Sevgili okurlar,
Günümüzde, farklı bir ‘gelecek kavgası’ yaşanmaktadır.
Bir yanda ‘açlık’ ile boğuşanlar, bir yanda ise ‘bolluk’ denizinde ayak sallayanların dünyasında, ‘geleceği yakalamak’ elbette zordur.
Bugün ABD Birleşik Devletleri (Amerika), dağıtılan Sovyet Sosyalistleri Birliği mirasına sahip çıkan Rusya Federasyonu, Çin, Hindistan ve hatta Avrupa ile derin bir kavgaya tutuşmuştur.
Demek ki, büyük ülkelerin de “ gelecek” endişeleri var, bu manada!
“Dünya düzeni hakimiyeti, paylaşmamak, enerji yataklarını kontrol, silah satımı, güvenlik jandarması..” hassasiyetleri, çeşitli olaylarla karşımıza çıkıyor..
Elbette, bu manada “geleceğe yatırım” büyük önem kazanıyor..
Geliştirilen stratejik ve nükleer silahlar, dünyamızı cehenneme çevirecek sayıda arttı ve sorumsuz siyasetçilerin elinde bulunuyor..
Bazı ülkelerin bir birlerine kafa tutmaları, hasım rol üstlenmeler, paylaşımlarda çıkan sorunlar, müdahale alanlarındaki rahatsızlıklar, bizi gelecek için endişelendirmeye yetiyor bile!
Şurada dibimizde, gözlerimizin önündeki Suriye ve Irak’ta, olup bitenleri anlayan, bunlara kafa yoran kaç kişi var içimizde?
1973’lü Yıllardan başlayan PKK Terör olgusunun ülkemize, yani Türkiye’ye maliyeti nedir, hesaplamak mümkün müdür?
Yılların içinden gelen birlikteliklerimizi bir kenara atarak, başka safta yer alan, eline silah alıp, farklı mazeretler üretenlerin, arkasında kim ve kimler vardır ki?
Evet, PKK Teröründen söz ediyorum..
Yurdun her yanına, tabutlar gönderen ve bizi acı içinde boğan, bu zulmün sahipleri, farklı düşünceler ile beslenen ve dağlara sürülen zavallı Kürt gençlerimidir?
Oyunu iyi anlamalıyız!
Bu oyunun arkasındakileri de iyi bilmeliyiz!
Türkiye’yi bölgesinde zayıf düşürmek, tekrar Sevr’i dayatmak, oyalamak, savaş hali içinde bırakmak, üretimden alı-koymak, iş yapamaz hale getirmek, siyasette bin-bir çıkmazı bizlere empoze etmek, kaos yaratmak, kafaları bulandırmak,.. kim ve kimlerin işi olabilir?
Kısacası, kardeşi, kardeşe düşürmek isteyenlerin nihai hedefleri ne ola ki??
Dünyada, hâkimiyet alanları el değiştirirken, yeni güç odakları ortaya çıkarken, biz Türk Milleti olarak, oyunların farkında olmalıyız!
Siyasetçisi ile memuru, işçisi, aydını, çiftçisi, sade vatandaşı ile uyanık olmalıyız..
Atalarımızın söylediği gibi,’ su uyur, düşman uyumaz!”
Türkiye’de, 2002 yılından bu yana yaşanan olayları iyi analiz edip, geleceğe bu minvalde bakmak bile yeterlidir..
Ama ülkenin zenginliklerini ele geçirmiş bir siyasi küme, ödün vermeden, paylaşmadan, sormadan, danışmadan, hakimiyetini sürdürme kararı içinde, belirsizliklere yelken açmayı, kendinde hak görüyor..
Siyasete bulaşmamış, kenarda ne olup bittiğini anlamaya çalışan vatandaşlarımızın, gelecek kaygıları içinde olmaları elbette haklılığını koruyor..
İhaleden pay alamayan, çocuğunu siyasi etiket nedeni ile bir işe sokamayan, kepengini açtığı dükkanında siftah yapamayan, tarlada ürettiğini, hak ettiği ücrete satamayan, hareket alanları gittikçe daralan, kanunlarla sıkboğaz edilenlerin feryadını iyi anlamalıyız..
Bakınız küçük bir hesapla, 2002 Yılında normal bir emekli maaşı ile kaç dolar alıp, bugün itibarı ile 2018’deki emekli aylığınız ile kaç dolar alabiliyorsunuz?
Kısacası, bu “siyasi kör dövüşte” kaybeden, sadece emekliler değil, her kesim ve sade vatandaşta büyük kayıp içindedir..
İşte memleketin son hali bunu gösteriyor!
Böyle durumlarda, ortaya çıkan meczupların konuşmaları, bunları ziyaretler, basına yapılan ulu orta açıklamalar bizleri aldatmasın, yanıltmasın?
Bunlar hep bir oyunun parçalarıdır!
Bu oyunların, senaryoları dışarıda yazılıp, içte uygulanmakta ve bizi dağıtmaya, esir almaya, basiretsiz kılmayı, sessiz olmaya dönüktür..
Cumhuriyet’e , Atatürk’e, modern Türkiye olgusuna saldırıların kaynağında hep birileri vardır..
Şöyle biraz gerilere gitmek, olayı anlamak için yeterlidir..
1950’lerden 1960’lara gelin..
O yıllarda okur-yazar, dini bilgileri mükemmel, dünyayı bilen, tanıyan kaç insanımız vardı, çevremizde?
Cumhuriyet ile aydınlanan, geleceğe yürüyen insanımızın önünü, şimdilerde siyasi ayak oyunları ile çeşitli yöntemlerle kesmek isteyenlerin ayak oyunlarını, tarihte kaç kere gördük!..
Üzüntüm o dur ki, Sakarya gibi önemli bir yaşam kavşağında, hala kula kulluk eden,el etek öpenlerin sayısı az olmamakla birlikte, hala Atatürk heykellerine saldıranların bulunması düşündürücüdür..
Sakarya’da bunu yapanlar, diğer geri kalmış bölgelerde neler yapmazlar ki?
Bakınız, Yeni Sakarya Atatürk Stadı yanında, dev bir yapının yükseldiğini gördüm..
Üzüntüm bir kat daha arttı..
Bu ülkede, hala tarikatlara, şeyhlere ve bulunmaz sandığımız siyasilere bel bağladığımız zaman, geleceğimiz elbette tehlikede demektir..
Bu dev yapı içinde kimler eğitilecek, bu eğitilenlere hangi değerlere hizmet edeceklerdir ki?
İyi düşününüz lütfen!
Bakınız, Türkiye’yi ABD misyonerlerinin 25 Yıl önce akın ettiğini yazdığımda, ’hadi oradan ‘ diyenler, şimdi durumu görünce, bize hak veriyorlar..
Yine 25 yıl önce, bu FETÖ Terör örgütü ve yapılanması hakkında, sevdiklerimizi uyardığımız da, bize “hadi canım” diyenlerin, canları nasıl yandı bilir misiniz?
Lütfen, ortaya konan oyunların farkında olalım!
Düşmanın çeşitliliği kadar, bizi içten teslim almak isteyenlerin varlığı da söz konusu!
Sen, bu oyunu bilir ve ona göre tedbir alırsan, senin ilini, töreni, geleceğini, yaşamını kim bozabilir?
Sağlıklı güzellikler dilerim..