Siz, dindar nesil yetiştirmekten söz ettiniz ama devri iktidarınız dindar sayısını değil, münafık sayısını arttırdı.

Din; hiçbir dönem bu dönemde olduğu gibi; hırsızlık, zimmet, yalan, talan ve yolsuzlukla,

Dindar; hiçbir dönemde, bugün olduğu gibi riyakar, ikiyüzlü, yalaka, yalancı gibi sıfatlarla bir arada anılmadı.

İşte milyonlarca örnekten bir tanesi;

Bu Konya Merkez Vaizi…

Üstelik doktorasını da yapmış…

17 Aralıktan önce Pensilvanya’yı ziyaret edip Fetöyü yağlayanlardan ama darbe girişimi sonrası konu hatırlatıldığında ‘Bu ziyaret Fetö kirli yüzünü göstermeden önceydi, onunla ilgili söylemlerim dönemin şartlarına göre samimiyetle yorumlanmalıdır’ diyen biri…

Darbe sonrası o meşhur mitinglerden birinde, Konya Mevlana Meydanı Demokrasi Mitinginde konuşuyor.

“O gün Muğla’dan havalanan uçağı 50 yerden takip ettiler ama başta Cebrail Aleyhisselam olmak üzere Allah’ın meleklerinin korumasıyla o uçak rahatlıkla seyrüseferini tamamladı, huzurla İstanbul’a indi ve Cumhurbaşkanımızı sizin ve bizim aramıza Allah’ın inayeti getirdi. Evliyaullah, Evliyaullah o gün ayakta idiler. Hatta o gün Konya’dan giden Allah dostları Cumhurbaşkanımızı korudular. Konya, değerini bil Konya…”

Ahali cezb halinde kendinden geçmiş alkışlıyor, ağlayanlar, kelime-i şahadet getirenler…

Şimdi bu olayı vaiz efendi yönünden değerlendirelim.

Hoca…

Sen ki bu işin eğitimini almışsın, doktoru olmuşsun, vaazlarına ve tv programlarına bakınca binlerce insanı etkilediğin ortada…

Ben şunu bilir ve söylerim ki; az çok din eğitimi tahsil etmiş her insan, başka konuları bilemem ama din konusunda bu sözde hocaya itimat etmez. Hele dinlerarası diyalog, İsrail ile olan ilişkileri, Papa’ya olan bağlılıkları göz önündeyken mümkün değil.

Sen ki o sıfatınla bunları görememiş, taa ayağına kadar gidip el etek öpmüşsün ki benim gözümde senin hocalığın beş para etmez.

Şimdi kıvırıyor, gerçek yüzünü görememişim diyor ve dönemin şartlarına göre amel ettiğini belirtiyorsun ya, ben de diyorum ve inanıyorum ki o sözde darbe gerçek olaydı, sen herkesten önce meydanlara inip darbecilere bağlılığını bildirecek, darbeyi kutluyor ve darbeye ilahi yaftalar yapıştırıp, dahası Feto’yu mehdileştirip milleti kandırıyor olacaktın.

Sen nasıl din adamısın ki, sırf yalakalık olsun diye bu soytarılığa Cebrail Aleyhisselamı dahi alet ediyorsun.

Efendimiz vefat ettiğine ve artık peygamber de gelmeyeceğine göre, kendisi bir vahiy meleği olan Cebrail Aleyhisselam, sizin yere göğe sığdıramadığınız şahsı kurtarmaya geldi öyle mi?

Sen din adamı isen ben o uydurduğun dinin mensubu değilim.

Dolayısıyla; leküm dinüküm veliye diyn yani “Sizin dininiz size, benim dinim banadır.”

Yüce Mevla, sizin bu üçkağıtçılıklarınıza inanları da bir önce hidayete erdirir inşallah.

Her şeyden önce,  Cebrail Aleyhisselamın tekrar yeryüzüne ineceğine dair rivayetten öte kesin bir bilgi ve delil yoktur.

Keza pek çok İslam Alimi reddederken, çok azı ki olabilir der.

Ama o azınlıkta kalanların rivayetlerinde belirttikleri gerekçe ile senin bu uydurduğun iniş gerekçesinin uzaktan yakından alakası yoktur.

Olayın sadece yalaka ve münafık tarafı yok.

Bunun bir de yalaka ve münafıkların, olmadık vasıflarla yücelttiği muhterem şahsiyetler yönüne bakalım mı?

Bakalım…

Allah’tan korkan, Mümin ve mutmain bir idarecinin, bu yalaka tahrifatla muhatap olması durumunda, bunu yapanı en ağır şartlarda cezalandırması ve bunun yanında da aynada kendine şöyle bir bakıp ‘ben nerede hata yaptım' demesi gerekmez mi?

Biz, iktidar emanetinin cazibesine kapılıp, kulluğunu ve misyonunu unutmaması ve kendilerine sık sık ölümü hatırlatması için cebinden para verip özel hizmetli tutanları, halifelik emanetini alınca halka ‘yanlış yaparsam benim için ne düşünürsünüz' sorusuna karşılık ‘seni kılıcımızla düzeltiriz' cevabını alınca ağlayarak secdeye kapanıp, kendisi şaşırsa bile onu düzeltecek bir cemaati olduğu için yüce Allah'a şükredenleri gördük, kıssalarıyla büyüdük.

Şimdi sizin, sizi putlaştıranlara, sizi şirke bulaştıranlara, dünyanızı bilmem ama ahretinizi mahvedenlere karşı tavrınız ne olacaktır?

Bakın, bütün göstergelerim bozuk!
İmam-Hatip mezunu değilim…
Türk Eğitim-Sen üyesi, üstelik şube başkanlığı yaptım…
Bir dönem bayramdan bayrama, sonra cumadan cumaya, son yarım yıldır da eh işte seviyesindedir namazla ilişkim…
Siyaseten de Ülkücüyüm…
Yani dini bütün, dindar, İslamcı ve haliyle AKP’li arkadaşların küçümseyerek söz ettiği, katli vacip nevinden baktıkları adamın biriyim işte…
Ama buna rağmen, şu insanı dinden imandan çıkaran, küfre sürükleyen, vıcık vıcık yağ içeren, insanın nefsine, benliğine, bencilliğine hitap eden ve Allah ile kul ilişkisinde insanı sınıfta bırakan bu methiyeler bana yapılmış olsaydı eğer, yapanı bulur duvara çivilerdim…

Dolayısıyla halife ve müminlerin kurtarıcısı ilan edilen muhterem şahsiyetlerden de beklentim buydu.

Halen bekliyorum…