Özgür Arık, Bizim Sakarya Gazetesi’ndeki söyleşileriyle, şehir halkını  Sakarya’nın Sakarya olduğu harika yıllara götürüyor.

     Özgür’ün her söyleşisi, Şehrin belli İş- İşleyiş Dönemi Tarihi gibi. Hemen her söyleşi, şehrinde iz bırakmış Anı Kitabı yazması gereken kişilerin paylaşımları.

    Valiliğin, Kültür ve Sanatın, Sporun, Tarımın, Siyasetin, şehrin tarih kesitleri.

                                                             ***

    Ayhan Alişan ile yaptığı son söyleşi Çarşamba günü gazetemizdeydi. Büyük bölümü de, “ şehir halkının gözü önünde oynanan, Adapazarı Şeker Fabrikası Trajedisi!” gibiydi.

      Benim gözümde ise, tüm Sakarya Köylüsü ve Köyleri, tarım arazileri, meraları üzerine yıllardır kurgulanan bir Kötü Trajedi! Siyaset, bu trajedinin bir gün sorulacağını bilmeli.

      Ayhan Alişan ile yapılan söyleşi en somut örnektir. Aydemir Horozlu gibi bir ismi de Sakarya’ya hatırlatan Özgür önemli bir görev yapıyor.

     Çünkü; Sakarya Köylüsü hakkını arayacak lider karakterler arıyor. O kuşağın ATSO (şimdiki SATSO) Meclisi’ndeki isimlerinden bir kesiti yakında yazacağım.

     Bugünün siyaset dünyasında at koşturanlar, Adapazarlı’nın kalmadığı Sakarya’da meydanı nasıl boş bulduklarını O isimleri okuyunca ancak anlar!

                                                               ***

      Ayhan Alişan’a, Etbalık Kavşağı’nda Yeni Karasu yoluna yapılan Üst Geçidin fotoğraflarını çekmek için gittiğimde uğramıştım.

     Nasıl bir dava adamı olduğunu o gün daha iyi anladım. Rahatsızdı. Gelme diye ısrar etmeme rağmen, acılar içinde kalkıp geldi. Sohbet APEK’siz olmazdı.

  Tüm Türkiye, Şeker Pancarını ve Fabrikaları konuşuyor. Ama, Ayhan Alişan’ın içinde yaşadığı Pancar Acısı, Şeker Fabrikası, APEK acısı içini yakıyordu.

      Özgür Arık, O Trajediyi şahane ve rakam rakam O söyleşide Sakarya’ya sunmuş. Aktörler de hala Sakaryalının belleğinde tek tek duruyordu.

     Ayhan Alişan’ın şu söylemi Adapazarı Şeker Fabrikası Tarihi’ne geçer:

      “ Eski yıllarda Adapazarı Pancar Ekicisi ile Fabrika arasında bir duygu vardı. BU FABRİKA BİZİM!” Şeker Fabrikası hala orada; Alişan’ın söylemi unutulmasın!

                                                                ***

   Burada; Sakarya Medyası’nın bir armağanını es geçemem! Sakarya Medyası, Donatım Traktör Fabrikası arazilerinin Kent Park oluşunda büyük görev üstlendi. Medya, her şartta şehrin medyasıdır.

    Sakarya Büyükşehir’e ve SBB Meclisi’ne de, Kent Park isminin,“ DONATIM PARK !” olarak düzeltilmesi için teşekkür ederiz.

     Kent Karakteri bir isim geri döndü.

     

                                   MAKİNENİN YAPTIĞI KÖFTE : -(       

     Sakaryalılar 50 yıldır şunu çok iyi izlerler. Dönerci mi iyi iş yapıyor; herkes dönerci dükkanı açmak için ortalığı yangına çevirir.

     Bir ara herkesin bilardo salonu açma yarışı başladı. Sonra Kadın Kuaförleri modası yaşandı. Arkası erkek kuaför salgını ile geldi; herkes kuaför…

     Neyse; yazı başlığımı unuttum yine, nerelere savruldum: Ve, Islama Köfte dükkanı açma yarışı başlamasa zaten hayret ederdik!

                                                                      ***

     Adapazarı Islama Köftesi deyince, orada şöyle bir dururuz. O kemik suyuna batırılmış ve iyi kızarmış ekmek bazen köfteden bile daha lezzetli gelir.

     Ekmeği bilerek öne çıkardım. Kimse kusura bakmasın, artık bir porsiyon köfte 20-25 yıl önceki köfte kadar doyurucu (?) değil; tepeleme ekmek.

     Yine de, ıslama köfte bile yiyeceksen, nerede yemen gerektiğini bileceksin. Hatta, Orada bile memnun kalmadığında, “ Eskisi gibi değilsiniz!” diyeceksin.

      Dedim ya; bildiğiniz, güvendiğiniz mutfaktan şaşmayın. Çünkü?

                                                                    ***

    Tatilden dönüyoruz. Ülkenin zincir köftecilerden birisine girdik. Tadına doyamadık. Aradan 3-4 saat geçtiği halde hala tadı-aroması ağzımızda.

    Derken içimizden birisi döküldü; “ Ya ben bu makineleşmiş yemek işlerini hiç yemem… Köftede de herkes Köfte Harcı diye bir şey tutturdu!

   Saatlerce hazmedemem… Kızarmış patates istedik. O ara lavaboya giderken, elemanın birisi koca naylon çuvalla hazır dilim patatesleri mutfağa götürdü.

   Kızarmış patates masaya geldiğinde 2-3 tane ağzıma attım, o kadar.”   

                                                                    ***

     Yol boyu bunları saatlerce anlattık. İşin sağlık yönü başka, esnaflık bölümü çok daha başka. Ahlaklı-Erdemli esnafına sahip çık, gerisini geç.

      Sakın, “ Kamu denetimi var…Sağlığa aykırı hiçbir mutfağa izin verilmiyor. Hijyen kontrolü % 5 var..” gibi bir masala da inanmayın. Denetleme yok…

     Keşke,“ Şehir Esnafı-Esnaf Odaları ve meslekler kendi denetimlerini kendileri yaparlar!” diyebilsem! Marka oluruz; ama lafla marka olunmuyor.

      Makine feriştahını da yapsa; köfte de, kızartma da ehlinde yeniyor!