Grip ve nezle... Bazen ateşler içinde yorgan döşek yatırıp, günlerce işimizden alı koyan, bazen de hapşırarak, aksırarak güç bela ayakta atlatmaya çalıştığımız, soğuk günlerin sık gelen, istenmeyen misafirleri...

Bir birleri ile sıkça karıştırılan nezle ve grip hastalığı ile ilgili yeterince bilgi sahibi miyiz? Grip mi nezle mi hangisi daha kötü? Salgınlardan kendimizi nasıl koruyacağız? Grip aşısı olmalı mıyız?

Sakarya Üniversitesi Tıp Fakültesi Enfeksiyon Hastalıkları ve Klinik Mikrobiyoloji Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Oğuz Karabay ile Grip ve Nezle hastalığını konuştuk. 

Değerli Hocam grip nedir, nezle nedir?

Her ikisi de virüs denilen çok küçük mikroorganizmalarla meydana gelen enfeksiyon hastalığıdır.  Her ikisi de bulaşıcıdır.   Grip nedeni influenza virüsü denilen bir virüstür.  Virüs her yıl kendini değiştirerek farklı bir yapıya bürünür. Bu nedenle yıldan yıla farklı hastalık belirtileri ile karşımıza gelebilir.

Grip genellikle kış aylarında yakalandığımız nezle ya da diğer adıyla soğuk algınlığı ile karıştırılabilir.  Soğuk algınlığı ve grip virüsü tamamen farklı virüslerdir.

Grip mi daha ağır seyreder yoksa nezle mi?

Grip daha ağır seyreder hatta ölümcül olabilir. Soğuk algınlığı bu kadar ağır bir tabloda seyretmez. Yani hastalık belirti ve bulguları ikisinde oldukça farklı olabilmektedir. 

Nezle de burun akıntısı, gözlerde sulanma ve baş ağrısı gibi bulgular ön planda iken, grip geçirenlerde kas ve baş ağrısı ile ateş ön plandadır. 

Grip, akciğerleri tutarken nezle üst solunum yollarını tutar. Grip hastayı yatağa mahkûm eder. Gripten aşıyla korunabilinirken nezlenin bir aşısı yoktur.

Grip daha ağır seyreder dediniz, grip belirti ve bulgularını biraz açabilir miyiz?

Gripte başlıca bulgular; ateş, halsizlik, yaygın kas ağrıları ve eklem ağrıları olmasıdır. Herhangi bir yaşta görülebilir. Bulaşma oranı yüksektir. Sıklıkla kışın, kapalı ortamlarda yakın teması olan insanlar arasında yaygındır. 

Genellikle aniden 39 C üzerinde ateş, şiddetli adale ve eklem ağrıları, bitkinlik, titreme, kuru öksürük ile başlar. Hastalık tablosuna boğaz ağrısı, burun akıntısı, aksırma, gözlerin akması ve kanlanması görülebilir.   Bazen gripli hastalarda kusma ve ishal de görülebilir.

Neden her sene grip bulguları değişebiliyor?

Çünkü virüsün dışında hemaglütinin ve nörominidaz denilen iki farklı yapısı var. Bu yapılara göre grip şekillenmektedir. Örneğin 2005 yılında halk arasında “Kuş Gribi“ olarak bilinen H5N1 yayılmış iken 2009 yılında yine halk arasında “Domuz Gribi“ olarak bilinen H1N1 salgını görülmüştür.  Eğer hiç kimsenin bağışık olmadığı yeni bir influenza alt tipi ortaya çıkarsa influenza pandemisinden (yani dünya çapında yayılabilen bir virüs) bahsedilir.

Grip ciddi hastalıklara, ciddi salgınlara neden olmuş mudur?

Evet. 1918 yılındaki grip salgını en ciddi grip salgınlarından biridir. İspanyol gribi ya da İspanyol nezlesi, 1918-1920 yılları arasında H1N1 virüsünün yaptığı ve tarihe İspanyol gribi diye geçen grip salgınında 20 milyon kişinin ölümüne sebep olmuştur. Birinci Dünya Savaşı'nın son aylarında ortaya çıkmış olan bu grip Avrupa'da sosyal hayatı ciddi bir şekilde etkilemiştir.

Peki, hocam grip olan hastalar ne kadar süre ile etrafındakilere bu virüsü yayarlar? Yani bulaştırıcılık kaç gün sürer?

Kuluçka periyodu yani virüsün vücuda girdiği andan itibaren, hastalığın ortaya çıkma süresi 1- 4 gündür.  Hastalık bulguları çıkmasından önceki gün ile hastalık belirtilerinin görüldüğü 5. güne kadar bulaştırıcılık devam eder. Çocuklarda bu süre daha fazladır.

İnflüenza yani grip virüsü nasıl yayılır?

İnfluenza virüsleri, enfekte yani grip hastalığı geçirmekte olan kişinin solunum yolu sekresyonları (salgıları)  ile kişiden kişiye yayılır. Öksürme ve aksırma ile bulaşan virüs, direkt solunum yolu ile alınabileceği gibi ortamdaki kapı kolu, masa, sandalye gibi cansız yüzeylerden de eller vasıtasıyla da bulaşabilir. Bu nedenle hastalıktan korunmak için su ve sabun ile sık sık elleri yıkamak ve kapalı ortamları havalandırmak ve hasta kişilerden uzak durulmasını önemlidir. Özellikle öksürme, aksırma, hapşırma gibi eylemler sırasında etrafa saçılan 2 mikrometrelik damlacıklar virüsün yayılmasında önem taşımaktadır.

Grip gelişen hastalar ne yapmalıdır?

Grip başkalarına bulaştırmamaya çalışmalıdır. Çok kolay bulaşan bir virüs olması nedeni ile hastalar bu konuda duyarlı olmalıdırlar.  

  • Öksürürken ve hapşırırken ağız ve burun kapatılmalıdır.
  • Kullanılan mendiller çöpe atılmalıdır.
  • Eller sabunlu suyla yıkanmalı, su ve sabuna ulaşılamazsa alkol bazlı el dezenfektanları kullanılmalıdır.
  • Bol sıvı alınmalı, iyi dinlenmeli ve sağlıklı beslenmeye özen gösterilmelidir.
  • Sigara içilmemelidir.
  • Doktor önerisi alınarak ilaçlardan faydalanılabilirler.

Gribin tedavisi var mıdır?

Evet. Özellikle hastalığın belirtileri başladıktan sonraki ilk 48 saat içinde başvurulur ise son derece etkili bir tedavisi vardır. Yani tedavinin erken dönemde başlaması önemli... İlaçlardan ağızdan hap şeklinde ya da inhaler şekilde kullanılabilmektedir.

Grip tedavisinde neden antibiyotik kullanılmaz?

Grip tedavisinde antibiyotik kullanmak doğru değildir. Bilakis yapılan büyük hatalardan biridir. Bu yüzden bir doktor önerisi olsun diyoruz. Hatta hastalarımız kendilerine antibiyotik yazan doktora, antibiyotiğin gerçekten gerekli olup olmadığını sormalılar.

Grip olan hastalarda antibiyotik kullanımının neden doğru olmadığına bakacak olursak;  antibiyotikler bakteriler üzerinde etkilidir. Virüsler bakterilerden çok daha küçük canlılardır ve antibiyotik virüslere etki etmez. Gereksiz kullanılan antibiyotiklerin vücuda verdiği zarar ise maalesef büyük...  Bu konuyu ayrıca ele almak gerek.

Gebeler grip olursa ne olur?

Gebeliği sırasında, grip geçiren hastalarda hastaneye yatırılma gereksinimi artmaktadırAncak gebelerde zatürre ve ölüm riski normal insanlardan daha fazla değildir. 

Sigara içmek gribe yatkınlığı arttırır mı?

Evet. Grip salgını sırasında, sigara içenlerin hastalığa yakalanma açısından daha ciddi risk taşıdıkları gibi bu insanlarda hastalık belirtileri de daha şiddetli seyretmektedir.

Değerli Hocam grip aşısını öneriyor musunuz? Kimler grip aşısı olmalılar?

Özellikle,

  •  60 yaş üzerine olanlar,
  • Yaşlı bakımevleri ve huzurevlerinde kalan kişiler,
  • Hemoglobinopatisi veya bağışıklığı baskılanmış olan erişkin ve çocuklar,
  • Kanser hastaları,
  • Çocuk yaş grubları (6 ay-24 yaş arası) 
  • Kronik hastalığı olanlar (Böbrek, tansiyon, şeker, akciğer hastalıkları olanlar).
  • Sağlık çalışanları aşı olmalıdır.

Yine

  • Tümöral hastalığı olanlar
  • Şiddetli alerjik akciğer enfeksiyonu geçirenler
  • Gebeler (Gebeliğin her döneminde)
  • Uzun süreli Aspirin tedavisi alan çocuk ve ergenler aşı olmalıdır.

Peki, Hocam herkes grip aşısı olabilir mi? Her yıl farklı grip aşısı mı üretiliyor?

Yumurta alerjisi olanlar dışında herkese bu aşı yapılabilir. Eylül’den Kasım ayı sonuna kadar olan zaman dilimi grip için aşılanma mevsimidir.

Fakat aşıda bile korunma yüzde 60-70 kadardır. Aşı bir yıl önce salgın yapan virüslerden hazırlanmaktadır. Bu yıl salgına sebep olan virüs geçen yıldan tamamıyla farklı ise koruma sağlamayacaktır.

Son olarak aşıda alüminyum olması halk arasında çok tartışılan bir konu... Aşıda alüminyum var mıdır?

Grip aşısında güçlendirici (Adjuvan)  olarak da “squalen” adlı bir madde kullanılmaktadır. Koruyucu olarak skualen grip aşılarında 1997’den beri kullanılmakta olup EMEA tarafından ruhsatlıdır ve ciddi yan etki görülmemiştir.  Aşıda koruyucu olarak etil-civa (thiomersal ) kullanılmaktadır. Bu maddenin miktarı eser miktardadır. Yani çok ama çok düşük düzeydedir.  Bu miktardaki civa balık yemekle bile alınabilir.

PROF. DR. OĞUZ KARABAY KİMDİR?

Sakarya Üniversitesi Tıp Fakültesi Enfeksiyon Hastalıkları Anabilim dalı Öğretim Üyesidir. Prof. Dr. Oğuz Karabay, üniversite öğrenimini Trakya Üniversitesi Tıp Fakültesi’nde tamamlamış, aynı fakültenin Enfeksiyon Hastalıkları ve Klinik Mikrobiyoloji Anabilim dalında 1997 yılında uzmanlığını almıştır. Sonrasında kamuda ve özel sektörde çalışmıştır.

2003 yılında Abant İzzet Baysal Üniversitesi’nde Yardımcı Doçent unvanını alarak görevini sürdüren Karabay, aynı üniversitede 2006 yılında Doçent olduktan sonra 2008 yılında Sakarya Eğitim ve Araştırma Hastanesinde Klinik Şefi olarak atandı. 2011 yılında Sakarya Üniversitesi Tıp Fakültesi Enfeksiyon Hastalıkları Anabilim dalına profesör olarak atandı. Halen aynı bölümde anabilim dalı başkanı olarak çalışmaktadır.

İlgi alanlarını; kronik hepatitler, antibiyotik yönetimi ve HIV/AIDS oluşturmaktadır. Başta EKMUD ve Viral hepatitle savaşım derneği olmak üzere birçok ulusal ve uluslararası derneğe üyedir. Oğuz Karabay’ın çoğu hepatitler ve hastane enfeksiyonlarını ilgilendiren çok sayıda yayınlanmış araştırması ve projesi bulunmaktadır.

Evli ve üç çocuk babasıdır.

Editör: TE Bilişim