Söyleşi: Hülya Bilgin ÇOLAKOĞLU

Ailelerin iyi birer gözlemci olması gerektiğini dile getiren Aytekin, internet kullanımının yaygınlaşmaya başlamasıyla birlikte çocuk istismarının çok sık yaşanır olduğuna işaret ediyor. Aytekin, pedofilik bireyler için en uygun ve en rahat ortamın internet olduğunu belirterek,  aileleri uyarıyor.

Bu haftaki konum; korkulu rüyamız, çocuklara yönelik cinsel istismar… Halk dilinde sübyancılık tıp dilinde pedofili. Sorması da konuşması da zor bir konu… Son zamanlarda hepimizin canını acıtan bu tür haberleri gerek il bazında gerek ulusal bazda sıkça duyar olduk. Ama artık belki de açık açık konuşmak gerek. Nedir bu pedofili? Gözümüz gibi baktığımız, üzerine titrediğimiz yavrularımızı bu tehlikeden nasıl koruyabiliriz? Çocuğumuzda hangi belirtiler ipucudur?

Psikolog ve Pedagog Emre Aytekin ile uzun uzun pedofiliyi konuştuk. Lakin konuşmanın bazı bölümlerini yayınlamaya gönlüm el vermedi. Her ne kadar bilimsel bir konuşma olsa da yer yer duyduklarıma tahammül edemediğim bile oldu. Ancak her şeye rağmen bu konunun kapalı kutu olarak kalmaması gerekiyordu. Dolayısıyla, belki bir fark yaratır diye, konuşmanın genel bölümlerini sizlerle paylaşıyorum.

Pedofilinin bilimsel olarak tanımı nedir?

DSM IV-TR(Ruhsal Bozuklukların Tanısal ve Sayımsal El Kitabı) tanı ölçütlerine göre şu şekilde tanımlanmıştır:

En az 6 aylık bir süre boyunca, kişide ergenlik dönemine girmemiş bir çocukla ya da çocuklarla cinsel etkileşimde bulunma ile ilgili yoğun, cinsel yönden uyarıcı fantezilerinin, cinsel dürtülerinin ya da davranışlarının yineleyici bir biçimde ortaya çıkması olarak tanımlanmıştır.

Amerikan Psikiyatri Birliği'nin Zihinsel Bozuklukların Teşhis ve İstatistik kitabındaki tanımına göre; en az 6 ay boyunca tekrarlayan cinsel fanteziler, dürtüleyici istekler ya da bir çocukla cinsel etkileşimi içeren davranışlar olarak adlandırılır.

Daha basit ve anlaşılabilir bir şekilde tanımlayacak olursak…

Son zamanlarda ilimiz ve ilçeler bazında da yaşanan üzüntü ve endişe verici bu durum, halk dilinde en genel tanımıyla 'Sübyancılık' olarak tarif edebilir. Erişkin veya yetişkin bir kişinin ortalama olarak 4-11 yaş grubu çocuklara (ergenlik dönemi öncesi yaş grubunda olan çocuklara) cinsel anlamda arzu-istek hissi manasına gelmektedir.  Kısaca pedofili, çocuk istismarıdır, bu istismarlar başlıca; duygusal istismar, fiziksel istismar, ihmal etme ve CİNSEL İSTİSMARDIR.

Devletlerin ve kanunların pedofiliye bakışı nasıldır?

Pedofili, Ülkemizde ve dünyada CİNSEL SUÇLAR arasında en önemlisi olarak kabul edilmektedir. Çünkü istismara maruz kalmış mağdur çocuk, ya cinsel istismara maruz kaldığını anlayabilecek yaşta değildir ya da yaşadığı cinsel istismar, çeşitli sebeplerden dolayı gizlenmektedir. Genel manada korku, yaşamsal tehlike, tehdit, kendine ya da ailesine karşı kötü bir şey yaşatılabileceği korkusu gibi durumlar buna sebep olmaktadır.

Biraz da pedofilik bireylerin eylemleri ve karakter özelliklerinden bahsedebilir miyiz?

Öncelikle pedofilik bireyler, sosyal ilişkileri kısıtlı ya da yok denecek kadar az olan insanlardır. Aileleri veya eşleri ile sağlıklı bir ilişkiye sahip değillerdir. İçe kapanık ve psikososya l- psikoseksüel açıdan olgunlaşamamış kişilik özelliklerine sahiplerdir.

Pedofilik bireyler yaş ve cinsiyet açısından ayırt edici özelliklere sahip midir? Yoksa her yaştan ve her cinsiyetten insanlar olabilirler mi?

Sübyancılık denildiğinde aklımıza ilk olarak 'erkek cinsiyeti' gelir. Evet, yetişkin erkeklerde bu durum daha fazla görülmesine rağmen, nadiren yetişkin kadınlarda da görülebilmektedir. Yaşanmış ya da bu durum ortaya çıkarılmış vakalardaki pedofilik bireylerin eylemlerini gerçekleştirdikleri ortalama yaş 40-70 olarak bilinmekte şu anlık. Bu eylemler ise (sübyancılık) fiziksel olduğu gibi sözel-iletişimsel olarak da gerçekleşmektedir. Veriler, internet kullanımının yaygınlaşmaya başlamasıyla birlikte çocuk istismarının çok sık yaşanır olduğunu göstermekte.

İnternet ile bağlantısını biraz açıklayabilir misiniz?

Bu bireyler için en uygun ve en rahat ortam internettir. Çünkü internet, sırasıyla; mağdur belirleme, ilişkiye geçme, fantezi kurma gibi pedofilik bireylerin birçok ihtiyaç ve isteklerini karşılayan güvenli bir araç haline gelmeye başlamıştır. Bunun sebebi, internet ortamında sosyallik ve yüz yüzelik yoktur, daha rahattır, konforlu ve güvenlidir onlar adına.

Pedofilik bireylerin çocuklara yaklaşım tarzları nasıldır? Çocukları nasıl kandırıyorlar?

Yaşanan vakaların ve yaşanmadan ortaya çıkarılmış girişimlerin gösterdiği üzere; maalesef yaşanan 10 vakanın 7’sinde mağdur çocuk, istismarcısını tanıyor. Zira bu kişiler çocuğun komşuları, akrabaları, öğretmenleri veya otorite figürü olarak gördüğü, çocuğa en yakın kişiler arasından çıkıyor. Bu durumda pedofilik bireylerin, önce ailenin sonra çocuğun güvenini kazanmanın en etkili yöntem olduğunu düşünerek hareket ettiğini görebiliriz. Planlar da yapıldıktan sonra, kendilerini, çocuğa en yakın konuma veya meslek grubuna dâhil edebiliyorlar. Servis şoförlüğü, dadılık, komşuluk gibi… Burada amaç; çocuğun ve çocuk yakınlarının güvenini kazanarak, çocukla baş başa kalabilmek adına en uygun ortamı yaratabilmektir. Eylemlerini gerçekleştirmek için seçtikleri yerler ise, çocuğun gayet aşina ve alışık olduğu, tanıdık bilindik yerlerdir. Eylemler de şüphe oluşturmadan başlar. Bu insanların eylemlerini gerçekleştirirken genelde zor kullanmadıkları, masumane dokunuşlar sonrası hiç de masum olmayan dokunmalar, pornografik medyalar izletme, çıplak resimler gösterme gibi birçok yol izledikleri görülmektedir.

Bu iğrençliklere maruz kalmış yavrularımızın ruhsal durumları nasıl etkileniyor? Yaşadıkları değişim ve rahatsızlıklar neler oluyor?

Birçok istismar çeşidi olduğunu duyuyoruz, okuyoruz ve biliyoruz. Bunların arasında çocuğu ruhsal ve sosyal anlamda, psikososyal anlamda en çok etkileyen durum cinsel istismardır. Çocuk eğer yakın bir kişi tarafından istismar edilmişse; korkar ve kimsenin onu anlamayacağını ya da ona inanmayacağını düşünerek bunu gizleyebilir. Ya da ebeveyninin ve yakınlarının gözünde küçük düşeceğini zannederek gizli tutmayı tercih edebilir. Çocuk için belki de ömür boyu unutamayacağı travmatik bir durumdur bu.

Hatta istismara uğramış bir erkek çocuğu, ileride bir istismarcı olma riskini taşımaktadır. Elbette istismara uğrayan bir çocuk ileride istismar etmeye yatkın bir hale gelecektir diyemiyoruz. Bu kesin bir yargı değildir. Fakat yapılan araştırmalar sonucunda elde edilen bilgiler; istismarcıların çoğunun, ergenlik öncesi dönemde,  istismara uğradığını göstermektedir. Bu da istismara uğrayan çocuğun hayatının ilerleyen dönemleri için de ciddi bir risk teşkil ettiğini göstermektedir. Bunların yanı sıra alkol ve madde bağımlılığı, evlendiklerinde evlilik hayatında cinsel işlev bozuklukları risklerini de beraberinde getirmektedir. Ayrıca iştahta artma veya azalma, altına kaçırma, depresif durumlar, kabus görme, ağlama krizleri ve uyku bozuklukları gibi duygu durumunda değişmeler de meydana gelebiliyor.

Çocukların istismarını önlemek adına neler yapılabilir?

Burada en büyük ama en büyük görev ailelere düşüyor. İyi birer gözlemci olması gerekiyor ailelerin. Çocuğun en yakınındakilerle olan günlük ilişkilerini, kimlerle vakit geçirdiğini bilmeleri ve takip etmeleri gerekiyor. Çocuğun rutininin dışında herhangi bir davranış değişikliği varsa, tespit edebilmek adına bunları bilmek önemli.

Davranış değişikliklerinden kasıt nedir?

Örneğin; çocuğun anlamsız yere altına kaçırması, tuvaletini yaparken olağanın dışında ve hatta sık olarak ağrı hissediyor olması veya bazı olaylara gereğinden fazla ya da az tepki göstermesi gibi durumları kastediyoruz. Yalnız farklılıklar sadece davranışsal değil fiziksel de olabilirler. Genital bölgeler ve ağız çevresinde yaşanan ağrılar, kanamalar, renk değişiklikleri veya bu bölgelerde yaşanan hassasiyetler de makul şüphe için yeterlidir.

Peki ya değişiklik tespit edilirse ne yapılmalı?

Bu değişikliklerden bir veya birkaçı varsa veya herhangi bir değişiklik artarak devam ediyorsa mutlaka bir uzmandan yardım alınması(pedagog, psikolog, okul psikolojik danışmanı) gerekiyor. Çünkü aile bir şeyler öğreneyim ya da çocuğun ağzından alayım amacı uğruna çocuğun duygu durumuna negatif bir şekilde etki edebilir. Özellikle de istismara maruz kalmış bir çocuğa karşı, anne babaların öfkeli tutumu ya da ruh halleri onu mağdur psikolojisinden çıkarıp suçlu psikolojisine sahip olmasına sebep olabilir. Bu da çocuğun içinde bulunduğu o karanlık kuyuyu daha da derinleştirecektir!

Böyle bir durumda ailelere ne yapmak düşüyor? Ne tavsiye edersiniz ya da önerileriniz nelerdir?

Özellikle anne-babalar her gittikleri ortamda çocuklarıyla birlikte sosyal medyada konum paylaşmamalılar. Yapılan paylaşımlara çok dikkat etmek ve çocuğun her anını paylaşmamak, onu koruma adına atılacak önemli bir adım olacaktır.

Çok küçük yaşta bir çocuğun eline, son model ve gelişmiş teknolojik aletleri verirken; nerelere, nasıl ulaşabildiklerini kontrol edebiliyor olmalılar.

Son derece masum gibi görünen pek çok oyunun, çocukları tacize ve tehditlere açık hale getirdiğini unutmamalılar.

Çocuğun en yakınında bulunan veya bulunması gereken kişilere karşı dikkatli olmalılar.

Her durumda çocukla iletişim halinde olmalılar.

Çocuğun davranışlarını gözlemleyerek, şüphe ettikleri bir durumda kesinlikle diyalog kurmaya başlamalılar.

Çocuğun internet kullanımını kontrol etmeli, ev haricinde de dışarıda her hangi bir yerden internete erişimi var mı kontrol etmeliler.

Çocuk kimle-kimlerle vakit geçiriyor, bilmeliler.

Çevresinde çocuğa aşırı ilgi gösteren biri-birileri varsa mutlaka sebebini bilmeliler. Elbette bu durum, herhangi birine istismarcı şüphesiyle yaklaşmak anlamına gelmiyor. Çocuk adına ilişkilerin netleşmesi ve bilinmesi için sağlıklı bir adım sadece!

Çocuğun arkadaşlarıyla diyalog halinde olunmalı. Çünkü çocuğun söyleyemediğini veya paylaşamadığını bazen bir arkadaşı tarafsız bir şekilde daha rahat ifade edebilir.

SONSÖZ:

Bu söyleşi bitti fakat konuyu burada kapatmanın doğru olduğunu düşünmüyorum. Pedofilinin adli açıdan incelenmesini ilerleyen haftalarda bir avukat ile yapacağız. Bu konuda yasal yükümlülüklerimiz nelerdir, bunları da tartışmamız gerekiyor.

Yeniden görüşmek dileğiyle, sağlıcakla kalın.

Psikolog ve Pedagog Emre AYTEKİN Kimdir?

1984 Sakarya Geyve’de doğup İlk, orta ve lise öğrenimini Geyve’de tamamladı. Lisans öğrenimini KKTC Yakın Doğu Üniversitesi’nde gören Emre AYTEKİN, pedagojik formasyonunu Eskişehir Osmangazi Üniversitesi’nden aldı ve yüksek lisansını “Klinik Psikoloji” alanında yaptı.

Çeşitli rehabilitasyon merkezlerinde psikolog olarak çalıştıktan sonra İzmit Konak Hastanesi’nde de psikolog olarak görevine devam etti.

Şu an Geyve Adliyesi’nde çocuk davalarında pedagog olarak görev yapmaktadır. Aynı zamanda Yalaza dizisinde çocuk oyuncunun pedagogu olarak da görevini sürdürmektedir.

Kocaeli’de belirli günlerde özel bir danışmanlık merkezinde danışmanlık yapmaktadır ve Şubat ayında “adli psikoloji” alanında yüksek lisans öğrenimine başlayacaktır.

Editör: TE Bilişim