Ayşe Arman, bu hafta Hürriyet Pazar’da çok geniş bir Levent Gültekin söyleşisi sundu. Hepimize nefis bir siyaset dersi gibiydi.

Söyleşi, Levent Gültekin’in yeni çıkan ( İdeolojik Mahalleden Türkiye’ye ONURLU ÇIKIŞ ) kitabı üzerinden gelişiyordu.

Yalnız AK Partililer değil; keşke tüm Sakarya İnternetten bulup okusa. İdeolojiye, hiç şartsız-sorgusuz esir olununca, Türk Halkı nasıl Ayrım’laştırılır?

Bir zamanlar doğru ve harika bir “ AYNI MAHALLE !” kimliği vardı; okuyan anlar!

                                                         **

Söyleşiden ve Gültekin’in yanıtlarından birkaç başlığı çok özetle alayım:

“ Kutuplaşma yüzünden yıllardır herkes kendi mahallesinde, kendisine benzeyen insanlarla yaşıyor. Bu da bizi birbirimize yabancılaştırıyor.

Kendi İslamcılık dönemime ait yaşantım üzerinden, dindar, muhafazakar bir insanın yaşamını, duygusunu, önceliklerini, neyi niçin istediğini, neye, niçin karşı olduğunu anlatmaya çalıştım.

İnancın bütün meseleleri çözeceğini, ülkeye huzur getireceğini düşünen insanlar, bunun böyle olmadığını gördüler.

Mutsuzlar, büyük bir hayal kırıklığı yaşıyorlar. “ İnanç huzur getirecek!” derken, siyasetin elinde huzursuzluk kaynağı oldu. Bu hayal kırıklıklarından sonra ne yapacaklarını, düşünsel olarak nereye gideceklerini bilmiyorlar.”

                                                            **

Gültekin’in ONURLU ÇIKIŞ kitabını hemen okumam şart.

Kemalistlerin, Milliyetçilerin ve bir dolu anlayışın, “ Bugün şikayet ettiğimiz sorunların oluşmasında toplum olarak hepimizin katkısı var!” görüşüne büyük haklılık da vereceğim galiba?

                                   TURİZMDE DERDİ OLAN BANA GELSİN : -)

Bu sözü, Turizm Bakanı Numan Kurtulmuş, Fatih Çekirge’ye söylemiş.

Bir siyasilerin söylediklerine bakıyorum; bir de ülkemde yaşananlara; of ki, of! Bir parti genel başkanlığından İktidar Bakanlığı’na zıplayıverenler de şaşırtmaz.

Günün Turizm Bakanı Kurtulmuş, “2023’te 50 milyar turizm geliri; derdi olan bana gelsin!” Ben de, Günün Anlayışı, Turiste 50 milyar dolar getirtemez derim.

                                                                  **

Çekirge sormuş; “Sayın Bakan, turistik yerlerde yatırımcılardan, acentelerden sıkıntılar duyuyorum. Siz Turizm Şurası topladınız; yatırımcı için ne diyorsunuz?”

Bakan cevaplıyor; “Turizmde derdi olan bana gelsin! Açık söylüyorum: Bu dönem turizmde üçüncü hamle dönemi. Yatırımcılar için teşvikler hazırladık. Bunları bu yıl hızla devreye sokuyoruz!

Birinci dönem rahmetli Özal’ın başlattığı dönemdir. İkinci dönem Sayın Cumhurbaşkanımızın başlattığı dönemdir. 15 yıldır yapılan altyapı önemlidir.

İşte bu özgüvenle 2018’i bir atılım yılı ilan ettik. Turizmcinin yüzü gülecek. Hedefimiz 2023’te 50 milyar dolar turizm geliri.”

                                                             **

 Bakanlık sayfasında, “ Müslüman Turizmi !” öngörüsü var mı? Şart bu mu yani?

Öyle ise; Sapanca 30-40 yıl önce Vakıf Otel- Özkum arasındaki 12 aylık Kordon Turizmini bile yakalayabilir mi? Bir Metin Restoran bir daha gelebilir mi?                                       

Sakarya galiba Turizm Teşvikli İller içine alınmış. Ama iktidarın sosyal kültürel anlayışı ne? Nasıl turizm istiyor? Dünyada servet getiren turizm nasıl oluşuyor?

Sapanca’ya, gelen Turistleri görüyoruz! Yapılan ve yapılmakta olan, ama işleyişe açılamayan, inşaatı uzun zamandır duran büyük otelleri de görüyoruz.

Peki; çevrede pıtrak gibi açılan, sayısı yüzleri bulan otellerin sinek avlıyor mu?

                                     YEREL MEDYADA YAZAR ÇEKİŞMELERİ

Medyada, anlayışları ve hatta gazeteleri aynı veya farklı gazeteciler arasında atışmalar bir gerçektir. Ünlü yazarlar arasında tarihe geçen çok örnekler var!

Bunu kimi çıkarları için kullanan, ulusal veya uluslar arası gazeteler, yazarlar olur. Üzerlerinde gazetecilik dışı etkin dış unsurlar olabilir. Yerel çok farklıdır.  

                                                                 **

Bu şehirde doğdum; bu şehirde de gidiyoruz gittiği yere kadar! Şehrimin her değerine sahip çıkmak isterim.

Yapılan her yanlış işe, sokağa atılan her kuruşumuza karşı durmaya çalışırım. Gelecek kuşaklara yaşanacak bir şehir bırakmak için her şeyi göze alırım.

Bunlar yalnızca Şehrime olan borçtur! Asla yazarlık, gazetecilik yarışı olamaz! Medyada hiç bir zaman, hiçbir makamda gözüm olmadı, talip de olmadım!

Okunayım, İktidar veya muhalefet nezdinde itibarım- nüfusum, yaptırım gücüm olsun, gibi hedeflerim de asla olmadı. Şimdi zaten olmaz!

                                                                 **

Hakkımda, ne çok arkadaş ne çok yazılar yazdı. TV.’lerden, gazetelerden kovulmam için siyasi kapıları ne çok zorlayanlar oldu; epey de başardılar : -)

Bir tek yazıya cevap yazmadım. TV.lerden, gazetelerden atılmamı isteyen   arkadaşları en üst düzey siyasiler helalleşirken söylediler. Tek tavrım olmadı!

Sakarya’da 12 yıl futbol oynadım. Kimseye ulan demedim; duymadığım küfür kalmadı. Küfrün en kötü zamanlarıydı; tribüne dönüp bir kez bile bakmadım.

                                                                  **

Şehrine, ülkene ve hiç kimseye, hiç bir şey kazandırmayacak kişisel konularda birikim harcamak herkes için kayıptır.

Yerel Medya şehri, ülkesi için didinsin. Yarınlar için olduğunuz yer çok önemli!