SATSO Yönetim Kurulu Başkanı A. Akgün Altuğ, Sakarya’nın geleceği için stratejik plan ortaya koymak ve şehrin yönetiminde etkisi olan herkesle birlikte planı uygulamak gerektiğini kaydetti. Sanayi, ticaret, tarım, turizm gibi pek çok alanın, söz konusu stratejik planın içerisinde yer alması ve ilgili kurumların bu plan dahilinde hareket etmesi gerektiğini ifade eden Altuğ, “Her ilçemizi, semtimizi, mahallemizi, bu stratejik planda farklı farklı değerlendirebiliriz. Stratejik plan konusuna ben onun için çok önem veriyorum. Bütün kurumlar bu stratejik plan eşliğinde hedefe doğru gidecekler” dedi.

TARIM ARAZİLERİNİN TÜMÜNÜ MUHAFAZA ETMEMİZ GEREKİR

Sakarya’da yer yer ‘tarım alanlarının heba edildiğine’ dair söylemlerin yükseldiğini ancak böyle bir şeyin olmadığını söyleyen Altuğ, “Sakarya’daki sanayi, şehrin genel yüzölçümünün binde 88’i… Sanayi ve Teknoloji Bakanı’nın hedefi, bu oranın yüzde 2 olması. Biz daha yarısına gelememişiz” dedi. Altuğ, Sakarya’daki mevcut 235 bin hektar işlenebilir ve çok verimli tarım arazisinin de şehrin geleceği açısından önemine değindi ve “10 sene sonra da bu 235 bin hektarı muhafaza etmemiz gerekir. Bunun bir dönümünü bile sanayi ya da konut imarına açmadan devam etmemiz lazım” diye konuştu.

Özgür Arık

Konkordato haberlerini görüyoruz. Geçenlerde SESOB, işyeri açma ve kapama rakamlarını verdi. Önceki yıllara göre korkunç bir rakam var. Ekonomik bir sıkıntı görünüyor. Sakarya’daki ticaret ve iş dünyası, sizin gördüğünüz itibariyle ne âlemde?

Akgün Altuğ

Sakarya da Türkiye’nin geneli gibi, özellikle son dönemde dövizin ciddi yükselişiyle sıkıntıya girdi diyebiliriz. Fakat şöyle bir şey var; Sakarya, üreten bir il… Özellikle Toyota’nın Sakarya’ya gelmesi ve ciddi bir şekilde yan sanayisini de Sakarya’ya getirmesiyle birlikte gerek otomotiv sektöründe gerekse diğer sektörlerde hem sanayi hem zirai anlamında üreten bir il olduk.

Krizin nedenlerine bakarsak tüketmekten kaynaklandığını görüyoruz. Biz, makro bir deyimle, kazandığımızdan daha fazla harcadığımız için bu pozisyona geldik. Fakat Sakarya’da bu durum tam tersine gibi bir hal var aslında. Sakarya, tükettiğinden daha fazla üretiyor. İhracat rakamlarına da baktığımızda bunu çok net görebiliriz. İhracat ve ithalat arasındaki dengeye baktığımızda bunu görüyoruz.

Etkilenen birçok üyemiz var tabi ki… Özellikle inşaat sektörü bundan çok ciddi anlamda etkilendi. Maliyetlerin çok fazla artmasıyla insanlar dövizini buraya harcamaktan kaçınıp beklemeye geçmesi, özellikle inşaat sektörünü çok sıkıntıya soktu. Bu anlamda sıkıntı yaşayan firmalarımız, çok da yakından bildiğimiz arkadaşlarımız var. Onun haricinde başka sektörlerde de problemler yaşandı ve yaşanmaya devam ediyor.

Türkiye’de, çok eski kalmış bir Konkordato Yasası var. Uzun zamandır bu tür krizler yaşamadığımız için zaten hiç gündemde olan bir şey değildi. Bunun yenilenmesi için Meclis’te de çalışmalar başladı. Bizler de Baro’yla ve özellikle yeni başkanımızla birlikte ayın 24’ünde hem Baro camiasını hem de ilgi duyan bütün üyelerimizi bu konuda bilgilendireceğiz. Geniş bir katılım olacağını düşünüyoruz. Konkordato nedir, sistem nasıl işler, onu anlatacağız.

Yani sorunun cevabı, biz diğer iller kadar etkilenmedik diyebiliriz. Tabi ki etkilendik ancak üreten bir olduğumuz için daha az etkilenen bir konumdayız.

Özgür Arık

Konkordato Yasası için Baro’yla böyle bir toplantıya ihtiyaç duymanızın nedeni nedir? Beklentileriniz mi var, daha mı çok olacak?

Akgün Altuğ

Yasa yenileniyor ama kapsamını kimse bilmiyor. ‘En azından ellerinde böyle bir argüman olduğunu bilsin firmalar’ diyerek böyle bir çalışma yapıyoruz. Hukukçular da bilmiyor, onlar da bu konuda bilgilenecek.

Orhan Topçu

Sayın Başkan’ım, ‘Ekonomik kriz tüketimden kaynaklanıyor’ dediniz.

Akgün Altuğ

Tüketimden derken; ürettiğinden fazla tüketme, kazandığından fazlasını harcama anlamında söylüyorum.

Orhan Topçu

Tüketim olduğu sürece üretim olması gerekir. Sanayi zaten tüketim ister. Bilinçsiz tüketim diyebilir miyiz buna?

Akgün Altuğ

Karşılıksız tüketim.

Orhan Topçu

Bahsettiğiniz tüketim fazlası genelde hangi kalemlerde?

Akgün Altuğ

İnsanlar böyle bir meseleyle geldiğinde şu soruyu soruyorum: Kaç parça eşyayla yaşıyorsunuz? Kalemden giydiğiniz cekete, arabanızdan telefonunuza kadar bir sayın, düşünün. Örneğin; 300 parça eşyayla yaşıyorsunuz. Bu 300 parça eşyanın yüzde kaçı yerli kaçı ithal? Bu, sorunun çok net cevabı. Hayat standardı arttıkça ithal kalemi fazlalaşıyor. Yüzde 100’e varan bir ithal kalemiyle gidiyoruz bu noktada. Dolayısıyla yerli ve milli konusuna çok eğilmemiz lazım.

Tuncer Kalaycı

Bu, üretmediğimizi de ortaya koyuyor, değil mi?

Akgün Altuğ

Tabi ki…

Şadi Tanış

Başkan’ın söylediği oran, 10-15 sene önce başkaydı. Bu ürünlerin yüzde 70-75’i yerliydi. Şimdi bu yerlilik oranı yüzde 40’lara düştü.

Tuncer Kalaycı

15 yıl önce bu kadar çeşitlilik de yoktu. Tüketimi biraz da çeşitlilik artırdı. İhtiyaç duyduğumuz şeyleri üretmediğimiz ortaya çıktı.

Şadi Tanış

Başkanım, sanayinin içindesiniz. Sakarya’da bir üniversite var. Sakarya, aynı zamanda Türkiye’nin önemli tarım üretim şehirlerinden birisi. Aynı zamanda, işlenmemiş ya da gereği kadar üzerinde durulmamış bir turizm şehri. 20 yıl sonra nasıl bir Sakarya tasavvurunuz var?

Akgün Altuğ

Bunu son bir aydır şehirdeki eşrafla, seçilmişleri ve atanmışlarıyla gidip konuşmaya çalışıyorum. Özellikle geçen hafta Ankara’ya gittik. Ankara’da milletvekillerimizin hepsini ziyaret ettik. Daha sonra Sakaryalı Ankaralılarla bir yemek yedik. Ankara’daki lobimize orada da aktardım. Bu şehrin, bir çerçeve stratejik planı olması gerektiğine inanıyorum. Yani bu şehrin avantajları, dezavantajları, artıları, eksileri nedir, şehirdeki herkesle, şehri yönetenlerle, siyasilerle birlikte bunu ortaya koyacağız. Hep birlikte bir stratejik plan yapmalıyız.

Şadi Tanış

Plandan önce hedefi koymak gerekmez mi? Hedefe yönelik bir plan yapmak açısından…

Akgün Altuğ

Orada o hedef de çıkacaktır zaten ortaya. Bu şehir, dediğiniz gibi, çok büyük avantajlara sahip bir şehir. Yolların üzerinde olması bu açıdan çok büyük bir avantaj doğuruyor. Hem üretim açısından hem ticaret açısından… Zaten bizim 235 bin hektar işlenebilir, çok verimli tarım arazimiz var. 10 sene sonra da bu 235 bin hektarı muhafaza etmemiz gerekir. Bunun bir dönümünü bile sanayi ya da konut imarına açmadan devam etmemiz lazım. Tarımın, tarım yapmanın kalitesini artırmamız lazım. Bunların hepsini bahsettiğim stratejik planda yazmalı, çizmeli ve hedeflemeliyiz.

Onun haricinde OSB’ler konusu… İlimizde zaman zaman basında da ‘tarım alanlarımız heba ediliyor’ diye çıkıyor. Bunu ortaya koymak lazım. Bizim, Sakarya’daki OSB’lerin, küçük sanayi sitelerinin ya da onların dışındaki sanayi tesislerinin, fabrikaların toplam yüzölçümü, şehrin genel yüzölçümünün binde 88’i… Yüzde 1’i bile değil… Türkiye’de Sanayi ve Teknoloji Bakanı’nın hedefi, şehirlerde bu oranın yüzde 2 olması. Biz daha yarısına gelememişiz.

Biz bu 235 bin hektar verimli tarım arazimizi zaten koruyacağız. Kaç OSB yapacağız? Bence, şehirde 15 tane OSB olabilir. Hala yüzde 2’yi aşmıyoruz. Bunun planlamasını hep birlikte yapmamız lazım. Çok büyük avantajlara sahibiz. Sakarya’yı nokta olarak alın, bir çember çizin, yarıçapınız 150 kilometre olsun, aşağı yukarı 30 milyon insanı kapsıyorsunuz ve Türkiye’nin alım gücü en yüksek kesimini kapsıyorsunuz. Dolayısıyla bu da ciddi bir avantaj.

Stratejik planda bunların hepsine yer vermek gerekir. Tarıma, üretime, turizme yer vermek gerekir ki asla başka şekilde kalkınamayacak ilçelerimiz var mesela. Sapanca, Taraklı gibi… Her ilçemizi, semtimizi, mahallemizi, bu stratejik planda farklı farklı değerlendirebiliriz.

Şunu da söyleyeyim; mesela 50 hektar alanda Sakarya’da kavak dikiliyor. Tembel işi… Sosyal problem aslında, ekonomik problem değil. Adam kavak ekmiş, 15 sene bekleyecek. Yahu insan ömrünün aşağı yukarı 20’si… Bekleyecek, parasını alacak, 15 sene boyunca o verimli arazide kavaktan başka hiçbir şey ekip biçemeyeceksiniz. Bu ciddi bir rakam, 235 bin hektarlık alanın içinde de değil… Bunlar Tarım İl Müdürlüğünden alınmış net rakamlar.

Tamam, kavak da lazım ama başka bir yerde eksin, başka illerden alalım. Burası, toprakta başka tarım ve üretimler yapmaya çok daha uygun bir yer. Senede birkaç hasat alınabilecek bir yer ama biz bunlarla uğraşıyoruz.

Şadi Tanış

10 yıl sonra Sakarya’nın nüfusu yaklaşık tahminen bir buçuk milyon olur. Aşağı yukarı 10-15 arası OSB’miz de olur. Sakarya bir yere gidiyor da sizin hayalinizdeki Sakarya’nın ne olduğunu merak ediyorum.

Akgün Altuğ

Benim hayalim, tabi çok farklı bir Sakarya olur. Ama hayalim burada hiç iş yapmaz. Biz, bu stratejik planla Sakarya’yı hedeflediğimiz yere doğru götürebilmek için hep birlikte çalışmalıyız. Hayalimize hep birlikte götürmeliyiz. Burada bir tek benim söyleyeceğimle bu işler olmaz. Hep beraber bunu yapmalıyız. Stratejik plan konusuna ben onun için çok önem veriyorum. Bütün kurumlar bu stratejik plan eşliğinde hedefe doğru gidecekler.

Şadi Tanış

Bu stratejik plan yasa gereği var zaten

Akgün Altuğ

Öyle bir şey yok. Hiç yapılmamış şimdiye kadar. Sadece 2004 yılında şehrin rekabet gücü hakkında bir çalışma yapılmış. Onun haricinde ne stratejik planı var ne de başka bir şeyin stratejisi var. Öyle bildiğiniz gibi değil.

Orhan Topçu

Bunu Sakarya’da belediyeler yapıyor. Bütçeye de koyuyorlar ‘Stratejik Plan’ diye…

Akgün Altuğ

Benim dediğim başka bir plan. Reel, uygulanabilir, gerçek bir stratejik plandan bahsediyorum. Sözde bir şey değil.

Özgür Arık

Sayın Başkan, 2004 yılında yayınlanan Sakarya Üniversitesi ve Sakarya Valiliğinin hazırladığı rekabet gücü çalışmasını neredeyse satır satır okudum. Bunun bizim bir gerçeğimiz olduğu ortaya çıktı. O planda çok önemli detaylar var. Rakamların güncellenmesi gerek tabi, o ayrı mesele… Ama bir model olarak Sakarya’nın avantajlarını da dezavantajlarını da ortaya çıkarıyor.

Orada Sakarya’nın yönetimle ilgili ciddi bir sorunu ortaya çıktı. Siz, rekabet gücüyle ilgili bir çalışmanın olmamasını, bu şehrin yönetenlerinin bir eksiği olarak görüyor musunuz?

Akgün Altuğ

Eksikliği demeyeyim de bir yerden başlamak gerek diyelim. Arada 14 sene geçmiş. Hiçbir şey yapılmamış diyemeyiz, çok şey yapılmış. Ama benim bahsettiğim şey hedefi koyup organize bir şekilde o hedefe hep birlikte gitmek. Şimdi 2004’te yapılan rekabet gücü analizi, Sakarya’yı yansıtmış. Orada çok makro şeyler var. ‘Biz, 2005-2009-2010’da şunu hedefliyoruz’ demiş, geçmiş. Ben hala bakıyorum ona…

Orhan Topçu

Şu anki kriz ortamında, 2018 yılında, ihracat bakımında Sakarya, Türkiye’de kaçıncı? Dereceye giren firmalarımız var mı?

Akgün Altuğ

Türkiye’de 7’nci sıradayız, 6’yı zorluyoruz. Burada ağırlık tabi ki Toyota’da. 2018 sonu itibariyle 4-5 milyar dolara çok rahat geleceğiz gibi görünüyor. İthalat da 2,2 milyar dolar civarında. Bunlar çok net rakamlar değil, bir daha bakmam lazım ama ihracat artığımız söz konusu. SATSO olarak bizim hedefimiz de ihracatçı sayısını artırmak.

Bizim hâlihazırda 380 civarında ihracat yapan firmamız var, bu sayıyı bine çıkarmak istiyoruz. Bununla ilgili çalışmalarımız var. Üniversiteyle birlikte çalışıyoruz. Bir Dış Ticaret Komisyonu’muz, Sanayi ve AR-GE Komisyonu’muz var. Bu komisyonlarda ‘Nasıl çıkartırız, nasıl projelerle ihracatçı sayısını artırırız’ gibi çalışmalarımız var. Çok spesifik çalışmalar, tek tek anlatmaya kalksam çok uzun sürer.

Hatta bir bilgisayar yazılımı bile planlıyoruz. Yabancı öğrencilerin ihracatta kullanılması, firmalara ihracat personeli olarak verilmesi konusunda çok ciddi adımlar attık ve uyguluyoruz. Bizim, her ülkede elçiliklerimiz, konsolosluklarımız var. Buralarda ticari ataşelerimiz var. Bu ataşeler, bulundukları ülkenin neler ithal ettiğini, TOBB ya da Bakanlık kanadıyla bize bildirsin, biz de firmalarımızı yapacağımız bilgisayar programıyla oralara yönlendirelim istiyoruz.

Yani süze süze, daha spesifik çalışmalar yaparak, ihracatçımızı ve ihracat rakamlarımızı artırmamız lazım. Ben hep şunu söylüyorum, Atatürk’ün de söylediği gibi; muasır medeniyetler seviyesine ulaşmamızın yegane yolunun, üretmekten geçtiğine inanıyorum. Üreteceğiz ve bütün dünyaya satacağız. Aksi takdirde işimiz çok zor.

Tuncer Kalaycı

Bizim ihracatımızda Toyota’nın payı nedir?

Akgün Altuğ

Toyota’nın payı yüzde 90’lara yakın, 85’ler civarında.

Hasan Kurtiç

İlk defa özel vurguyu Başkan zaten yaptı. Toyota’yı çıkardığımızda ortaya kabak gibi çıkan bir sonuç var.

Akgün Altuğ

Bizim de hedefimiz bu. Toyota tabi ki çıkmasın. Bizim ilimizde çok daha fazla üretmeye devam etsin. Ama biz şehir olarak ihracatta ilk 5 içinde olmayı hedefliyoruz. Bu hedef için de ihracatçı sayımızı artırmamız ve böylece ihracat rakamlarını da artırmamız lazım. Seçim döneminde ve zaman zaman geziyoruz, dolaşıyoruz. Bir taraftan üretimden ihracat yapan firmalarımız var. Atıyorum, ekmek dilimleyen makineyi yapan firmamız var. Ya da meyve sebze sıkan makineleri yapan firmalarımız var. Onlar da çok küçük çaplarda ihracat yapıyorlar. Hem bunların sayılarını artırmak hem de ihracat miktarlarını artırmamız lazım.

Tuncer Kalaycı

Bir önceki toplantınızda söylediğiniz, Toyota’ya gelen teşviklerden dolayı belediye paylarının kesilmesi durumu vardı.

Akgün Altuğ

Sadece Toyota değil, bütün ihracatçılar KDV alacaklısı oluyor. Bu sebeple belediyenin ödeneklerinde kesinti oluyor. Bu bize özgü bir pozisyon değil. Birkaç il daha var; Denizli, Antep, Maraş… Fakat en yüksek alacaklı ya da sıkıntılı olan il Sakarya ve Sakarya Büyükşehir Belediyesi… Hatta geçen ay Zeki Başkan’la (Büyükşehir Belediye Başkanı Zeki Toçoğlu) konuşuyoruz, kesilen rakam; 8 milyar lira… Çok ciddi bir rakam. Dolayısıyla bir yapısal reformla, kanunla çözülmesi lazım, bizi aşan bir durum. Ondan Cumhurbaşkanı da haberdar, Maliye Bakanı da haberdar…

Tuncer Kalaycı

Toçoğlu’na haksızlık olduğunu söylemişsiniz ve ısrarla çağrıda bulunmuşsunuz. Ama yanıt alamadınız sanırım.

Akgün Altuğ

O günden beri konuşuluyor. Bu şehirde böyle problem olduğu gün geçtikçe daha yüksek sesle konuşuluyor. Artık bu konuya vekiller de hakim. İnşallah çözülür.

Orhan Topçu

Başkanım bir de halk içinde ‘Vergisini bile Sakarya’da bırakmıyor’ diye şirketlere suçlama yapılıyor. Bununla ilgili düşünceleriniz neler?

Akgün Altuğ

Büyük firmalarımız var. Hepsinin ismi bizde var. Zaman zaman, bazen Vali’miz ve Büyükşehir Belediye Başkanı’mızı da yanımıza alarak bunların en büyüklerine ziyaretler yaptık. Bu durum bizim için ciddi bir dezavantaj. Ama çevirdiğimiz firmalar da oldu.

Özgür Arık

Vergi rekortmenlerimiz kendilerini gizlediler. Kaygılarını anlıyoruz. Bu vergi rekortmenlerine ‘çökenler’ mi var bu şehirde? Onlara yük olanlar mı var? Böyle bir sorunumuz mu var?

Akgün Altuğ

Böyle bir sıkıntı var ki insanlar orada görünmek istemiyor. Aralık ayında gelir vergisi. kurumlar vergisi, ihracat, istihdam konularında bir ödül töreni yapacağız. Ödül vereceklerimizi tespit etmek için vergi dairelerinden listeleri istedik. Bir baktık ki herkes gizlemiş. Özellikle gelir vergisi sonuçları…

Tuncer Kalaycı

Gelir vergisinde ilk 10’da sadece iki kişi açıklandı. Kurumlar vergisinde de yarısı gizli.

Akgün Altuğ

Gelir vergisi ve kurumlar vergisinden ilk 10’a verecektik, gelir vergisinden mecbur 5’e düşürdük. Çünkü 10 kişiye vermek için 50’nci sıradaki adama gitmem gerekiyor. 50’nci sıradaki adama niye ödül vereyim?

Özgür Arık

Şehrin patronlar katında oturuyorsunuz, onları temsil ediyorsunuz. İlçelerde görüyorum. Bence akrabalar, şahıslar değil de özellikle yerel yönetimlerin, varlıklı ve üreten insanlara çeşitli yardımlar nedeniyle çok sıkboğaz yaptıklarını görüyoruz. Bu konularda sizin de itiraz etmeniz gerekmiyor mu?

Akgün Altuğ

Bize böyle bir şikayet gelirse sonuna kadar uğraşırız.

Özgür Arık

Ama insanlar şikayet edemiyor.

Akgün Altuğ

Ağlamayan çocuğa da meme vermezler.

Özgür Arık

Türkiye’nin enerji koridoru burası… D-100 buradan geçiyor. İstanbul’a bir saat, Ankara’ya iki saat… Böyle bir coğrafyadayız. Toyota, Ford, Hyundai gibi sektörün devleri bu bölgede. Demek ki burada Türkiye’nin ticaret merkezi, bizim de Sakarya olarak içinde yer aldığımız bu coğrafya… Böyle olanaklara sahip bir şehirde, Sakarya’nın yüzde 20’si sosyal yardımlarla geçiniyor. 65 bin civarında konuta sosyal yardım gidiyor. Sizce bu bir çarpıklık değil mi? Sorun nedir? Yönetim, temsil sorunu mu, kültürel bir sorun mu var?

Akgün Altuğ

Sakarya’da mı yoksa Türkiye’de son dönemde devam eden bir şey mi bu, önce ona bakmak gerekir. İstanbul’un, Kocaeli’nin, Antep’in rakamları da böyle mi? Orada da durum böyleyse Türkiye’nin bir sıkıntısı var demektir. Orada da firmalar saklıyorsa Türkiye’de böyle bir handikap var demektir.

Ama Sakarya’ya özel bir durum olduğunu ben sanmıyorum. Ekonomik sıkıntıdan kaynaklandığını düşünüyorum. Tabi ki bazı sıkıntılar vardır, istekler bitmiyordur. Nasıl çözeriz? Bize gelir, yolunu ararız. Üyemize yardımcı olmaya, bu tür baskıları ya da talepleri engellemeye çalışırız.

Bu ülke kuruluşundan beri, hem dinimiz hem de yaşantımız gereği bu tür sosyal olaylarla yaşıyor. Mutlaka bu tür sosyallikler gerekli. Şehrin içinde yaşıyorsanız bir şeyin ucundan da tutmanız gerekir diye düşünüyorum. Tabi, her ucundan tutturulmaya çalışılan firmalar olabilir. Antep’te, Kayseri’de, Anadolu’daki birçok şehirde üniversitelerin tamamını, o şehrin eşrafı bir şekilde yapmış.

Bizde bu kültür henüz gelişmemiş. Bizim şehrimizde bir aidiyet problemi var. Biz, malum, göçlerle ve birtakım etnik kökenlerin zaman içinde bu topraklara yerleşmesiyle büyümüş bir iliz. Balkanlardan, Kafkaslardan, İç Anadolu’dan, Karadeniz’den… Baktığınızda bu şehir, İstanbul’un küçük bir kopyası. Her etnik kökenden insan var. Bu kozmopolitlik belki bu problemi doğuruyordur.

Editör: TE Bilişim