Dudu’da yaşayan Rumlar “çorbacı” olarak anılmaktadır. O dönem yaşayan Ermenilerin geçim kaynağı zanaattır. Köyde yaşayan gayri Müslimlerden; Rumlar “Fındıklı”daki kiliseye, Ermeniler de “Elmalı”daki kiliseye giderek ibadet ederler.

Ermeniler tehcirde (1915), Rumlar da Mübadelede (1923-24) Kaynarca’dan ayrılırlar. Yöre insanları ile ayrılırken Rumların birbirlerine sarılıp ağlaştıklarını anlatmaktadırlar.

Şeyhler Nahiyesi Şer’iyye Sicillerine Göre Nüfus Dağılımı (1890’lar)

Millet

Hane

Sayısı

Hanedeki

Ortalama Nüfus

Bölgedeki Ortalama %

Yerli Halk (Manav)

478

4,05

92,8

Rum Milleti (Hıristiyanlar)

22

2,75

4,28

Çerkez

11

1,83

2,14

Abhaz

4

2

0,78

Cuinet’ye göre ise 1890’lerin başlarında Şeyhler (Kaynarca) Nahiye­si’nde 11.235 Müslüman; 1.560 Rum Ortodoks ve 1.100 Ermeni Gregoryen ve toplam 13.895 nüfus yaşamaktadır.

Cuinet’e Göre 1890 Başlarında Şeyhler Nahiyesi’ndeki Nüfusun Etnik ve Dinsel Dağılımı

Topluluk Adı

Özellikleri

Nüfusu

Müslüman

Yerli

10.340

Konar Göçer

95

Muhacir

800

Rum Ortodoks

1.560

Ermeni Gregoryen

1.100

Genel Toplam

13.895

Kaynarca’nın en eski yerleşim merkezi, “Dudu Divanı “ ile ona bağlı “Hocaköyü” adıyla anılan yerlerdir. Dudu bir kadının da adıdır. O tarihte Dudu 13 hane yerli (Manav), 4 hane Rum, 3 hane de Ermeni’den oluşan toplam 20 haneli bir divandır. Dudu’nun yerlileri olan Manav haneleri: Macaroğulları (Çakır), Kurdoğulları (Yerlikaya), Kahvecioğulları (Kanyılmaz), Çapanoğulları (Göktaş), Müderrisoğulları (Saner), Şabanbaşoğulları (Şentürk, Savaş, Yeşil), Kahyaoğulları (Güler), Baltaoğulları (Balta), Kadıoğulları (Aktaş), Kadiroğulları (Kandemir), Küçükmehmetler (Çelebi), Kocabaşlar (Yüksel) ve Pirelioğulları (Sarıöz)’dırDaha sonra “Dudu Divanı” ve “Hocaköyü” gibi yerleşimler, “Şeyhler” adını alarak nahiye olduğu (H.1288/M.1860) tarihli tapu kayıtlarından anlaşılmaktadır. Kaynarca (Şeyhler), iki defa büyük yangın geçirir. Birinci büyük yangın, 1850 veya 60’larda, Şeyhler Voyvodası Mehmet Bey zamanında, nahiye merkezi yanar. Bu yangında Mehmet Bey’in sarayı da yanan binalar arasında yer almaktadır. Bu yangından sonra nahiye merkezi, ilçe merkezinin 4-5 kilometre batısındaki Şeyhtimarı Köyü’ne (1860-1909) sonra Kayacık Çorallar Köyü’ne (1909-1917) taşınır. Nahiye merkezi bir süre sonra tekrar bugün ilçenin bulunduğu yere gelir ve Şeyhler 1917’de tekrar nahiye olarak teşkilatlanır. Nahiye olarak kaldığı süre içersinde bölgenin en yetkili ve etkili görevlisi olarak Na’ib’i (Kadı Vekili) bulunmaktadır.

Yol, okul, güvenlik, sağlık hizmetleri, eşkıyalık olaylarına karşı ve mevcut durumun korunması için, II. Meşrutiyet döneminde Kandıra-Kaynarca divanlarını bir araya toplama girişimi ile uzak köyler arasına muhacir köyleri kurulması yönünde yapılan çalışmalar olumlu sonuç vermez.

1885-1893 yılları arasında bölgede yaşayan Gayr-i Müslim te-b’anın Müslümanlarla barış içinde yaşamakta ve birbirleriyle başta ticaret olmak üzere her türlü alışverişi yapmaktadırlar. Bu bölgeden ayrılmadan önce Kızılcaali Divanı Fındıklı ve bağlı köylerinde yaşayan gayr-i Müslimlerin, Mantarcılar, Kışla, Karasakal, Karakiraz, Çerkezler, Cebecioğlu, Vareman [Araman], Dökiren [Döğüdüren], Hacı İsmail, Bişkin, İnanlar köyleriyle Şeyhler Nahiyesinde Müslüman halka zulmedip birçok erkeği kulak ve burunlarını kesmek, gözlerini çıkarmak gibi türlü işkencelerle ahali önünde katlettikleri, kadınlara toplu olarak tecavüz ettikten sonra işkenceyle öldürdükleri, ziynet eşyalarını çaldıkları, Karadere Köyü’nde küçük erkek çocuklarına tecavüz ettikten sonra hepsini diri diri kestikleri, halkının kaçarak kurtulduğu Ütükler Köyü’nü tamamen yaktıklarını, Mehterköy, Lazlar Köyü, Armakköy, Ömerağa Köyü ve Sıraköy tamamen tahrip ettiklerini Başbakanlık Osmanlı Arşiv belgelerde yer almaktadır. Dudu’da yaşayan Rumlar “çorbacı” olarak anılmaktadır. O dönem yaşayan Ermenilerin geçim kaynağı zanaattır. Köyde yaşayan gayri Müslimlerden; Rumlar “Fındıklı”daki kiliseye, Ermeniler de “Elmalı”daki kiliseye giderek ibadet ederler. Ermeniler tehcirde (1915), Rumlar da Mübadelede (1923-24) Kaynarca’dan ayrılırlar. Yöre insanları ile ayrılırken Rumların birbirlerine sarılıp ağlaştıklarını anlatmaktadırlar.

Şeyhler (Kaynarca), 25 Mart 1920’de Yunan işgaline uğrar ve 16 Nisan 1921’de geri alınır.  Nahiye ikinci kez 30 Nisan 1921’de düşman işgaline uğrar ve Yunanlılar 3 Mayıs’ta Kandıra ve Şeyhleri (Kaynarca) bırakarak güneyde Çubuklu’ya çekilirler. Bu nedenle de Kaynarca’nın kurtuluş günü olarak bu tarih kabul edilir. İkinci büyük yangın, Yunan İşgali günlerinde ya da hemen öncesinde, tarih olarak da kış ortası yani 1921 Şubatı ya da Mart başında meydana gelir. Yangınla ilgili iki ayrı rivayet vardır. Birinci rivayete göre, o tarihlerde Kandıra’da Yunan alayı ve Şeyhler (Kaynarca) nahiyesinde ise İpsiz Recep ve adamları kalmaktadır. İpsiz Recep ve adamları Kandıra’ya Yunan alayına baskına gider ve Erikler’de iki grup arasında çatışmalar olur. İpsiz Recep ve adamlarından 12 kişi şehit olunca, topluluk ve Şeyhler (Kaynarca) halkı geriye çekilmek zorunda kalır. Ardından Yunanlılar, Adapazarı istikametine doğru ilerlerken Kaynarca’yı yakarlar. İkinci rivayete göre, Yunanlılardan kısa zaman önce ayrılıkçı çeteler Aziz Molla’yı öldürüp Şeyhler’i yakıp yıkarlar. Nahiyenin tarihi evrakları yanan camide olduğundan, bu olayla ilgili bilgi ve belgeler de yanıp yok olduğu için, bu olayın tam nedeni kesin olarak bilinmemektedir. Yangından önce 60 hane olan Şeyhler nahiyesinden geriye 20 hane kalır ve onlarda ancak baharda Yunanlıların geri çekilmesiyle tekrar geriye Şeyhler’e (Kaynarca’ya) dönerler. Ancak bu yangın sonucu nahiye, 1921-1925 yılları arasında “Büyükkaynarca Köyü’ne (Topçu’ya) nakledilir. Şeyhler, Cumhuriyetin ilanı olan 1923 yılında Kocaeli Vilayeti Kandıra İlçesi’ne bağlı bir nahiye konumundadır. 1923’ten sonra Kaynarca’ya çevre köylerden büyük göç olur. Gebeşler Divanlı’dan (bugünkü ilçe mezarlığının altından), Sarıoğulları ve Çomaklar’dan bugünkü ilçe Devlet Hastanesinin arkasına, Gocaaşırlar (Canol), Hamamcılar (Hazer), Cin Ahmetler (Hazer) Sarıcalar’dan gelirler.

Editör: TE Bilişim