A.C’nin yaşamı böyle kararmış. Şiddet günlerinde ayağını kaybetmiş, yarım kalmış. Koruma Kararı olmasına rağmen korunamamış. Şimdi adresi bile yok. Cezaevindeki eşi hala tehdit ediyor. Buralardan uzaklaşıp, yeni bir hayat kurmayı düşlüyor ama boşanamıyor. Açtığı dava yıllardır sürüyor.

A.C’nin umudu artık tükenmek üzere, haykırıyor: “Lütfen sesimi duyun. Tek istediğim özelikle çocuklarıma bir şeye olmadan boşanma davasının bitmesi ve buralardan gitmek.”

Son zamanlarda gün geçmiyor ki bir kadına yönelik şiddet ile karşılaşmayalım. Buna kimi zaman yemeğe tuz koymayı, sevgisine karşılık bulamamayı, yaşadığı şiddetten dolayı boşanmak istemeyi bahane eden, siyasal iklim ve cezasızlık ortamından da cesaret alan erkeler, kadınlara her türlü kötü muameleyi kendilerinde hak görmeye başladılar.

Ne yazık ki bir cins kıyımı ile karşı karşıyayız.

İlimizde, bir süre önce şiddet gördüğü için eşinden ayrılmak isteyen A.C. de bu cezasızlık iklimin mağdurlarından biri.

Yaşadığı tüm olaylara rağmen davasına bakan hakim boşamamakta ısrarlı davranıp, mağduriyetin devamına neden olmaktadır. Sesinin duyulmasını isteyen A.C, en çok çocuklarına bir zarar gelmesinden korktuğunu söylüyor.

Şimdi bu çığlığa kulak veri onun yanında olma zamanı.  

Serap ÖZER

Bize neler yaşadığınızı anlatır mısınız?

Ben A.C, bundan üç yıl önce şiddetli geçimsizlik ve aile içi şiddet nedeniyle eşimden boşanmak için dava açtım, Eşim alkol ve uyuşturucu kullanıyordu, birçok kere şiddet nedeniyle karakola gidip yardım istedim ama hiçbir yardım görmedim. Ailesine de durumu söyledim, bana ya da çevresine zarar verebileceğini anlattım. Ancak destek vermediler. İlk davamı açtığımda çocuklarımı göstermemekle tehdit ettiler. Aile büyükleri de araya girince bu davadan vazgeçmek zorunda kaldım. Ancak şiddet devam edince önce evimi ayırdım, insanlarını tanıdığım ve daha korunaklı olacağını düşündüğüm için annemin bulunduğu mahalleye taşındım. Bu ara işe girdim. Diğer taraftan yaklaşık iki yıl, düzelir diye bekledim, ancak hiçbir düzelme olmayınca tekrar boşanma davası açıp, koruma kararı çıkarttım. Bu süreçte hem ailemi, hem de komşularımı tehdit etmeye devam etti. Küçük çocuğuma bakan komşum, tehditler nedeniyle çocuğuma bakmaktan vaz geçti. Ben de gündüz onlarla ilgilenmek için hep gece vardiyasında çalışmak zorunda kaldım.

Bir keresinde fabrikaya bıçakla gelip bana saldırmak istedi. Fabrika durumum hakkında bilgi sahibi olduğu ve güvenliğe kesinlikle kimseyi almaması gerektiğini söylendiğinden içeri alınmadı, böylelikle bu saldırıdan kurtulmuş oldum.

Yine bir akşam alkollü olarak evimin kapısına dayandı. Evim köhne, eğer sarhoş olmasa eminim kapıyı kırabilirdi. Koruma Kararı olduğu için polisi aradım, ancak gelen giden olmadı.  Kendisi balkona geçmek isterken merdivenlerden düşüp başını çarptı. Bu sefer polisi tekrar aradım, “Gelirken ambulans da getirin, burada ölüp kalmasın” demek zorunda kaldım.

KORUMA KARARI KORUMADI

Benim kendisine ikici defa boşanma davası açtığıma dair kâğıtlar ona gittikten sonra,  bir sabah gece vardiyasından eve dönerken, servisten inip evimin bulunduğu mahalleye girdiğim sırada arabayla yanıma yaklaştı. Sarhoştu, arabaya binmemi istedi. Hiç cevap vermeden uzaklaştım, telefonla polisi aramak isterken araba ile yanıma yaklaşıp,  araçtan indi ve yanında getirdiği pompalı tüfeği ayağıma dayayıp ateş etti. Sonra hızla arabaya bindi, biraz ilerledikten sonra arabayı tekrar durdurdu. Muhtemelen tekrar gelip yine ateş edecekti, ancak ben bağırınca arabayla uzaklaştı.

Daha sonra hastaneye kaldırıldım.  Dokuz gün yoğun bakımda kaldıktan sonra kendime geldiğimde polisler gelip, beni şikâyetimden vazgeçirmeye çalıştılar, ancak ben vazgeçmedim.

Bu saldırıdan dolayı yedi buçuk yıl ceza aldı.

Boşanma davalarım için ekonomik yetersizlikten avukat tutamamıştım.  Ancak hastanede olmamdan dolayı boşanma davasına gidemediğim bu ikinci davam için de takipsizlik kararı verildi.

Bir süre sonra kendimi toparlayınca hem boşanma hem de çocuğumun velayet davası için avukat tutmaya karar verdim. Pınar hanımla o sırada tanıştım, sağ olsun hiçbir ücret almadan davamla ilgilendi.

  Bu arada bana, eşim yedi buçuk yıl ceza aldığı için velayet alamayacağı ve kamu dairelerinde çalışamayacağına ilişkin bir kâğıt geldi. Ben de devlet bu kararları çıkardığına göre, çocuğun velayetini vermez sanırım dedim. Ama bu arada karşı taraf velayet davası da açtı derken bir sene öncesinde ayağım kesildi, bu arada ne boşanma ve velayet davam sonuçlandı.

Biz dava açtık ancak hiçbir davam bitmiyor.

FABRİKA DEVLETTEN DAHA İYİ KORUYORDU

Bu arada gizlilik kararı çıkarttık, ancak bu da çeşitli sıkıntılara yol açtı, gizlilik kararı olduğu için hiç resmi kurumda görünmüyordum. Muhtardan ikametgâh çıkartamıyordum, bu da çocuğumun okula devamı açısından problem oldu. Sonunda rica ile çocuğun kaydını aldırdık.

-Bu arada bizi görüştüren arkadaşın söyledikleri, kadınların nasıl da ölüme terk edildiğini gözler önüne seriyordu.

“Biz hastanede kendisini ziyarete gittiğimizde, koruma kararı olduğu halde kimliğimizi sormadan açıkça odasının yerini söylediler, oysa kendine zarara verip vermeyeceğimizi bilmiyorlardı. Kapısında da bekleyen hiçbir güvenlik yoktu ‘’

A.C. çalıştığım fabrika beni devletten daha iyi koruyordu diyerek sözlerini sürdürdü.

Bu arada kaymakamlığa ve diğer kuruluşlara yardım almak için başvurdum. Çünkü ayağım kesikti ve çalışamıyordum. Ancak gizlilik kararı nedeniyle hala sigortalı ve evli görünüyordum. Bu nedenle herhangi bir yardım alamadım. Bir ara sigortamı iptal etmek istedim ama o zamanda ayağım için gerekli protezi alma şansım olamayacaktı.

İş yerim çıkışımı yapmadığı ve raporlu göründüğüm için maaşımın bir kısmını almaya devam ediyorum. O da ilaçlar için gerekli para kesildikten sonra ve yatırılma tarihi belirsiz olduğu için mağduriyetimi gidermiyorum. Boşanma gerçekleşmediği için nafaka da alamıyorum.

TEHDİTLER SÜRÜYOR

Bu arada karşı taraf, beni arkadaşları ve tanıdıkları aracılığıyla tehdit etmeye devam ediyor. “Çıkarsam ben öldüreceğim, ya da başkasına öldürteceğim” diyor. Koruma kararları bir işe yaramıyor,

Onun gibi ben de hapisteyim, üç yıldır çocuğumu parka götüremedim, tek dünyam bu pencereden görebildiğim. Çocuğumun önceki öğretmeni çok ilgiliydi, şimdiki öğretmenini tanımıyorum çünkü okula gidemiyorum.

Büyük oğlum çok başarılı bir öğrenci idi, üniversiteyi kazandı ancak iki senedir benim bu durumumdan dolayı okula devam edemiyor. Lütfen sesimi duyun.

Tek istediğim özelikle çocuklarıma bir şeye olmadan boşanma davasının bitmesi ve buralardan gitmek.

KORUMA KANUNU’NUN SADECE ADI VAR

A.C’ye sesini duyuracağımıza söz vererek oradan ayrılıyoruz. Diğer taraftan dava ile ilgili olarak bir de A.C’nin avukatı ile görüşmeye karar veriyoruz.

Pınar AYHAN ile yaptığımız görüşmede kafamızın karıştığını, yasal süreci bir de ondan öğrenmek istediğimizi,  tüm bu olanlara rağmen nasıl olur da boşanma hala gerçekleşmez diye sorduğumuzda bize;Müvekkilim boşanma davasını açıyor, annesinin yanına gidiyor, bu arada eşi konuşmak için geldiğini söylüyor, ama vuruyor.  Yani kendisi koruma kararı varken vuruluyor” diye yanıt veriyor.

-Normalde koruma kararı nasıl uygulanıyor, diye soruyoruz…

“Acil kodu ile alıyoruz, herhangi bir şey olursa müdahale ediyoruz” diyorlar ama Koruma Kanunu’nun sadece adı var bizde. Hiçbir şekilde geçerli olarak ayrıntılı bir şekilde uygulanmıyor.

Eşinin yargılaması yapıldı. Tutuklu, 7,5 yıl gibi bir ceza aldı ama kesinleşmedi. Ferizli Cezaevinde ancak daha hüküm giymedi,  kararın Yargıtay’dan gelmesini bekliyoruz. İfadesinde vurduğunu da kabul ediyor zaten. Biz bunun üzerine Mayıs 2016 da boşanma davası açtık, ben hiçbir ücret talep etmedim, kendisi cezaevinde olmasına rağmen arkadaşları ve kardeşleri aracılığı ile uzaktan tehditlerine devam ediyor. Müvekkilimin ergen bir çocuğu var ve ona yansımasından korktuğumuz için gizlilik kararı aldırdık, koruma kararı istedik.

  Her defasında başına gelenlerden dolayı koruma kararını uzun süreli talep ediyoruz ancak sürekli olarak bir ay veriyorlar. Biz kararı yazıp alan kadar bir hafta geçiyor, diğer kararı alana kadar da bir hafta geçiyor yani iki hafta gibi bir süre kalıyor bize, dosyada belki on- on beş defa koruma kararı aldık.

  

AİLE MAHKEMESİ SAYISI YETERSİZ

Müvekkilim büyük oğlunu düşündüğü için üç defa ikametgâh değiştirmek zorunda kaldı.

Eşi hala tutuklu, bizim amacımız eşi tahliye olmadan davanın bitmesi. Müvekkilim çocukları için burayı terk etmek zorunda kalacak.

Bu dosyayı, ‘hayat kast’ ile açtık, çabuk sonuçlansın diye. Bu arada davada üç hâkim değişti, şimdi gelen hâkime hanım maalesef yeni geldiği için dosyayı baştan inceliyor.  Sakarya’da iki aile mahkemesi var ve çok yoğun dosyaları var. Bu sebeple de her dosya üç ay dört ay atıyor, çok sürüncemede kalıyor.

Sakarya’da çok fazla boşanma davası olduğu için iki tane aile mahkemesi yeterli değil

Bu dosyada ve tüm dosyalarda ki en büyük eksiklik bana göre 6284 şiddeti önlemeye yönelik kanun da çok büyük eksiklik var.

Örneğin;  aile içinde abi kardeş kavga ediyor, emniyet aile mahkemesine yönlendiriyor, koruma kararı için. Ne yazık ki bu yasa amacını aştı, artık gerçek mağdurlarla ilgili uygulama yapılamaması böyle ilgisi olmayan işlerle ilgili karar vermek durumunda bırakılıyor.

Kanunlar maalesef altı boş, doldurulmadan yapılıyor. Uygulaması açısından çok büyük sıkıntılar yaşıyoruz

Sonrasında biz usule uyduk tanıklarımız dinlendi. Raporlarımız alındı, çocuğun babayla görüşmesiyle ilgili pedagogla da görüşüldü Müvekkilim de gitti görüştü. Hâkime hanım şimdi üç celsedir, Asli Hukuk cezasının kesinleşmesini, yani kararın Yargıtay dan gelmesini bekliyor. Yargıtay'daki iş yükünü bildiğimiz için, onun gelmesi çok çok uzun sürecek. Sürekli bundan vazgeçmesini talep ediyoruz yok vazgeçmiyor

ÇOCUĞUN PSİKOLOJİSİ

En sonunda da baba, çocukla şahsi ilişki kurmak için ısrara ettiğinden dolayı bu sefer cezaevine “cezaevinde ben çocukla babayı görüştürsem, ne koşullarda görüştürürsünüz’’ diye cezaevine yazdı

Ancak çocuk hiçbir şekilde baba ile görüşmek istemiyor. Çünkü bu olay olduğunda annesini kanlar içinde görüyor ve olaydan çok etkilenmiş durumda. Durumu belirten ilk rapordan hâkime hanım tatmin olmuyor, şimdi ‘üçlü heyetten rapor alınsın’ diyor. Son ara kararda beşinci celsede bunu kurduk ve duruşma 6 Mart’a ertelendi. O zaman da karar çıkıp çıkmayacağı belli değil. Ondan sonra da belki ertelerse, yine dört ay ertelenecek. Sonra araya adli tatil giriyor, yani bu iş 2019’u bulacak. Böyle giderse, bu insanlar zaten mağdur olacak, Müvekkilim ayrıca gizlilik kararından dolayı, hiçbir kurumunda ikametgâhı görünmüyor. Bu da çocuğuna okula devamda çok büyük problem yaşattı, şu an çalışamıyor, sosyal yardım alması gerek ancak sosyal yardım alabilmesi için kendisinden ikametgâh istiyorlar. Fakat ikametgâh görünmüyor. Biz Kaymakamlık gibi yardım alabileceği yerlere gizlilik kararını götürüp durumu açıkladık, ancak prosedürde böyle bir şey olmadığı için onu da kabul etmediler buna da bir şey diyemiyoruz. Olmayan bir şeyde biz nasıl aylık yardım bağlayalım diyorlar

Gizlilik kararı almak iyi hoş ama bizim kanunların alt boş, kanun yaptın bittiyle olmuyor.

Yalnız bunda değil diğer kanunlarda da öyle, uygulaması düşünülmemiş, orası eksik kalmış.

Oraya gizlilik kararı olduğundan her türlü şeyden muaf tutulabilir, ya da oraya ayrı bir hesap açılıp aile ve sosyal politikalar bakanlığından bir yardım alabilirdi. Çok boşluk var ve bu boşluklara bir çözüm bulamadığımız için, okul rica üzerine çocuğun kaydını aldı. Bu sebeple biz “gizlilik kararından vaz geçiyoruz” dedik, mahkemeye başvurduk. Sonra gizlilik kararının kaldırılması çok uzun süreceği için mahkeme dosyayı biraz bekletti ve biz ‘farklı bir yoldan geçimini sağlasın’ dedik. Ancak tehlikeyi göze alamadık, bu nedenle gizlilik kararını kaldırmaktan vaz geçtik. Gizlilik kararı hala devam ediyor.

Bizim tek eksikliğimiz maalesef kanunlardan kaynaklı. Biz bunu her dosyada dile getiriyoruz.

Bir gece de kanun değişiyorsa, maalesef durum bu. Hâkimlerin değişmesi ve iş yoğunluğu önemli…

Editör: TE Bilişim