Türkiye’de ulaşım ana planı yaptıran ilk belediyelerden birisi olduklarını ifade eden Büyükşehir Belediye Başkanı Zeki Toçoğlu, raylı sistem için de çalışmalar hazırladıklarını, raporlara göre yapılabilirlik açısından tek güzergahın 1. OSB ile Kuzey Terminali arası olduğunu söyledi. Toçoğlu, “Yenikent, asla şu anda yatırım yapılacak durumda değil. Serdivan, üniversiteye tren çıkma imkanı yok. Ekstra masraflar gerekiyor. Bir seferliğine göze alabilirsiniz ama sürdürülebilir değil” dedi ve üniversiteye çıkmadığı sürece Serdivan’da raylı sistemin bir anlamı olmayacağını savundu.

Raylı sistem çalışmalarının etap etap yapılabileceğini belirten Toçoğlu, Gar Meydanı ile 1. OSB ve Kuzey Terminali arasında güzergahların yapılabileceğini aktardı. Toçoğlu, Sakarya Caddesi ile Bosna Caddesi’nin de raylı ulaşım için teknik olarak uygun yerler olduğunu ancak bölgelerdeki trafik sıkışıklığı düşünüldüğünde özellikle esnaf açısından olumsuzluklar doğurabileceğini vurguladı. Şehrin içinde bu ihtiyacın ve potansiyelin yüksek olmadığını ifade eden Toçoğlu, Ada Treni’nin de merkeze gelmesini istediğini ancak mevcut şartlarda gelmesi halinde trafiğin ciddi anlamda etkileneceğini söyledi.

Şadi Tanış

Büyükşehir olarak yaptığınız bazı yapılarda çok yüksek maliyetli yapı malzemeleri kullanıldı. Ortalama piyasa fiyatlarının 5-10 katı kadar para harcandı sadece tavan ya da zemin malzemelerinde bile bazı yerlerde en pahalı ürünler tercih edildi. Parasını öderken ‘Ne bu para’ diyeceğiniz malzeme seçimleri var. Buralarda çok kaliteli ekiple çalıştığınızı düşünmüyorum.

Zeki Toçoğlu

Kaliteli işler çıkıyorsa kaliteli ekiple çalışılıyor demek ki… Bu meseleye nereden baktığınıza bağlı. Biz, nitelikli bir şey çıksın diye talimat veriyoruz. Bir işi yaparken de abartılmış olabilir, ben fiyatlarını bilmem. Arkadaşlara talimat veriyorum sadece, ‘En güzelini en uygun şartlarda yapmaya çalışın’ diye.

Mesela Kent Meydanı’nı değiştirmek zorunda kaldık. Niye? Fayans döşenmiş. Bir araba çıkıyor, çatır çutur gidiyor. Şu anda 8 santim taş döşüyoruz. Miting vesaire yapılıyor. Bizim işlerimiz de biraz böyle. Bir kaldırım yapıyorsun, üç gün sonra taş bir tarafından kalkıyor. Biz de bu işlere uyuz oluyoruz.

Şadi Tanış

Kent Meydanı’ndaki taşın metrekaresi kaç para biliyor musunuz?

Zeki Toçoğlu

Ben bilmiyorum.

Şadi Tanış

Ben biliyorum, 450 lira…

Zeki Toçoğlu

Ben orada şuna bakıyorum: Güzel bir ürün çıksın ortaya ve dayanıklı olsun. Sağlam olsun, birisi bir ucundan bastığı zaman öteki ucu kalkmasın. Mitinglerde vinç girdiği zaman kırılmasın. Güzel de bir görüntü olsun. Çünkü şehrin de vitrini, en ön yeri. Biraz o tür şeylere öyle bakıyoruz.

Şadi Tanış

Ama israf var biraz da başkanım…

Zeki Toçoğlu

Olabilir ama desen ki bana ‘Sıkılmıyor musun, odana bilmem neyi döşemişsin’, Aziz Bey’in (Aziz Duran) döşediği odada oturuyorum ben…

Şadi Tanış

Sizin o anlamda lükse düşkün olmadığınızı biliyorum ama malzeme seçimi yapan arkadaşlar, bence malzemeleri çok tanımamanın getirdiği, kötü niyet olarak bakmıyorum, kötü seçimler yapıyor.

Zeki Toçoğlu

Kötü niyetli adam olmaz bizde… Mesela ben ‘Arkadaşlar nitelikli, iyi bir şey yapın, güzel bir ürün çıksın ortaya’ demişimdir, onlar da biraz abartmışlardır. Öyle bir şeydir. Bu konuları çok da konuşmuyoruz. Projeyi tartışıyoruz sonra da ortaya iyi bir şey çıksın diyoruz. Ama olabilir, abartılmış olabilir.

Erol Girişken

Sayın Başkan, yıllardır yılan hikayesine dönen bu trenin gara gelmesi mevzusu ne olacak? Allah aşkına net bir şey söyleyin de bilelim.

Zeki Toçoğlu

Ben, başından beri çok net söylüyorum. Tren, gara gelmelidir. Ama bu haliyle değil. Tren, ya alta ya da üste alınarak gelmelidir. O 6 tane geçit halledilmeden tren bu halde gara gelirse bu şehir başka sorunla yaşar. Biz, bir sorunu çözerken başka bir sorun çıkarmayalım bu şehrin başına. Dünyanın hiçbir yerinde Berlin Duvarı gibi ortadan bölmüş trenler şehir merkezine girmez. Ona bir çözüm bulmuşlardır. Ya alttan gelmiştir ya üstten gelmiştir.

TCDD’nin bize önerisi; ‘2 taraftan tel örgülerle çevirelim, Donatım geçidini tamamen kapatalım, ikinci geçidi tamamen kapatalım, birinci geçide de uyduruk bir tane üst geçit yapalım, böyle girelim.’ Bizim böyle bir öneriyi kabul etmemiz mümkün değil. Kabul etmedim zaten, kabul de etmiyorum.

Biz, trenin alttan gelmesi konusunda da meseleyi belli bir noktaya kadar getirmiştik. Ama burada maalesef yanlış kampanyalar yapıldı, imzalar toplandı. İmza toplanırken tren yer altına veya üstüne alma kaydı koysalardı belki bugün mesafe alacaktık. Yani 300 milyonluk bir yatırım, sürüncemede kaldı. TCDD’dekiler de ‘Siyasiler buna dayanamaz, bu kadar imza toplanıyor’ dedi. Yapamadık o yatırımı. Benim kanaatim, bu haliyle o geçitler kapatılarak bu şehre trenin girmesi bir anlam ifade etmez.

Tuncer Kalaycı

Kapatılmadan girerse?

Hasan Kurtiç

Kapatmayın. Adaray çalışıyordu. Daha fazla da sefer yapıyordu.

Zeki Toçoğlu

Biz onların hesabını yapıyoruz. Adaray’ın geçitlerden geçiş süresi 30 saniyeydi. Tren, geçitlerin birinde kuyruğu bitmeden öteki geçit başlıyor, o kadar kısa süre içinde geçme şansı yok. Sıfır.

Hasan Kurtiç

Başkan, siz buna katılıyorsunuz aslında, şehir içerisinde hemen hemen her ışıkta insanlar 1,5-2 dakika beklemek zorunda. Ki o filtrelerle akış sağlansın diye. Ben de her sabah o ışıklara katlanıyorum. Yani o trenin geçişine de hepimiz katlanmak zorundayız. 1,5-2-3 dakika… 3 dakika sürmüyor bile…

Zeki Toçoğlu

Şehir insanı ona katlanacaksa, arkadaşlar bu konuyu konuşuyorlar zaten, önünü açarlar ve girer.

Hasan Kurtiç

Bir şey konuşuluyor. Tren konusu zaten hayatım benim. Deniyor ki; ‘Zeki Toçoğlu aslında raylı sistem projesi hazırladı.’ Böyle bir çalışma var mı? Hazır bir proje var mı?

Zeki Toçoğlu

Bu şehirde, ben gelir gelmez yaptığım ilk işlerden birisi ulaşım master planı yapmak oldu. Ulaşım master planı, Türkiye’de yaptıran şehir sayılıdır. Ben, ilk yaptıranlardanım. Biz, adım adım bu işi takip ediyoruz. En son 1 ay önce ben, tekrar bu konuda bir brifing aldım. Bizim yapılabilir yerimiz sadece 1. OSB ile Kuzey Terminali arasıdır. Yapılabilirlik açısından tek yer.

Burada sorun ne? Bunu göze alıp kaynağını temin etmek. Ulaşımcılıkta lastik tekerlekler, körüklüler sorunu çözmeyince şehir içinde demiryoluna geliyorsunuz. Ekonomik olarak bu iş böyle. Bir kere Yenikent, asla şu anda yatırım yapılacak durumda değil. Serdivan, üniversiteye tren çıkma imkanı yok. Ekstra masraflar gerekiyor. Bir seferliğine göze alabilirsiniz ama sürdürülebilir değil. Yani özel vagonlar imal ediliyor.

Eski belediyenin oraya trenin çıkması için çare üretiliyor ama üniversiteye çıkış çok dert. Üniversiteye çıkmadığınız zaman da işin bir anlamı yok. İleride belki olabilir. Şimdi burada ekonomik olarak sadece 1. OSB ile Kuzey Terminali’ni düşünebiliyorsunuz. Etap etap düşünülebilir. Gar Meydanı – 1. OSB, Gar Meydanı – Kuzey Terminali… Burada Sakarya Caddesi’nin sıkışıklığı, esnaf göz önüne alındığında riskli bir durum var. Ne yapılabilir? Bosna Caddesi’ne gidilebilir. O da ekonomiktir bu konuda.

Bunların çalışmalarının hepsi yapılmış vaziyette. Burada sadece o riski göze alacaksınız. Yani o çalışmalar yapılırken siyasi maliyetini göze alacaksınız. Çünkü örnekleri var. Örneğin; Antalya’da seçim kaybedildi. İnsanımız, azami 2-2,5 yıl işlerinin bozulmasını, çileyi göze alacak. Siz de göze alacaksınız. Alırız onu belki…

Bunun kilometresi, aracıyla birlikte 5 milyon avroya mal oluyor. 10 kilometresi 50 milyon avro. 50 milyon avroyu, Türk parası olarak düşünün, tek kalemde borçlanacaksınız ve bunun kredisini bulacaksınız. Bulunur mu, bulunur. Aşağı yukarı son 5 yılda ciddi kredi kullandık, 10 yıllık krediler kullanıyoruz. 3-5 yıl sonra o kredilerin büyük bir bölümünün ödemeleri bitiyor. Sonrasında tek kalemde borçlanıp en riski az olan kısımdan devam etmek olabilir. Bizim planımız böyle.

Ama şöyle bir şeye de kapılmamak lazım: ‘Orada tren var, burada neden yok? Orada şu var, burada yok.’ Her şehrin kendine has bir potansiyeli var. Bizde maalesef şehrin merkezine taşınmak için çok fazla ihtiyaç yok. Yani böyle bir yolcu potansiyeli yok. Şimdi Serdivan’daki adam niye gelsin? Erenler’deki adam niye gelsin? Ya da buradaki oraya niye gitsin? Böyle bir potansiyel yok.

Şadi Tanış

Ulaşım olursa olur ama başkanım.

Zeki Toçoğlu

Bu güzergah bu şehirde anlamlı ama bunun dışında bir şey yok. Benim, dünyanın her yerine gittiğimde gördüğüm bir şeye karşı olmam söz konusu olamaz. Bosna’da bile var. Sonuçta Belediye Başkanı’yım. Bunun yatırımını yapacağım, siyasi maliyetini çekeceğim, diğer külfetlerini çekeceğim. Bunun en uygun zamanını ve ekonomik ortamını bulmam lazım. Bu konuda da hazırlıklarımız tamam.

Bu hazırlıkları da biz yapmıyoruz zaten. Firmalarla anlaşıyoruz, çalışıyorlar. Daha önce başka yerlere yapmışlar. Geliyorlar, bize projelerini sunuyorlar. Zaten onlar söylüyorlar. Diyorlar ki; ‘Şu an Sakarya Caddesi’nde olabilir ama riskleri şudur. Bosna Caddesi’ne gidersen riskler budur ama olabilir.’ Siz buna karar verdiniz mi kredisini temin edip çıkabilirsiniz. Tabi süreçleri de biraz uzun. Nihayetinde devletin de bu işe izin vermesi gerekiyor.

Şadi Tanış

Başkanım, TÜVASAŞ’ın Sakarya’da olması sanki bir ortaklık-konsorsiyum gibi bir imkan doğurmaz mı? Dizimler onlardan raylar sizden gibi? Sponsorluk ya da ortaklık gibi…

Zeki Toçoğlu

Fabrikanın burada olmasının o anlamda bir faydası ya da artısı yok. Sadece şu olabilir: Başlarsınız, belli bir noktaya gelirsiniz. ‘Pes ettim’ dersiniz, devlet üstlenir. Devlet, İzmir’de bile katkı sağladı. Ankara’da katkı verdi, İstanbul’u zaten Ulaştırma Bakanlığı yapıyor. Bizim gibi şehirlerde belli bir noktaya kadar getirebilirsiniz. Sonra ‘Pes ettim’ diyerek devlete devredersiniz. Bunlar olabilecek şeyler. Ama Vagon Fabrikası’nın burada oluşu, bu anlamda bir avantaj değil bizim için… Neyini yapacak? O da bedava yapmıyor çünkü…

Zaman zaman biz onlarla görüşüyoruz. Eurotem’le de görüştük Vagon Fabrikası’yla da görüştük, konuştuk. Vagon, zaten onun ürettiği şey ithal. Yeni yeni üretmeye başladı ama fiyatları belli. Burada olmuyor. Ray meselesi de fiks bir şey. Nereye giderseniz gidin onun fiyatı bellidir. İşçilikten belki biraz fayda sağlarsınız ama o da çok bir şey değiştirmez.

Şadi Tanış

Başkanım, örneğini görmüşsünüzdür, Berlin’de şehir içerisine gelen treni yukarı almışlar. Aşağısı da dükkanlar ve gişeler. O tür bir proje kendi kendini finanse eder. O demiryolunu kendi kendine size yaptırır.

Zeki Toçoğlu

Her gittiğim yerde bunların resimlerini gördüm. O konuda da TCDD’yi ikna etmek lazım. Onlar işin kolaycılığındalar. Her kurum kendi işine bakıyor. Cumhurbaşkanımız demiş ki; ‘Hızlı tren 29 Ekim’de açılacak.’ Adam hızlı treni 29 Ekim’e yetiştirmeye çalışıyor. Burada sana verdiği maliyetlerin hiçbirisini hesaba katmıyor.

Örnek vereyim; Alifuatpaşa… Gidin Alifuatpaşa’ya, şehir ortadan ikiye bölündü. Ve yapılan ucube bir geçit yüzünden TIR’lar dönmüyor. Adam geçti gitti… Sorun bize kaldı. Biz o durumla karşılaşmamak için direniyoruz. Ben TCDD Genel Müdürü’nü buraya getirdim. Ben gittim kaç sefer. Adam, ‘Biz bariyer kullanmıyoruz artık’ diyor. Tamam, ne yapacaksınız? ‘Burayı kapatırım, şurayı kapatırım, oraya şunu yaparım.’

Bizim hiçbir geçidimiz üstgeçit ve altgeçide müsait değil. Yapılaşma var etrafında. Biz, bir altgeçit yapmışız. Memnun olan var mı? Kimsenin memnun olduğunu duydunuz mu? Etrafındaki bütün esnaf yerle bir olmuş, sırf oradan birileri daha hızlı geçecek diye. Kapatılsa daha faydalı. Arkadaşlara teklif ettim, ‘Gidin bir mahkeme kararı alın, ben burayı kapatayım’ dedim.

Özgür Arık

Başkan, tam bu noktada iki farklı görüş çıkıyor ortaya. Belediye Başkan adaylığı gündeme gelen Ersin Taranoğlu, bu tip maliyeti yüksek projelerle ilgili olarak diyor ki; ‘Türkiye’de böyle bir Cumhurbaşkanı profili var. Özellikleri bunlar. Hazır bu fırsat varken bu şehirde güçlü bir idari yapı ve temsil gücü olmuş olsa bu çok büyük bir fırsattır ve ikna edilir.’ Yani ‘Cumhurbaşkanının desteğiyle bu projeler destek görür’ diyor. Ne diyorsunuz bu konuda?

Zeki Toçoğlu

Ben ona hiçbir şey demiyorum, demem. Bakanlık yaptı, saygımız var, ilişkilerimiz iyidir. Onun için şimdiye kadar hiçbir şey söylemedim. Şimdi de söylemiyorum.

Özgür Arık

Hizmetler noktasında bir şey daha söyleyeceğim. Sakarya Nehri, şimdiki Belediye Başkan adayı da sık sık ona vurgu yapıyor, rekreasyon projesi gündeme geliyor. Hafriyat atımıyla ilgili talepler varmış. Nedir bu rekreasyon projesi? Bu konuda bir baskıyla karşılaştınız mı?

Zeki Toçoğlu

Konuları birbirine karıştırmayalım. Sakarya Nehri’nin kenarıyla alakalı arkadaşlar görüş beyan ettiği için ben bir şey söylemeyeyim artık. Karşı bir şey anlamına gelmesin.

Şehirlerini artık en büyük tehlikesi, çevre tehlikesi… Bazen ben söylüyorum, ‘Biz belediye başkanları bu şehirlere zarar vermeyelim, yeter’ diye… Mollaköy göletleri var. Bugün, İstanbul’dan gelip atık dökecek yerler kalmadı. Buraları dolgu yapmak için çok ciddi bir lobi var. Hatta bu iki önceki Vali’miz (Hüseyin Avni Coş) bu konuda ikna olmuştu.

Mollaköy göletlerine, İstanbul’dan hafriyat atığı gelecek. Biz tabi buna karşıyız. Mollaköy göletlerini biz, başka türlü değerlendirmek için proje yapıyoruz. Hatta bir tane yaptık da kamulaştırmada tıkandığımız için kaldık. Ama biz buraya bir önceki Spor Bakanı’mızı da getirdik. Hatta biz orayı, şu anda tabiat parkı ilan edilmesi için teklifimizi de yaptık. Bir önceki Vali’mizle metnimizi hazırladık, onlar götürdüler. Biz, orayı tabiat parkı ilan ettirebilirsek tamamen korumuş oluruz.

Orası, iştah kabartan bir yer. Bizim duyduğumuz, kamyon başına 300 lira para ödeniyor. Binlerce kamyon malzeme dökülebilecek bir yer ve İstanbul’dan geldiği zaman maliyetler çok daha fazla. Atığın da cinsi belli değil. Adamın gece ne döktüğünü bilemeyeceksiniz. Zaten havalar serin gittiği dönem biraz da oradan kaynaklanıyor. Biz, şiddetle karşıyız.

Mollaköy göletlerinin olduğu yer; kano, kürek sporu için değerlendirilebilecek çok güzel bir alan, proje de var. Bakanlık da çok sıcak baktı buna ama asla dolgu yaptırmamak lazım. O dönem, Ayhan Sefer Üstün Bey’e de çok teşekkür ederiz, çok destek oldu. Beraber o konuyu engelledik. Yoksa Sakarya Nehri’nin kenarıyla ilgili bir şey değil. Orasıyla, Mollaköy göletleriyle alakalı bir şey…

Maalesef yine sistemden kaynaklanan bir sıkıntı var, ceza yetkisi Çevre İl Müdürlüğünde… Kontrol bizde ama biz durumdan vazife çıkarıyoruz aslında… Kendi kendimizi biraz öne atıyoruz. Fabrika kurulacak, bakıyoruz Çevre İl Müdürlüğü onay veriyor. Tarım İl Müdürlüğü de veriyor, kalıyor Zeki Toçoğlu’na… Bu atık meselesi de böyle…

Biz, şu anda Çevre Kontrol Daire Başkanlığımız vasıtasıyla bu atıkları ciddi şekilde kontrol ediyoruz. Belirlediğimiz yerlerin dışına gidenleri, dediğim gibi durumdan vazife çıkararak cezalandırıyoruz. Kontrol altında. Bu çok önemli bir şey. Hatırlarsanız Sinanoğlu’nda bir yerde zehirli atıklar bulundu. Kimin nereye ne gömeceği belli olmaz. Hassas olmak lazım…

Şadi Tanış

Başkanım, bu göletlerle ilgili söylediğiniz bir durum var. Bir adım gerisine gidersek orada nehirden değil de hemen yanından kum alan firmaların oyuklar onlar. Yasa gereği, o kum ocakları, karadan kumu çıkardığında çıkardığı yeri tekrar doldurmak zorunda. Yaptılar, aldılar kumu, göletler oluştu, çekip gittiler. Giderken de balık yumurtası attılar, dediler ki ‘Burası doğal balık çiftliği…’ O yükümlülüklerinden yırttılar. Esasında onların çok ciddi anlamda masraf etmeleri gerekiyor.

Zeki Toçoğlu

Bakış açılarımız hep doğru ama kurumlar olarak hepimiz aynı şeyi düşünmezsek işin içinden çıkılmıyor. Dediğiniz gibi; oradan kum alanların orayı doldurması lazımdı. Adam çekti gitti. Suyun altında yeri kaldı. Biz oraya Mollaköy göletlerini yapacağımız zaman, 600 bin metrekare kamunun, bir o kadar da şahıs arazileri var. Dedik ki, vatandaşlardan kamuya kazandırmak için bir şekilde kamulaştırmak lazım.

Biz bir hesap yaptık. Zaten suyun içinde kalmış, adam görevini yapmamış. Vali Mustafa Büyük döneminde, Valilik 5 milyon katkı sağladı. Parası bizde hala duruyor, bize aktarmıştı. Bir 5 milyon da biz katkı sağlayacaktık. 10 milyon civarında bir kamulaştırmayla orayı halledecektik. Adamlar ona mahkemeye gitti. İşte şimdi oradaki bilirkişi ve hakim benim gibi düşünmediği için metrekaresine 24 ila 30 lira fiyat verdiler.

Suyun içinde, adamın yeri yok. Kayıp, gitmiş. Köyün ölü yeri badem gözlü oldu. Adam görevini de yapmamış. Şimdi o karar veren hakim de benim gibi düşünmediği zaman bu işin içinden çıkılmıyor. O zaman bir baktık, 20 milyon civarında bir kamulaştırma çıktı karşımıza. Ben de şimdi oraya onu verecek bir gücüm yok.

Bir de insanın da zoruna gidiyor. Gar Meydanı’nda bin 800 metreye 20 milyon para verdik. Sakarya’yı geçtim Beyoğlu’nda böyle bir fiyat yok. Ama geldi bilirkişi öyle bir fiyat koydu metrekaresine. Biz de ödemek zorunda kaldık. Bütün kurumlar, herkes, hakim buna karar verirken bu paranın milletten toplanan vergilerden çıktığını düşünmezse eğer öyle kararlar çıkıyor.

24-30 lira arası… Yer yok, suyun altında kalmış. ‘Gel, yerine sahip ol’ desen yerini bulamaz adam. Dolayısıyla böyle şeyler olunca iş olmuyor. Orada kalıyorsunuz.

Orhan Topçu

Başkanım, Akçay Barajı’nı es geçmeyelim. Bununla ilgili özellikle Hızırilyas ve su yönetimi havzasıyla ilgili çalışmalar da var. Suyun Sapanca Gölü’ndeki şişelenmiş sudan da daha kaliteli olduğu söyleniyor. Bunları uzmanlar açıkladılar.

‘Bu projeyle 100 yıllık su sorununu çözdük’ diyorsunuz. Bu projenin son durumu nedir? Son aşaması ne zaman olur? Kesin olarak ne zaman yüzde 100 verim sağlanabilir?

Zeki Toçoğlu

Sakarya’da bu anlamda yapılan 2 tane çok ciddi çalışma var. Türkiye’nin en şanslı illerinden biri sayılırız. Birisi bizim yaptığımız Akçay Barajı birisi Mudurnu’nun üstünde Devlet Su İşleri’nin yaptığı Ballıkaya Barajı. Ballıkaya Barajı, yaklaşık 180 milyon metreküp su biriktirecek çok ciddi bir yatırım. Gövdesi bitti. Testlere gelecek iş…

Akçay Barajı da Sapanca Gölü’nün yükünü hafifletecek bir mantıkla yapılmış bir baraj. Biliyorsunuz, hem biz kullanıyoruz hem İzmit kullanıyor hem de TÜPRAŞ kullanıyor. Ki o da bir felaket bizim açımızdan. Ben orada da görevimi yaptım, onu da söyleyeyim.

Akçay’da, barajın kendi ana gövdesinde tamamen doğal olarak 20 milyon metreküp, aşağıda yapılan 2 tane regülatörde de 20 milyon metreküp, toplam yaklaşık 40 milyon metreküp bir su almayı planlıyoruz oradan. Bugün için Sakarya’ya verdiğimiz suyun yüzde 40’ının oradan temin edilmesi demektir. Bu, Sapanca Gölü’nün üzerindeki baskıyı ciddi şekilde azaltacak bir şeydir.

İkincisi, cazibesiyle gelecek. Yani enerji parası gerekmiyor. Üçüncüsü; üzerinde 3 tane HES yapılıyor. Yaklaşık 11-11,5 kilovat da enerji üreteceğiz. Zaten borulardan su geliyor, enerji de üretmiş olacağız. Böyle bir avantajı var. Bu yıl sonunda, 2019’un sonunda faaliyete geçeceğini düşünüyoruz.

Özgür Arık

Başkanım son olarak bir şey sormak istiyorum. Aday gösterilmediğiniz için bir burukluk hissediyor musunuz? Üzüntünüz var mı? Bekliyor muydunuz, sürpriz mi oldu?

Zeki Toçoğlu

Biz sonuçta insanız. Hepimizde nefis var. Ben, bekliyordum. Maalesef benim arkadaşlarım beklemiyorlardı.

Tuncer Kalaycı

2014’teki seçim sonrası bir toplantı yaptınız. ‘Bir daha aday olmayı düşünmüyorum. Bu son dönem’ demiştiniz.

Zeki Toçoğlu

Aslında ben onu arkadaşlara hatırlattım. Güral Otel’de yaptığımız toplantıda ben, ‘Vatandaş göndermeden gitmesini bilmek lazım’ demiştim. Ben o sözümdeydim ama maalesef benim yakın çevrem ve beni çok sevenler böyle bir açıklama yapmama engel oldular. Tabi ki de yapamadığım birçok şey kaldı. Ama bu iş böyledir.

Bizim Peygamber’imizden nakledilen bir şey var. Çölde dururken elindeki sopayla çizgiler çekmiş. Sonra da dikine çizgiler çekmiş. Arkadaşları ne kastettiğini sormuşlar. O da demiş ki; ‘Bu çizgiler insanların emelleri. Yapacaklarını düşündükleri.’ Kendimden bahsedeyim, belediye binası yapacaktım, kültür merkezi yapacaktım, okul yapacaktım, vesaire…

Diğer dik çizgileri sormuşlar, ‘Bu ecel çizgisi’ demiş. Siz düşünürsünüz, hayal kurarsınız, ecel gelir, hepsi biter. Biz de düşündük düşündük ama bu çizgi geldi önümüze. Bu bizim görev süremizi bitiren çizgi. 5 yıl sonra deseydiniz bana yine aynı şeyi söyleyecektim. Çünkü insanın emelleri bitmez.

Arkadaşlarım yakından biliyorlar, haleti ruhiye olarak çok hazırlıklıydım. Ben, bu durumdan şahsım adına şikayetçi değilim. Kadere inanan bir insanım. Her zaman ‘Allah hakkımda hayırlısı neyse onu versin’ diye dua ettim. Ben, benim hakkımda hayırlısının bu olduğunu düşünüyorum. O anlamda da rahatım.

Şadi Tanış

Sivil hayatınıza dair bir plan yaptınız mı?

Zeki Toçoğlu

Hiçbir planım yok. Burada yaşayacağım. Siyaset defterini kapattım. Çoluğumla çocuğumla vakit geçireceğim.

Özgür Arık

Siyaseti kapattınız mı?

Zeki Toçoğlu

Kapattım. Benim için ne olacak bundan sonra? Ben bu işleri zaten çok büyük bir hırsla yapan bir insan değilim.

Editör: TE Bilişim