Sosyolog Ali Aktaş

Bu iki yol dışında ‘çekme’ ve ‘kaçma’ gibi uygulamalara da rastlanır. Çekme, kızın gönlünün olmadığı durumlarda zorla kaçırılmasıdır. Kaçma ise ailelerini ikna edemeyen çiftin anlaşarak kaçması.

Yörede yaşayan Karadenizliler arasında çoğunlukla erkek ve kız önceden birbiri ile tanışır ve aralarında anlaşırlar. Erkek sevdiği kızı, annesi veya bir büyüğü aracılığı ile babaya bildirir. Eğer aile büyükleri kabul ederse, konu kızın babasına uygun bir ortamda açıklanır. Bazen de hemen haber gönderilerek kızın evine gidilip kız ailesinden istenir. Bazen de gençlerin isteği dışında ailenin uygun görmesi ile de kız seçilir. Her iki durumda kız ve erkek arasında bir tanışıklık olur. Gençler rahatlıkla birbirlerini görüp konuşabilirler, anlaşabilirler. Bu iki yol dışında Karadenizliler arasında, “çekme” ve “kaçma” gibi uygulamalara da rastlanılmaktadır. “Çekme”; kızın istemediği biri tarafından zorla kaçırılması olayıdır. Kız erkeği istemediği durumda ormanda, dağda, vb. uygun bir ortamda zorla kaçırılır. Bazen erkek tarafı ve kızın annesi, babası gibi büyükleri aralarında anlaşıp kızı zorla erkeğe verirler. Bu durumda erkek aileden haberli olarak kızı çeker. Buradaki amaç kızın inadını kırıp evliliğe mecbur kalmasıdır. “Kaçma” ise; ailelerin razı olmadıkları durumda kız ile erkeğin aralarında anlaşıp beraber kaçmaları olayıdır. Yani burada zorlama değil anlaşma vardır. Kızın ailesi tarafından verilmemesi durumunda başvurulan bir yoldur. Bu durum Karadenizliler arasında oldukça yaygındır. Kız ile erkek uygun bir zamanda anlaşırlar. Erkek yanında bir arkadaşı olduğu halde uygun bir yerde bekler. Kız evden çıkar. Bu durumda kaçanlar erkeğin evine gitmezler. Farklı bir eve gidilir ve hemen dini nikâh yapılır. Ertesi gün uygun bir kişi kızın evine gönderilerek kızın kimlerde olduğu bildirilir. Tabii ki oldukları yer söylenmez. Daha sonra araya aracılar girer. Kızın ailesi razı edilir ve gelin erkeğin evine gider. Buna “uyma” denir. Uyma olmadan kız erkeğin evine gidemez. Çeşitli sorunlar çıkar ve huzursuzluk olur.

Karadenizliler arasında düğün ve kına konusunda da farklı uygulamalara rastlanmaktadır. Bazı ailelerde kaçan kıza kesinlikle kına yakılmadığı gibi düğün de yapılmaz. Bazı ailelerde ise sonradan kına ve düğün yapılır. Kaçma olayı baştan kız tarafında huzursuzluklara neden olsa da genellikle olay fazla uzatılmadan tatlıya bağlanıp barışma sağlanır.

Düğün ailelerin rızası olduğu durumda yapılır. “Başlık ile barışma”; kız tarafı uygun görürse başlık yapılır. Başlıkta eskiden başlık parası, kıza alınacak eşyalar vb. görüşülürken, günümüzde ise kız tarafının istediği altın, eşya vb. kararlaştırılır. Yapılacak altın, eşya vb. şeyler ortalama olarak bellidir. Buna göre kız tarafı, erkek tarafına istediklerinin bir listesini sunarlar. Fazla altın, eşya vb. istenmesi halinde, o ortamda bulunan muhtar veya ileri gelenler işi uygun bir duruma getirerek tarafların anlaşmalarını sağlarlar. Burada düğün zamanı da kararlaştırılır ve söz kesilmiş olur. Bazı Karadenizliler arasında bazı ilginç uygulamalara da rastlanmaktadır. Bunlardan bazıları; Bazı Karadenizlilerde kız tarafı evlilikte çeyizi dışında hiçbir şeyden sorumlu değildir. Ne yatak odası ve benzeri eşya yapar ne de maddi bir katkıda bulunmaz. Şalpazarlılar kökenli Karadenizlilerde ise nişan olayına pek rastlanmaz. Çünkü nişana “elin gelinini evde tutmak” olarak bakılır ve iyi karşılanmaz. Bu gruplarda son zamanlara kadar nişan olayı çok nadir bir uygulamadır.

Altına ve Çamaşıra Gitme

Söz kesildikten sonra uygun bir zamanda altına ve çamaşıra gidilir. Burada daha önce belirlenen altın ve eşyalar alınır. Çamaşırda kızın erkek ve kız kardeşlerine elbiseler alınır. Amcaları, dayıları, halaları, teyzeleri, enişteleri ve yengelerine de uygun hediyeler alınır. En azından erkeklere birer ayakkabı, bayanlara birkaç metre kumaş alınır. Bu olaylar olurken damat ortalıkta görülmez. Yukarıdaki yapılanların hiçbirine katılmaz. Söz kesildikten sonra da kızın babasından kaçmaya, ona görünmemeye başlar. Kayınpederinin etrafında dolaşması, onun olduğu ortamlarda oturup kalkması büyük saygısızlıktır. Kaçma olayında da barışma sağlanana kadar yolunu değiştirmesi gerekir. Düğün olayı fazla uzatılmaz. Kararlaştırılan en kısa sürede herkes hazırlığını tamamlar. Düğün köyde ise kapı kapı dolaşılıp herkes “falanca gün düğünümüz var, buyurun gelin” denilerek düğüne davet edilir. Kentte ise davetiye veya telefonla duyurulur.

Çeyiz Yıkama ve Oda Donatma

Düğüne birkaç gün kala genç kızlar toplanıp gelinin çeyizini yıkarlar. Çeyiz yıkanır ve uygun bir yere ipler gerilerek asılır ve ütülenir. Çeyiz yıkanması düğünün ilk basamağı sayılır. Hazırlanan çeyiz sandığa yerleştirilir. Erkek tarafı uygun zamanda gelip sandığı alır. Bu sırada bir kişi sandığın üzerine oturur ve bahşiş alır. Kız ve kızın birkaç yakını bayan sandıkla beraber erkeğin evine gider. Burada sandığı birisi dırmaçla sırtına alıp erkeğin evine çıkarır ve bu da bahşiş alır. Erkeğin evinde hazırlanan uygun bir odaya gelinin çeyizleri asılıp sergilenir. Buna “oda donatmak” denir. Oda donatan bayanlar da bahşiş alırlar. Oda donatmak düğünün ikinci aşamasıdır. Artık geriye dönüş olanaksızdır.

Koç Parası

Eğer kız kendi köyünden başka bir köye gidecekse erkek tarafı “koç parası” denen bir miktar parayı muhtara verir. Bu para köyün gençlerine aittir. Gençler toplanıp bu parayla bir eğlence tertiplerler.

Kına

Eğer kız tarafı isterse kına düğünü yapılır. Düğün istemezse erkek tarafına “birkaç kadınla gelip kınanızı yakın” denir. Birkaç kadın gidip özel bir tören olmadan kınayı yakarlar. Kına düğünü olacaksa kadın erkek ayrımı olmaz. Normal düğün gibi bir düğün yapılır. Kemençe veya davul-zurna eşliğinde horonlar tepilir. Düğünün sonuna doğru hazırlanan kına ortaya getirilir. Kına yakılmadan önce kızın babası, erkek kardeşleri çağrılıp onlarda izin alınır. Ardından kına türküleri söylenip gelin ağlatılır ve eline kına yakılır. Kına yakıldıktan sonra herkes evlerine gider.

Düğün

Kına düğününün ertesi gün erkek tarafı çalgılar eşliğinde kafile halinde kızın evine giderler. Burada kapı kilitlenir. Kapının açılması için bahşiş alınır. Kız damada teslim edilir. Eskiden bazen gelin ata bindirilirmiş. Bazen de yayan olarak horon tepe tepe erkeğin evine gidilir. Bu sırada yol kesilir ve bahşiş alınır. Buna “yol bağı” denir. Erkeğin evinin önünde uygun bir yerde akşama kadar yine horon tepilir. Horona önce erkekler başlar. Bir süre dik horon tepilir. Dik horona genellikle kadınlar pek katılmazlar. Kadınlar girerse de kolları yukarı kaldırma ve aşağı alma gibi figürleri yapmazlar. Dik horondan sonra düz horona geçilir. Bu kısımda kadınlar da horona girerler. Kadınların horona girmesine ve erkeklerle beraber oynamalarına kötü bakılmaz. Burada hoş görülmeyen konu, genç bir bayanın köy dışından ve yabancı kişilerle el ele tutuşmasıdır. Düğünün ortalarında takı takılır. Yemekler yenir. Düğün yemeği hazırlanırken işten anlayan birkaç kişi toplanıp yemeği yapar. Yemek olarak çorba, etli bir yemek, pilav ve karalâhana sarması olur. Sarmayı kadınlar toplanıp beraber sararlar. Düğünün sonunda akşama doğru herkes dağılır. Bazı köylerde düğün gününün gecesinde yakın çevrenin katılımı ile küçük çaplı bir düğün daha yapılır. Gelin erkek evine girerken eskiden bir kazanın içine su konur ve gelin kazanı tekmeler. Gece evde imam çağrılıp dini nikâh kıyıldıktan sonra herkes evden ayrılır.

Bohça Dağıtmak

Düğünden sonraki gün gelin ve damadın yakını birkaç kadın bir araya gelip bohça çıkacak yerleri belirlerler. Genellikle kaynana, kayınpeder, kayınlar, görümler, damadın amcaları, dayıları, teyzeleri, halaları vb. yakınlara bohça hazırlanır. Bohçada gelinin çeyizinden uygun görülen parçalar olur. Bohça dağıtma sırasında gelinin çeyizinden önemli bir miktar akrabalara dağıtılmış olur.

Yedilik

Düğünden birkaç gün sonra kızın babası erkek tarafını yediliğe çağırır. Yediliğe akrabalar ve yakın komşular gider. Damat hemen eve girmez. Yanında arkadaşlarıyla kapıda bekler. Kızın babası ona bir meyve ağacı verir. Daha sonra damat ve arkadaşlarına atlet vb. gibi ufak tefek hediyeler verilir ve damat eve girer. Damatla arkadaşları ayrı bir odaya alınır. Burada yumurta pişirilir. Yumurta tabağının altına damat bir miktar para koyar. Çeşitli şakalarla yemek yenir. Yemek sırasında ilginç bir uygulama damat ve arkadaşlarının sofradaki kaşık ve çatalları kız tarafı fark etmeden gizlice ceplerine atıp çalmaları olayıdır. Çeşitli şakalar ve eğlencelerden sonra herkes evine döner. Böylece evlilik işi tamamlanmış olur.

Editör: TE Bilişim