Laf salatası yapmaya geldiği zaman mangalda kül bırakmayız.

Osmanlının ihtişamından, Türkiye’nin büyüklüğünden, yüzyıllarca kıtalara hükmetmekten dem vururuz. Neredeyse dünyanın yarısını kendi mirasımız gibi görürüz de İpsala’dan ötesini ise pek iplemeyiz!

Koca bir imparatorluk coğrafyasının geri çekilirken ardından bıraktığı miraslara; bu insan olur, bu yeri gelir tarihi eser olur, bu yeri geldiğinde kültürel bir yaşam biçimi olur hepsinle topyekun ilgilenmek, alaka göstermek bizlere bırakılmış bir miras olmalıdır.

Yurtdışı bağlantılarımızla ilgilenmek sadece Dışişleri Bakanlığı ve onun kurumlarının işi değil bir toplumsal bilinç olmalıdır. Bu bilinç sadece tarih kitaplarıyla oluşturulabilecek bir şeyde değildir. İmparatorluk mirasına sahip bir ülkede yaşamak bunu gerektirir. İngiltere, Fransa gibi mesela… Mesela diyorum İngiltere, Fransa vatandaşları ülkelerinin söz sahibi olduğu geçmiş toprakları yakinen takip ederler, oralar hakkında bilgi sahibidirler gündemi bilirler. Bizde ise durum maalesef böyle değildir.

Türk toplumu olarak gereğinden biraz fazla içimize kapanık, hep kendi gündemimizle yoğunuz. Komşularımızla, kültürel-tarihi-toplumsal mirasımızın bulunduğu yerlerle ilgili ilgimiz oldukça düşüktür. Dünyada neler olup bittiğiyle toplum geneli pek ilgilenmez!

***

Yakın temasımız olması gereken ülkelerden birisi de Makedonya.

Aylardır siyasi krizle boğuşan Makedonya’da önceki gün olaylar patlak verdi. Perşembe günü bir grup, Makedon Parlamentosunu basarak milletvekillerini darp etti, rehin almaya kalkıştı. Olayların yaşandığı gün Türk televizyonlarında neredeyse hiç haber yoktu. Dün çıkan ulusal gazeteleri merak ettim. Kaç gazete olayı birinci sayfada görmüş diye düşündüm, oturdum tek tek saydım. Sadece 5 gazete haber birinci sayfadan görülmüş.

Mustafa Kemal’in okul okuduğu, müzesi bulunan bir ülke… Yahya Kemal Beyatlı’nın memleketi… Türk nüfusun varlığını canlı şekilde sürdürdüğü… Türkiye’de yaşayan milyonlarca insanın kökenin olduğu… Binlerce Müslüman Arnavut’un vatanı… Onlarca Osmanlı eserinin, camilerin bulunduğu bir ülke ile ilgili Türkiye kamuoyunun ilgisi bu kadar az mı olmalı?

***

Güçlü Türkiye, Büyük Türkiye, Bölgesinde söz sahibi Türkiye olma iddiası bunu mu gerektirir? Türkiye vatandaşlarının kendisini dünya vatandaşı gibi görmesi, kendisini öyle hissetmesi gerekir. İçine kapanık, kendi iç gündemindeki kısır siyasi tartışmalar dışında hiçbir şeyle ilgilenmeyen bir toplumla bölgede güçlü bir Türkiye kurmak zordur. Bunun için medyanın da, popüler kültürün de bir yol açması lazım gelir. Ders kitaplarında yazılı bulunan iki satır bilgi ile bu iş olmaz! Kendi çemberimiz dışındaki kültür bilincimiz çok düşük. Bırakın Makedonya’yı ‘yavru vatan’ dediğimiz Kıbrıs ile ilgili bile kültürel bilgimiz, tarihsel bilgimiz berbat. Sokakta rastgele inanları çevirip 74’te Kıbrıs’ta ne olmuş diye sorsanız çoğu kişiden doğru cevabı alamazsınız bile… Ama Kıbrıs’ta trafik tersten akar, kiralar - mülk satışları Sterlin üzerinden yapılır. Ama bizim ‘yavru vatanımız’… Bilmem anlatabildim mi?

***

Makedonya’daki olaylara gelince…

Bir süre önce yine bu köşeden Makedonya ile ilgili ‘Barut Fıçısı’ başlıklı bir yazı yazmıştık. Adı üstende, ülkedeki gerilimin her an patlayabileceğini söylemiştik. Öyle de oldu. Arnavut kökenli milletvekilinin Makedonya Parlamentosu Meclis Başkanı seçilmesinin ardından anadilinde konuşma yapmasına hiddetlenen aşırı milliyetçiler meclisi basarak Sosyal Demokrat partinin milletvekillerine saldırdı. Milliyetçilerin gerçekleştirdiği bu saldırıda devletin ‘göz yumma’ katkısı, seçimlerden bu yana hükümetin kurulmaması için direnç gösteren Cumhurbaşkanı İvanov’un ‘teşvik’ payının olmadığını düşünmek iyimserlik olur.

Birileri Balkanlardaki Barut Fıçısını ateşlemeye çalışıyor.