Yerel seçimlerde Cumhur İttifakı’nın aldığı yüzde 51,64’lük oy oranının, Cumhurbaşkanlığı hükümet sistemini tartışmaya kapattığını ifade eden Ersin Taranoğlu, kazanılan ve kaybedilen belediyelere bakıldığında ise seçmenin hükümete ikazda bulunduğunu söyledi. Taranoğlu, “Sandığa atılan her oy aslında bir mektuptur. Akıllı siyasetçiler mektubu doğru okur, bazıları uyanıktır tersten okur. Halkın dediği aslında Hakk’ın dediğidir. İktidarın mektubunun arkası da dolu, önü de dolu. Önünde methiye, arkasında ikazlar var. İktidar yalnız ön tarafı okuyup ‘Ne kadar güzel’ deyip kapatabilir, çevirip okursa oradan dersleri çıkarabilir. Onu, iktidarın yöneticileri bilir” dedi. Önemli illerde, ilçeleri kazanmasına rağmen büyükşehir belediyelerinin Millet İttifakı’na geçişini ‘kriz çıkarmayacak şekilde ayarlanmış bir uyarı’ olarak niteleyen Taranoğlu, halkın artık siyasetçilerin birbiriyle çatışmasını değil birlikte çalışmasını istediğini ifade etti.

Taranoğlu, Sakarya’daki seçim sonuçlarının da AKP adına büyük bir galibiyet olmadığını, seçimin kazanılmasına karşın bir başarısızlığın söz konusu olduğunu öne sürdü. Halkın, seçim yaklaşırken yapılan yatırımlara prim vermediğini kaydeden Taranoğlu, “Seçim günü işine bu millet prim vermiyor. Bak, trene vermedi. Treni sen getirmedin. Treni halk, baskısıyla getirttirdi. Tren, hizmet değildir. Hizmet, 2 sene önce yapılsaydı olurdu. Halk, ‘Ben bastırdım, aldım’ dedi. Karşılığında oy almadı. AK Parti hala burada başarılı değil. Hala Tayyip Bey’in oyunun altında… Hatta ittifak halinde girildi, ona rağmen altında… Kazanmak başka, başarılı olmak başka… Bence AK Parti’nin burada kazanması normaldi, zaten kazanacaktı ama başarılı değil. Tarlayı hazırlamak lazım... Sen zamanında sürmeyeceksin, gübre atmayacaksın, sulamayacaksın, hasat zamanında geleceksin, ‘Keselim alalım’ diyeceksin. Yok öyle hikaye, halk bu numarayı yemez” diye konuştu.

Özgür Arık

Türkiye bir yerel seçimden çıktı. Sakarya’da da bunun sonuçları belli oldu. Nasıl değerlendiriyorsunuz?

Ersin Taranoğlu

Cevabım basit ve kolay. Halk, her seçimde siyasi iktidarları, kendisini yönetenleri tartar. Bazen odun kantarında tartar, bazen bakkal terazisinde, bazen de kuyumcu terazisinde tartar. 1989’da bizi odun terazisinde tarttı, kantarın topuzunu kaçırdı. Şimdi kuyumcu terazisinde tartıyor, çok güzel tarttı. Yeter mi?

Özgür Arık

Sakarya için de aynı şey geçerli mi?

Ersin Taranoğlu

Aynı şey geçerli… Mesela Afrika ülkeleri, kış mevsimini bilmezler. Bilmedikleri için orada baharın kıymeti anlaşılmaz. Baharın güzelliği, kış mevsiminin sertliğindedir. Onun için kışın arkasında bahar mevsimi vardır.

Sandığa atılan her oy aslında bir mektuptur. Seçmen, herkese bir mektup gönderir. Akıllı siyasetçiler mektubu doğru okur, bazıları uyanıktır tersten okur. Ama döner dolaşır yine milletin dediğini okurlar. Halkın dediği aslında Hakk’ın dediğidir. Hak adildir.

İktidarın mektubunun arkası da dolu, önü de dolu. Önünde methiye, arkasında ikazlar var. Önünde destek var, arkasında da ders var. İktidar yalnız ön tarafı okuyup ‘Ne kadar güzel’ deyip kapatabilir, çevirip okursa oradan dersleri çıkarabilir. Onu, iktidarın yöneticileri bilir. Ben böyle diyorum, siz onu Ali İhsan Bey’e (AKP Seçim İşlerinden Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı ve Sakarya Milletvekili Ali İhsan Yavuz) soracaksınız. Öyle bir mektup var mı yok mu, onlar bilir.

Tuncer Kalaycı

Sakarya için mi diyorsunuz?

Ersin Taranoğlu

Yok, Türkiye geneli için söylüyorum. Burası için bir şey söylemiyorum. Burada AK Parti’nin bir kabahati yok. Kabahatli olan Cumhuriyet Halk Partisi’dir. Ben AK Parti’ye niye kızacağım ki burada?

Halk, Türkiye’de 3 tane şey söyledi. Bu benim için gizli saklı bir şey değil, seçimden önce de söyledim, bu konuda iddialaştım. Önce dedi ki; ‘Tayyip Bey’in Cumhurbaşkanlığını tartışmıyorum kardeşim. Yüzde 51,5 verdim. Kimse tartışamaz. Beğenirsin-beğenmezsin ayrı hikaye, ben tartışmıyorum’ dedi. Tartışanlar da boşa konuşmuş olur. Yüzde 51,5’i aldı. O iş bitti.

Cumhurbaşkanlığı hükümet sistemi vize almıştır. Bunu da tartışamazlar. Zaten Kılıçdaroğlu da beyanatında ‘Bu bir mahalli seçimdir. Biz bunu başka yerlere çekmeyiz’ dedi. Demek ki bu seçimde elde ettiğimiz iki tane sonuç; Tayyip Bey’in Cumhurbaşkanlığını tartışmak siyasi abestir. Cumhurbaşkanlığı hükümet sistemi yoluna girmiştir. Parlamenter sistem rüyası görenler artık bu rüyayı gerçekleştiremeyeceklerdir. Bu sonuçlar kesindir.

Mektubun arka tarafında bazı sonuçlar var. Mesela Ankara ve İstanbul… Orada da sonucun içinde bir sonuç daha var. İkisinde de belediye meclislerini ve ilçe belediyelerini Cumhur İttifakı’na verdi. Başkanlığı Millet İttifakı’na verdi, meclisi ve ilçe belediyeleri Cumhur İttifakı’na verdi. Halk burada diyor ki; ‘Seni tartışmıyorum ama yolun yol değil. Tarzını değiştir. Sana yüzde 51,5 vererek kriz çıkartmıyorum, öyle ince ayar yaptım ki kriz çıkartmıyorum.’

Düşünsenize, Cumhur İttifakı’nın oyu 45’te kalsaydı, bugün ne doların nerede olduğunu kimse tahmin edebilirdi ne de Türkiye’yi kimse tahmin edemezdi. Başka şey konuşuyor olurduk. 51,5’i verdi, ‘Kriz istemiyorum’ dedi. ‘Ama Ankara ve İstanbul’u bunlara verdim’ dedi. ‘Bunlara da çok güvenmiyorum aslında. Senin yüzünden bunlara verdim’ dedi. ‘Mecliste de bunları denetle, bunların başının nereye gideceği belli olmaz. Meclisin çoğunluğunu da Cumhur’a verdim’ dedi.

İkisine de orada ne dedi biliyor musunuz? ‘Adam olun, bir araya gelin, kavga etmeyin. Düdük bende. Çalışın, hizmet edin’ dedi. Bu seçimlerden benim gördüğüm bu. Cumhur İttifakı’nın Adana’yı kaybedeceği belliydi. Antalya’yı kaybedeceği, Mersin’i kaybedeceği belliydi. Bunlar hiç lades değil. Bunları kaybedeceği çok netti.

Her zaman hizmet esas değildir. Belirleyici olan her zaman hizmet değildir. Mesela AK Parti’nin en doğru adayı Antalya adayıdır. Ama kaybetti, kaybeder ve kaybedecekti. CHP’nin Adana adayı, çok müthiş doğru bir adaydı. Oradaki oylar Cumhuriyet Halk Partisi’nin şahsına değil, bizatihi adama. Çok net.

Sonra bir şey daha dedi bu halk. ‘Bu kamplara bölündünüz ya… Sağcı-solcu, o partili-şu partili… Bu işleri bırakacaksınız’ dedi. ‘Bir araya gelip beni düşüneceksiniz’ dedi. Onun için Cumhuriyet Halk Partisi, 3-4 tane kendi tarlasının dışından aday gösterdiği için kazandı. Mesela Antalya’da kazanan çocuk, benim siyasete soktuğum çocuk. Pırlanta bir çocuktur. Solcu falan değildir. Çok güzel, doğru bir insandır. Bilmezsiniz, karısı engellidir, karısına bakar. Bu, çok büyük bir erdemdir.

Cumhuriyet Halk Partisi’ne dedi ki, ‘Bu ideolojik kafanızı bırakın. Bıraktığınız için ben sizi ödüllendiriyorum’ dedi. İkisinin de adayı sağdan gelmedir. Mesela İstanbul, Ekrem İmamoğlu benim akrabamdır. Babasıyla biz siyaset yaptık. Ekrem ANAP’ın Gençlik Kolları’ndaydı. Onunla da samimiyim.

Türkiye’de siyasi partiler, başka mahallelerden oy alırlarsa iktidar oluyorlar. Kendi mahallesinin oyu hiç kimseye yetmiyor. O yüzden, Tayyip Bey ‘Milli Görüş gömleğini çıkarttım’ dediği için böyle oldu. Onun eski gömleği yüzde 3’te kalıyor. Çünkü bizim mahalleye talip değil. Anavatan Partisi niye kazanıyordu? Her mahalleye hitap etti.

Halk dedi ki; ‘Teker teker hiçbirinizin fiyakası yok. Bütün fiyaka bende… Bir araya gelirseniz adam olursunuz.’ Halk, siyaset tarlasını bu seçimde altüst etti. Tarlayı sürdü. Muhafazakar takıma dedi ki; ‘Siz ümmetçilikten biraz vazgeçin, milliyetçilerle haşır neşir olun, birbirinizle kavga etmeyin.’ Solculara da dedi ki; ‘Bu solcu işlerini bırakın. Biraz daha kentli, modern bir parti olun. İdeolojik gözlüklerinizi bırakın, başkalarıyla barışık olun.’

Anavatan Partisi modern bir partiydi. İnsana insan olduğu için değer veriyordu. Fikrinden dolayı bakmıyordu. Şimdi burada insanlar sayım yapıyor. Saadet Partisi, MHP, CHP, HDP sayım yapıyor. HDP Kürtleri sayıyor. MHP ülkücüleri sayıyor. Saadet Partisi ihlaslı Müslümanları sayıyor. CHP de solcuları sayıyor. Onun için CHP kampanya yapıyor 25, yapmıyor 25, çok iyi yapıyor 25, çok kötü yapıyor 25… Çünkü sayım yapıyor.

Şadi Tanış

Türkiye’de bunu Tayyip Erdoğan yapmıyor mu?

Ersin Taranoğlu

Yönetmek başka, seçim başka…

Tuncer Kalaycı

Sözünü ettiğiniz mesajı, vatandaş hür iradesiyle mi verdi? Seçim kampanyaları eşit koşullarda mı gerçekleşti?

Ersin Taranoğlu

Bak, ben bu lafa inanmam.

Tuncer Kalaycı

Ben söylemiyorum, vatandaşın söylemesi.

Ersin Taranoğlu

Bu lafa hiç itibar etmem. Çünkü bizim milletin şöyle bir özelliği var: Mahkemesini kendi içinde kurar. Halka açık değildir. Terazisi doğru tartar. Tahsili azdır ama meseleyi doğru okur. Gelir, içeride doğru oy atar.

Tuncer Kalaycı

Eşit koşullarda mı gerçekleşti? Onu soruyorum.

Ersin Taranoğlu

Eşit koşullarda girdiler. Neden? Ankara’yı aldın işte… Adana’yı aldın, Mersin’i aldın, Bursa’da zorladın, İzmir zaten senindi.

Tuncer Kalaycı

Peki, eşit koşullarda girseler nasıl olurdu?

Ersin Taranoğlu

Zaten eşit koşullarda girdiler diyorum.

Tuncer Kalaycı

Siz, yerel seçimlere uzun bir zaman kala çıktınız, projelerinizi açıkladınız. Medya yer vermedi, yakındınız. Niçin yakındınız?

Ersin Taranoğlu

Bize yer vermediği için yakındım.

Tuncer Kalaycı

Diğer adaylarla aynı koşullarda mıydınız? Aynı şeyden muhalefet yakınınca niye ‘eşit koşullarda’ diyorsunuz?

Ersin Taranoğlu

Cumhuriyet Halk Partisi, İstanbul’da bu kadar oyu hiç aldı mı? Antalya’da hiç aldı mı?

Tuncer Kalaycı

Aldı. İstanbul’da geçen seçimde aldı, biliyorsunuz. Aldığı oyların çalındığı da iddia edildi.

Ersin Taranoğlu

Bu çalınma işine hiç inanmam. Kaybedenler hep öyle der.

Tuncer Kalaycı

Peki, şu an AKP niye öyle diyor?

Ersin Taranoğlu

O da aynı hatayı yapıyor. Siyasette kaybedenin fiyakası bozuluyor. Zor, asaleti bozuyor. Ben, 2 tane genel seçim 1 tane de mahalli seçim idare etmiş bir siyasetçiyim. Türkiye’nin en iyi yaptığı iş seçimdir. İçinde rutin dışı davranışlar olmuyor mu, oluyor. Herkes yapıyor. Her parti yapıyor. Ama bunlar işin özünü değiştirecek çizgide değil. Yani bir siyasi parti, ‘Oyum çalındı, yanlışlık yapıldı’ falan diyorsa işin özünü görmek istemiyordur.

Türkçe konuşalım. Siyasette bazı mahalleden oy alanlar kazanıyor. Tayyip Bey 2002’de başka mahalleden oy aldı. AK Parti’nin 2002’deki seçiminin içinde sol oylar da vardı. Artık yok. Zaman içerisinde bu sol oylar gitti. Sonra kentli oyları gitti. Bunu da kendi yaptığı siyasetlerle kendisi sağladı. Şimdi AK Parti’nin içindeki oylar, milliyetçi ve muhafazakar oylar.

Kentli oylar, merkez sola ve sağa yakın kentli oyları vardı, bunları kaybetti. Bunları da siyasetiyle kendisi kaybetti. Türkiye’nin kalıbı, 50 senedir değişmez. 35-65… Bu kalıp, son 50 seneye bakın, hep 35-65’tir. Hiç değişmez. Bunun 25’i CHP’dir, 10’u HDP’dir. 1977’de bir kere Ecevit’in zamanında yüzde 40 oldu. Ecevit de sağdaki gariban takımından oy aldı.

Özgür Arık

Sayın Bakan’ım, az önce halkın ‘Onu-bunu bırakın, beni düşünün’ dediğine vurgu yaptınız. Çok da tecrübeli bir siyasetçisiniz. Biraz oradan biraz buradan alıp onu harmanladığınız takdirde felsefede bunun karşılığı eklektizm olur. Siz bunu mu onaylıyorsunuz? Siyasi partilerin bir kişiliği, bir dünya görüşü olması gerekmiyor mu? Demokrasi de zaten bunun üzerine tesis edilip yükselen bir şey değil midir? Asıl sorun renksizlik değil midir?

Ersin Taranoğlu

Hayır. Siyaset, sonuç alma sanatıdır. Bütün uğraş budur. Belediye başkanı, bakan, milletvekili, şampiyon olacaksın. Oradan da resme bakacaksın. Adapazarı’nda sol profilli bir adam koyarsan kimse sana oy vermez. Niye? Çünkü bu halkın çoğunluğu sağ seçmendir.

Özgür Arık

Tapulu mu bu?

Ersin Taranoğlu

Realite burada.

Özgür Arık

Benim, parti olarak görevim bunları ikna etmek değil mi?

Ersin Taranoğlu

Sen, ömrün yeterse ikna etmeye devam et.

Özgür Arık

Öyle diyorsunuz ama Ecevit’in 70’li yıllarda yaptığı odur. Sizin eklektizm tarzınız da partinizin sonu olmuştur.

Tuncer Kalaycı

70’li yıllardaki Ecevit tanımınıza ben de katılmıyorum. Özellikle 77’de Ecevit’in yüzde 40’lara ulaşarak seçim aldığı seçimde sloganları çok sertti ve sağcılardan oy gelmesi mümkün değildi.

Ersin Taranoğlu

O benim görüşüm, bu da sizin görüşünüz. Ben mühendisim. Matematik hiç yalan söylemez. Sizin dediğiniz doğruysa Türkiye’de yüzde 40 sol seçmen varsa…

Tuncer Kalaycı

Hayır, tabii ki değil. Biz tartışmıyoruz. Sadece nedenini sorguluyoruz.

Ersin Taranoğlu

Dediğiniz doğruysa yüzde 40 sol seçmeni bir daha hiç gözükmedi. O zaman ‘nerede bu 5 puan’ diye Türkiye’de sol partilerin arayıp bulması lazım.

Orhan Topçu

Sayın Bakan’ım, Eylül 2015, Şükrü Küçükşahin’le Hürriyet’te çıkan bir röportajınız var. Diyorsunuz ki; ‘Eyfel Kulesi’nin altında otururken ben huzur buluyorum, rahatlıyorum. Ülkeme gelince gerginlik var. Sokaklar karışık, rahatlığımız ve huzurumuz yok.’ 4 yıl önce bunu söylüyorsunuz. Şimdi nasıl seçimde eşitlikten bahsediyoruz veya bu olumsuzlukların olduğu bir ülkede seçmenin, tercihini nasıl yaptığını ve bilinçli olduğunu söyleyebiliyoruz?

Ersin Taranoğlu

Söyleyeyim mi? Bir; Türkiye’de kaç tane gazete okunuyor. İki; Türkiye’de televizyonun ve haberlerin izlenme oranı ne? Üç; kaç tane kitap okunuyor? Dört; burada bir konferans verelim, halktan kaç kişi geliyor? Şimdi bunları açıp cevaplarına baktığımız zaman hepimiz ittifak ediyoruz. Türkiye, az gazete okuyor. Az televizyon takip ediyor. Seyretmiyor demiyorum. Çok televizyon seyrediyor ama izlemiyor. Kitap okumuyor, konferans gibi etkinliklerle bir ilgisi yok.

Dolayısıyla bizim o söylediklerimize bakmayın. Medya beni burada belediye başkanı yapamaz. Ama medya burada benim aleyhimde yazı yazabilir. Zaten yaptığını da yaptı. O gün şikayet ettim ya… Benim, halk nezdindeki gerçek değerimin oluşmasında medyanın menfi bir katkısı olmaz. Çünkü halk, teslim eder. Zaten Tayyip Erdoğan burada bir araştırma yaptı, ben dahil yan yana kimin ne oy aldığını biliyorum ben. Mesela sizin gazetenizin dışında benimle ilgili doğru yazan gazete yok. Buna rağmen ben yine çok iyi yerde çıktım.

Diyorum ki; ben siyasette, seçimde bir şey öğrendim. Seçime mağlup girip galip çıkmak yok. Çıkamazsınız. Ama seçime galip girip mağlup çıkabilirsiniz.

Özgür Arık

Bunun tersi örnek olamaz mı Sayın Bakan’ım?

Ersin Taranoğlu

Olmaz. Galip girip mağlup çıkabilirsiniz ama mağlup girip galip çıkamazsınız. Bu şu demektir: Galipsinizdir, güçlüsünüzdür. Muhakkak kazanacaksınızdır, aday hatası yaparsınız. Hendek gibi… Karapürçek, Pamukova gibi… AK Parti için Ankara ve İstanbul adayları gibi… AK Parti’nin Ankara ve İstanbul adayları yanlıştır.

Özgür Arık

Binali Bey yanlış mı?

Ersin Taranoğlu

Yanlıştır. Bunu AK Partililer söyleyemez. İstanbul’da o kadar sıkıştı ki as kozunu oynamak zorunda kaldı. As koz parayı aldı-almadı, ayrı hikaye…

Orhan Topçu

Adayın doğruluğu ya da yanlışlığını, aldığı oy oranına göre mi değerlendiriyorsunuz?

Ersin Taranoğlu

Tabii ki, ona göre değerlendiriyorum. Yoksa kişilik, insanlık deyip bakarsan Binali Bey, Ekrem İmamoğlu’ndan daha başarılı bir belediye başkanı olur. Ben, burada kim seçilirse seçilsin, hepsinden daha iyi belediye başkanlığı yaparım. Ama onlar seçiliyor, ben seçilmiyorum. O ayrı hikaye… Takdirle tasvipleri karıştırmamak lazım…

Mesela 1999 seçimlerinde Süleyman Demirel bir hata yaptı. Rize’ye geldi. Rizeliler aşağıdan laf attı, ‘Burada Mesut’a vereceğiz’ deyince ‘Hamsi kavağa çıkar mı?’ dedi. Biz bu lafı aldık, Samsun’dan Artvin’e kadar başka hiçbir şey yapmadık, ‘Hamsiyi kavağa çıkartın’ dedik. Adama her vilayette birer vekile mal oldu.

Seçmene bak. Tayyip Erdoğan’ın tahsisine bakalım. 2002’de ne yaptı adam? Soldan adaylar var, genç adamlar var, tanınmayan genç insanlar var, onları milletvekili gösterdi. Şimdi bak, seçmenin 35 yaş altındaki kısmının oranı kaç biliyor musunuz? 18-35 yaş arasında 17 yaş grubu var. Her yaş grubunda 1,3-1,4 nüfus var. 17’yi 1,4’le çarp, yaklaşık 25 falan yapar. Yaklaşık 25-26 milyon seçmen var. Neredeyse seçmenin yarısına yakın kısım… Sen, 70 yaşında adamı aday gösteriyorsun.

Ben 2002’de aday olsam kesin burada baraj altında kalırdım. Çünkü adam dedi ki bana; ‘Ben askerden geldim sana oy attım, 50 yaşına geldim yine sana oy atacağım. Yeter yahu, Ersin’den başka adam yok mu?’ dedi. Bıkıyor seçmen. Sen şimdi Ankara’da Kayseri Belediye Başkanı’nı koymuşsun, yaşı benden büyük. İstanbul’a koymuşsun 70 yaşında adamı…

Şadi Tanış

Muhalefetin adayı da yaşlı ama…

Ersin Taranoğlu

Halk değişiklik istiyor. Buna en yakın parti sensin. Sonra adam baktı ki başkanı değiştiremiyor, partiyi değiştirdi. Orada Cumhuriyet Halk Partisi’ne, Mansur’a (Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Mansur Yavaş) oy verenlerin arasında MHP’lilerin oyu var, kentlilerin oyu var, Kürtlerin oyun var, kendi sol oyu var. İlk defa Cumhuriyet Halk Partisi kendi mahallesinden oy kaybetmedi. Bunlardan oy aldı. Bu kalıcı mı değil mi, önümüzdeki 5 yıla bakacağız.

Ben siyaset yaptım. Adapazarı’nda gitmediğim köy yok. Kerelerce… AK Parti milletvekilleri köye gitmiyor ki… Ben, Tayyip Erdoğan’la yan yana gelsem soracağım soru şu: ‘Bu aldığınız oyda, parti teşkilatınızın, teşkilat olarak katkısı ne? Bunu ölçün. Milletvekillerinin, bakanların, adayların katkısını ölçün, bir de liderin katkısını ölçün.’ Buradan ‘Lider’ çıkar.

Diğer partilere baktığınız zaman başka şeyler çıkabilir. Ben, bu seçimlerde AK Parti’ye gittim İzmir Karabağlar’da yardım ettim. Her hafta gittim geldim. Çünkü oradaki çocuk, benim ilk merkez ilçe başkanı yaptığım çocuktu. Sonra AK Parti’ye girdi, çok güzel bir çocuktu. Millet İttifakı’yla Cumhur İttifakı arasında, 24 Haziran seçimlerinde 70 bin fark vardı, 30 bine düştü. 40 bin fark kapattık. Ben, 6 ay önce gitseydim seçimi alırdı.

6 ay önce İstanbul, Ankara, Antalya’nın farkında olsaydı AK Parti de alırdı. Ama onlar gerçeği görmek istemiyorlar. Ben burada bir beyanat verdiğim zaman Ali İhsan Yavuz, ‘Rol çalmayın’ dedi. ‘Buyur, sen çal rolü’ dedim. İşte millet rolünü çalar.

Dolayısıyla seçim günü işine bu millet prim vermiyor. Bak, trene vermedi. Treni sen getirmedin. Treni halk, baskısıyla getirttirdi. Tren, hizmet değildir. Hizmet, 2 sene önce yapılsaydı olurdu. Halk, ‘Ben bastırdım, aldım’ dedi. Karşılığında oy almadı. AK Parti hala burada başarılı değil. Hala Tayyip Bey’in oyunun altında… Hatta ittifak halinde girildi, ona rağmen altında…

Kazanmak başka, başarılı olmak başka… Bence AK Parti’nin burada kazanması normaldi, zaten kazanacaktı ama başarılı değil. Dolayısıyla seçime partiyi hazırlamak lazım... Tarlayı hazırlamak lazım... Sen zamanında sürmeyeceksin, gübre atmayacaksın, sulamayacaksın, hasat zamanında geleceksin, ‘Biz iyiyiz, keselim alalım’ diyeceksin. Yok öyle hikaye, halk bu numarayı yemez.

Halk, bu seçimde bunları ikaz etti. AK Parti de ilk defa kalesinde gol görünce kaleci şaşkın… ‘Biz kaç seçimdir, 17 maçtır gol yemiyorduk, şimdi gol yedik. Eyvah, ne oldu?’ dedi. Şimdi onun şaşkınlığını yaşıyorlar.

Editör: TE Bilişim