Fiziki bağımlılığı sadece 15 gün süren sigarayı, bırakılması zor hale getiren şey; psikolojik faktörler. Bunlardan kurtulmak için kararlı ve hazır olmak gerekiyor. Bırakma kararını çevremizdekilerle paylaşarak destek istemenin büyük faydası olacaktır. Aklımıza sigarayı getirecek şeylerden de bir süre vazgeçmek gerekiyor. Daha önce bırakmayı defalarca denemiş olmak sorun değil. Hatta tecrübeli olduğunuz için daha kolay olacaktır. Önümüzdeki Ramazan ayı, kurtulmak için fırsat olabilir.

Bilindiği üzere tüm dünyada olduğu gibi ülkemizde de tütün, alkol ve uyuşturucu madde alımı hızla artış gösteriyor. Üstelik bu maddeleri kullananların yaşı da maalesef giderek düşmektedir. Zararlarını bile bile neden bu kadar insan bu maddelere yöneliyor?  Kendimizi ve çocuklarımızı bu illetlerden nasıl koruyabiliriz? 

Psikiyatri Uzmanı Doktor Hanifi Aliosmanoğlu ile madde bağımlılığını konuştuk. Bu konunun bir dizi şeklinde işlenmesinin uygun olduğunu düşünüyorum. Bu hafta ilk olarak sigarayı konuşacağız.  Diğer haftalarda sıra ile uyuşturucu ve alkol bağımlılığını ele alacağım.

Değerli hocam bizler sigara ile ne zaman tanıştık?  ‘’Türk gibi sigara içmek’’ deyimi nereden gelir?

Amerika kıtası keşfedildiğinde (1542) Kristof Kolomb Küba’da yerli halkın tütün (Tabacco) içerek keyif aldıklarını görmüştür. İlk tütün içiciler Kolomb ve gemicilerdir. Avrupa’ya ilk tütün 1557 yılında bir Fransız papaz tarafından getirilmiştir. İstanbul’la ilk tütün 1601 yılında İngiliz gemiciler tarafından getirilmiştir. Türk’ler, lüle taşından pipo ve emzikler yaparak ilk filtreli sigarayı bulmuşlardır. 1761 yılında İngiliz bilim adamı tütün ile kanser ilişkisini saptamıştır. 1828 de Reimann nikotini tütünün etkin maddesi olarak ayrıştırmıştır. 1853 yılında Kırım savaşında İngiliz askerleri sert içimli olan Türk tütününü kağıda sararak içmişlerdir. ‘’Türk gibi sigara içmek’’ deyimi o zamandan kalmıştır. Birinci ve ikinci dünya savaşlarında, sigara içimi askerler arasında çok yaygınlaşmıştır.

Sigara içme alışkanlığında ülkemizin durumu hakkında kısaca bilgi verebilir misiniz?

Bizim toplumumuzda sigara içme yaşı 13’e inmiştir. Yine sigara içen erkek kadın oranı neredeyse eşitlenmiştir. Avrupa’da birincilik için Yunanistan ile yarışıyoruz. Öyle ki toplumumuzun % 45’i sigara içiyor. Bu çok büyük bir rakam. Ülkemizde yaklaşık 35-40 bin kişi sigaraya bağlı hastalıklardan ölmektedir.  13-14 yaşlarındaki, bazen daha da küçük çocukları ellerinde sigara ile sizler de sık sık görüyorsunuzdur. Bu bir yandan garibime gidiyor, diğer yandan içim sızlıyor. Bir toplum edebiyattan, sanattan ve bilimden uzaklaştıkça yozlaşmaya başlar. Toplum biraz dejenere oldu diye düşünüyorum. Boşanmalar çok arttı. Her geçen gün artmaya da devam ediyor. İnsanlar vurdumduymazlığa doğru gidiyor. Çocuklar kontrolsüz, sevgisiz ve yeterli bilgiden yoksun bırakıldıkça sigara içme rakamlarında daha da artış olacaktır maalesef.

Çocuklarımız hangi gerekçe ile sigara içmeye başlar? Biraz sigara içmenin psikolojisine değinebilir misiniz?

Freud’a göre sigara alışkanlığı olan kişi oral safhaya takılı kalmıştır. En önemli neden özenti ve karşılıklı etkileşimdir. Yanlış arkadaşlıklar, olumsuz ve kötü bir çevre önemli bir etmen. Çocuk sigarayı sosyal bir ilişki aracı olarak görebilir. Buluğ çağında gencin kişilik arayışları, çabuk büyüme isteği, özgürlük duygusu, rahatlama isteği, ayrıca stresi giderici etkisi gibi nedenleri bu etkileşimlerin gerekçesi olarak sayabiliriz. Bir diğer önemli neden meraktır. Yine önemli nedenlerden biri de sevgi eksikliğidir. Sigara anne baba sevgisinin eksikliğinde o sevginin yerine geçmektedir. Normalde her anne baba çocuğunu sever ancak burada sevginin çocuğa geçmesi önemlidir. Çocuk bunu hissetmelidir. Bu çocukları ruhsal açıdan güvende hissettirecektir. Sigara alışkanlığının sürdürülmesinde ise en önemli neden nikotin bağımlılığı ve ihtiyacıdır.

“Bir taneden bir şey olmaz, ben bağımlı olmam” diye sigaraya merakla başlayıp zamanla kişinin sigara içme sıklığını arttırmasının altında yatan neden ne olabilir?

Sigara içimi sırasında alınan ve 8 saniye gibi çok kısa sürede kana karışan nikotin, kılcal damarları daraltıp kan basıncını yükseltir. Kalp atımı hızlanır, beyinde noradrenalin ve dopamin seviyesi yükselir bunun sonucu olarak kısa süre içinde düşünme, algılama, dikkat, kavrama ve sorun çözme gibi yetiler uyarılır. Ancak nikotinin yarılanma ömrü çok az olduğu için bu etkiler kısa sürelidir. Bu etkilerin devamının istenmesi sigara içme gereksinimini yaratır. Ayrıca nikotinin fiziksel ve psişik (Ruhsal) bağımlılık yapma etkisi nedeniyle, içilmediği zaman yoksunluk belirtileri ortaya çıkar. Bu nedenler tütün alımını arttırır ve böylece bağımlılık artar. Biz, bu duruma “tolerans gelişmesi” deriz. Zaman geçtikçe sigarayı çoğaltmanın nedeni budur.

Sigara paketleri üzerinde de yazılmasına rağmen sigaranın zararlarının yeterince kavranamamış olmasının nedenleri ne olabilir?

Sigara uzun etkili bir zehirdir. Yani bir sigara içiyorsunuz ve hemen ölmüyorsunuz. İnsanlara uzak bir ihtimal gibi gelebiliyor. Ancak sigara damarlarda uzun sürede aterom plakları denilen bozukluklara sebebiyet verir. Damarın yapısını bozulması damar sertliğine neden olur. Ayrıca damarlarda kısa süreli etkisi, spazm (daralma) yapmasıdır. Dolayısıyla kalp krizine sebep olur. Ülkemizde en çok ölüm nedenleri kalp krizleridir. Özellikle 45-65 yaş arası ölümcüldür. Ölümlerin çoğu ilk krizde olur.  Yaşlılıkta bu risk daha azdır çünkü kalp etrafındaki damarlarda kollateral dediğimiz yan damarlar oluşmaktadır. Çok yürüyen insanlarda bu oluşum daha erken olur. Sigara kanın pıhtılaşmasını kolaylaştırır böylece pıhtı meydana gelir. Bu pıhtılar koparak beyin damarlarını tıkayıp felçlere neden olur. Beyin kanamaları ve felçler ikinci ölüm nedenleri arasındadır. Bu, aterom plaklarının beyin damarlarını bozmasındandır. Üçüncü sırada kanserler gelir.

Son zamanlarda sigaraya bağlı kanser riskinde artış olduğu sık sık gündemde...

Kanser oluşumunda sigaranın çok büyük etkisi vardır. Sigaranın kâğıdında 200, tütününde 4000 kimyasal madde ayrıştırılmıştır. Bunların büyük çoğunluğu kanserojendir. Kanserlerden ilk sırada akciğer, kadınlarda göğüs kanseridir. Sigara östrojenle birbirini etkileyerek kanser oluşumunu tetikler. Pipo ve puro içenlerde dudak kanserleri daha fazladır. Bütün kanser çeşitlerinde sigaranın etkisi vardır. Sigara mutlaka kanser yapacak diye bir şey yoktur ama kansere zemin hazırlayıp kanseri tetiklediği muhakkaktır. Kanser oluşumunda stres, çevre şartları, genetik faktörler, yenilen gıdalar ve yaşanılan hayat önemlidir. Bilindiği üzere kanser dışında sigaranın pek çok zararları vardır.

Kadınlarda da artış var dediniz, kadınlar ayrıca hangi risklerle karşı karşıyadır?

Kadınlarda sigara, erken menopoza ve kemiklerde osteoporoza sebebiyet verdiğinden kemiklerde kırıklar oluşur. Sigara, kadında östrojen seviyesini düşürür. Dolayısıyla kıllanma ve seste kalınlaşmalara neden olabilir. Hamilelerde, sigaradaki toksik maddeler fetüsün (anne karnındaki bebek) gelişmesini de engeller. Fetüsün vücutsal ve zihinsel gelişimi gecikir. Sigara akciğerlerde bronş ve alveollerde katran şeklinde biriktiğinden bronşit, astım ve koah hastalığına sebep olur. Ben sağlık raporu için gelen her hastama sigara içip içmediğini sorarım. Eğer içiyorsa özellikle kadınlara mutlaka hem genel hem de cinsiyete özel zararlarını anlatır, bilinçlendirmeye çalışırım. Bu konuda hepimize büyük sorumluluklar düşüyor.

Hocam bahsettiğiniz üzere hamile kadınlarımızın da sigara içtiğini hayretle görüyoruz. Bu konuda hamile kadınların kısaca bilmesi gerekenler nelerdir?

Annelik duygusu ulvi bir duygudur. Anne, her türlü fedakârlığı yapabilecek birisidir. Çocuğunu her türlü kötülükten koruması gereken annenin ya da anne adayının bebeğini göz göre göre böyle bir zehre maruz bırakması doğru değildir. Hatta bu, ciddi bir sorumsuzluktur. Bu sorumluluk bilincinin iyi gelişmediğini gösterir maalesef. Koruyamıyorsan gebeliği erteleyeceksin. Benim önerim, çocuk yapmayı planlıyorsanız birkaç ay öncesinden sigarayı bırakmalısınız. Hamilelikte sigara içmenin zararları ile ilgili kanıt niteliğinde pek çok çalışma var. Bir yerde anne kadar babanın da yükümlülüğü vardır, olmalıdır. Hiçbir annenin ve babanın, çocuklarına bunu yapmaya hakkı yoktur.

Sigarayı bırakmak zor mudur?

İlk önce buna karar vermek ve buna hazır olmak önemlidir. Sigarayı bırakarak elde edilecek kazançları hafızada tutmak gerekli. Bu karar; eş, dost ve aileyle paylaşılarak destek istenilmelidir. Yoksunluk anlarıyla nasıl baş edileceği planlanmalıdır. Sigarayı hatırlatan alışkanlıklarınız varsa bu alışkanlıklarınızdan vazgeçmeyi deneyin. Sigara birden bırakılır, yavaş yavaş bırakılmaz. Bunun için hemen mücadele edilmelidir. Aklınıza sigara geldiği zaman, kararlılığınızı hatırlamanız yeterlidir. Bırakmayı daha önce defalarca denemiş olabilirsiniz, bunun şansınızı arttıracağını düşünün. Sonuçta tecrübelisiniz. Kararınızdan vazgeçmeyin. Sigarayı bıraktığınızda, vücudunuzdaki olumlu gelişmeleri hatırlayınız. Bırakma sürecinde ihtiyaç hissederseniz uzman desteği almaktan çekinmeyiniz. Önümüzde Ramazan ayı var. Bu, sigarayı bırakmak için iyi bir fırsattır.

Ramazan ayında sigara bırakmak daha mı kolay olacaktır?

Kendimden örnek vereyim; 25 yaşından 47 yaşına kadar 22 yıl sigara içtim. Üstelik günde 3 buçuk paket sigara içiyordum. 47 yaşında kalp spazmı geçirdim. Anladım ki sigara beni öldürecek. Bir ramazan başlangıcıydı. Gündüz oruç tuttum, gece evden çıkmadım. Sakız çiğnedim ve sigara içmedim. O bir ay zarfında sigarayı bırakabildim. Kendi kendime telkinler yaptım ve benim için artık sigaranın öldüğünü düşündüm. Bir günde içtiğim sigaraların parasını biriktirerek düzenli olarak her yıl 2-3 öğrenciye burs verdim. Şu anda 75 yaşın içerisindeyim. Mutluyum, hayatı ve yaşamı seviyorum, sağlığım yerinde. Aileme, çevreme, insanlığa örnek olmaya çalışıyorum. Eğer sigara içmeye devam etseydim 60 yaşımı göremeyeceğimi biliyordum. Ömrümde tek keşke dediğim şey sigaradır.

Sigarayı bırakma aşamasında hangi yoksunluk belirtileri ile karşılaşılır?

Sigaranın fiziki bağımlılığı 15 gün sürer. Psişik(Ruhsal) bağımlılık yıllarca sürebilir. Uzun süreli, günde yarım paket sigara içenlerde, içmediğinde yoksunluk belirtileri oluşur. Bunlar; tütün içmek için aşırı istek duygusu, huzursuzluk, sinirlilik, gerginlik, mutsuzluk, dikkat dağınıklığı, baş ağrısı, saldırganlık, uykusuzluk, bilinç bulanıklığı, daha sonra bulantı, kusma, kabızlık, iştahsızlık, öksürük ve balgam çıkarması, kan basıncı ve kalp ritminde bozulmadır.  Mutlaka bu belirtiler sizde olacak diye bir şey yok tabii. Üstelik geçici olan bu belirtilerle kesinlikle baş edilebilir. Bol bol su için, düzenli egzersiz yapın, sağlıklı beslenin, uykunuza dikkat edin. Nikotin bantları, nikotin sakızları faydalı olabilir. Eli meşgul edecek kalem tespih gibi şeyler kullanılabilir. Evde ve çevresinde sigarayı hatırlatacak küllük ve benzeri şeyler kaldırılır. Normal sakız veya cebinde leblebi gibi şeyler taşınabilir. Psikoterapi yapılabilir. Yoksunluk belirtileri tehlikeli değildir. Tedavi edilmese bile 15 günde geçip gider. Ayrıca Alo 171’den yardım istenebilir.

Son sorum; bir öğretmen olarak sigara içen öğrencilerime, sigarayı bırakmaları konusunda nasıl destek olabilirim?

Çocukların vücut gelişimi beyin gelişiminden önde olur. Bu yüzden çocuklar sık sık hata yapabilirler. Ancak; çocukla konuşulduğu zaman çocuk anlamaktadır. Dinleyin, onlarla vakit geçirin ve sigaranın zararlarını örneklerle anlatın.  Çocuk ona değer verdiğiniz mesajını almalıdır. Eleştirmek, nasihat etmek, baskı kurmak doğru değildir. Örnek olun, sevginizi belli edin. Çocuk kendisine değer verildiğini anladığı zaman özgüveni gelişir. Ailelerle iş birliği yapmak çok önemlidir.

Kişi, sigaranın zararına gerçekten inandığında sigara bırakılmış sayılır.

PSİKİYATRİ UZMANI DOKTOR HANİFİ ALİOSMANOĞLU KİMDİR?

1944 yılında Kilis’in Oylum köyünde doğmuştur. İlköğretimi köyünde, orta ve lise eğitimini Kilis Lisesinde tamamladı. 1965 yılında girdiği İstanbul Üniversitesi Tıp Fakültesi ardından 1967 yılında eğitimine devam ettiği Cerrahpaşa Tıp Fakültesinden 1971 yılında mezun olmuştur. 1976-1980 yılları arasında Erzurum Atatürk Üniversitesi Tıp Fakültesi’nde Psikiyatri ihtisasını tamamlamıştır. 1980 – 1982 yılları arasında Antep SSK Hastanesi’nde, 1982 – 1998 yılları arasında ise Sakarya SSK Hastanesi’nde çalışmıştır. 1998 yılı emeklilik sonrası, Belediye Polikliniğinde 2004 yılına kadar çalışmıştır. Özel Doğa Tıp Merkezinin kuruluşunda yer almıştır. 2014’ten itibaren Özel Vatan Hastanesi’nde psikiyatri Uzmanı olarak çalışmaya devam etmektedir. Bir kızı Eczacı, iki oğlu Mühendis olan Doktor Hanifi Bey şöyle der; Yaşamı, İşini, eşini sevmek başarının temelidir.

Editör: TE Bilişim