Bağımlılık yapan maddeler serisinin ilk iki bölümünde sigara ve alkol konuları konuşulmuştu. Şimdiyse serinin üçüncü ve son söyleşisinde uyuşturucu ele alınıyor. Uyuşturucunun mitolojik ve reel tarihi, uyuşturucu türleri, uyuşturucu türlerinin psikolojik ve fizyolojik bağımlılık süreçleriyle etkileri, kurtulma ve tedavi yöntemleri, toplumumuzda görülme sıklıkları, kullananları tespit etme yolları gibi pek çok konu bu söyleşide işleniyor.

Bağımlılık konusunu bir dizi şeklinde işleyeceğimizi daha önceki söyleşilerde dile getirmiştim. Sigara ve alkol bağımlılığından sonra, uyuşturucu bağımlılığıyla Psikiyatri Uzmanı Doktor Hanifi Aliosmanoğlu ile söyleşimize devam ediyoruz.

Doktor Hanifi Bey’in tarihe olan ilgisini artık biliyoruz. Bu konuya da mitolojik bir giriş yapmak istedi.

Değerli Hocam, uyuşturucu hayatımıza nasıl girdi?

Psykhiatria ve Mythos’un yazarı Dr. Kriton Dinçmen’ den alıntı yapalım. Eski Yunan inanışında; gece tanrısı Nyx, kendi başına bir eşi olmadan, uyku tanrısı Hypnos (Hipnoz) ve ölüm tanrısı Thanatos’u doğurur. Bu tanrılar ölüler ülkesi tanrısı Hades’in konuğu olarak ölüler ülkesi yani Tartaros’ ta otururlar.

Uyku tanrısı Hypnos’un 3 bin çocuğundan biri olan rüya tanrısı Morpheus, çeşitli şekil ve biçimde insanların rüyalarına girer. Bütün uyku ve rüya tanrıları gibi kanatlıdır. Anında dünyanın bir ucundan diğerine uçar. Morhpeleri insanlara ta uzaklardan getirerek onları rüya biçiminde gördürür ve yaşatır. Güçlü bir ilaç olan Morfin’in isim babası olmuştur.

Argos kentinin kralı İnachus’un güzel kızı İO’ya Zeus aşık olur ancak karısı Hera bu aşkı haber alınca Zeus’un olmadığı bir gün, İO’yu Argostaki 100 gözlü canavara teslim eder. Bu canavar öyle azgındır ki elinden kimse kurtulamaz. Çünkü elli gözü uykuda diğer elli gözü etrafı gözetlermiş. Zeus bu haberi alınca tanrı Hermes’ten İO’yu getirmesini ister. Hermes canavarı uyutmak için tanrı Morpheus’tan yardım ister, Morpheus kırlarda yetişen gelincik çiçeğini kopararak Hermes’e verir.  Hermes, canavarın yanına varınca çiçeği canavarın gözlerine atar ve canavar derin bir uykuya dalar ve İO’yu kurtarır. Bu suretle yeniden güzel İO’ya sahip olan Zeus çapkınlıklarına devam edince, Hera büsbütün kıskançlığından deliye döner. Zeus’un olmadığı bir günde İO’yu bir ineğe dönüştürür. Bunla da yetinmeyip onu devamlı rahatsız etmesi için poposuna bir at sineği musallat eder. Huzursuz olan İO bütün Avrupa’yı çılgınca koşarak geçer. Trakya’dan Boğaziçi’ne gelir, denize atlayarak boğazı geçer. Bu delice koşu Mısır'a kadar sürer. Ora da İRİS adını alarak Mısırlılara tanrıça olur. Boğaziçi’nin adı Bosphore olarak kalır. Boos Poros, öküz kanalı demektir.

Büyük Selçuklu devletinin en güçlü olduğu zamanlarda üç tane okul arkadaşı çocuk vardı. Üçü de birbirinden zekiydi. Birisi büyüyünce Nizamülmülk (Selçuklunun Büyük veziri), ikincisi Ömer Hayyam, şair, astronom, bilim adamı, üçüncüsü Hasan Sabbah.  Hasan Sabbah haşhaşı kullanarak Alamut Kalesi’nde insanları köleleştirip haşhaşla uyutarak çok güzel genç kadınları onlara sunarak yalancı bir cennet kurmuştur. Bütün zenginleri ve büyük devlet adamlarını haraca bağlamış, her işini gördürebilmiş,  çeşitli suikastlarla insanları yıldırmıştı. Hatta büyük verir Nizamülmülk’ü bile kendi arkadaşı olmasına rağmen suikastla öldürtmüştür. Devletin başına bela olmuştur. Bunlara Haşhaşiler deniliyordu. Selçuklu Devleti, Ömer Hayyam’dan yardım isteyerek zapt edilmesi mümkün olmayan Alamut Kalesi’ni alttan bir tünel kazarak petrol ve kireç taşıyla yakarak yok etmiştir. Orada bilim ve aklın gücü rol oynamıştır.   

İngilizler son iki yüzyılda, afyonla Çinlileri uyutmuşlardır.

Değerli hocam uyuşturucunun çok çeşitleri olduğunu biliyoruz. İlk olarak uyuşturucu çeşitlerini tanıtır mısınız bize

Elbette. Bu konuda ana başlıklar altında afyon, eroin, kokain, esrar, bonzai ve uçucuları mutlaka bilmek gerekir. Afyondan başlayalım.

Afyon: Eski Hint ve Çin kültürü, afyon bitkisinin ağrı kesici özelliğini bilir ve tedavide kullanılırdı. Yurdumuzda afyon bitkisi, iç Batı Anadolu’da göller bölgesinde uzun yıllardan beri ekilmektedir. O çevrelerde eskiden küçük çocukları uyutmak ve sancılarını gidermek için yaşlı kadınlar tarafından çocuklara verildiğinden, oralarda ‘yalancı gerizekalılık’ oldukça fazladır. Afyon tıpta, anestezide ağrı kesici ve uyuşturucu etkisinden dolayı kullanıldığı gibi, kötü kullanımlara da neden olmuştur. Afyon, bitkisinin tohumları çizilerek akan sakızdan elde edilir. Tıpta morfin olarak kullanılır. Üç dört ampulden sonra bağımlılık oluşur. Bu bağımlılık fiziki ve hücreseldir, biz buna ‘iptila’ deriz.

Sanırım bağımlılığı en güçlü uyuşturucu; eroin… Siz ne dersiniz?

Evet, etkisi ve bağımlılığı en güçlü uyuşturucu eroindir.  Morfinden sentetik olarak elde edilir. İlk seferden itibaren iptila oluşur. Ya buruna enfiye şeklinde çekilir ya da sulandırılarak damara enjekte edilir. Çok çabuk tolerans gelişir. Yani her seferde açlığın doyurulması için doz yükseltilir. Alınmadığında ya da doz yetersiz gelirse yoksunluk başlar. Midede kramplar, adalelerde seğirmeler, tüm vücutta korkunç ağrılar, tremorlar (titremeler), soğuk terleme, hezeyan (saçmalama), halüsinasyon (olmayanı görme ve hissetme gibi), illüzyonlar (yanlış algı) ve sonunda deliryuma girer, delirir. Tansiyon düşer; kusma, ishal, kalp krizi ve ölüm oluşur. Şayet ölüm olmazsa 72 saat sonra iyileşme başlar. Eroinin antidotu Methadon’dur, tedavide kullanılır. Ülkemizde de vardır. Aynı bağımlılık onda da oluşur ama o tehlikeli değildir.

Hocam yeri gelmişken Morfin ve eroin bağımlılığında “Altın vuruş” neyi ifade ediyor?

Morfin ve eroin bağımlılığının, ilk iki yılı tedavi edilebilir. İki yıldan sonra tedavi şansı giderek azalır. En geç dört yıl içinde altın vuruşla ölüm husule gelir. Bu hastalar genelde tedaviyi, hastalıktan kurtulmak için değil de daha küçük dozda başlamak için isterler. Altın vuruş dediğimiz şey, tolerans geliştiğinden dolayı her seferinde doz artırımı olur. Eroin saf olarak satılmaz ve kullanılmaz, katkılıdır. İlk zamanlarda düşük doz yeterliyken gittikçe yükseltilmek zorundadır. Artık öyle bir hale gelir ki doz zehir dozuna çıkar. Ölüm kaçınılmazdır işte buna ölüm dozu ya da altın vuruş denilir.

Peki diğer uyuşturucularla devam edelim.

Kokain, Güney Amerika’da koka bitkisinin yapraklarından elde delir. Öfori yapar, cinsel gücü arttırır, açlığı susuzluğu giderir, vücut dayanıklılığını arttırır. Kediyi aslana çevirir. Eskiden yerliler çiğnermiş. Bütün bu maddeleri kullananlarda merhamet duygusu kaybolmuştur. Bu madde alıcılarında, zevk ve doyurulma hissi abartılır. Maddeler alınmadığında insan hissizleşir, duygu azalır ve hayattan zevk alınamaz. Kokain buruna enfiye şeklinde çekilir. Bundan dolayı burun mukozasında yaralar oluşur. Renkli halüsinasyon ve illüzyonlar görürler. Kokainin bağımlılığı güçlü olmasına rağmen morfin ve eroin kadar tedavisi zor değildir. 6 ay alınmaz ise bağımlılık biter.

Esrar bağımlılığı da ruhsal bir sorun sanırım?

Esrar, Cannabis İndica (hint keneviri) bitkisinin yaprak ve özünden elde edilir. Öfori verir, insanı zindeleştirir, zevk içerir, dalga denilen rüya hali oluşturur. Genelde tatlı ile alınır. Bazen sigara gibi sarılarak içilir. Dumanı bile insanı sarhoş eder, buna duman altı denilir. Evet, esrar bağımlılık yapmaz,  zevk ve haz içerdiğinden sigara gibi psişik (ruhsal) bağımlılık oluşur. İnsan kendini iyi hisseder, sorumluluk duygusunu yitirir,  mutlu bir ruh durumu yaratır, cinsel gücü arttırır. Bunlardan  dolayı tercih edilir. Ayrıca ucuz ve temini kolaydır. Rant alanı çok yüksektir. Her yerde yetişebilir.

Bağımlılık yapmıyorsa neden satılması suçtur ki?

Esrar bağımlılık yapmadığı halde satılması ve içilmesi suçtur çünkü ahlak çöküntüsüne sebebiyet verir.  Moral değerlerde yıkılma olur, seksüel bozukluklar, hemoseksüelite, doyumsuzluk oluşturur. Esrar temin edebilmek için her türlü suç işlenir. Kendini, eşini satan, en yakınlarını öldüren psikopat kişilere dönüşür. Esrar, düşük seviyenin içkisidir. Bunlar sinirli, hırçın, saldırgan kimselerdir. Esrar içenlerde uzun yıllar sonra bile, manik bir tablo ve panik bozukluğa benzer hastalık belirtileri görülür. Bize gelen birçok hastada, yıllar sonra olsa da bunları gözlemledik.

Sıkça duyduğumuz Bonzai ve tiner gibi uçucuları tanıyalım.

Bonzai sentetik bir maddedir. Cannobioid ismi altında birçok uyarıcı ve uyuşturucu kimyasal maddenin bazı bitki yapraklarını emdirilmesi ile elde edilir. Birçok isim altında satılmaktadır. En çok da enerji verici olarak tanınır. Çoğu ‘spice’ başlığı altında toplanmaktadır. Tamamen kimyasal olduğundan, karaciğere, kalbe, beyne ve tüm vücuda zararlıdır. Yurdumuzda pek çok gencin ölüm sebebi olduğundan dolayı ailelerin dikkatli olması gerekir.

Uçucular; tiner, eter, kloroform ve bali gibi maddelerdir . Bunlar da kafa yapıcı kimyasallardır.

Uyuşturucu kullanımının toplumumuzda görülme sıklığı nedir?

Son yıllarda uyuşturucu kullanma yaşı 13 – 14 yaşına kadar inmiştir.  Arkadaş toplulukları arasında her geçen gün daha çok yaygınlaşmaktadır. Bize gelen gençlerin 10 da 1 inde bunlardan birisinin izini bulmak olasıdır. Toplum bir yıkıma doğru gitmektedir. Bu şekilde devam ederse İngiltere’nin Çin’e uyguladığı hale gelebiliriz.  Bunun için bir an önce ailelerin uyarılması, eğitilmesi önemlidir. En büyük pay anne ve babalara düşmektedir. Çocukların sevgiden eksik bırakılmaması, sorunlarıyla ilgilenilmesi, asla baskı ve şiddet uygulanmaması, kimlerle arkadaş ettiğinin bilinmesi ve baş edemedikleri noktada da yardım almaları önemlidir.

Kişi artık bağımlı olduğunu nasıl anlar?

Sorunlara rağmen kişi giderek madde miktarını arttırıyorsa bırakmak istemesine rağmen çabaları boşa çıkıyorsa sosyal, iş ve kişisel etkinliklerden uzaklaşıyor ve madde temini için ya da kullanmak ve bırakmak için fazla zaman harcıyorsa bağımlıdır. Zaten bağımlılığın tanımı şöyle yaparız; vücudun işlevlerini olumsuz yönde etkileyen maddelerin kullanılması, bundan zarar gördüğü halde, madde kullanımının bırakılmamasıdır. Ardından yoksunluk belirtileri ve kullanım sıklığı ve doz artırımı gelecektir.

Peki hocam, biz bağımlı kişileri nasıl anlarız?

İlk olarak madde kullanan kişi, çevresinde değişiklik yapar. Maddeye rahat ulaşabileceği kişilere yaklaşır, eski arkadaşlarından uzaklaşır. Evde daha az vakit geçirir. Okul devamsızlığı, derslerinde de ani değişiklik olur. Duygu durumu çabuk değişir. Bir anda öfkeli, hemen ardından aşırı neşeli gibi... Borç para ve sık sık harçlık istemeye başlar. Yalan söyleme ve hırsızlık yapabilir. Kendine bakmaz, giyimine dikkat etmez, gözler kırmızı ve şiştir. Uyku durumu etkilenir; çok ya da az uyumak gibi. Dalgınlaşır, etrafı ile iletişimi bozulur, içe kapanır. Karamsar ve umutsuz bir kişiliğe dönüşür.

Bir aile çocuğunun uyuşturucu kullandığından şüphe ediyorsa, ne yapmalıdır?

İlk ipucu; değişen davranışlardır. Ancak çok dikkatli davranmak, haksız yere suçlayıcı olmamak önemli. Hemen sağlıklı iletişim kurmalı çocuğu ile. Ortak paylaşımlarda bulunmalı. Çocuğunun yakın çevresine yani arkadaşlarına, öğretmenlerine gözlemlerini sormalı, sağlıklı bilgiler edinmeli. Yine çocuğun ilgi alanlarını takip etmeliler ve alkol ve uyuşturucu kullanımıyla ilgili özendirici ifadelerden kaçınıp bu konularda doğru ve sağlıklı bilgi edinmesini sağlamak gerekir.  Bu bilgileri çocuk başkalarından alırsa yanlış bilgilendirilebileceği ihtimali unutulmamalıdır. Çok küçük yaştan itibaren çocuklara “hayır” diyebilmeyi öğretmek gerek.

Madde bağımlılığı tedavisi nSasıl olmalıdır?

Kişi artık bağımlı ise tıbbi destek zorunludur. Madde bağımlılığı fizyolojik ve psikolojik olduğundan psikolojik destek de çok önemlidir. Bağımlılık tekrarlayabilen bir hastalıktır. Pek çok bağımlı tedavi olduktan sonra, tekrar maddeye başlayabiliyor. Bu göz ardı edilmemeli. Kişiyi uyuşturucu kullanmaya iten zihinsel ve duygusal nedenlerin ortadan kaldırılması için çaba sarf edilmelidir. Bu bağlamda tedavi sonrası süreçte de aileler dikkatli olmalı ve daha önce de dediğim gibi profesyonel destek mutlaka almalıdırlar.

Hocam son olarak hangi mesajı vermek istersiniz?

Sigara kronik intihardır. Alkol suç işlemeyi kolaylaştırır. Uyuşturucu suç işlemeye teşvik eder. Uyuşturucu; kişiliğe ve ruha saplanan zehirli bir hançerdir.

Madde kullanımı için en riskli dönem ergenlik dönemidir. Meraktan başlanır çoğu kez. “Bir kereden bir şey olmaz” der, “Bu son” ile devam eder, ancak iş işten geçer. 

Çok kısa ve son olarak; çocuklarınızı sevgi ve şefkatle büyütün.  Spor, edebiyat ve benzeri faydalı sosyal etkinliklerle çocuğunuzun vakit geçirmesini sağlayın. 

PSİKİYATRİ UZMANI DOKTOR HANİFİ ALİOSMANOĞLU KİMDİR?

1944 yılında Kilis’in Oylum köyünde doğmuştur. İlköğretimi köyünde, orta ve lise eğitimini Kilis Lisesi’nde tamamladı. 1965 yılında girdiği İstanbul Üniversitesi Tıp Fakültesi, ardından 1967 yılında eğitimine devam ettiği Cerrahpaşa Tıp Fakültesinden 1971 yılında mezun olmuştur.  1976-1980 yılları arasında Erzurum Atatürk Üniversitesi Tıp Fakültesinde Psikiyatri ihtisasını tamamlamıştır. 1980 – 1982 yılları arasında Antep SSK Hastanesi’nde, 1982 – 1998 yılları arasında ise Sakarya SSK Hastanesi’nde çalışmıştır. 1998 yılı emeklilik sonrası, Belediye Polikliniği’nde 2004 yılına kadar çalışmıştır. Özel Doğa Tıp Merkezi’nin kuruluşunda yer almıştır. 2014’ten itibaren Özel Vatan Hastanesi’nde Psikiyatri Uzmanı olarak çalışmaya devam etmektedir.  Bir kızı eczacı, iki oğlu mühendis olan Doktor Hanifi Aliosmanoğlu şöyle der: Yaşamı, işini, eşini sevmek başarının temelidir.

Editör: TE Bilişim