Köylünün anası ağlayacak!.. 

   Kamuoyunda “Büyükşehir Yasası” olarak bilinen yasa köyleri ve mahalleleri çok yakından ilgilendiren sorunlar ile karşımıza çıkacak gibi görünüyor.

   Çünkü, tüzelkişiliği kaldırılan köylerin hak kayıpları köylüyü şimdiden rahatsız etmeye başladı.

   Şöyle ki;  

   Yasaya göre köylere ait tüm alanların Büyükşehir Belediyesi’ne geçeceği yeni uygulamada belediye istediği imar düzeni ile köye ait ve kendisine geçen bu alanlar üzerinde her türlü tasarrufta bulunabilecek.

   Hal böyle olunca köylünün aklına gelen ilk olumsuzluk ve kaygı, bulundukları yerde hayatın birden bire pahalılaşacak olmasıdır.

   Çok da haklılar..

   Köylünün kullandığı, atadan, dededen kalan doğal kaynaklardan gelen, hatta kazma-kürek yolunu kazıp, borusunu döşedikleri suya belediyelerin şehirdeki şebeke sularında uyguladığı kurallar ve de fiyatlar ne ise köylüye de aynı kurallar ve fiyatlar uygulanacak.

   Yani köylü artık kullandığı su için şehir merkezinde yaşayan vatandaşın ödediği su parasının ilk 5 yıl için yüzde 25’ini ödemeye başlayacak.

   Yalnız bu su bedeli ilçe belediyesi tarafından değil Büyükşehir Belediyesi’nin su tarifesi üzerinden köylüye fatura edilecek.

   Daha da önemlisi şu;

   Belediyelere çöp vergisi, emlak vergisi, su parası, atık su parası, ilan reklam vergisi, yapı ruhsatı harcı, proje onay bedeli, açma -kapama bedeli gibi şehirlerde ödenen birçok para, artık köylüler tarafından da ödenecek.

    Tüm bunlar yetmiyormuş gibi, köylerde ticaretle uğraşan her esnaf, artık gerçek usulde bir esnaf statüsüne girdiği için defter tutacak ve 3 ayda bir vergi dairesine beyanname verecek.

    Anlayacağınız, köylünün sırtındaki yük bir kat daha artacak, köylünün anası ağlayacak!.. 

------------------------

Bizden manzaralar!..

    Bizim insanımız üst geçitleri, alt geçitleri sevmez.

    Merdiven çıkıp inmektense, yaşamını tehlikeye atarak caddeyi bir baştan diğer başa geçer.

    Bizim araç sürücülerimiz düzenli otoparkları sevmez.

    Arsadan bozma otoparklara gider, ya da cadde ve sokaklarda yolu kapatma pahasına kaldırımlara park eder araçlarını.

   Bizim zabıta, görevinin sadece işportacı ve esnaf ile ilgili olduğunu sanır. Kaldırıma park eden araçlarla, kaldırımı işgal eden esnafla ilgilenmez.

   Bizim trafik polisleri en gerekli oldukları akşam saatlerinde ortadan kaybolurlar. Ana caddelerde park yasağını çiğneyen ve trafik akışını engelleyen araçları uyarmazlar.

   Bizim yayalar, kaldırım dururken yol kenarından yürürler. Karşıdan karşıya geçmek için yaya geçidi aramazlar. Kırmızı ışığı da hiç dikkate almazlar!..

   Hem yayalar, hem de sürücüler kırmızıda geçmeyi sevenler.

   Bizde yayaların sürücülere, sürücülerin yayalara saygısı yoktur.

   Çünkü, bizde herkes bildiğini okur…

---------------------------

TEBESSÜM

Romatizma ilacı!..

   Adamın biri Erzurum`dan köye giderken bir şişe rakı alır köye gider. Köyde yaşlı anası sorar ola oğul bu nedir?
   -Ana bu romatizma ilacıdır, sakın elleme der.
   Aradan bir zaman geçer anasının ayakları ağrımaya başlar aklına gelir oğlunun şehirden getirdiği ilaca bakar ve alır rakıyı bir yudum iki yudum derken bayağı içer.Tandır başına gider eleği alır başlar un elemeye o sırada oğlu gelir bakarki anası unu yerlere rastgele elemektedir. 
    -Ana neydirsen unu dışarıya elirsen önündeki tekneye elesene..
    -Ola oğul anan için her taraf tekne!..

Yanlış yer!..

   İriyarı, sarhoş, kabadayı, tipli bir adam kahvede otururken birden ayağa kalkmış ve gürlemiş;
   -Ulan bu sağ taraftaki masalarda şerefsizler sol tarafımdaki masalarda namussuzlar oturuyor itirazı olan var mı lan?
   Salonda çıt yok ama biri yavaşça ayağa kalkınca adam yine bağırmış;
   -Nereye lan?

   -Yanlış yere oturmuşum da!!