Milletvekili Yavuz Kaçamaz

MEDYATIME haber sitesinden Raif Ugan’a bir açıklama yapan milletvekili Ali İhsan Yavuz demiş ki:

“ İlimizde bir siyasi partinin il ve ilçe teşkilatlarında ‘Gezi Parkı’ eylemlerine katılmaları için para alışverişi yapılmıştır. Elimizde somut bilgiler var…”

Hımm!..

Demek ki ortada ciddi bir durum söz konusu!...

İlimizde bir siyasi partinin il ve ilçe örgütlerinde yöneticilik yapanlar, para ile adam kiralayıp eylem yaptırıyorlar!

Ne var ki sayın milletvekilinin açıklamasına ‘iddia’ diyeni de var, ‘iftira’ diyeni de var…

*  *  *

İddia nedir?

İddia bir olgu, eylem ya da kişi üzerine ileri sürülen savdır…

Ya iftira nedir?

‘ Kişiye ya da kuruma yönelik asılsız suçlama’ diye vurgulanabilir…

İddia mahkemelerin peynir ekmeği gibidir?

İddiasız dava görülmez.

İftira davaları ise ayrı bir tür oluşturuyor; çünkü birisine kasıtlı ve asılsız olarak yapılan suçlamaya iftira denir…

İftira suçtur…

Kara çalmaktır…

Yalan söylemektir…

Yalnız hukukta değil, Kuranıkerim’de iftira suçunun yeri vardır…

Gerçek bir Müslüman iftiradan sakınır; bu suçu işleyenlerin başına şeytanlar üşüşür…

İftira günahtır…

*  *  *

Peki, sayın milletvekili Ali İhsan Yavuz’un sözleri ‘iddia’mıdır, yoksa ‘iftira’mıdır?

Milletvekili Ali İhsan Yavuz hukuk eğitimi almıştır, ‘avukat’ olmadan önce de ‘imam’ idi…

Bir hukukçu olarak, iddia ile iftiranın yakın akraba olduğunu, iddianın delili yoksa ya da yetersizse savın iftiraya dönüştüğünü gayet iyi bilir…

Eski bir din görevlisi olarak da iftiranın günah-ı kebair’den sayıldığını bilmemesine imkan yok…

*  *  *

Sayın milletvekili ellerinde somut bilgiler olduğunu söylüyor; ama yine de sözlerine inanmayanlar var…

Neden?

Çünkü Türkçemizde bizim politikacılara yol gösteren bir özdeyiş var:

“İftira et iz bırakır…”

Ali İhsan Yavuz, ne hukukçu ne de imam kimliğiyle açıklama yapmıştır…

Politikacı kimliği ile konuşmuştur…

Kafaların karşıması da zaten milletvekili oluşundan kaynaklanmaktadır…

*  *  *

Sayın milletvekili hangi kimliği ile konuşmuş olursa olsun, açıklamasıyla büyük bir sorumluluk altına girmiştir…

Hiç gecikmeden elinde olduğunu söylediği somut bilgileri kamuoyu ile paylaşmalı, adliyeye suç duyurusunda bulunmalıdır…

Şimdiki konumuna, hukukçu kimliğine ve eski mesleği olan din adamlığına yakışanı budur…

Aksi taktirde ‘müfteri’ konumuna oturacaktır…

Bu sorumluluktan kaçamaz…