Siyasi kimliğinin yanında ‘anne’ kimliğine de sahip olan Atabek, kadın siyasetçinin kaleyi içten fethetme imkânının bulunduğunu, bunun da bir avantaj olduğunu söyledi. Atabek, “Kadın beşik de sallar, dünyayı da sallar” sloganıyla üretmeye ve çalışmaya devam edeceğini vurguladı.

Yüksek lisans mezunu olan Çiğdem Erdoğan Atabek, kadın-erkek eşitliği, kadına yönelik şiddet konulu dersler vermiş ve milletvekili olması durumunda kadına, anneye, aileye, çocuklara, dezavantajlı gruplara dair sorunları öncelikli olarak ele alacağını belirtti.

-Öncelikle sizi tanımak isterim…

Evliyim 2 kız çocuğum var. Birincisi 8 yaşında ikincisi de 1,5 yaşını geçiyor. Fizik ve İngilizce öğretmenliği eğitimleri aldım. Sosyal Hizmetler bölümünde yüksek lisans yaptım. Üniversite yıllarımda sivil toplum kuruluşlarında görevler aldım. Yönetim kurulu başkanlığı, başkan yardımcılığı gibi görevler yaptım.

-Bu süre içerisinde değiştirmek istediğiniz bir sistem var mıydı, bunun için çalışmalar yaptınız mı?

Evet vardı. Milletvekili seçilme yaşı o dönemlerde 30’du. Seçilme yaşını 25’e düşürülmesiyle alakalı çalışmalar yaptım. 18’e düşebileceğini hiç hayal etmiyorduk ve o dönemki biz üniversite gençlerinin en büyük hayali seçilme yaşının düşürülmesiydi. Üniversite arkadaşlarımla organize olarak seçilme yaşını 25’e düşürülmesiyle alakalı imza kampanyaları başlatmıştık, propagandalar yapmıştık. Yine üniversite yıllarında gençlerin aktif siyasete katılımıyla alakalı birçok çalışma yapmıştık. Üniversiteyi bitirdikten sonra Ak partinin siyasi kuruluşundan itibaren farklı kademelerde yer aldım.

-Hangi kademelerde kaç yılında yer aldınız?

İlk olarak 2002 yılında sandık müşavirliği yaptım. Adapazarı ilçesinde kurucu kadın kolları başkanlığı yaptım. Sonra Sakarya il kadın kolları başkanlığı yaptım. Sakarya il kadın kolları başkanlığı yaparken Sakarya’daki kadınları tüm Türkiye’ye tanıtma, anlatma imkânımız oldu. Bu anlamda geniş içerikli projeler yaptık. Ondan sonra da Sayın Cumhurbaşkanımız Başbakanken merkez karar yönetim kurulu il birliği yaptım. O dönem partide görev alan en genç üyeydim. Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı’nda ve akabinde de bakan yardımcılığı yaptım. Üniversite yıllarımdan itibaren bir şekilde toplum gönüllüsü olarak elimden ne geliyorsa üretmeye ve çalışmaya gayret ettim.

-Peki bu süreçte yaşadığınız zorluklar veya sizi sevindiren duygular nelerdi?

İnsan ürettikçe kendini daha işe yarar ve yaratılış amacına uygun yaşadığını hissediyor. O yüzden ben hayatımın her döneminde üretime çok önem verdim. Üretim derken hayatınızı, geçen zamanınızı verimli geçiriyor olmak. Bundan kastım örneğin; bir kitap okumak, başka bir sosyal faaliyetin içinde bulunmak, toplumdaki herhangi bir dezavantajlı gruba dahil ve katkı sağlıyor olmak, bir makale yazmak ya da bir eğitim vermek. İnsan ürettikçe kendini tamamlıyor aslında…

-Kadın aday olmak avantaj mı dezavantaj mı?

Ben büyük bir avantaj olduğunu düşünüyorum. Çünkü bir kadın başka bir kadınla çok daha kolay diyaloğa girebiliyor. Her evin kapısını çalabiliyor, kapısını çaldıktan sonra o evde oturup bir çay,kahve içip o esnada karşısındaki insanların sıkıntılarını dinleyebiliyor. Bir kadın bir kadının derdini çok daha kolay anlayabiliyor. Evin temelini oluşturanda kadın. Dolayısıyla kadın siyasetçiyseniz kaleyi içten fethetme imkanınız var. Ben bu anlamda avantajlı olduğunu düşünüyorum.  Kadın aile ile çocuk ile özdeşleştirilmiştir. Biz diyoruz ki “ kadın beşik de sallar dünyayı da sallar” .

-Siyaseti besleyecek ya da zenginleştirecek hedefleriniz nelerdir?

Üniversite yıllarımdan beri, siyasette benim en temel hedefim insanlara hizmet ediyor olmaktı. Yani bunu gün gelir sivil toplum kuruluşlarıyla gün gelir siyasetle yaparsınız, siyasette de gün gelir bir teşkilat mensubu olarak yaparsınız gün gelir milletvekili olarak bunu yaparsınız. Allah nasip ederse seçilirsek, önümüzdeki dönemde milletvekili olarak hizmet etmektir.

-Kadın-erkek eşitliği, kadına yönelik şiddet konulu dersler vermişsiniz. Milletvekili seçildiğiniz takdirde bu konulara yönelik çözümleriniz var mı, varsa nelerdir? 

Ben öncelikle bir kadınım dolayısıyla kadına, anneye, aileye, çocuklara, dezavantajlı gruplara dair sorunlar benim için her zaman öncelikli konularım. Ama onun dışında da önümüzdeki dönemde şehrimi ilgilendiren her türlü sorunla Allah nasip ederse ilgileniyor olacağım.

-Aile Sosyal Politikalar Bakan yardımcılığı yaptınız dolayısıyla deneyime sahipsiniz. Bundan sonraki hedefinizde milletvekilliğinden sonra bakan olmak ister misiniz?

Yeni sistemde milletvekilleri bakanlık yapmayacaklar. Bakanlar dışarıdan atanacak. Dolayısıyla bu anlamda, bu alanda çalışma yapan komisyonlarda görevler alınabilir. Yeni hazırlanacak kanunlarla alakalı çalışmalar yapılabilir. Ama zaten milletvekili olmak topluma hizmet etmek anlamında çok önemli ve kıymetli bir görev. Sorumluluğu çok yüksek. İnşallah rabbim nasip eder, layığıyla bu görevi yerine getirebiliriz.

-Sahadaki insanların sizlere karşı tepkileri ne şekilde, nasıl geri dönüşler alıyorsunuz?

AK Parti ile alakalı çok olumlu geri dönüşler alıyoruz. İnsanlar Sayın Cumhurbaşkanımızı yürekten seviyorlar. Cumhurbaşkanımıza bu kadar büyük, hayranlık, sevgi gerçekten çok kıymetli. Her yüzyılda bir dünyaya bir lider gelişmiş derler. Bu yüzyılın lideri Recep Tayyip Erdoğan. Biz de bu anlamda ülkedeki istikrarı devam ettirilmesi için olabildiğince çok herkese ulaşmaya çalışıyoruz. Hem parti çalışmalarımızı hem de yeni dönemki başkanlık sisteminin nasıl olacağını anlatıyoruz.

-Başkanlık sistemi ile alakalı ne düşünüyorsunuz?

Dünyadaki birçok ülke başkanlık sistemini kullanıyor. Biz ilk defa AK Parti döneminde kendi cumhurbaşkanımızı seçtik. Öncesinde atama ile cumhurbaşkanı olunuyordu. Şimdi ilk defa devlet başkanı seçiyor olacağız. Bu gerçekten çok tarihi bir olay. Bu süreçte hep birlikte bir tarih yazıyor oluyoruz. Türkiye’de yeni bir sistem değişikliğine gidilecek. Bu sistem değişikliğinden sonra da o ağır bürokrasinin hantallığından kurtulacağına inanıyoruz. Bu da yapılacak hizmetlerin hızını arttırabilecek bir şey. Bu anlamda istikrarın artması çok önemli. Ülkede şuana kadar yapılmış birçok çalışma, atılım var. Biz ilk defa insansız hava araçlarımız, silahlı insansız hava araçlarımızı ürettik. Bu gerçekten bir ülkenin kendini koruyor olması, güvenliğini sağlıyor olması, kendi ayakları üzerinde durabiliyor olması açısından çok önemli. Biz İsrail’den Amerika’dan bu araçları istedik satmadılar. Eğer bizim kendi İHA’larımız, SİHA’larımız olmasaydı Afrin’e operasyon yapıyor olmamız mümkün değildi. Türkiye artık dünyada büyük ülkelerin liginde. Türkiye’nin büyümesini, gelişmesini, bağımsızlaşmasını istemeyen kişiler ve gruplar tarafından da olabildiğince ayağına çelme takılmaya çalışılıyor. Ama ben inanıyorum ki bizim milletimiz çok necip bir millet bir kez deha istikrardan yara oy kullanacaklarına yürekten inanıyorum. İnşallah Sayın Cumhurbaşkanımız Türkiye’nin ilk seçilmiş Cumhurbaşkanı olacak.

-Siyasi kimliğiniz bir yana ayrıca annesiniz de, bir anne olarak bu süreçte aile hayatınızı nasıl idame ettiriyorsunuz. Yaşadığınız zorluklar, şikâyetleriniz var mı?

Bu hayattaki en kıymetli kimliğim anne olmak. Çünkü bir kadının bu dünyada yaşayabileceği en güzel şey, en güzel kimliğim, yalan dünyanın en kıymetli meyvesinin evlatlar olduğunu düşünüyorum. Onların sevgisinin hiçbir şeyle kıyaslanmayacak bir sevgi olduğuna inananlardanım ama vatan sevgisi o kadar kıymetli ve değerli ki çocuklarınızla çok daha az vakit geçirmeyi göze alabiliyorsunuz. Eğer onların daha iyi bir ülkede daha huzurlu bir ülkede yaşamalarını istiyorsanız o zaman elinizi taşın altına koymak zorundasınız. Onlar bu ülkede her şeyin daha iyisine layık olsunlar diye hep birlikte çalışıyoruz hep birlikte mücadele ediyoruz. Tabi bu süreçte çok fazla birlikte vakit geçiremiyoruz. Çoğunlukla babaannesi ve dedesi ilgileniyor. Burada eşim de gerçekten çok büyük destek, çok teşekkür ediyorum ona da. Hepsi ne kadar önemli bir şey için mücadele ettiğimizin farkında o yüzden çok büyük destek. Özellikle büyük kızımı seçim çalışmalarına götürüyorum. Biz ne iş yapıyoruz, neden eve geç gidiyorum görsün diye. Vatan millet şuuruyla yetiştirmeye çalışıyoruz ki yarın birgün onlar da büyüdüğünde bu vatana millete hizmet edebilecek birer birey olsunlar diye. Özel yaşantımızı bir kenara bırakıyoruz. Yani çok koşuşturuyoruz ama yorulmaktan ziyade her görüştüğümüz kişiyle motive oluyoruz. Çünkü insanların gerçekten o gözündeki ışığı görmek çok mutluluk verici. Ziyaretlerimizde Recep Tayyip Erdoğan dendiğinde mutlu olduklarını görüyoruz, o gözlerindeki ışıltı bize mutluluk veriyor. Yorulmuyoruz daha çok mutlu oluyoruz aslında…

-Başka eklemek istediğiniz bir şey var mı?

Bizi okuyan herkesi mutlaka oylarını kullanmaya davet ediyorum. Çok önemli bir vatandaşlık görevi ve istikrardan bu yana Sayın Cumhurbaşkanımıza ve AK Parti’ye desteklerini bekliyorum.

Söyleşi: Berna YILMAZ

Editör: TE Bilişim