41 Yıl Sonra…

Ünal Ozan değerli bir politikacıydı, 2012 yılında yitirdik, iki dönem Adapazarı Belediye Başkanlığı yapmıştı…
İz bırakanlardandı, medyada Ozan’ın ardından onu öven birçok yazı yayınlandı; ama, onun Türk belediyeciliğine kazandırdığı bir uygulamasından pek söz açılmadı…
Bu eksikliği ben gidermeyi düşündüm…
Çünkü Ozan’ın ülke belediyeciliğine kazandırdığı bir uygulama 41 yıl sonra Türkiye’nin gündemine ve günceline girdi…
Ne rastlantı!..
Tanzim Satış Noktaları…
Ya da Tanzim Satış Mağazaları…

***

Türkiye 1970’li yıllara siyasal çalkantıyla girmişti…
Siyasal mücadele ideolojik kapsamda koyulaşmış, partiler arası ilişkilerde köprüler yıkılmıştı…
Bu durum ülke ekonomisini vurdu, karaborsa piyasası oluştu…
O dönemi ülke yönetimlerinin birincil baş ağrısı karaborsa olgusudur…
Ve ‘Tanzim Satış Mağazaları’ bu koşulların ürünüdür…

***

TANZİM SATIŞ MODELİNİN FİKRİ OLUŞUMU

Ünal Ozan Türkiye siyasasının en çalkantılı döneminde 1977 yılında ülkenin en genç belediye başkanı unvanıyla CHP’ den belediye başkanı seçilmişti…
33 yaşındaki Ozan, belediye üst yönetimine gençleri getirdi; daire müdürlerinin yaş ortalaması 21 idi…


Onlardan biri ve en yakın çalışma arkadaşı Özel Kalem Müdürü Turgay Erhamza ‘Tanzim Satış’ fikrinin nasıl oluştuğunu şu sözlerle özetliyor:

“- 1977’de Bülent Ecevit başbakan seçilmişti. Türkiye’nin büyük sermayesi o dönemin en büyük partisi Adalet Partisi’ne (AP) aşılıydı. CHP iktidarını yıkıp AP’yi iktidara taşımak için halka dayanan şirketler gibi çalışıyorlardı. TÜSİAD ilanlar vererek hükümeti istifaya çağırıyor, gazetelere reklam ambargosu uyguluyordu. CHP iktidarının halk nezdindeki kredisini sıfırlamak için karaborsa silahı kullanıldı. Halkın temel ihtiyaçları karaborsaya düştü. Hayatın gerçeği karşısında Ünal Ozan pratik bir çözüme yönelmişti. ‘Halkçı Belediyecilik’ kapsamında ‘Tanzim Satış Modeli’ni geliştirdi…

Turgay Erhamza aşamalarını anlatıyor:

“- Şimdi mahalle olan Dağdibi Muhtarı Nuri Erol’un katkıları büyüktür. Adapazarı’nda 19 süt kooperatifi birlik oluşturup bir mandıra inşa etmişler; ancak, işletmeye açamamışlar, Bu kooperatiflerden birinin başkanı da Nuri Erol’dur. Ünal Bey bu kooperatiflerle toplantılar düzenledi. Birlik oluşturup Adapazarı Belediyesi Dağdibi Süt ve Ürünleri Fabrikası’nı hayata geçirdi. Eş zamanlı olarak 1978 yılında belediye bünyesinde ‘Tanzim Satış Saymanlığı’ birimini kurdu. Bu fabrikada Adapazarı köylüsünden toplanan yanlış hatırlamıyorsam günlük 12 ton süt işlendi. Beyaz peynir, kaşar, tereyağı, lor ve yoğurt olarak tanzim satış noktalarında ucuz ve kaliteli olarak satışa sunuldu. Böylece üretici köylünün geliri artmış, tüketici kaliteli ürünü ucuza ulaşmış ve karaborsaya karşı cephe açılmıştı…

Dönemin tanığı Erhamza, değerlendirmesinin bir bölümünde şu çarpıcı bilgiyi de paylaştı:

“- ‘Tanzim Satış Modeli Türkiye’de büyük ses getirdi. Ortadoğu ve İstanbul Üniversitelerinin araştırma konusu oldu. Gazetelerin ekonomi sayfalarında başköşeye oturdu. Alman ZDF televizyonu Adapazarı’na gelerek inceleme haber yaptı…

Erhamza bir de üzüntüsünü dile getirdi:

“- Ünal Bey 12 Eylül 1980 darbesiyle görevden alındı. Tanzim satış uygulaması nedeniyle müfettiş raporlarına dayanılarak yargılandı. Belediye kanunun dışına çıkmış. Sol ideolojik amaçlar uğruna belediye kanununu ihlal etmiş. Ne yazık…

TANZİM SATIŞ MODELİ’NİN BİRİNCİ TANIĞI ANLATIYOR

Adapazarı’nda dünü bugüne bağlayan bilgi kayışı kopartıldığı için acıdır ki tarihimizden kopuk yaşıyoruz…
’Tanzim Satış’ın başarılı uygulayıcısı Şengül Süel Tuna anlatıyor:

Benden önce görev yapan Selahattin Sorguç arkadaşımız saymanlığın hukuki alt yapısını ve bürokrasisini tamamlayıp askere gitmişti. Tanzim Satış Saymanlığı’nın başına getirildiğimde 19 yaşındaydım. Adapazarı o yıllarda 26 mahalleden oluşuyordu. Semt ve mahallelerde 13 satış noktası oluşturduk. Mağazalarımızda  ‘Dağdibi Süt Mamülleri Fabrikası’nın ürettiği ürünler ağırlıktaydı. Kamu hizmeti yaptığımız için kar amacı gütmüyorduk. Her mahallede çocuklu evlerin kapısına ücretsiz süt bırakıyorduk. Halk benimsemişti. Mutluydu. Türkiye karaborsayla mücadele ediyordu. Biz Adapazarı’nda karaborsanın etkisini yok denilecek kadar azalttık. Nasıl mı? Tariş’le sıvı yağ, Et Balık Kurumu ile et ve balık ürünleri, Tekel ile tütün ürünleri, Toprak Mahsulleri Ofisi’yle nohut, fasulye, mercimek gibi kuru gıda sözleşmeleri yaptık. Tahsisli ürünler getirdik…

Halk Ekmek’ fabrikalarının ülkedeki ilk kurucularından olduklarının altını çizen Şengül Süel Tuna, bunun günümüze taşıdığı bir kazanım olduğu iddiasında:

“ – Halk Ekmek Fabrikası kurduk. Yüzde 3 patates unlu ekmek üreterek hem besin değerini arttırdık hem de kaliteli ekmek hassasiyeti geliştirdik. Bugün Adapazarı ekmeği Türkiye’nin en kaliteli ekmeğidir. Bunda bizim payımızın büyük olduğunu biliyorum…

Şengül Süel Tuna bugün hepimize ilginç gelecek bir bilgiyi daha paylaştı:

“- Piyasada demir ve çimento yoktu. 1970’li yıllarda bir bir özelleşen Kamu İktisadi Teşebbüsleri (KİT) ekonomide ağırlıklıydı. Üretimde başı çekiyordu. Devlete ait demir ve çimento fabrikalarından biz de kamu kuruluşu olduğumuz için ‘tahsis’ çıkarma hakkımız vardı. Bu hakkı kullandık. Adapazarı’na demir/çimento sıkıntısını hissettirmedik…

TANZİM SATIŞ MODELİ ESNAFA RAKİP Mİ?.

Peki, 1978 yılında kurulan ‘Tanzim Satış Modeli’ ile karaborsa ile mücadele ve piyasa dengelemesi mi yapılıyordu?...
Ya da belediye kendi şehrinin esnafı ile rekabet mi yapıyordu?..
Bu sorunun doğru yanıtını almak için Ünal Ozan döneminin Zabıta Müdürü Necdet Çokhamur’a başvurduk:

Çokhamur anlatıyor:

“- 1980 öncesi uygulanan ‘Tanzim Satış Modeli’ nin gördüğü işlevi anlamak için ülkenin 80 öncesi ve sonrası ekonomik modelini bilmek gerekir. 1980 öncesi piyasa koşullarının oluşmasında devletin ağırlığı vardı; ama, o ağırlık git gide siyaset eliyle zayıflatıldı; büyük sermaye sınıfının etkisi arttı. Bu çatışmada ekonomi bir araç olarak kullanıldı ve piyasada karaborsa oluştu. Adapazarı’nda kurulan Tanzim Satış Saymanlığı’nın kuruluş amacı ve işlevinin birinci nedeni karaborsayla mücadeledir.

Çokhamur bu düşüncesini çarpıcı bir anıyla somutlaştırdı:

“- Türkiye 1980’den sonra serbest piyasa ekonomisine geçti. Yeni model zamanla geleneğini ve hukuki alt yapısını oluşturdu. Karaborsa tehditi ortadan kalktı. Ünal Ozan’ın belediye başkanlık dönemi 80 öncesi ve sonrası olarak ikiye ayrılır. Birinci döneminde ‘halkçı belediyecilik’ ilkesi, ikinci döneminde ‘katılımcı belediyecilik’ ilkesi öne çıkar. Her iki dönemi de yaşayan ben, ikinci dönemde Zabıta Müdürü olarak görev yaptım. Görevimin birinci günü Başkan Ozan beni çağırdı. Dedi ki: ‘- şimdi sana esnaf örgütleri başkanları eski alışkanlıkla hayırlı olsun ziyareti yapacaklar. Buna fırsat vermeden sen gideceksin. Belediye esnaf denetimi ve cezalarla bu iş olmaz. Biz eşgüdüm halinde, eğitime dayalı birlikte bu şehri yöneteceğiz diyeceksin ve ona göre çalışacaksın.’ Ben de ilk ziyareti Bakkallar Odası Başkanlığı yapan Nihat Cömert’e gittim. Bana söylenilenleri aktardım. Rahmetli Cömert’in nasıl duygulandığını ifade edecek söz bulamam. Sanırım paylaştığım anı sorunuzun özet cevabı olmuştur…

Tanzim Satış Saymanlığı zamanla değişen belediye kanunları ile BELPAŞ’a dönüştü. BELPAŞ Genel Müdürlüğü yapan Ümit Usal ile konuşarak ‘Tanzim Satış Modeli’nin evrildiği noktayı tamamlayalım:

Ümit Usal anlatıyor:

“- Saymanlık zamanında öğrenci olduğum için o dönemde bulunmadım. Ünal Bey’in ikinci döneminde İktisadi İşletmeler Müdürü olarak atandım. Belediye bünyesinde ‘BELPAŞ’ı kurduk. Tanzim Satış Saymanlığı’nın izleri elbette vardı; ama, mesela mağaza sayısı ve ürünler sembolik nitelikteydi. Buna karşın 1990’lı yıllarda doğalgaz gelmeden önce Adapazarı kömürle ısınırken ciddi bir sorun yaşıyordu. Türkiye Kömür İşletmeleri (TKİ) il bazında tahsisli kömür üretiyordu. Bazı belediyeler tahsislerini müteahhitlere kullandırıyordu. Bu da kalitesiz kömür kullanımı riski oluşturuyordu. Şehir havası kirlenebilirdi. BELPAŞ olarak müdahale ettik. Kalitesi ve kalorisi yüksek kömürle halkı ısıttık. Yine o yıllarda benzine suyun karıştırılması ve pompadan eksik benzin iddiaları yaygındı. Şehrin üç ayrı bölgesine benzin istasyonu kurarak seçenek oluşturduk. Bu uygulama hem bir denetim hem de hizmet kalitesini beraberinde getirdi…

***

SONUÇ:

Peki, ben bu konuyu niçin kaleme aldım; dönemin tanıklarını neden huzurunuza çıkardım?..
Dün bir yerel gazetede Ünal Ozan patentli ‘tanzim satış’ hatırlatıldı…
Ve bugünkü uygulamayla bağ kuruldu…
İstedim ki konu tüm boyutlarıyla anlaşılsın…
Kafa karışıklığı ortamı yaratılmasın…

Eski ve yeni uygulama arasında bağıntı var mı?...
Yok mu?..
Ülkede karaborsanın tarihe gömüldüğünü biliyoruz…
Peki, hangi gereksinimle tanzim satışa geçildi?..
Araştırılması gereken önemli soru budur; evet, çok değil, iktidarın on altı yıllık ekonomi politikalarını teraziye vurursanız, ilişkilerin yer altındaki bağları saydamlaşabilir…

 

Editör: TE Bilişim