Ne yazık ki bu seçim döneminde de kadınlar siyasette yok sayıldı.

Hem Sakarya hem de ülke genelinde kadın kotasına rağmen genelde seçilemeyecek sıralara yazılan kadınlar her şeye rağmen siyasette var olma mücadelesi veriyor.

Biz de bunun nedenlerini ve neler yapılması gerektiğini, kadınsız mecliste nelerin eksik kalacağını hem KADER hem de bu cesur kadınlarla konuştuk.

Serap Özer

-Bilmeyenler için KADER'i ve çalışmalarını açıklar mısınız?

KA-DER, 1997'de kurulmuş, 21 yıldır da bu alanda mücadelesini sürdüren bir dernek. Temel hedefi, seçimle ya da atamayla gelinen bütün karar organlarında eşit temsili, kadın ve erkek eşitliğini savunmak ve bu doğrultuda mücadele etmek.

-Son yasama döneminde meclisteki kadın vekil sayısının 97 olduğu gerçeğini de göz önünde bulundurursak mecliste kadınlar neredeyse yok denilebilecek düzeyde, bunun değişmesi için neler yapılabilir?

KA-DER şimdiye kadar, 21 senelik süreç içerisinde birçok seçim kampanyası düzenledi. Bu kampanyalar, kadının görünürlüğünü, siyasetteki eksik alanı, bir farkındalık oluşturma alanında ileri düzeye taşıdı. Şimdi tabi çok hızlı geçen bir seçim süreci var. KA-DER bu konuda da hazırlıklıydı. Seçim tarihi açıklandıktan hemen sonra bu kampanya kapsamında birçok alanda kadın adayları desteklemek üzerine çalışmamıza hız verdik.

Bu seçime yönelik kampanyamızın temel sloganı "Kadınsız Meclis yarım kalır; kadın adayları destekle!" ve temel olarak eşit temsili savunduğumuz için de "Parite Yöntemi" yani fermuar sistemi ile aday listelerinin bir kadın, bir erkek olarak sıralanması gerektiğini söylüyoruz.

-İktidar partisi açısından bakarsak tek kadın bakan Aile ve sosyal Politikalar Bakanı, haliyle iktidarın bakışına göre kadının varlığı aile ile özdeşleştiriliyor, bu açıdan bakarsak kadınlara siyasette yer verilmemesinin politik bir tercih olduğunu söyleyebilir miyiz? Bunu değiştirmek için partilerle görüşüyor musunuz?

Oranlar oldukça düşük, kadın aday oranı yaklaşık %20. 2018 seçimlerinde de gene pek çok ilden kadın milletvekili çıkmayacak. Bir kez daha görüyoruz ki partilerin karar mekanizmaları ve siyasi irade kadınlardan yana tercihlerini kullanmadı. Bu da açık bir gösterge aslında, bu iradeler kadın erkek eşitliğinden yana değiller. Kadınlar erkekler için çalışsın, erkeklere oy versin istiyorlar. Kadınları sadece seçmen düzeyinde oy deposu gibi gördüklerinin göstergesi. Kadınlara hak ettiği değeri ve hakkı vermeyen tüm yapılara karşı gereken cevap verilmeli.

KA-DER kurulduğu dönemden bu yana belli prensipler üzerinden giden bir dernek. 21 sene boyunca bir kadın derneği olarak hayatını sürdürmek oldukça önemlidir. Bunun en temel noktalarından biri şudur: ilkesel anlamda KA-DER bütün partilere eşit mesafededir.. Dolayısıyla bugün de hem Dünya’ya hem de Türkiye’ye baktığımızda kadın sorununun partiler üstü bir sorun olduğu açık. Daha önce düzenlediğimiz kampanyada parti liderlerini yan yana koyup, “Her şeyde kavga edebilirsiniz ama birleştiğiniz bir konu var o da Kadınlar olmasın! konusu” dedik.

-İlimiz özelinde konuşursak 26. Yasama döneminde hiç kadın vekil yoktu. Partilerin kadınları listelerde seçilebilecek sıraya yazması için görüşmeleriniz var mı? Ya da bu konuda neler yapabiliriz?

Kadının hem kendini var etmesi hem de eşit koşullarda yarışması KA-DER açısından çok önemli. Kadın, hangi ideolojik yapıda olursa olsun, kendi bulunduğu alanda ve hayatın diğer alanlarında ciddi şekilde ayrımcılığa uğruyor.

-Kadınlar ilimizde de sosyal demokrat olduğunu söyleyen partilerde dahi sadece yardımcı konumda tutuluyor. Seçim çalışmaları sırasında büyük emek harcayan ancak listelerde kendilerine ya yer verilmeyen yada seçilemeyecek sıralarda yer verilen kadınlar bunu değiştirmek için neler yapabilir?

Kadın hareketinin son dönemde bir ivme kazandığını düşünüyorum. Türkiye’de kadın hareketi 1980 12 Eylül darbesinden sonra çok büyük bir örgütlenmeye, birlikte mücadele yöntemlerini geliştirmeye yöneldi ve çok ciddi kazanımlar elde etti. Medeni kanundan, şiddete yönelik yaptırımlara, yasal değişikliklerden ve farklı kadın örgütlenmelerinin oluşmasına kadar kazanılar haklar, 2000’li yıllara değin uzanan örgütlü mücadele ile gerçekleşti. 21. Yüzyıl’da kendi içerisinde başka dinamikleri içeren, dişil enerjinin yüksek olduğu yeni bir nesil geldi. Hemen hemen her kesimde genç kadınların enerjisinin çok yüksek olduğunu gözlemleyebiliyoruz. Daha kararlı, pratik anlamda birbirlerine daha yakın, zihinlerinde ideolojik ayrışmalardan çok kendi kadınsal hakları var. Bu durumun önümüzdeki süreçte kadın hareketini daha yükseğe çekeceğini düşünüyorum. Genç kadınların erkeklere çok şey öğreteceğini görüyorum

Kadınların, Dünya’yı değiştirme, daha eşitlikçi, daha barıştan yana bir parlamento kurulmasında da çok büyük katkıları olacağını gösterir. Çünkü ayrışmalar insanları bölüyor. Oysa siyaset bir hizmet alanıdır. İdeolojik boyut, düşünce farklılıkları çok önemli ama hizmeti yaptığınızda ondan kimden yararlandığı konusu ortak bir nokta.

-Kadın kotası bu adaletsizliği giderebilir mi? Bu konuda ne düşünüyorsunuz?

Elbette ki bu kota yeterli değil. Dünya’nın yarısıysak, hayatın yarısıysak karar alma mekanizmalarında da yüzde elli temsili istiyoruz. Bunun da bir hak olduğunu söylüyoruz. Dolayısıyla %33 olan cinsiyet kotası bu kotanın olmadığı partilerinde uygulanması bir aşamadır. Aday listelerinde bu kotanın uygulanabilir olması çok önemlidir. Tabi bunun nasıl uygulandığı da çok önemli. Örneğin otuz kişilik bir milletvekilli listesinde on tane kadın adayın olması gerekiyor. Ama bu on kadın adayı siz eğer seçilemeyecek yerlere koyarsanız, kadınlar listeye dolgu malzemesi olmaktan öteye geçemezler. Bu durumun daha adil bir şekilde gerçekleşmesine yönelik önerilerimizi biz dernek olarak sunmaya devam ediyoruz. Bunların en önemlisi de Eşit Temsil Eşit Katılım yani adaylıkların bir kadın bir erkek olarak belirlenmesidir.Eğer siz bu kotayı parti yöneticilerin niyetlerine bırakırsanız, erkeklerin o koltukları çok rahat bırakmayacağı gerçeği ile karşılaşırsınız.

-Kadına yönelik şiddetinde bir cins kıyımına dönüştüğü gerçeğini göz önünde tutarsak mecliste kadınların sayısının artmasının bunu değiştirebileceğini düşünüyor musunuz?

Devletin yapısında, sistemin içerisinde kadına karşı bir direnç var. Biz buna toplumsal cinsiyet sistemi de diyebiliriz. Bunu anlamanın iki önemli ayağı var. Ayrımcılık ve hiyerarşi. Eğer bir yapı içerisinde kadın konusunda iki ayak varsa toplumsal cinsiyet sistemi her zaman kadının aleyhine işler. Dolayısıyla bu mekanizmalarda bunu çok net görüyoruz. Dikey hiyerarşik bağ üzerinde sistem her gün kendisini yeniden üretiyor.

Kadın sorunlarına girdiğimizde bu hayatta her kadının ve aslında her erkeğin, erkekler tarafından şiddete uğradığını düşünüyorum, şiddetin bir çok boyutunda psikolojik ya da ekonomik . Kadın ve erkek şiddete uğruyor. Kimler tarafından bu şiddet gerçekleşiyor buraya iyi bakmak gerekiyor ve baktığımız anda politikalar birleşiyor. Vicdanen, aklen, ruhen bir ortalamayı yakalamak istiyorsanız kadın sorunu partiler üstü bir mesele ve KA-DER 21 senedir bunu sürdürüyor ve bu Dünya’daki tek örnek.

-Kadınların siyesette yer alması neleri değiştirebilir?

. Kadın hareketinin ve kadınların siyasette yer almasıyla sistem, hiyerarşiden ve ayrımcılıktan çıkartıp; daha yatayda bir düzlemde paylaşabilme idealini getirebilir kadınlar. Özlerinde bu var. Hepimizin içerisinde bu var. Dünya’ya gelişimiz bir yaşam biçimi olarak yaşadıklarımızı zaten bir erkeğin anlaması mümkün değil

-Bir partiden vekil adayı olabilmek için dahi oldukça yüklü meblalar gerektiği ve kadınların gelir dağılımında oldukça eşitisiz konumda olduğu düşünülürse bu eşitsiz rekabeti önlemek için neler yapılabilir?

Siyasetin bir erkek alanı, toplum nezdinde güvensiz, yolsuzlukların yapıldığı tehlikeli bir ortam olarak görülmesi gerçeği kadınların aday olmalarını etkiliyor. Kadınların siyaset yapma araçları erkeklere göre düzenlenmiş. Örneğin akşam yapılan bir toplantının bitiş saatini kestiremezsiniz. Bu durum erkek için sorun olmazken kadın eve gideceğinde yapması gereken diğer işleri düşünmek zorundadır. Ekonomi de kadınların aday olmalarının önünde engel. Aday adaylığı ücretleri bile başlı başına bir sorun. Bu neden biz kadınlara bir pozitif ayrımcılık yapılması yönünde çalışmalar yaptık. Buradaki temel nokta ise siyasetin kendisi değişmek zorunda, siyaset yapma biçimi ve modelleri değişmeli. Kadınlar böylesine kirlenmiş bir alanda var olmak yerine bu alanı değiştirmeye yönelik örgütlenme modelleri geliştirmeliler. Kadınların kendi deneyimlerinden oluşacak daha farklı örgütlenme modelleri oluşturmak lazım.

-Kadın adayların eğitimi için neler yapıyorsunuz?

KA-DER'in 21 senedir yaptığı Siyaset Okulları kapsamında, adaylık döneminde de kadın adayları daha güçlü kılmak amacıyla kadın aday adaylara yönelik eğitimleri devam ettiriyoruz. Burada kadın adaylara kampanya ve siyasi iletişim konusunda destek vermeye çalışıyoruz. Sosyal medya kullanımından, afişin hazırlanmasına; genel olarak bir kampanyanın nasıl yürütüldüğüne dair hızlı bir eğitim süreci geçiriyoruz. Tabi daha önce de kadın adaylar için daha farklı çalışmalar yaptık. Bunlar içerisinde kadın adayın kendini güçlü kılması, iyi hissetmesi, sahadaki zorluklar içerisinde kendini nasıl daha güvende hissedeceğine dair geçmiş adaylıklardan süzülüp gelen deneyimlerin aktarılması da var.

Bir de basınla ilişkiler ve kadın aday adaylarının tanıtılması ve kadın politikalarının öne çıkması KADER’in temel alanları ve arkadaşlarımız bu alanlarda çalışıyor.

-İlimizdeki kadınlara çağrınız ne olacak?

Kadınların bilmesi gereken en önemli şey şudur: hangi ideolojik düşünceye sahip olurlarsa olsunlar erkeklerin birleştiği tek düşünce kadını ikincil konumda tutmaktır. Bunun ile baş etmenin en temel yolu, farklılıkları zenginlik olarak görerek kadına yönelik ayrımcılığı partiler üstü bir mesela olarak değerlendirmek ve bunun üzerine örgütlenmekten geçiyor. Bir kadın, birilerinin kendi hakları konusunda karar vermesine ve bu kararın onun en temel özgürlük alanları içerisinde olduğunda ona karşı bir hareket geliştirebileceğine inanmalıdır. Bunun da yapılacağı zemin siyaset.

Tüm kadın adayların yolları açık olsun. Ne kadar aday o kadar milletvekili. Zorlu ama bir o kadar da keyifli bir yol. Çünkü büyük bir özgüven ve cesaret içerisinde ‘ben de varım’ diyorlar. O varlıkları ve oluşturdukları modeller bu toplumun diğer kadınlarını ve erkeklerini etkileyecektir. Ben tüm kadın adaylara bu nedenle teşekkür ediyorum.

Editör: TE Bilişim