Asrın liderimiz, bir seçim mitinginde, “bizim rahmetimiz, gazabımızı aşacaktır inşallah” buyurdu…

Dinleyenler alkış kıyamet…

https://www.youtube.com/watch?v=Tr5hnF0lJrY

Gazap konusuna girmeyelim, bilen biliyor … 

Rahmet, Arapçada ‘merhamet etmek fiilinin köküdür.

Ve bunun sıfat hali ise ‘rahim’dir ve ‘merhamet eden’ manasına gelir.

Türkçeye tedavül olunduğunda da durum aynıdır.

Bu sıfatın ilahiyattaki karşılığı ‘Er-Rahim’dir ve bu da Allah’ın Kuran’da geçen 99 isminden biridir.

Yine Allah’ın o muhteşem isimlerinden;

   - Er-Rahman, ‘dünyadaki bütün mahlukata merhamet eden, şefkat gösteren’,

   - El-Vasi ise, ‘Rahmet ve Kudret sahibi, ilmi ile her şeyi ihata eden’, anlamlarını taşımaktadır.

Yani; (Kuran’da geçen isimleriyle) Allah cc, rahmet etmenin yalnızca kendisine mahsus bir kudret olduğunu belletiyor bizlere…

Yetmiyor, kudretinin bir tecellisi olarak; Enbiya süresi 107nci ayette de, “Ey Muhammed, seni ancak alemlere rahmet olarak gönderdik” buyuruyor.

Gündelik hayatımızda; ‘Allah rahmet eylesin’ veya ‘Allah’ın rahmeti ve bereketi üzerinize olsun’, dileklerini hep duyar, sıkça da kullanırız.

Lakin, ‘Hz. Muhammed rahmet eylesin’ ya da ‘Hz. Muhammed’in rahmeti ve bereketi üzerinize olsun’ dendiğine şahit olanınız eminim ki yoktur …

Dahası;

Hz. Muhammed’in (sav) de kendisinde böyle bir yetki ve kudret gördüğüne dair tek bir hadis veya intikal duyanınız da olmamıştır.

 Allah cc, Muhammed süresi 19ncu ayette Nebî’sine seslenirken;

Ey Muhammed, hem kendinin hem de mümin erkeklerin ve mümin kadınların günahlarının bağışlanmasını dile” ayetiyle Peygamberimizin yetkisinin ancak ‘Allah’tan dilemek’, yani şefaat etmek olduğunu buyuruyor.

Şimdi;

Allah’ın emri ve Peygamberin kavli böyleyken;

Allah’ın Nebi’sinde dahi olmayan rahmet etme yetki ve kudretini kendisinde görenlere sormak lazım,

“Bir aciz kulun diğer kullar üzerine rahmet etmesine ilişkin Kuran’da bizim göremediğimiz bir yetki devri varsa gösterin de öğrenelim”.

Ama göstermek de yetmez. O yetkinin zatınıza devredildiğine dair mazbatayı da göstermek icap eder.

Eğer yoksa;

Allah’ın apaçık emirlerini ve isimlerinin anlamını böylesine tahrif eden bu tür yaklaşımlara ve buna itibar edip arkasından gidenlere peygamberimiz şefaat eder mi…???