Erkan Acar eli korkmadan sıkılacak adamdı…
Süvari subayıydı…
Atına bindiğinde kadınların kaçamak bakışlarını dillendirir, ünlü kahkahasını patlatarak, atının dizginlerini kısıp hayvanı sağa sola oynatarak karşılık verdiğini anlatırdı…
Emekliliğinin ardından Çeşme Meydanı’ndaki ata ocağına dönmüştü…
Evinin altındaki kahvehanede dostlarıyla tavlanın başına geçer, her gelen zar için kafiyeli bir nükte savurur, tavla hanesinin üstünde pulları bir şarkı gibi dolaştırıp keyfederdi…
Ödünsüz bir Atatürkçü idi…
Sıkı bir CHP’liydi…
Söz konusu Gazi Mustafa Kemal ve CHP olunca söze ağır ağır başlar, sözü büyük bir coşkunluk içinde bir solukta bitirirdi…
Zaman göz açıp kapayıncaya kadar geçiyor, Erkan Acar öleli 4 yıl olmuş…

***

Bir gün CHP kongrelerinden birinde beraberdik…
Kolumu tutup karşımızdaki birini gösterdi.
-Bak şuna!, dedi…
Bak şuna dediği adama baktım:
-İnsanoğulları iki çeşittir, dedi, bir çeşidi iyi günlerde arkadaş sever, sözden anlar olurlar. Öbür çeşidi sıkıntı içinde olmadıkları vakit en olgun, en sevilmeye değer adamlarıdırlar; ama, kara günlerde kendilerine ayar veremezler…
Atının üzerindeki adam kimliğini hep koruyan bu adamı meraklı gözlerle dinliyorum…
O sürdürüyor:
-Amma velakin birinci çeşit kahyasız yapamaz, illa bir efendi bulurlar, efendilerinin yellenme menzilinde barınırlar, pohpohçudurlar. İkinci çeşit bunun tersine, hep acelecidir, hep kızgındır. İşin içine sabır, akıl katmaz. Mizacı bu olunca adı önce çıkıntıya sonra da uyumsuza çıkar. Şu sana gösterdiğim birinci çeşitlerdendir. Ben kendi payıma ikinci çeşidi birinciden daha üstün görürüm. Sen ne dersin?
Ben ne diyeyim!..
Şuna bak dediği adam, o kongrede parti başkanlığına adaydı, diğer adaya yönlendirme yaptığını düşündüm, sustum…

***

Erkan Acar, keşke bugün aramızda olabilseydi…
Sorusuna cevap verirdim…
Derdim ki:
Ben üçüncü çeşidi severim, ne aydınlık günde yüze ağız dolusu güleni, ne karanlık günde aceleci davranıp arabayı şarampolden aşağı yuvarlayanı üstün görürüm… Ve öyle sanıyorum ki, bütün büyük işler bu üçüncü çeşidin elinden çıkar…

***

Şimdi bu yazıyı okuyan kimi CHP’li dostlar diyecekler ki, “ – Ey Özgür Arık, sen neyi anlatmak istiyorsun!.”
Vallahi ben de bir şey anlamadım…
Siz bir şey anladınız mı?..
Kongre sürecine giren CHP haberlerinin yerel medyada köpürmesinden mi etkilendim ne?..