Başkanlar kayboldu(!)

Özellikle iki partinin il başkanını herkes çok merak ediyor. Ben üçüncüsünü de merak ediyorum da, O’nu bir sonraki konuda gündeme getireceğim. Kim bu iki partinin il başkanları? Veya hangi partinin il başkanları? Efendim, biri Milliyetçi Hareket Partisi’nin İl Başkanı Muhammed Levent Bülbül, diğeriyse İYİ Parti İl Başkanı Uz. Dr. Hüsamettin Atasever. Bu iki başkan, il başkanı olduklarında, ‘vatan’ , ‘tufan’ dediler. ‘İl başkanı olarak sonuna kadar mücadele edeceğiz’ dediler… Sonra; gittiler milletvekili aday adayı oluverdiler. Kazanırlarsa Sakarya’da mücadele bitti, Meclis’e. Kazanamazlarsa ikisi de işlerinin başına.. Levent Bülbül hadi sanırım bir beş yıldır il başkanı. Aday adayı olmayı biraz hak etmiş gibi duruyor. Ya, İYİ Parti İl Başkanı Atasever’e ne demeli? Daha kongreyi yapalı bir-iki ay oldu. Ne oldu öyle yangından mal kaçırır gibi!..

Fevzi Başkan nerede?

 24 Haziran erken seçim kararının açıklanmasıyla, AKP İl Başkanı Fevzi Kılıç ortadan kayboldu(!) O günden bugüne kadar 70 civarında isim AKP İl Başkanlığına giderek, aday adayı müracaatında bulundu. Bunların sadece bir veya ikisinin müracaatını alan Fevzi Kılıç oldu. Diğerler isimlerin tamamı, aday adaylığı müracaatını, AKP Sakarya Teşkilat Başkanı Serkan Cerrahoğlu’na yaptı. İnsan ister istemez; ‘Fevzi başkan yoksa milletvekili aday adaylığı müracaatını ‘gizlice’, genel merkeze mi yaptı?’ diye düşünüyor.

İnce’nin ince vaatleri!   

Muharrem İnce’nin (YİRMİ GÜN ÖNCE) ortaya atılan ince vaatlerini aktarıyorum; ‘Adayım, kazanacağıma inanıyorum. Cumhurbaşkanı yardımcılarını baştan ilan edeceğim: Bir yanıma muhafazakâr bir ismi, bir yanıma milliyetçi bir ismi, bir yanıma bir Kürt’ü, bir yanıma bir Alevi’yi alacağım. En büyük vaadim huzur olacak. Adım adım hukuk devletine, parlamenter sisteme, kuvvetler ayrılığına geçişi sağlayacağım. İlk turda her parti kendi adayını çıkarırsa ikinci tur garanti olur. Ben Kürtlerden de oy alırım. Erdoğan’ın karşısında ikinci tura ben kalmazsam Meral Akşener kalırsa, benim desteğim ona olur. Sonuna kadar desteklerim. Miting yaparım. Ama ikinci tura ben kalırsam, onların da beni desteklemelerini beklerim, isterim. Seçilirsem Beştepe’de oturmam. Çankaya Köşkü’ne geçerim’ Beştepe’yi satacağım’

Başka seçim yok mu?

Milletvekilliği için saldıran saldırana. Sanki bundan sonra seçim olmayacak, milletvekili olunmayacak galiba! Önüne gelen milletvekili aday adayı, minareye çıkan milletvekili aday adayı.. Bırakın yenileri, eski milletvekilleri bile, koltuk altı dosyalarla ‘Eksiksiz’ müracaatlarını tamamladı. Galiba onlarda, ‘Ne olur, ne olmaz!’ diyor. Bu arada, özellikle yeniler dikkatimi çekiyor. Sağdan-sola bakıyorum fark yok. Soldan-sağa bakıyorum yine fark yok.. Aday adaylarının bırakın seç kesimlerini, elbiselerine kadar aynı. Bakalım bu, ‘Farkı yokların’ kaçı acaba ‘seçilebilir’ yerlere kadar uzanabilecek?

Başdanışmanlar!

Mesela; Hani büyük büyük adamlar var ya.. Büyük büyük Cumhurbaşkanımız.. Büyük büyük Başbakanımız.. Büyük büyük Bakanlarımız.. Sonra, büyük büyük milletvekillerimiz, belediye başkanlarımız.. Her birinin danışmanları var. Ama nedense hiç birine ‘danışman’ denilmiyor. ‘Başdanışman’ deniliyor. Mesela; Büyük büyük Cumhurbaşkanımızın dışişleriyle ilgili, sağlıkla ilgili, siyaset, ticaret, Türk Cumhuriyetleriyle ilgili onlarca, belki de yüzlerce danışmanı var. Ama hiç biri, ‘danışman’ değil. Her biri, ‘Baş danışman’ Ben anlamadım. Anlayan varsa bana anlatsın..