Söyleşi: Hülya BİLGİN ÇOLAKOĞLU

Hepatit B’nin anneden bebeğe geçişinin önlenmesi için gebelerin rutin olarak tarandığını ve anne taşıyıcıyla çocuğa doğar doğmaz aşı yapıldığını anlatan Akcan, eşler arasında cinsel geçişin ve ale içindeki geçişin önlenmesi açısından da aşının büyük önem taşıdığını kaydetti. Akcan, “Hepatit B Aşısı olan bir hastalık olduğundan dolayı aşılanmak bulaşma ile ilgili korkuları ortadan kaldıracaktır” dedi.

Hepatit B ve Hepatit C toplum sağlığını ilgilendiren önemli bir sorun. Tüm dünyada yaygın olarak görülmekle birlikte, tedavi edilmezse; karaciğer yetmezliği, siroz ve hatta karaciğer kanseri gelişmesi risklerini de beraberinde getirebiliyor. Eğer sizde de bu virüsler varsa hastalık hakkında doğru bilgilendirilmeniz, hastalığı doğru yönetmeniz açısından önemli. İnternet kaynaklı bilgiler kafa karıştırıcı ve her zaman doğru bilgiler olmayabiliyor. Bu konuda temel bilgileri kapsayacak soruları Gastroloji Profesörü Dr. Yusuf Akcan hocamıza yönelttim…

Değerli hocam Hepatit nedir?

Hepatit karaciğerin esas çalışan hücrelerinin, değişik nedenlerle hasara uğraması sonucunda oluşan iltihabi durumun adıdır.

Neden karaciğerimiz iltihaplanır?

Günümüzde en sık bilinen nedenleri hepatit B, hepatit C, karaciğer yağlanmasıdır. Diğer daha az bilinen nedenleri arasında ise alkol, ilaç  toksisitesi (ilaç zehirlenmesi), otoimmün hepatit, Primer Bilyer kolanjiopati, demir depolanması hastalığı (hemokromatoziz), bakır depolanması hastalığı (Wilson hastalığı), Alfa 1 Antitripsin eksikliği sayılabilir.

Akut ve Kronik olarak baktığımızda; Akut hepatit nedir? Kronik hepatit nedir?

Son zamanlarda gelişen ani karaciğer hasarı ile oluşan ve genellikle daha yüksek karaciğer enzim yüksekliği seyiri gösteren hepatit haline, akut hepatit denir. Yakınmaların ve karaciğere saldırının yakın zamanda olduğu durumlardır. Akut Hepatit A,  Akut Hepatit B,  Akut Hepatit C, ilaç toksisiteleri (zehirlenmeleri), otoimmün hepatit,  Wilson hastalığı gibi hastalıklarda ani gelişen ve yüksek karaciğer enzim seviyeleri gösteren akut hepatit vakaları görülür. Karaciğer enzim yüksekliği normalin on katına kadar çıkar.

Kronik hepatit altı aydan daha uzun süreli karaciğer iltihaplanması olan durumlarda görülür. Karaciğer enzim yüksekliği nispeten akut hepatitlere göre daha hafif yükseklikler gösterir. Kronik hepatit vakalarında karaciğer enzim şekli üç kat civarındadır.

Peki hocam ‘’sarılık’’ deyince ne anlamalıyız?

Sarılık denince kandaki bilirübin seviyesinin 3 mg / dl üzerinde olduğu durumlarda bilirübinin deriye, gözün beyaz olan kısımlarına (konjuktivaya) çökelmesi ile oluşan sararma anlaşılır. Hepatitler sarılığın sebeplerinden sadece bir tanesidir. Bilirübin yaşlanmış ve eskiyen kırmızı kan hücrelerinin (alyuvarlar) yok edilmesi sırasında oluşan metabolik bir son üründür. Bu nedenle değişik kan hastalıklarında yanlışlıkla lüzumundan fazla kırmızı kan hücresi yıkıldığında da sarılık olur. Alyuvarların yıkılması sonucunda oluşan bilirubin maddesi karaciğerden safra yolları üzerinden ince barsaklara atılır. Dışkıya sarı rengini verende bilirübindir. Bilirübin maddesinin karaciğerden safra yolları aracılığıyla, ince bağırsaklara atılıncaya kadar olan mesafede tıkanmaya yol açacak hastalıklarda da sarılık oluşur.  Dolayısıyla vücudu sararan her kişi hepatit olmak zorunda değildir. Kan hastalıkları ve safra yolu tıkanma hastalıkları da sarılığın diğer sebepleridir.

Türkiye'de hepatit B sıklığı ne orandadır?

Türkiye'deki hepatit B sıklığı yüzde 6-10 arasındadır. Hepatit B’ye karşı ulusal aşılama programları uygulanmaya başladıktan sonra bu oranın giderek düşmesi beklenmektedir.

Hepatit B taşıyıcılığı hakkında bilgi verebilir misiniz?

Hepatit B virüsü, bazı kişilerde milyonlarca sayılarda olmasına rağmen, vücutta veya karaciğerde herhangi bir hasara yol açmadan, ömür boyu bu halde kalabilir. Bu hastalarda, karaciğer hasarının göstergesi olan karaciğer enzim yüksekliği olmaz. ALT ve AST adıyla bilinen (transaminazlar) karaciğer enzimleri anlık karaciğer hasarının en iyi göstergeleridir. Hepatit A taşıyıcısı olarak adlandırılan hastalarda ultrasonda karaciğer normal görünür. Karaciğer enzimleri yüksek değildir. Karaciğerin fonksiyon rezervini gösteren albümin ve INR normaldir. Yapılacak bir karaciğer biyopsisinde karaciğerin normal olduğu görülür. Bu taşıyıcı kişilerde hepatit B virüsü çok sayıda olmasına rağmen herhangi bir tedaviye gerek yoktur. Ancak yakın çevresinde yaşayan kişiler henüz aşılı değiller ise aşılanmalıdırlar.

Hepatit B taşıyıcıları yıllık olarak klinik muayene ve laboratuvar testleri olarak kontrol edilmelidir. Taşıyıcıların bir kısmında aktif Hepatit B hastalığı gelişebilir. Ve tedavi görmeleri gerekebilir.

Hepatit B hastalarının Hepatit B taşıyıcısından farkı nedir?

Kronik Hepatit B hastalığı olan kişilerde, Hepatit B virüs sayısı taşıyıcılara göre daha düşük sayılarda olsa da, hasarın göstergesi olan ALT ve AST yüksekliği bu hastalarda da vardır. Ultrasonda karaciğer parankimi homojen değil, heterojen görünümde olabilir. Yapılacak bir karaciğer biyopsisinde patolojik olarak hasar bulguları görülecektir. Kronik hepatit B hastaları taşıyıcıların aksine tedavi görmeleri gerekmektedir.

Kronik Hepatit B’nin doğal seyri nasıl olur?

Hepatit B virüsünün vücuda alındığı yaşa göre doğal seyri değişebilmektedir. Bebeklikte anneden alındığında, bu bireyler yüksek oranda kronik Hepatit B taşıyıcısı olurlar ve ileride  kronik aktif hepatit B hastalığı geçirme olasılığı daha yüksektir. Bu nedenle, gebeler Hepatit B açısından, rutin olarak taranmaktadırlar. Hepatit B pozitif olan annelerden doğan bebekler, doğar doğmaz bir omuzdan aşı diğer omuzdan hiperimmunglobulin enjeksiyonu ile korunmalıdırlar.

Erişkin yaşta hepatit B virüsü ile karşılaştırıldığında yüzde 95 oranında vücut virüsü yok eder.

Ve kalıcı olarak koruyucu antikor gelişir. Kronik aktif hepatit B hastalığı  başlayan kişilerde aktif olarak antiviral tedavi uygulanmalıdır. Aksi taktirde kronik hepatit B zaman içerisinde siroza ilerler.

Hepatit B tedavisinde güncel tedaviler nelerdir?

Hepatit B tedavisinde kullanılabilen ilaçlar, enjeksiyon şeklinde kullanılan interferon ve ağızdan alınan antiviral ilaçlardır. İnterferonlu enjeksiyon tedavisi, gerek kullanım zorluğu gerek yan etkileri nedeniyle, günümüzde artık ilk tedavi seçeneği olmaktan çıkmıştır. Oral (ağızdan alınan) antiviral ajanlardan ilk çıkan lamivudin uzun yıllar kullanıldıktan sonra, virüse karşı direnç geliştirmeleri nedeniyle etkinliği düştü. Daha sonra çıkan, daha az direnç geliştiren antiviral ilaçlar, artık günümüzde ilk seçenek olarak kullanılmaktadır.  Bunların başında tenofovir, telbivudin, entecavir sayılabilir.

Hepatit C Hastalığı sıklığı ülkemizde ne kadardır?

Hepatit C hastalığının ülkemizdeki  sıklık oranı yüzde 1 civarındadır.

Hepatit C hastalığın doğal seyri nasıl olur?

Virüsün vücuda ilk alındığı dönemde, genellikle gripal enfeksiyon benzeri bir tablo oluşur. Bu yüzden akut hepatit C hastalığına, anında tanı konamamaktadır. Akut hepatit C geçiren hastaların yüzde 75- 80’i, virüsü vücudundan atamamakta ve hastalık kronikleşmektedir.  Hepatit C virüsünü kronik olarak taşımaya başlayan ve hepatit C virüsü için tedavi almayan hastaların yüzde 20’si yaklaşık 20 yıl içerisinde siroza ilerleyebilmektedir. Bu nedenle hepatit C tanısı almış hastaların tümünün tedavi alması önerilir. Hepatit B’nin aksine hepatit C hastalarında tedavi edilmesi gerekmeyen taşıyıcı kavramı yoktur.

Hepatit C hastalığında güncel tedaviler nelerdir?

Yıllar içerisinde Hepatit C hastalığın tedavisi oldukça iyi bir gelişme göstermiştir. İnterferon bazlı tedaviler ile yüzde 30 - 40 oranlarında başarı sağlanırken, günümüzde; üç aylık ağızdan alınan antiviral ilaçlarla, tedavi başarı oranları yüzde yüze yaklaşmıştır.

SUT uygulaması nedir? Hepatit B ve Hepatit C’nin SUT uygulamasındaki yeri nedir?

 Sağlık uygulama talimatı (SUT),  SGK’nın değişik hastalıklardaki tedavilerde uyguladığı kurallardır. Genellikle yılda bir veya değişik zamanlarda bu talimat güncellenmektedir. Hepatit B ve hepatit C

ile ilgili tedavilerin ödenmesiyle ilgili kurallar yayınlanmıştır.  Hepatit C de üç aylık ağız yolu ile alınan antiviral ilaçların maliyeti yaklaşık 120 bin Türk lirasını bulmaktadır. Bu nedenle doğal seyri uzun olan hepatit C hastalığında tedavi maliyetlerini düşürmek açısından, hasarı belli bir miktarın üzerinde olan ve tedavisinde gecikme  olması durumunda, telafisi mümkün olmayan hasar gelişeceği düşünülen hastaların tedavi ödemelerine öncelik verilecek şekilde kurallar oluşturulmuştur.  Örneğin,  Hepatit C için bu pahalı  ilaçlar sadece üçüncü basamak eğitim ve araştırma hastanelerinden alınan raporları ile ödemesi yapılmaktadır.  Hepatit B tedavisindeki ilaçlar için ise,  hastane ayrımı yoktur. Yani özel bir hastanedeki gastroenteroloji veya enfeksiyon hastalıkları uzmanı ilaç raporu verebilmektedir.

Siroz nedir?

Her ne sebeple olursa olsun, karaciğerde olan hasarın veya iltihabın, sürecin uzun sürmesi sonucunda karaciğer dokusunda kalıcı yapısal değişikler oluşmakta, fonksiyonel iş yapan hücrelerin sayısı azalmaktadır. Karaciğer dokusu küçülmekte sertleşmekte ve içerisinden kan geçişe zorlanmaktadır. Bu duruma siroz denmektedir.

 

Siroz belirtilerine de değinebilir miyiz?

Sirozlar kliniği oluşturan ana sorunlardan ilki ve en önemlisi yapısal hücrelerin kaybından dolayı oluşan karaciğerin icraatlarının yapılamaması ve bunlara bağlı bulguların ortaya çıkmasıdır.  Albümin yapımı azalır. Buna bağlı karında su toplanması bacaklarda ödem görülür. Pıhtılaşma faktörleri yapılamaz buna bağlı ciltte kolay kanama ve morarma görülür. İleri evre siroz durumlarında vücuttan karaciğer tarafından üreye çevrilerek atılan amonyak atılamaz hale geldiğinde beyin fonksiyonlarında baskılanma oluşmaktadır. Hasta uykuya meyillidir. Etrafındaki  kişileri tanımama gibi belirtiler ortaya çıkabilir.

 İkinci Ana sorun ise sertleşmiş karaciğer dokusundan, karaciğerden süzülen kanın geçememesidir.  Dolayısıyla bu kan akımı kendine karaciğer dışında yollar aramaktadır ve değişik yerlerde varis şeklinde karşımıza çıkmaktadır.  Varislerin bulunduğu en önemli yer ise, yemek borusu varisleridir. Basınçtan dolayı yemek borusu varisleri hayati kanamalara yol açabilmektedir.

Siroz sebepleri nelerdir?

Hepatit B, hepatit C, karaciğer yağlanması, alkol, hemokromatoziz (demir birikmesi hastalığı), Wilson hastalığı (bakır birikmesi hastalığı), primer bilyer kolanjiyopati, otoimmün hepatit, Alfa 1 Antitripsin eksikliği erişkin yaş grubunda en sık siroz sebepleridir.

Siroz tedavisi nasıl yapılır?

Siroz tedavisinde önemli hedefler şunlardır. Sebebi tedavi etmek. Sirozun komplikasyonlarını (yan etkilerini) tedavi etmek.

 Sebebi tedavi ettiğiniz taktirde hastalığın daha fazla ilerlemesi önlenebilir. Ve karaciğerin sahibi olduğu rezervler korunabilir. Örn, hepatit B ve hepatit C hastalarında antiviral tedaviler, oto immün hepatit hastalığında kortizon ve immunosüpresif tedaviler, primer Bilyer kolanjiyopati tedavisinde UDCA tedavisi, alkolik hepatitlerde alkolün bırakılması, hemokromatoziz hastalığında (demir birikmesi hastalığı) ve Wilson hastalığında (bakır depolanması hastalığı) ağır metalleri vücuttan atılmasına yönelik çelasyon tedavileri sebebe yönelik yapılabilecek tedavilerdir.

 

Sirozun komplikasyonlarının (Yan etkilerinin) tedavisi?

Siroz belli bir aşamayı geçtikten sonra komplikasyonlar hayatı etkilemeye başlayabilir, bu dönemde de bu komplikasyonların tedavi edilmesi gerekir.  Karında su toplanması olduğunda tuz kısıtlaması, idrar söktürücü tedaviler, albümin destek tedavisi etkili olabilir. Varis kanamalarında özofagus (yemek borusu) varislerine bant ligasyonu ile varislerin söndürülmesi tedavisi uygulanır.  Kandaki amonyak seviyesini yükselten durumların engellenmesi gerekir. Bunların başında hastayı kabız bırakmamak için laktüloz tedavisi,  kalın bağırsakta florayı baskılamak için antibiotik tedavileri verilebilmektedir.

Karaciger Nakli söz konusu olabiliyor mu?

Siroz durumu son evreye geçtiğinde canlıdan veya kadavradan karaciğer nakli ile tedavi gerekecektir.   Kadavradan nakillerde verici bulma sıkıntısı, ülkemizde organ bağışı farkındalığı düşük olduğundan dolayı yüksektir. Dolayısıyla hasta yakınlarından canlı vericiden kısmi karaciğer nakilleri artık günümüzde çok fazla yapılmaktadır. Ve ülkemizde yaklaşık 20’ye yakın merkezde başarı ile nakil yapılabilmektedir.

 Değerli hocam Hepatit B ve C’de önleyici tedaviler nelerdir?

 Viral hepatitlerde hastalık geliştikten sonra tedavi etmektense bulaşmayı önlemek çok daha akılcı ve toplum sağlığı açısından ve sağlık kaynaklarını ekonomik kullanma açısından daha faydalıdır.

Hepatit B anneden çocuğa geçiş vertikal geçiş olarak adlandırılır. Günümüzde bunun için gebeler rutin kontrol edilmektedir. Ve taşıyıcı annelerden doğan çocuklar doğar doğmaz aşılanmaktadır. Ayrıca hiperimmunglobulin tedavisi uygulanmaktadır.

Eşler arasında cinsel geçiş önemli olduğundan evlilik öncesinde partnerlerin önceden aşılanması yapılmalıdır.

 Aile içinde horizontal geçiş dediğimiz kişiden kişiye bulaşma, düşük oranda da olsa görüldüğünden dolayı, ailenin tüm fertleri koruyucu antikorları yok ise aşılanmalıdır.

Hepatit B Aşısı olan bir hastalık olduğundan dolayı aşılanmak bulaşma ile ilgili korkuları ortadan kaldıracaktır.

Enjeksiyon yoluyla uyuşturucu kullanan kişilerde, ortak kullanılan şırınga sebebiyle, hem hepatit B hem de hepatit C sıklığı yüksektir.

Sağlıksız koşullarda yapılan tatuaj ve dövmeler de önemli bir bulaşma kaynağıdır. Bunlardan sakınılmalıdır.

Hepatit C’nin aşısı sanırım yok. Hepatit C’yi nasıl önleyelim?

 Evet, Hepatit C için henüz bulunmuş bir aşı yoktur. Bu nedenle majör olarak kan yoluyla bulaşan bu hastalığın önlenmesinde, kan ve kan ürünlerinin hastaya naklinden önce kontrol edilmesi önemlidir. 

Diyaliz hastaları bulaş olan ve bulaş olmayan makinalarda ayrı ayrı,  diyalize alınmalıdır. 

Jilet gibi ortak kesici kanatıcı araç kullanımları yapılmamalıdır. 

Tek partnerli cinsel hayatı olan kişilerde hepatit C bulaşması yüzde 5’lerin altında yani düşük kabul edildiğinden,  bu kişilerde sürekli kondom veya prezervatif kullanımı tavsiyesi eşlere bırakılmaktadır.

Hepatit C’li hasta ile aynı evde yaşıyor olmak bulaşma açısından risk faktörü değildir.

Hastalık ağız yoluyla beslenme sırasında veya havadan bulaşmamaktadır.

Değerli hocam son olarak ortak yüzme havuzlarından hepatit B ve C virüsü bulaşırmı?

 Ortak kullanılan yüzme havuzlarında, uygun klorlama yapıldığı sürece ve standartlara uygun olarak temizlenen havuzlarda hepatit B ve hepatit C virüsünün bulaşması söz konusu değildir. Uygun klorlama,  her iki virüsü de öldürebilmektedir. Hijyeninden şüphe duyulan yüzme havuzlarını kullanan kişilerin, kendilerine herhangi bir bulaşı engellemek açısından, hepatit B aşısını yaptırması çok daha kolay bir önlemdir.

PROF. DR. YUSUF AKCAN KİMDİR

Eskişehir , Çifteler ilçesinde doğmuştur. Liseyi Eskişehir Atatürk Lisesinde bitirdikten sonra, 1983 yılında Hacettepe Universitesi Tıp fakültesi (İngilizce) bölümünde tıp eğitime başlamıştır. 1990 yılında Tıp doktoru olan Dr. Akcan , Aynı yıl Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesi iç hastalıkları anabilim dalında uzmanlık eğitimine başlamış 1995 yılında tamamlamıştır. 1995 -1997 yıllar arasında Gastroenteroloji yandal eğitimini Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi Gastroenteroloji bölümünde tamamlayarak gastroloji uzmanı unvanını almıştır.

Daha sonraki yıllarda İzzet Baysal Üniversitesi Tıp Fakültesinde hastalıkları ve Gastroenteroloji öğretim üyesi olarak çalışmış. 2002 yılında Doçent unvanını almıştır. 2013 yılında profesörlük ünvanı almış ve çalışmalarına devam etmiştir.

Dr. Akcan, kasım 2016 dan itibaren Sakarya, özel ADATIP hastanesinde çalışmaktadır.

Çalışma Hayatına halen yaptığı endoskopi, kolonoskopi, endoskopik ve kolonoskopik polipektomi işlemleri, endoskopik mukozal rezeksiyon, ERCP, ERCP ile safra yolları taşlarının temizlenmesi, yutamayan felçli veya Alzheimer hastalığı olan yaşlı hastalarda perkütan endoskopik gastrostomi metodu ile mideye beslenme tüpü takılması, morbid obez vakalarında Mide için zayıflama balonu yerleştirilmesi gibi gastroenterolojik işlemlere sedoanaljezi altında (rahatlatıcı uyutma ile) yaparak aktif olarak devam etmektedir.

Dr. Akcan Gastroenteroloji endoskopi işlemleri yanında başta Hepatit B ve C olmak üzere diğer karaciğer hastalıkları , ülseratif kolit, Crohn hastalığı gibi kolon hastalıkları, kronik ishal, Çölyak hastalığı, mide ve duodenum ülserleri helikobakter pilori tedavisi konularında daha hastalarına tanı ve tedavi hizmetleri sunmaktadır.

Editör: TE Bilişim