İstatistiki olarak evlenen her 6 - 7 çiftten birinin kısırlık problemi yaşadığına işaret eden Kamar, “Bu çiftlerin yüzde 55’inde erkeğin sperm sayısı, hareketliliği veya şekil ile ilgili problem var. Yüzde 45’inde ise kadına ait sebepler söz konusu.  Çiftlerin yüzde 20’sinde hem kadın hem de erkekte problem var” dedi.

Kısırlık şikayeti bulunan çiftlerin büyük bölümünün tedavi edilebildiğini de vurgulayan Kamar, “Korunmasız ilişkiye rağmen bir yıl içinde çocuk sahibi olunamadıysa mutlaka bir kliniğe başvurmak gerekir. Kadının yaşı tedavi başarısında çok önemli. Kadın 35 yaşından sonra her geçen yıl doğurganlık gücü açısından geriliyor. Bu yüzden 35 yaşının üstünde biz bir yıl değil 6 aydan sonra bir hekim kontrolünün yapılmasını tavsiye ediyoruz” diye konuştu.

En çok ilgi çeken ve merak edilen konulardan biri olan Infertiliteyi (Kısırlık) daha önce de  işlemiştim. Bu söyleşim daha çok İnfertilite’nin  tedavisi üzerine olacak.  İnfertilite’nin, toplumda yaklaşık olarak 6 -7 kişiden birinin sorunu olarak karşımıza çıktığını düşünürsek;  bu konu ile ilgili söyleşilerimiz daha devam edecek gibi görünüyor.  İstanbul Tüp Bebek ve Kadın Sağlığı Merkezi kurucusu, Kadın Hastalıkları ve Doğum Uzmanı Operatör Doktor Aret Kamar, bu konudaki sorularımızı yanıtladı. Kendisini ulusal kanallardan da tanıyoruz. Her zaman yetkin kişilerden, doğru bilgileri edinmeye devam edeceğiz...

Değerli Hocam İnfertilite yani kısırlık denilince ne anlamalıyız?

İnfertilite terimi kadın ve erkeğin 1 yıl korunmasız ilişkiye rağmen çocuk sahibi olamaması durumudur. Terim olarak gebe kalma potansiyelinin azalması anlamındadır.

İnfertilite tedavi edilebilir mi?

            Bugün infertilite şikayeti olan çiftlerin bir çoğu tedavi edilebiliyor. Bir kısmı muayenehanede yapılan yumurtlama destekleyici tedavilerle sonuca ulaşabilirken bir kısmına yardımla üreme teknikleri uygulamak gerekiyor. Temelde uyguladığımız iki yardımla üreme tekniği mevcut. Birisi aşılama diğeri ise tüp bebek.

İlk olarak Aşılama Yöntemini biraz açabilir miyiz?

Aşılama tedavisinde önce yumurtalıklar uyarılır. Amaç normalde ayda bir yumurta üreten yumurtalıkta birden fazla yumurta üretimini sağlamaktır. Yumurtaların büyümesi ultrason ve eşzamanlı hormon ölçümleri ile takip edilir. İstenilen yumurta büyümesi ve hormon değerleri elde edildiğinde erkek sperm verir. Spermlerin iyi ve hareketli olanları ayrıştırılır. Daha sonra spermler rahim içerisine ince bir kateter yardımıyla nakledilir. Böylece daha çok yumurta ile daha çok sperm karşı karşıya getirilmiş olur. Bu tedavide doğal ortamda yumurta ve spermlerin buluşma ihtimali arttırılmış olur.

            Aşılama tedavileri ile gebelik oluşmuyorsa vücut içinde yumurtalar ve spermler birbirlerini bulamıyorlar ve gebelik oluşturamıyorlar demektir. Bu spermden, yumurtadan veya bunların birleşmesini sağlayacak olan rahim veya tüplerden kaynaklanıyor olabilir. Bu durumda tüp bebek yapmak gerekir.

           

Tüp Bebek Yönteminde aşamalar nasıl gelişiyor?

Tüp bebek tedavisinde aşılama tedavisine benzer bir şekilde önce yumurtalıklar uyarılır. İstenilen yumurta sayısı, büyüklüğü ve hormon seviyelerine ulaşıldığında aşılamadan farklı olarak yumurtalar toplanır.

Yumurta toplama işlemi genel anestezi altında vajinal yolla yapılır. Toplanan yumurtalar laboratuvarda değerlendirilir. İyi olan yumurtalar mikro enjeksiyon yöntemi ile spermlerle birleştirilir. Embriyo oluşumu laboratuvarda takip edilir. İyi gelişen embriyolar rahim içine transfer edilir. Bu şekilde vücut içinde buluşacak, birleşecek ve embriyo oluşturacak olan yumurta ve sperm hücrelerinin buluşmaları laboratuar ortamında sağlanmış olur.

Türkiye’de de her geçen gün İnfertilite hasta sayısında bir artış yaşanmaktadır. Sizce bu artışın sebepleri nelerdir ?

       İnsanoğlu gün geçtikçe daha suni yaşamaya başladı. Daha hareketsiziz. Daha kötü besleniyoruz. Sigara içiyoruz. Yediğimiz her şeyde bir sürü katkı var. Ne ekmek bayatlıyor, ne yoğurt ekşiyor. Üzüm alıyoruz kocaman taneli, dolapta duruyor, pörsüyor. Marketlerde paketlenmiş gıdalar satın alınıyor, tüketiliyor. İnsanlar oturdukları yerden telefonları ve bilgisayarları ile her şeyi satın alabiliyor, tüketebiliyor. Fast foodlar her yerde. Pratik olsun diye onlar tüketiliyor. Kilolar alınıyor. Tüm bunlar kadınlarda yumurta rezervine, erkeklerde sperm sayısına ve hareketliliğine kötü yönde etkili. Bu yüzden infertilite ( kısırlık ) çağımızın hastalığı oldu.

            İstatistiki olarak evlenen her 6 - 7 çiftten biri infertilite problemi ile karşı karşıya kalıyor. İnfertil çiftlerin % 55 inde erkeğin sperm sayısı, hareketliliği veya şekil ile ilgili problem var. % 45 inde ise kadına ait sebepler söz konusu.  Çiftlerin % 20 sinde hem kadın hem de erkekte problem var.

Çiftler tüp bebek merkezine ne zaman başvurmalıdır?

            Korunmasız ilişkiye rağmen bir yıl içinde çocuk sahibi olunamadıysa mutlaka bir kliniğe başvurmak gerekir. Kadının yaşı tedavi başarısında çok önemli. Kadın 35 yaşından sonra her geçen yıl doğurganlık gücü açısından geriliyor. Bu yüzden 35 yaşının üstünde biz bir yıl değil 6 aydan sonra bir hekim kontrolünün yapılmasını tavsiye ediyoruz.

            Aslında doğru olan evlenen her çiftin doğurganlıkla ilgili kontrolden geçmesidir. Özellikle evlenince herhangi bir nedenle çocuk sahibi olmayı ertelemek isteyenler, istediklerinde çocuk sahibi olabilirler mi baktırmalıdırlar. Erkek sperm tahlili vermeli, sperm sayısı, hareketi ve şekil bozukluğu olup olmadığına bakılmalıdır. Kadında ise rahimin yapısı, doğuştan bir şekil bozukluğu olup olmadığı, rahimde miyom, polip varlığı, yumurtalıkların yapısı, kist olup olmadığı ve en önemlisi yumurtalıkların rezervi bakılmalıdır. Çocuk sahibi olmak istediklerinde bir sorun yaşayabilme ihtimali olanlar daha genç yaşlarda, tedavi olurlarsa daha çabuk ve kolay amaçlarına ulaşırlar.

Tüp bebek tedavisine karar veren hastalar tedaviye hemen başlayabilirler mi ?

            Tedaviden önce kadın ve erkeğin sağlıkla ilgili testleri yapılıyor. Sağlıklı bir gebelik için ilk önce çiftin sağlıklı olması lazım. Anne adayına ultrasonla bakılıyor. Gebeliğin oluşumunu ve gününe kadar gelip sağlıkla doğmasını engelleyecek bir problemin olup olmadığına bakılıyor. Doğuştan gelen rahim şekil bozuklukları, gebeliğin oluşumunu veya sağlıkla doğmasını engelleyecek miyomlar, rahim içinde polipler, yumurtalık kistleri araştırılıyor. Gebelik öncesi herhangi bir cerrahi işlem gerekiyorsa yapılıyor. Yumurtalıkların rezervine bakılıyor. Daha sonra rahim Filmi çekiliyor. Rahimde ve tüplerde sağlıklı bir gebeliğin oluşumun etkileyebilecek hidrosalpenks gibi problemler araştırılıyor. Erkeğe sperm tahlili yapılıyor. Spermlerin sayısına, hareketine ve şekil bozukluğu olup olmadığına bakılıyor. Daha önce gebelik kayıpları veya sağlıksız çocuklar varsa genetikler bakılıyor. Bütün bu hazırlıklar bitip tedaviye engel bir durumun olmadığı saptanırsa tedaviye başlanabiliyor.

Tedavi süreci ortalama ne kadar sürüyor?

            Tedavi adetin 3 veya 4. Günü ultrason kontrolü ile başlıyor. Yumurtalıklar tedaviye uygunsa yaklaşık 10 - 12 gün süren bir iğne tedavisi başlanıyor. Bu tedavi yumurtaları çoğaltmak için. Tabii herkese aynı tedavi yapılmıyor. Yumurtası çok olmayanlar çoğu zaman doğal tedavi oluyor. Yani hiç ilaç kullanmıyoruz. Yumurtalar istenilen boya geldiğinde yumurta toplama işlemi yapılıyor. Yumurta sayısına göre 5 - 30 dakika sürüyor. İşlem sırasında hasta uyuyor. Ağrısız bir işlem. Sonra uyanıp evine gidiyor. Kalan süreç laboratuvarda. Yumurtalar ve spermler mikroinjeksyonla birleştiriliyor. Embriyoların oluşumu takip ediliyor. 2 - 5 gün takip edilen embriyolar rahime yerleştiriliyor. Yani adetten embriyo transferine 15 - 20 gün süren bir tedavi. Ancak bazen rahim kalınlığı, hormonlar ya da kadının genel sağlık durumu transfere uygun olmazsa embriyolar dondurulup bir ay sonra da konulabiliyor.

Hastalar tedavi görecekleri merkezi ve uzmanı nasıl seçmeliler ?

         Hastalarımız bilirler. Gün geçmiyor ki tüp bebekle ilgili bir haber yapılmasın, tüp bebekte yeni bir yöntemden bahsedilmesin. Ortada ciddi bir bilgi kirliliği var. Herkes bir yeni yöntem ve buna bağlı olarak gebelik şanslarının çok arttığından bahsediyor. Bence çiftler tedavi olacakları kliniği seçerken internet haberlerine değil tavsiyelere bakmalılar. Kim nerede tedavi olmuş, gebe kalmış mı, gebe kalmadığı halde klinikten iyi bahşediyor mu, bunlar önemli. Tabii ki her çift gebe kalmayacak. Neticede bu tedavinin başarısı % 100 değil. Klinik gebe kalmayanların da arkasında duruyor mu, onlara yardımcı oluyor mu, tedavi eden hekim ile tedavi olan çift arasında yakınlık ilişkisi kuruluyor mu? Çiftlerin dikkat etmeleri gereken durumlar bunlar.

Tüp bebek tedavisi standart bir tedavi midir ?

       Değil tabii ki. Çiftin problemine göre değişiyor. Kadının yumurtalığı iyi ise iğnelerle yumurtalar çoğaltılıyor. Zayıfsa hap tedavisi yapılıyor. Sperm sayısı iyi ise gelen sperm kullanılıyor, sperm dışarıya hiç gelmiyorsa ya da sperm hareketi hiç yoksa erkeğin testisinden de alınabiliyor. Düşükler varsa bebeği koymadan önce genetiklere bakılıyor. Ailede hastalık taşıyıcılığı varsa bebek yerleştirilmeden sağlıklı mı diye kontrol edilebiliyor. Yani herkesin problemi ayrı. Tabii buna bağlı olarak tedavisi de.

Tedaviyi nasıl düzenliyor sunuz?

            Rezervi iyi olan kadınlarda standart iğne tedavileri kullanıyoruz. Yumurtası az olan kadınlarda ise ki hastalarımızın neredeyse yarısı böyle hapla yumurtalıkları uyarıyoruz. Çok zayıf yumurtalık cevabı olan ve AMH sı  çok düşük olanlarda bile iyi sonuçlar alabiliyoruz bu sayede.

Birçok ümidini yitirmiş kadın çocuk sahibi olabiliyor böylelikle. Yumurtası ve embriyosu az olanlarda daha çok 2. Veya 3. Gün embriyo transferini tercih ederken genç ve embriyosu çok olanlarda çoğunlukla blastosist transferini tercih ediyoruz. Çok yumurtası çıkanlarda kadın rahatlayan kadar embriyolar dondurulup bir sonraki ay da transfer edilebiliyor. Bu özellikle yumurtası çok olanlarda başarıyı arttırıyor.

Alternatif tıp ve kürler tedaviye yarar sağlar mı ?

     Yararı da yok zararı da. Ben bunlara karşı değilim. Çünkü insanlar birşeylere umut bağlamak, birşeyler yapmak, ellerinden geleni yapmak istiyorlar. Karşı değilim ama faydası olduğuna da hiç inanmıyorum doğrusu. Fizyolojiye tamamen ters. Kadınlar yumurtaları ile doğuyorlar çünkü. Genç yaşlarda yumurtalığın iyi olan yumurtalarını atıyorlar. İleri yaşlarda geri kalanları. Yumurta bittiğinde de menopoza giriyorlar. Yani yumurta üretimi yok aslında, tüketince menopoza giriyorlar. Öyle ki hiçbir tedavi yumurtalığa yumurta ilave edemeyeceği için yumurta sayısını arttırmak da mümkün değil. Erkeklerde belki. Çünkü erkekler sperm üretiyorlar. Yaş ilerlese de bir üretim var. İlaçlar da bir nebze fayda sağlayabilirler. Ama çoğu zaman sperm bulunamayan sperm sayısı 0 olanlara kullanıldığını da görüyoruz. Bunlarda ilaç kullanmanın hiçbir faydası olmaz tabii.

Karışma nasıl önleniyor ?

    Kliniğimizde güvenliği sağlamak için çip yöntemi uygulanıyor. Türkiye’de ve dünyada bu yöntemi geliştiren ve uygulayan nadir kliniklerdeniz. Kendimiz dikkat ettiğimiz halde bir de bilgisayar sistemi ile kontrol de etmiş oluyoruz. Hastalar kliniğe girdikleri andan itibaren el bileklerine bir kimlik doğrulama çipi takılıyor. Aynı çipler çiftin tüm sperm, yumurta ve embriyo içeren kaplarına da takılıyor. Herhangi bir hata oluşması mümkün değil bu sayede. Çipleri eşleşmeden dokularla işlem yapılması engellenmiş oluyor.

Başarı oranlarına değinirsek?

            Kadının yaşı en önemli faktör. İki embriyo verilen kadınlarda genç yaşta başarı % 70 lere kadar çıkıyor. Tek embriyo verilenlerde % 50 - 60. İlerleyen kadın yaşı ile başarı düşüyor. Kadın 40 yaşına geldiğinde başarı bu oranların yarısı kadar, 43 ten sonra % 10 larda. Bu yüzden tedaviler erken yaşlarda yapılırsa daha yüz güldürücü. Başarıyı etkileyen diğer bir faktör endometrium denilen rahimin iç tabakası. Hazırlık sonrası 8 i geçenlerde başarı iyi. Endometrium kalınlığı 8 in altında kalanlarda başarı düşüyor.

Başarıda merkezin rolü ne kadardır?

        Başarılı bir tedavi için iyi embriyo iyi bir endometrium ( rahimin iç tabakası ) ve uygun hormon değerleri gerekir. En önemli aşamalar kadının yumurtalığından uygun ilaç dozu ile mümkün olduğu kadar çok ve güzel yumurta çıkarmak, sonrasında iyi bir laboratuar ekibi sayesinde güzel embriyolar elde etmektir. Sonrasında bu embriyoların doğru zamanda uygun şartlarda Rahime yerleştirilmesi gelir. Bu aşamaların hepsi tecrübe gerektirir. Hem klinik açıdan hem de laboratuvar açısından. Bu nedenle merkezlerin başarısı da değişkendir.

Değerli hocam son bir soru; masrafları devlet karşılar mı ?

        Tüp bebek tedavisinde ülkemizde SGK desteği var. 23 yaşını doldurmuş ve 40 yaşından gün almamış kadınlarda evlilik süreleri üç yılı geçtiyse bir eğitim hastanesinden ya da bir üniversiteden rapor almak kaydıyla SGK anlaşmalı kliniklere giderek tedavi olabiliyorlar. SGK raporu alabilmek için, sperm sayısı 5 milyonun altında olanlarda direk, diğer bütün durumlarda iki kere aşılama tedavisi yapılması ve gebe kalınmaması gerekiyor.

        Azoospermi denilen dışarı hiç sperm gelmemesi durumu ile iki tüpün de tıkalı olduğu durumlarda evlilik süresi aranmaksızın direk tüp bebek raporu SGK tarafından veriliyor.

       SGK 3 kere deneme hakkı veriyor, ve SGK ile denediğinde özel kuruluşlarda tedavinin ve ilaçların yarısını SGK ödüyor. Bu sayede hastalar için tedavinin maddi külfeti azalıyor.

       Tüp bebek gerçekten zorlu bir süreç, başarısız olunduğunda sabırla yola devam edilmeli. Karı koca bu süreçte birbirlerine destek olmalılar. Kadın uygun yaşlarda ise tedavi olan çiftlerin neredeyse tamamının uğraştıktan sonra çocuğu oluyor. Sadece çocuk sahibi olana kadar ümidi yitirmemek ve sonuca ulaşana kadar denemek gerek.

            Sağlıkla ve mutlulukla kalın.

OP. DR. ARET KAMAR KİMDİR

Kadın Sağlığı ve Hast. Uzm. / Tıbbi Direktör

1967 yılında İstanbul’da doğdu. İlköğrenimini Esayan Lisesi’nde, orta ve lise öğrenimini ise; Özel Pangaltı Lisesi’nde tamamladı  (1983-1984 öğretim yılı)
1984 yılında girdiği İstanbul Üniversitesi  Tıp Fakültesi’nden  1989 yılında mezun oldu.  1990 yılında Taksim İlk Yardım Hastanesi Kadın Hastalıkları ve Doğum Kliniği’nde, ihtisas yapmak üzere, asistan doktor olarak çalışmaya başladı. 1995 yılı başında, kadın hastalıkları ve doğum uzmanı oldu.

Mecburi hizmet için Denizli Buldan Devlet Hastanesi’nde 30 Ağustos 1995′te göreve başladı. Göreve başladıktan 3 yıl sonra 1998′de hastane başhekimi olarak atandı. 7 yıl kadar başhekimlik yaptı.

Asistanlığı ve uzman doktorluğu süresince, endoskopi (kapalı ameliyatlar) ve infertilite (kısırlık) ile ilgilendi.  Asistanlığı sırasında, o zamanlarda daha tüm dünyada yeni uygulama alanı bulan, bugün ise güncel teşhis yöntemleri arasına giren, sonohisterografi ve histereskopi konularında çalıştı. Kısırlık tedavisinde yeni bir ilaç alternatifi olan aromataz inhibitörleri ile ilgili çalışmalar ve yayınlar yaptı.

Denizli’deki görevi esnasında 2003 yılında, 6 ay süreyle Ege Üniversitesi Tüp Bebek Merkezi’nde çalışarak tüp bebek sertifikası aldı. 2005 yılında devlet memuriyetinden istifa etti. İstifa ettikten sonra İstanbul-Gümüşsuyu / Taksim’de İstanbul Tüp Bebek ve Kadın Sağlığı Merkezi’ni kurdu.

Halen kadın hastalıkları ve doğum hekimliğinin yanında, kısırlık ve tüp bebek alanında çalışmalar yürütmekte ve sosyal bir yara olan infertilite konusunda insanlara yardımcı olmaya çalışmaktadır. Evli ve iki kız babasıdır.

Editör: TE Bilişim