-Toplumsal baskı ve bunun yarattığı kaygı, korku, yas ve hatta suçluluk duygusunun, bu durumla baş edebilmeyi güçleştirdiğini vurgulayan Özdemir, “ Bu noktada stres yönetiminin, olumlu düşünmenin tedavide başarı oranını olumlu yönde etkilediği biliniyor” dedi.

-“ Erkeklerde uzun yol sürücüleri, fırıncılar yani fazla ısı ve kimyasal maddeye maruz kalanlar bu konuda biraz daha talihsiz.”

“Kadınların geç evlenmeleri ve ileri yaşlarda anne olmaya çalışmaları kısırlığın görülme sıklığını arttırmıştır.”

Söyleşi: Hülya Bilgin ÇOLAKOĞLU

Bu söyleşim, bebek sahibi olmak istemelerine rağmen, çocuk sahibi olamayan çiftleri ilgilendiriyor.

Hani sıkça ‘’Sizi tembeller!’’ ya da  ‘’Daha bir şey yok mu?’’   ve hatta ‘’ Suç kimde?’’ gibi toplumsal baskılara muhatap olan çiftler için bir soluk olmak, bu konu ile ilgili tüm sorulara cevap aramak istedim.

Son zamanlarda İnfertilite (Kısırlık) nedeni ile kliniklere başvuran hasta sayısının artması, bu konuya ayrıca dikkatimi çekti. Bende haftalık bilgilendirme konusu olarak bu konuyu tercih ettim

İnfertilite yani halk dilinde kısırlık, hem erkeği hem de kadını ilgilendiren bir sorun. Kadın Hastalıkları ve Doğum Uzmanı Op. Dr. Nurhan Özdemir ile İnfertilite (Kısırlık) üzerine konuştuk

-İnfertilite (Kısırlık) nedir?

Önceden kısaca; ortalama bir yıl boyunca korunmasız birliktelik olmasına rağmen gebelik sağlanamaması olarak tanımlarken; bu süreç artık şöyle tanımlanıyor;

Altı ay içinde, haftada toplamda iki- üç defa birliktelik olmasına rağmen, gebelik oluşmaması durumudur diyebiliriz

İnfertilite  sık rastlanan bir durum mudur?

Son yıllarda belirgin bir artış göstermekle birlikte, İnfertilite görülme sıklığı toplumlar arasında büyük farklılıklar göstermez. Tüm dünyada çiftlerin yaklaşık yüzde 15 bu sorunu yaşayabilmektedir. Bu çiftlerin büyük bir kısmında gebe kalamamanın nedeni açıklanabilirken, yaklaşık yüzde 15- 20’sinde ise herhangi bir hastalık tespit edilemez.

İnfertilite kadınlarda mı yoksa erkeklerde mi sık görülür?

Kısırlık nedeniyle başvuran çiftlerde,  yüzde 40 oranında erkeğe, yüzde 40 oranında kadına ve yüzde 20 oranında ise her iki eşe bağlı nedenler saptanır.  

Erkeklerde infertilite nedenleri nelerdir?

  • Sperm sayısı yada sperm kalitesinin düşük olması
  • Varikosel olarak tanımlanan, erkek yumurtalığına yani testis’e giden damarların genişlemesi,
  • Testis (erkek yumurtalığı) travmaları ve enfeksiyonları
  • Bu bölge ya da komşu organlara yapılan cerrahi müdahaleler,
  • Prostat,
  • Viziküla seminalis kistleri veya taşlarıyla sperm kanalının tıkanıklığı
  • Şeker hastalığı, nörolojik hastalıklar, travma sonucu bel omurlarının hasar görmesi
  • Hipofize ait hormonal nedenler
  • Tüm bunların yanında önlenebilir nedenler de önemli. Düzensiz beslenme, aşırı stres, aşırı alkol ve sigara kullanımı, çok sıcak ortamda çalışmak, sürekli oturmak diyebiliriz

O zaman erkeklere ait nedenler arasında mesleki şanssızlık varmıdır?

Uzun yol sürücüleri, fırıncılar yani fazla ısı ve kimyasal maddeye maruziyeti olanlar

bu konuda biraz daha talihsiz.

Kadınlara ait infertilite nedenleri nelerdir?

  • Kadınlarda en sık yumurtlama esnasında oluşan problemleri görüyoruz. Bir kadın için en ideal doğum yaşı 25 – 26’dır. Kadının yaşının ilerlemesi ile birlikte yumurta kalitesi düşmekte. Kadınların geç evlenmeleri ve ileri yaşlarda anne olmaya çalışmaları kısırlığın görülme sıklığını arttırmıştır.
  • Kadınlarda tüplerde enfeksiyona bağlı görülen tıkanıklıklar.
  • Endometriyozis denilen tüplerde ve yumurtalıklarda yapışıklıklara neden olan hastalık ve kistler
  • Rahim duvarındaki polip ve myom gibi mekanik  nedenler
  • Sigara ve psikolojik nedenler
  • Aşırı zayıflık veya şişmanlık
  • Hormonal nedenler   (Troid bozuklukları, hiperprolaktinemi)
  • Allerjik nedenler, antisperm antikorlar
  • Genital organlara yakın cerrahiler ve komplikasyonlar başlıca nedenler diyebiliriz.

İnfertilite nasıl tedavi edilir?

Günümüzde infertilite tedavileri oldukça gelişmiş durumda diyebiliriz.

Tedavi sorunun kaynağına göre değişmektedir.

Bu konuda tercih edilen bir hekim olduğunuzu biliyorum, size gelen hastalara tedavi yaklaşımınız nelerdir?

Öncelikli olarak bana gelen çiftin psikolojik açıdan durumunu tespit eder ve bir psikolog gibi yaklaşırım (hastalarım öyle söyler J)  Olayı ayrıntılarıyla sorguladıktan sonra kadının jinekolojik muayenesini yapar, problem olup olmadığına bakarım. Başvuranların yaşına ve evlilik süresine göre yukarıda anlattığım nedenlere yönelik tetkikleri isterim.

Tabi her şeyden önce en kolayı erkekten bir  sperm analizi istemektir. Şunu belirtmeliyim erkeklerin tetkiki hem kolay hem maliyeti düşük tetkikler olduğu için önce bu yoldan başlarız. Tetkik sonuçlarını inceledikten sonra gerekirse bir üroloji uzmanı desteği öneriyoruz.

Kadınlardaki tetkik ve araştırmalar biraz pahalı ve travmatik olabiliyor. Belirgin bir sağlık problemleri yoksa, adetleri düzenliyse genellikle çok ciddi bir sıkıntı çıkmaz ve sonuçlar daha yüz güldürücü olur.

Ancak hormonal problemler için ilaç tedavisi kaçınılmazdır.  Gerekirse yumurtlama uyarıcı tedaviler planlıyoruz. Bu tedaviler biraz uzun sürebiliyor. Bu aşamada eşlerin sabırlı olmalarını ve sık doktor değiştirmemelerini öneririm. Çünkü her şey normal olsa bile her ay bir kadının gebe kalma şansı yüzde 25’dir. Kaldı ki ortada bir problem olduğunda bu olasılık çok daha düşüktür. Önemli olan tedavinin başında önce nedeni tespit etmek ve direk nedene yönelik doğru tedaviyi uygulamaktır.

Bazen hastanın tedaviye verdiği cevaplardan dolayı tedavi aksayabilir, gecikebilir. Bunları normal karşılamak ve stres yapmamak gerekiyor. Aksi halde ben şahsen tedaviye ara veriyorum çünkü başarı oranı düşüyor.

Cerrahi gerektiren mekanik bir tıkanıklık varsa; operasyon veya tüp bebek gibi yöntemler tercih ediyoruz

Tüp bebek deyince okurlarımız ne anlamalı?

İnviltro fertilizasyon (IVF) yani insan vücudu dışında kadın ve erkek yumurtalarının dölenip, rahim içine yerleştirilmesi diyebiliriz. Bu işlem için Türkiye’de yasal olarak bireylerin kendi yumurtaları dışında başkalarının yumurtalarının kullanılması yasaktır. Taşıyıcı anne kullanmak ta yasaktır. Bunları özellikle vurgulamamın nedeni bu konuda hastalarımın bana yanlış inanışlarla geliyor olmaları.

Peki mikro enjeksiyonun tüp bebekten farkı nedir?

Mikro enjeksiyon yönteminde; sperm kalitesinin ve hareket yeteneğinin çok kötü olduğu durumlarda spermin direk kadın yumurtası içine enjekte edilmesiyle döllenme sağlanır. Yani spermin direk yumurtayı döllemesi beklenmez.  Oysa tüp bebek yönteminde spermlerin, yumurtaları kendiliğinden döllemesi beklenir. Temel de çok büyük fark yok diyebiliriz, teknik bir ayrıntı.

Testisten sperm aspirasyonu (TESA) nedir?

Menisinde hiç sperm bulunmayan erkeklerde uygulanıyor. Lokal anestezi veya gerekirse genel anestezi eşliğinde yapılır. Basit olarak erkek yumurtalığından (testis) iğne aspirasyonu veya cerahi yöntemle sperm alınması işlemidir.

Aşılama yani İntra Uterin İnseminasyon (IUI) ?

Bu işlemde; erkeğin iyi ve hareketli spermleri seçilir, özel ince bir kanül yardımıyla  rahim içine  yerleştirilir. Tüplerin kapalı olması durumunda aşılama faydalı olmaz.

Çok merak edilen bir soru; doğum kontrol hapları kısırlık yaparmı?

Doğum kontrol hapları kısırlığa neden olmaz. Daha önce hiç hamile kalınmasa bile doğum kontrol hapları güvenle kullanılabilir. Doğum kontrol hapları kullanıldığı süre zarfında ovülasyonu yani yumurtlamayı engeller, dolayısıyla kadının yumurta rezervinde de azalma olmayacaktır. Hap kesildikten sonra gebe kalma yeteneği geri gelir. Kısaca bu konudaki endişeler gereksiz.

Halk arasında spiral olarak bilinen  rahim içi araç (RİA) uygulaması için aynı şeyi söylemek mümkünmüdür?

Hiç gebe kalmamış bir kadına rahim içi araç önermiyorum. Hiç gebe kalmamış kadınlarda RİA takılması enfeksiyon riskini artırabilir ve yapışıklıklara sebep olabilir.

Son olarak bu sorunla başbaşa kalmış çiftlerimize önerileriniz varmıdır?

Çiftlerin çocuk sahibi olamamaları maddi ve manevi güçlükleri de beraberinde getirmektedir. Maalesef toplumsal baskı ve bunun yarattığı kaygı, korku, yas ve hatta suçluluk duygusu,  bu durumla baş edebilmeyi güçleştirmektedir. Bu noktada stres yönetiminin, olumlu düşünmenin tedavide başarı oranını olumlu yönde etkilediği biliniyor.  İnfertiliteyi çözülemeyecek bir sorun gibi düşünmemek gerekir. Bu konuda modern tıp imkan ve seçenekleriyle, özlemleri giderecek pek çok kapı açmaktadır.

Op. Dr. Nurhan Özdemir kimdir?

Nurhan Özdemir Kırşehir’de doğdu. İlk ve orta öğretimini Kırşehir Çiçekdağı’nda tamamladı. 1986 yılında girdiği Gazi Üniversitesi Tıp Fakültesi’nden 1992 yılında mezun oldu. 1993- 1997 Ankara Zekai Tahir Burak Kadın Sağlığı Hastanesi’nde İhtisasını tamamladı. Arkasından Yozgat Yer Köy ‘de 3 yıl, Sakarya Kadın Doğum ve Çocuk Hastanesi’nde 10 yıl, Özel Adatıp Hastanesi’nde 4 yıl kadın hastalıkları ve doğum uzmanı olarak görev yaptı. Halen Serdivan’da özel muayenehane hekimliği yapmaktadır.

Editör: TE Bilişim