Eski-yeni Meydanımız konuşulmaya, tartışılmaya, gündemde kalmaya devam ediyor.

Özellikle geçen hafta demokrasi kutlamalarına ve demokrasi nöbetlerine ev sahipliği yaparken yeniden ne kadar önemli olduğu ve bir şehir için bir meydanın ne kadar ihtiyaç olduğunu gösterdi. Kalabalıkları bünyesinde barındırırken bu meydan bir şeyi daha gösterdi. Meydan olma özelliğini. Meydan işte! Salt sadece meydan…

Nedir Meydan?

TDK: Alan, saha, yarışma, eğlence veya karşılaşma yeri, bulunulan yer ve çevresi, ortalık… Türk Dil Kurumu’nun meydan için açıklaması bu. Gayet basit ve gayet sade… Öte yandan bizim bir meydandan beklentimiz bu kadar basit değil. Bizim için hem darbe girişimi olduğunda darbeyi püskürttüğümüz yer olacak, hem günlük yaşamımızda buluşma yeri olacak, hem deprem olduktan sonra halkın toplanacağı yer olacak, hem tören alanı olacak, hem siyasi miting yeri olacak, hem konser alanı olacak, hem Ramazan geldiğinde panayır alanı olacak, hem Suriyeli misafirlerimize gece yarısı futbol oynayacakları alan olacak, hem fahişelerin pazarlanacağı yer olacak, hem kan toplama aracının kan bağışı kabul edeceği yer olacak, hem çeşitli kurumların tanıtım standı açtığı yer olacak, hem fuar alanı olacak, hem de kafeler olacak… Her şey olacak ama meydanın kimliği olmayacak.

***

Eski Kent Meydanı, yeni Demokrasi Meydanı düzenlemeye gidiyor. Bununla ilgili daha önce yazmıştım. Başkan Toçoğlu’nun meydan düzenlemesiyle ilgili yapmış olduğu açıklamada vurucu bir giriş cümlesi vardı. O cümleyi tekrar hatırlatmak istiyorum. “Şehrin meydanları o şehrin ruhunu yansıtır.”

Bizim eski meydanın şehrin ruhunu yansıttığını söylemek güç. Öyle olsaydı yeni düzenlemeye ihtiyaç duyulmazdı. Lakin yeni meydanın şehrin ruhunu yansıtacağı hususunda çok güçlü duygularım yok. Her şeyden önce meydanın ismi şehri yansıtmıyor. Ülkedeki meydanların yüzde 80’inin ismi 15 Temmuz Demokrasi Meydanı olmuşken ‘Demokrasi Meydanı’ adı neden Sakarya’yı yansıtsın ki? Sakarya darbeye karşı dik durdu! Diğer şehirler yamuk mu durdu? Veya Sakarya 15 Temmuz direnişinde öne çıktı, diyebilirsiniz. Öyle olsa 15 Temmuz’un ana anma törenleri Sakarya’da olurdu. Öyle bir durum da yok.

Demokrasi Meydanı ismi çok popülist ve kesinlikle Adapazarı’nı yansıtan bir isim değil…

***

Meydanın detaylarıyla ilgili çok net bilgiler olmamakla birlikte parça parça enformasyonlar geliyor. O parçalara da bakınca şehrin ruhundan uzak olduğu görülüyor. Önceki gün Yenigün Gazetesinden Cevdet Güngör, meydanda yapılacak yeni düzenlemeyi oldukça öven bir yazı yazmıştı. Ben pek katılamayacağım maalesef Cevdet ağabeye. Yazıya, ‘Meydanlar bir şehrin simgesidir’ diye başlamış. Kesinlikle doğru ve bu simge Adapazarı meydanında kesinlikle yok ve yeni yapılacak olan meydanda da olmayacak. Belki de ilk önce Adapazarı’nın simgesi nedir sorusuna cevap aramamız gerekiyor. Vesselam…

Meydanda yapılacaklar hakkında bilgiler vermiş Güngör; “Meydanın yaşayan bir meydan olması adına kent müzesi, kitapçıları barındıracak bir alan, oturma grupları, satranç ve masa tenisi sahalarının yer alması düşünülüyor.” Umarım düşünülmüyordur! Meydanda masa tenisi koymayı düşünmemişlerdir umarım! Ayrıca bu kadar çok materyali meydana yığarsanız o meydanı yaşayan bir meydan yapamazsınız, meydanı boğarsınız… Bilgi vermeye devam ediliyor: “Alan taşınabilir şehir mobilyaları ile insanların oturabilecekleri duruma getirilecek. Alan taşınabilir saksılar ile yeşil görünüme de kavuşuyor.” Eğer şehir mobilyaları ve yeşillik taşınabilir yani mobil oluyorsa sabit değil demektir. Sabit olmayan bir şeye de sahip değiliz demektir. Yani yeşillik sadece görünürde olacak. Oysa ki, bu meydan beton yığınından kurtulacak, yeşile kavuşacak diye ne umutlar beslemiştim!