Hiç kimse ama hiç kimse bana, uluslararası hukuktan veya insanın yaşama hakkından falan bahsetmesin. Çünkü sadece İNSAN olanın hakları vardır.  Söz konusu çocuk istismarı, çocuk cinayeti ise; bunları yapanlarla ilgili hiç kimse taraf olmaya kalkmasın. 

Leyla artık aramızda yok! Leyla artık gülüp oynayamayacak... Eylül de yok! Eylül de okula gidemeyecek artık... Ve Leyla gibi Eylül gibi nice çocuklarımız gittiler bu şekilde. Bu çocukların ailelerinin ve tüm insanlığın kalbi yandı kavruldu yine. Yine konuşuldu, yine konuşulacak belki asla istemem ama niceleri; sonra tarihin tozlu sayfalarında yer alıp gidecekler, unutulacaklar... Bir tek bu yavrularımızın ana babaları, sevdikleri son nefeslerine kadar içlerinden atamayacaklar bu acıyı...

Din ve inanç hayatın pek çok alanında, ahlaklı yaşamayı teşvik eden bir sistem. Bizde de şöyle bir olgu var; "inançlı insanda Allah korkusu var ve böyle birşey yapmaz."  Neredeyse toplumsal hayatımızın her alanında böyle düşünenler pek fazla acıdır ki. Hiç de o kadar basit değil işte!! Geriye dönüp baktığımızda, bu iğrenç eylemleri gerçekleştiren varlıklar arasında imam da gördük , papaz da!  Yani inanç; insanı bu sapkın hareketlerden fazlaca korumuyor. Veya bu şekilde maskelenerek yaşıyorlar bu varlıklar. Bunlara varlık diyorum, çünkü ''insan'' olma özelliklerinin çok dışında yaratıklar bana göre. Kimilerine göre de ''hasta'' olarak değerlendiriliyorlar. Ama içerisinde kötülük barındıran bir hareketi, bir eylemi, hastalık olarak dile getirmek; tespiti kesinleşmiş bir olgu ise eğer, gerekli önlem ve çalışmaların da yapılmış olması icabeder. İncelendiği zaman bu tür eylemleri gerçekleştiren varlıkların pek çoğunun zekâ seviyesi normal ve hayatını sürdürebilecek bir işi var olduğu tespit edilmektedir. Madem toplum içerisinde bu kadar normal görünümlerle hayat sürüyorlar, yaptıklarının da farkındalar...

Son zamanlarda özellikle ilkokul çağındaki çocuklara okullarda, bu tür tehlikelerden korunma yöntemleri anlatılıyor, rehber öğretmenler tarafından. Aileler de çok daha fazla kontrolcü ve dikkatli davranmaya çabalıyorlar. Yani kötüler nereden çıkar belli değil ve herkes , heran gelebilecek bir tehlikeye karşı ehemmiyetli olmaya çalışıyor. Ancak tehlikeyi ortadan kaldırmak veya bertaraf etmek adına ne yapılıyor?? Tehlike öylece dursun ve herkes kendisini korusun, zihniyeti mi sürdürecek akıllarını insanlığın? Öyle pisikolik tedaviler, incelemeler veya hapis cezaları bu kötülüklere mani oluyor mu? Olmuyor ve maalesef gün geçtikçe artarak devam ediyor .

İşte tam da bu noktada söylemek istediğim şey şudur: KESİNLİKLE İDAM EDİLMELİLER.

Caydırıcılığı yüksek bir ceza uygulanmazsa, bu vahşetlerin önüne geçilemez. Ve bu konuda bütün insanları, idam yasasının tez vakitte çıkması amacıyla kampanyaya davet ederek çağrıda bulunuyorum. Burada yapılacak her söz ve her cümle, çocuklarımızın artık zarar görmemesi için çok önemlidir. Hiç kimse evlat acısı görmeden, hele ki böylesini asla görmeden yaşasın dilerim. Bacılarının başörtüsüne el uzatıldığı iddasıyla bağırıp çağıran insanlar; çocukların üzerine el uzatanları da görsünler. Çocuklar dünyanın en büyük servetidir. Bütün çocuklarımızı sevgiyle selamlıyorum.

" Hedefe yalnız çocukları yetiştirmekle ulaşamayız! Çocuklar geleceğidir. Çocuklar geleceği yapacak adamlardır. Fakat geleceği yapacak  olan bu çocukları yetiştirecek analar, babalar, kardeşler hepsi şimdiden az çok aydınlatılmalıdır ki, yetiştirecekleri çocukları bu millet ve memlekete hizmet edebilecek, yararlı be faydalı olabilecek şekilde yetiştirsinler! Hiç olmazsa yetiştirme lüzumuna inansınlar. " Mustafa Kemal ATATÜRK.