Adapazarı’nda 10 bine yakın güvensiz bina bulunduğunu ifade eden Arslan, “Adapazarı’nda maksimum 30 yılda bir deprem oluyor. Geriye en çok 10 yıl kaldı. O yüzden kaybedecek zamanımız yok, bu süreyi çok iyi değerlendirmeliyiz” ifadelerini kullandı.

Yazı dizimizin bugünkü konuğu İYİ Parti Adapazarı Belediye Aydoğan Arslan oldu. Daha önce iki kez Serdivan Belediye Başkanlığı’na, bir kez de milletvekilliğine aday olan Arslan, deneyimli bir siyasetçi…
Adapazarı’nı geri kalmış, kocaman bir köy olarak tanımlayan ve bu durumu kentin son 25 yıldır iyi yönetilmeyişine bağlayan Arslan, çocukluğundaki güvenli kentin özlemini duyduğunu, aynı zamanda çağın gereklerini yakalayan modern bir Adapazarı’nı hayal ettiğini belirtti.

Arslan, Yayın Yönetmenimiz Tuncer Kalaycı’nın da katıldığı sohbette tespit ettiği sorunları, çözüm yollarını ve Adapazarı’nı ileriye taşıyacak projelerini anlattı.

Söz kendisinde…
İrem KARABACAK

ADAY OLMA SÜRECİ NASIL GELİŞTİ?

Siyasette yeni değilim. Bildiğiniz gibi 1999 yılında ve 2004 yılında Serdivan’da iki kere başkan adaylığım var. Bir kere de geçen dönem 24 Haziran seçimlerinde milletvekili ikinci sıra adayı oldum. Şimdi de partim beni Adapazarı Belediye Başkan adaylığına gösterdi.

Adapazarı’nın geri kalmışlığı, yaklaşık 5 dönemdir devam ediyor.  Ben doğma büyüme Adapazarlıyım. Adapazarı’na bir vefa borcu, bir şeyler kazandırma isteği,  Adapazarı’nı eski,  benim küçüklüğümün geçtiği şirin, insanların birbirini tanıdığı güven ortamının hakim olduğu bir şehir haline getirmek ve aynı zamanda hem çağın gereklerini yakalayacak moderniteye sahip, hem de güvenli bir şehir haline getirmek niyetiyle yola çıktım.
Bildiğiniz gibi Adapazarı’nda bir deprem oldu. Bu depremden sonrada yapılması gereken birçok şey vardı. Ama maalesef bunlar eksik kaldı. Yıkılan binalar temizlendi.  Altyapının bir kısmı yenilendi. Ama hala bir yağmur yağdığı zaman göl olan bir Adapazarı, sokaklarında çöplerin sıkıntı yarattığı bir Adapazarı var. İnsanların maalesef depremde zarar görmüş binalarda yaşadığı bir Adapazarı’ndan söz ediyoruz. 84 mahallesinin 33’ünün daha imarının yapılmadığı bir Adapazarı’ndan bahsediyoruz. Bazı mahallelerinde kanalizasyon olmadığı bir Adapazarı’ndan söz ediyoruz. Bunlar halledilmesi gereken, ivedilikle halledilmesi gereken sorunlar.

Bildiğiniz gibi bir şehrin kendisine has mimari tarzının da olması lazım. Bizim eskiden tarzını yansıtan evlerimiz vardı. Adapazarı’nı Adapazarı yapan, görüldüğü zaman Adapazarı’nda şu mahalledeki şu ev şöyledir denilen yerler vardı.
İnsanların meslekleriyle alakalı anılan mahallelerimiz, caddelerimiz, sokaklarımız vardı. Şehir zaten kendi adını ticaretten alan bir şehir… Burası ticaretin yoğrulduğu bir şehirdi. Aynı zamanda sanayimiz var. Aynı zamanda tarımımız var. Ama bunların bütün getirisine rağmen dağı, gölü, denizi, ovası, nehri, yaylası olan yani kısaca olmazsa olmaz her şeyi olan bir şehirde yaşamamıza rağmen kocaman bir köy de yaşıyoruz hala. Ben Adapazarlıların bu duruma layık olmadığını düşünüyorum. O yüzden bir Adapazarlı olarak buna artık müdahale etmek gerektiğini hissettim.

10 BİNE YAKIN GÜVENSİZ BİNA VAR
Bir düşünün, arkadaşlarımız, 1994 yılından beri bu şehri yönetiyorlar. 5 dönem oldu. Özellikle 4 ve 5’inci dönemde hala diyorlar ki ‘bize verin biz tamamlayacağız, yapacağız.’ Şimdiye kadar neden yapılmamış, kimse niye bunun hesabını sormamış?
Eksiklerin en önemlisi güvensiz binalardan oluşuyor. 10 bine yakın bina var. Bu binalar biliyorsunuz normal bir betonarme binanın 60 yıl kadar ömrü var.  40 yıldan önce yıkarsanız ekonomik olmuyor, 60 yıldan sonra yıkarsanız da riskleri artıyor. Bunu şu şekilde anlatıyorlar, eğer ki deprem geçirmemişse, deprem geçirmişse ne olur diye bakıyoruz.  Orada da diyorlar ki ‘7’nin üzerinde deprem geçirmişse bina görevini yapmıştır, yıkın yenisini yapın.’ İkinci görüş, ‘binayı kontrol edin, ultrason incelemesi yapın, kolon incelemesi yapın, demir ayrılması var mı yok mu, çatlaklar var mı yok mu bakın. Bunları inceleyin. Eğer binanın sağlam olduğuna kanaat getiriliyorsa bu optimum ömrünü yarı yarıya indirin.’

KENTSEL DÖNÜŞÜM
Şimdi bu binaların birçoğu depremden 5-10 yıl önce yapılmıştı zaten.  Depremden sonra 20 yıl geçti. Yani bunlar normalde de sürelerini tamamlamış. Kaldı ki, bu şehir bir kere değil 2 kere deprem geçirdi. Bir 17 Ağustos’ta bir de 12 Kasım’da geçirdi. Dolayısıyla iki kere deprem geçirmiş bir şehir hakkında bir veri dahi yok. Bu binaları artık sağlam kabul etmemiz mümkün değil.  Bizim önceliğimiz insanın canıdır. Öncelikle insan canının güvenlik altına alınması en birinci görevimizdir. Bundan sonra alt yapısıyla, yoluyla, çıkmaz sokaklarıyla, trafiğiyle ilgili temel sorunları halledersiniz. Daha sonra da parkı, bahçesi, sosyal tesisleriyle bu şehri donatırsınız. Bu şekilde biz en hızlı, hepsini bir arada yapabileceğimiz bir model geliştirdik. Ada bazında kentsel dönüşüme girelim dedik. Çok katlı binaların hemen arkasında tek katlılar var, hemen bir sokak arkasında. Bu binaların bunların üstüne yıkılmayacağın bir garantisi yok. Dolayısıyla hepsini birden öncelikle çözmeliyiz. Hem örnek bir şekilde… Kanalizasyonuyla, alt yapısıyla, suyuyla…
Su kaçakları da çok büyük! Bütün her şeyiyle alt yapısını yenileyip buralarda bırakılması gereken parkını, otoparkını, çocuk bahçesinin yerlerini ayırıp, çıkmaz sokakları da bu arada halletmiş olacağız. Genişletilmesi gereken yerleri genişletmiş olacağız. Mütekamil bir şekilde o kısmı tamamlamış oluyoruz.

KAYBEDECEK ZAMANIMIZ YOK
Deprem dediğimiz şey, Adapazarı’nda 30 yılda bir deprem oluyor. Böyle düşünürsek 20 yılın gittiğini düşünürsek, önümüzde maksimum 10 yıl var. Bu 10 yılı çok iyi değerlendirmemiz lazım. Kaybedecek vaktimiz yok. Dolayısıyla biz bunu da 3 aşamalı olarak düşündük, devletin yapması gereken TOKİ aracılığıyla ilgili yerler, belediyenin yapması gereken yerler ve özel sektörlere devredilecek yerler diye Ada bazında 3 katlı yapılacak yerde var, 5 katlı yapılacak yer de var, 7 katlı yapılacak binalar da var. Bunlarda her yerde deprem fay hattı var diye bir şey yok. Her yerin zemin gerginliği, zemin sıvılaşması her yerde eşit değil. Dolayısıyla bunların incelemesini bizler biliyoruz, bunların sonuçlarına göre ne yapılması gerekiyorsa ona göre yapılarak, bu şehri tekrar modern, insanların yaşayabileceği hem sosyal alanlarıyla hem spor alanlarıyla çocuk bahçeleriyle, yollarıyla, otoparklarıyla ve insanların güvenle yaşayabileceği haneleriyle modern bir şehir haline getirmek en büyük hayalim. İşte bunu yapmak istiyoruz. Bunu yaparken sadece bu mudur? Hayır, bu sadece şehrin mağdur olmasıyla bitmiyor. Çünkü şehrin birçok mahallesi var. Aslında bunlar köydü. Bir kararname ile mahalleye döndü. Bunlarında daha imarları yok. Biz diyoruz ki 3 yıl içerisinde imarlarını tamamlayacağız. Bunların alt yapısı yok. Ulaşımları doğru dürüst değil. Ulaşım derken sadece yolu kast etmiyorum. Oraya gidip gelecek olan belediye otobüsleri ve ya dolmuş seferlerinin sıklığı, ulaşılabilirliği, nerelerden geçtiğiyle ilgilide çok büyük sorunlar var. Bunların hepsini birden değinmemiz gerekiyor. Tarımla ilgilenmemiz gerekiyor. Tarıma destek vermemiz gerekiyor. Sanayiye öncelik yapmamız gerekiyor. Bunun için bazı kolaylaştırıcı paketler geliştirmemiz gerekiyor. En önemlisi tarihten beri ticaret şehri olan bu şehrin tekrar Doğu Marmara’nın ticaret merkezi olabilmesi için elimizden ne geliyorsa yapacağız.

ESNAFIMIZA SAHİP ÇIKACAĞIZ

Yapacağımız planlama çalışmalarıyla küçük ve orta ölçekli ticari işletmelerin bir araya getirilmesini sağlayacağız. Eski sitemdeki gibi. Eskiden ne varmış, semercilerin bir arada bulunduğu mahalleye Semerciler Mahallesi denmiş. Biz de diyoruz ki biz de bunu modernize edelim. Öyle bir tesis yapalım ki, örneğin ön taraftan halkımız gelsin, otoparkta arabalarını bıraksın, çocuklarını arzu ediyorlarsa oradaki kreşe bıraksın kendileri hem gezsinler alışverişlerini yapsınlar hem de istiyorlarsa çayını, kahvesini, yemeğini yesin. Gününü orada geçirsin. Burada görev yapacak kimseler de yine Adapazarı’nın esnafı olsun. Biz bir döner sermayeyi bir şehir içerisinde döner halde tutmak niyetindeyiz. Büyük şirketleri getirip Adapazarı’nda o şirketlerin kazanacağı parayı alıp da İstanbul’a taşınmalarını sağlamak değil amaç. Buradaki esnafımızda sahip çıkmak, buranın ticaretini geliştirmek istiyoruz.

BU ŞEHRE KARAKTER KAZANDIRMAK İSTİYORUZ

Şehrin mimarisini yaparken az önce bahsettim, şehrimizin bir mimari karakteri yok maalesef. Depremden sonra kayboldu. Bunu da şöyle anlatıyorum.  Diyorum ki birçok şehre gidersiniz, siz o şehirde bir selfie yaptığınız zaman altına yazmanıza gerek yok, sizin hangi şehirde olduğunuzu anlarlar. Ama bizim Adapazarı’nda maalesef böyle bir şey kalmadı. Biz bu şehre tekrar bir ruh kazandırmak istiyoruz. Biz estetik kazandırmak istiyoruz. Hatta karakter kazandırmak istiyoruz. Bizden sonraki nesil Adapazarı’nda yaşamanın farkıyla övünsün istiyoruz. Bunun içinde gerekli her şey, cadde, sokak çalışmasından tutunda evlerin dış mimarisinin uygunluğa, evlerin yapılırken, kendi enerjisini üretebilen evler haline gelmesi için desteklemeye kadar bütün hepsini içeren bir yeniden yapılanma öneriyoruz.

KAPALI SEMT PAZARI

Şehir aynı zamanda çok iyi bir şekilde çalışacak. Şehir, kendi iç dinamiklerini de harekete geçirecek. Bunun içinde neler yapmak lazım, trafik yoğunluğunun olduğu yerlere katlı otoparklar yapmak lazım. Yeraltı otoparkları yapmak lazım. Kapalı semt pazarları yapmak lazım. Şimdi var Adapazarı’nda yapılan ve yapılması planlanan kapalı semt pazarları var. Bunların biz daha da modernleştirerek devam ettirilmesini taraftarıyız. Çok amaçlı mahalle konakları yapalım diyoruz. Mahalle sakinlerinin ihtiyaçlarına göre, şimdi öyle bir mahallemiz var ki orada bana diyorlar bizim taziye evine ihtiyacımız var. Kimisi der ki bizim köy konağına ihtiyacımız var. Kimisi der ki bizim burada kadınların toplanacağı, mesleki bir eğitim alacağı, ürettiklerini satabilecekleri bir yer olsun. Kimisi de diyor ki bize kreş yapın. Bu acil ihtiyacımız, kimisi diyor ki düğün salonu yok bize düğün salonu yapın. Bu çevrede düğün salonu yok. Bunların hepsini bir paket içerisinde nasıl halledebileceğimizi düşündük. Bunu çok amaçlı mahalle konakları içerisinde yapmayı planlıyoruz.

SOSYAL HAYATI AYAKTA TUTMAMIZ LAZIM

Gençlik yaşam merkezi yapacağız. Gençlerimizin kültürel, sosyal, sanatsal, sportif faaliyetlerini yapabilecekleri, aynı zamanda da danışmanlık hizmetlerinden faydalanabilecekleri yaşam merkezleri yapalım diyoruz. Gençlerimizi bilgisayardan, tabletten, telefondan kurtarmamız lazım. Sosyal olmalarının önünü açmamız lazım. Çünkü birçok kişiden ortak duyuyorum doktor olduğum için. Çocuğum çok çalışkan ama bir misafir geldiği zaman hoş geldin diyebilecek kadar sosyal değil. Maalesef bunun önüne geçmek onları sosyalliğe itmekten geçiyor. Kadınlarımızın hem mesleki eğitim alabilecekleri hem de psikolojik danışmanlık alabileceği hem sportif faaliyetler alabileceği, beraberce günlerini hoş bir şekilde geçirebilecekleri alanlar yapacağız. Engelsiz yaşam merkezleri diyoruz. Yine aynı şekilde faydalanabilecekleri ortam hazırlayacağız. Biz bir de belediyenin içerisinde Engelli Hizmetler Müdürlüğü kuralım diyoruz. Bu Engelli Hizmetleri Müdürlüğü’nde yapılacak şeyleri danışarak yapacağız. Yapılacak olan parkı, bahçesi sineması, tuvaleti, hatta camisi bile engelli vatandaşların rahatlıkla girip ihtiyaçlarını görebilecekleri alanlar haline dönüştürülsün istiyoruz. Engelli vatandaşların bireysel hizmetlerini karşılayacak bir mekanizma oluşturalım diyoruz. Kreş ve etüt merkezleri oluşturalım diyoruz. Bu çok büyük bir sorun. Çünkü artık günümüzde bir tek erkeğin çalışmasıyla ailenin geçinmesi zor hale geldi. Karı koca beraber çalışmaları gerekiyor. Bu sefer çocuğa bakmak problem oluyor. Bunu ne kadar hafifletebiliriz. Onunla ilgili çalışmalar yaptık. Kıymetli yaşlılarımızın yaşayabileceği bakım merkezleri yapalım dedik. Bu bakım merkezleri ve yaşam merkezleri çok önemli. Sosyal hayatı ayakta tutmamız lazım. Bizim sadece yol, park, bahçe yapmakla bunu harcamamız gerekiyor. Daha çok sosyal etkinlikleri ön plana almamız gerekiyor.

ALZHEIMER MERKEZİ AÇACAĞIZ

Allah nasip ederse Alzheimer Merkezi yapalım dedik. Bunun nasıl bir hastalık olduğunu, bu hastalara nasıl zor bakıldığını iyi bilen bir kişi olarak büyük bir eksik. Çevremiz illerde bile doğru dürüst yok. İstanbul’da birkaç tane var ama özellerde bu iş çözülecek değil. Devletinde bu konularda ön plana çıkarması lazım. Biz de üstümüze düşen görevi yapacağız. Biz de bütün gereksinimlerim karşılayacak, sosyal hayattan kopmasını engelleyecek, destek hizmeti alabilecekleri merkezler oluşturacağız.

AR-GE VE İNOVASYON BİLİM MERKEZİ

Bunun haricinde AR-GE ve İnovasyon Bilim Merkezi yapacağız. Buradaki maksadımız şu, Adapazarı’nı marka şehir yapabilmek için uluslararası tanıtmamız lazım. Bunlardan bir tanesi de bilimsel kongrelerin yapılacağı bir merkez yapacağız. Adapazarı neden Londra gibi olmasın? Maksadım şu,bir kongre yapılacağı zaman Türkiye’de birileri kongre düzenleyeceği zaman gelsin Adapazarı’nda düzenlesin. Buradaki göllerimiz, doğamız, yardımcı olacağımız otellerimiz de artı bu AR-GE ve İnovasyon Bilim Merkezi’nde bu kongrelerin yapılacağı alanda önderlik yapalım istiyorum. Hem Türkiye’ye örnek olalım. Hem de gerçekten hizmet üretmiş olalım. Kendimizi Dünya’ya tanıtmış olalım.

MEGAPARK

Poyrazlar gençlik festivalleri düzenleyelim diyoruz. Uluslararası düzenleyelim. Doğayla iç içe nefis bir ortam. İster karavan ister çadırlarda olsun, gençleri su sporlarıyla buluşturalım istiyorum. Çeşitli uluslardan insanların bir arada kaynaştırabileceğimiz ve onları bizim gönüllü elçilerimiz olacaklar. Kentsel kalkınma stratejisiyle ilçemizin sıkıntıda olan bölgelerimizin nereler olduğunu tespit edip bunların giderilmesiyle alakalı da bir projeler silsilesi oluşturacağız. Hatta bunları yaparken aynı şehrin mimarisinde olduğu gibi belirli alanlarda proje yarışmaları düzenleyerek ve bunu da halkımızın onayına sunarak, halkın istediği tarzda yeniden bir yapılanmaya gitmek istiyoruz. Biz beraberce yönetelim diyoruz. İnsanlarımızla beraber yapalım bu işi. Ben hiçbir zaman bir işi ben biliyorum demem. Sırf bu işi bürokratlara da bırakmak istemiyorum. Asıl yaşayanların karar vermesi lazım. Ne istediğini ne olması gerektiğini. Bu işi beraberce yapalım diyoruz. Hobi bahçeleri yapalım diyoruz. İnsanların günlük streslerini atacakları, enerjilerini boşaltacakları yerler olsun istiyoruz. Şenlikler, sosyal yardım projeleri, özellikle şehrin kuzey tarafına büyük bir MEGAPARK yapalım istiyorum. Hem şehrin güney kanadını hem de yeni yapılan merkezdeki insanların beraberce kullanabilecekleri bir park yapacağız. Parklarıyla, çocuk oyun alanlarıyla, karavan alanları, isteyen oturur pikniğini yapar, isteyen çocuğunu lunaparka götürsün. Çok güzel bir parkımız olsun istiyorum.

PANİK BUTONU UYGULAMASI BAŞLATACAĞIZ

Allah nasip ederse panik butonu uygulaması başlatacağız. Bakıma muhtaç hasta ve yaşlılarımızdan başlamak üzere, herhangi bir durum anında, acil durum anında panik butonu uygulaması başlatmak istiyoruz. Yaşlılara bir bileklik takıyorsunuz, kaybolmasını engellemiş oluyorsunuz. Tansiyon ya da başka bir sorun olduğu zaman anında sinyal veriyor. Bir uygulama paketi bu. Önce belirli yerlerde yardım çağırma noktalarından başlıyoruz sonra bireyselleştirerek devam edebileceğimiz uygulama paketi hazırladık. Bu Avrupa’da var. Çeşitli ülkelerde var. Avrupa’da bunu saldırılarda da kullanıyorlar. Diyelim ki bir kadın cinsel istismara uğradı, o anda o bile kullanabiliyor.

HER ŞEYİMİZLE SAKARYASPOR’A DESTEK OLMAMIZ LAZIM

Biz Adapazarısporu bireysel branşlar da ülke çapında marka haline getirmek istiyoruz. Bu da önemli bir durum. Futboldan benim düşüncem iki futbol takımıyla insanları bölmenin bir anlamı yok. bizim markamız var. Sakaryasporu’muz var.  Biz her şeyimizle Sakaryaspor’a destek olmamız lazım. Adapazarspor bireysel branşlar da, okçuluk, güreş, tekvando, yüzme, kanoculuk olur. Her neyse o branşlar da yükselmemiz lazım. Amatör kulüplerde gençlerimizi desteklememiz lazım. Dünya şampiyonu olan çocuklarımıza destek olmamız lazım. Daha sonra bunlarda bu takımların başına hoca olarak görevlendirilsin ki bütün gençlerimize özendirici olsun. Tüm yaş gruplarına uygun spor kategorilerine hitap edecek alanlar oluşturacağız. Dışardan futbolcu alarak para ödeyeceğimize amatör kulüpler kurarak çocuk ve gençleri yetiştirip hatta dışarı bile futbolcu satabiliriz. Hem çocuklarımızı bir yerlerden kurtarmış oluruz. Hem sporu teşvik etmiş oluruz. Hem de Sakaryasporu’muzu desteklemiş oluruz.

YERLİ TOHUM BANKASI KURACAĞIZ

Tarıma çok önem veriyoruz. Yerli tohum bankası kuralım istiyoruz. Bölgesel tarımı destekleyeceğiz. Seracılığı destekleyeceğiz.  Bilimsel ve organik tarım üretimini arttıracak çalışmalar yapacağız. Bu alandaki eksikliklerimizin giderilmesini sağlayacağız. Lokasyon olarak  bir uygulama alanı seçip, o bölgede çalışmalar yürüteceğiz. Hatta Sakarya Üniveristesi’yle anlaşabilirsek buraya bir Zıraat Mühendisliği Fakültesi kuralım istiyorum. Bütün uygulamaların başında tutalım. Tarım gittikçe geri gidiyor. Her yıl ekilebilir alanlar azalıyor. 20-25 yıl sonra aç kalabiliriz. Bu şekilde devam ederse. Çünkü tarım yapabilecek insan sayısı azalıyor. Tarıma destek vereceğiz. Hayvancılıkla da aynı şekilde destek vereceğiz.

SIFIR ATIK PROJESİ

 Şehrin temizliği bizim için çok önemli. Biz istiyoruz ki düzenli bir temizlik hizmetleri sistemi kuracağız. Adapazarı’nı temiz hale getirip, başlayarak sıfır atık projesiyle örnek bir Adapazarı’na dönüşmeyi hedefliyoruz. Türkiye’ye örnek olacağız. Halk günü yapacağız. Belediye hizmetleriyle ilgili istek ve şikâyetlerini dile getirecekler. Bizimle birlikte bu şehri paylaşan hayvan dostlarımıza sahip çıkalım istiyorum. Köpeklerin bu şehirden kısmi bir şekilde temizlenip, çiftlik gibi bir alanlar yapacağız. belediye ve kamu alanlarında ücretsiz internet sağlayacağız. Bütün bunları yaparken de maksimum tasarruf ilkesiyle yaklaşacağız. İsraftan kaçınacağız.

AYDOĞAN ARSLAN KİMDİR?

1968 Adapazarı doğumluyum. İlkokulu Büyük Gazi’de, ortaokulu Ozanlar Lisesi’nde okudum. Ankara Atatürk Lisesi’nden mezun oldum. Lisenin bir kısmını yine Ozanlar’da okumuştum. 1990 yılında Bursa Uludağ Üniversitesi Tıp Fakültesi’nden mezun oldum. Yaklaşık 30 yıldır doktorum. 2 yıl Gaziantep’te mecburi hizmetimi yaptım. Ondan sonra bütün meslek hayatım Adapazarı’nda geçti. 7 yıl SSK Hastanesi’nde, 1999-2003 yılları arasında 4 yıl da İl Sağlık Müdürü olarak görev yaptım. Daha sonra da özel bir hastane çalışmaya başladım. Halen Başhekim Yardımcısı olarak görev yapıyorum. Evliyim, 2 kızım var.

Editör: TE Bilişim