Küt diye,“ Erken Seçim Mart 2019’da !” dendi. Belediyeler demez, diyemezdi.

   Ülkenin içinde bulunduğu,” Günümüz Coğrafyası ve Ekonomik Sıkıntılar”  İktidarı Mart 2019 Yerel Seçimi’ne zorladı. Belki seçim zamanı uzatılamazdı?

   Ama, kış, yağışlar soğuklarla halkın tepesine fena bindi. Daha da binebilir?

  Aylar önce,“ Belediyeler, Normal Seçim Ayarları ile proje yatırımlarına, hatta  abartılı yeni işlere girerken dikkat etsin! Erken Seçim söylentisi gerçekleşebilir.

    Yeni Proje icat etmeyin! Devam eden yatırımlar bitirilsin. Şehrin ana girişleri  köprü, yol çalışmalarıyla felç olmuş halde. Bu aşamalar aşılsın.” gibi de yazdım.     

                                                                ***

   Bu bir görüştü. Hayat ve geçim sıkıntısı zorlukları giderek içinden çıkılamaz noktalara gitti. Öyle ki, Çocuklar ve Eğitim kimi kulları kula muhtaç ediyor.  

   Suyun başında oturan fırsatçılar bile artık ortalıktaki parsadan tatmin olacak payı alamıyor. Ayrımsız, Hakça kazanma erdemi oluşmazsa sonuç böyle!

    Üniversite mezunu gençler işsiz! Bunu söyledin mi, “ Ee, hem yetersizler, hem de iş ve maaş beğenmiyorlar!” tavrı, günümüzün en yok edici savunma silahı!

     O Gençleri ve Ortada Kalanları didiklersen, sen de çamurla sıvanırsın?

                                                               ***

   Kış, kıyamet, soğuk ve zorluk hepsi aşılır. Hatta, Siyasi iktidarlar da günü gelir biter. Yerel Seçim çok şey, ama her şey değil. Tercihinize asılın, kavga etmeyin!

   Bu ülkenin kendi(?) has insanları ve hele de Eğitimli Gençliği Dünya Serveti’dir. Yeter ki, Hak ve Liyakat Onları hak ettiği doğru yerlere taşısın. Bunu arayın!

  “Amca, sen ne, nerede ve kaç yıl okudun? Kaç dil biliyorsun? Kaç ülkede eğitim aldın? Okurken kaç ülkede garsonluk yaptın, çocuk baktın, köpek gezdirdin?

    Diplomamın O ülkelerde gördüğü saygının derecesinden haberin var mı?” deseler, verecek tek cevabım olamaz. Onlara kapı gösteren Ayrımcılar utansın!.

    Hiç birimiz okuldan mezun olduğumuz gün hiçbir şey değildik. Eğitim altyapısı olan en kısa zamanda aşamaları hepimizden çabuk geçti.

   Günümüzün eğitimli gençleri de bizden akıl almaz ölçüde ilerideler. SİZden de!

  

                                      HALKINA BALIK TUTMAYI ÖĞRET !

   Çok kullanılan eski ve derin bir Çin ata sözüdür, “ Bana balık verme, balık tutmayı öğret!”

   Halkımız şu sözün içerdiği onurlu yaşamı ve duruşu yakaladığı gün bu ülkede çok şey çok farklı ve hızlı değişecektir.

   Uyanık geçinen, beleşçi, yılışık-yapışkan bireylere zaten kimsenin sözü olamaz.

   Sinsi, arkandan ne iş çevireceği asla belli olmayanlar ise günümüzde her kapıda. Yarın bakarsın senin kuyunu kazanın kapısına yamanmış.

   Sözüm bu yapıdaki bireyler için değil. Hayata tırnaklarıyla tutunmaya hazır o kadar çok ve birikimli gençlerimiz var ki, ah şu siyasetin gözü ???

                                                              ***

    Muhtaçlığı, eğitim yapabilme zorluğu içinde olanları, yetimliği, çocukluğu, gençliği hiç birimiz kapıkulu edinme fırsatı yapmayalım.     

    “ Kula kulluk edilmez!” emrini biliriz.

    Ülkeyi, çocukların-gençlerin Omurgalı-Karakterli olmaları ayakta tutar. Küçük bir fırsatta tam karşı kapıya gidecek kaypak nesiller ülkelerini yok ederler.

                                                              ***

    Bugün gel de, balık tutmayı öğrenme?

    Diyelim ki, göl kenarında bir köyde yaşıyorsun. Küçük bir bahçede küçük bir evin, küçük de bir ahırın var. Bir inek, 8-10 da tavuk. Kime muhtaçsın?

   Sütün, peynirin, yoğurdun var. Göl varsa, su da mutlak vardır. Küçük de olsa, bahçen meyve verir; domates, biber, patlıcan şarkı gibidir.

   Göl kenarındaki bir köyde kimsenin sana balık tutmayı öğretmesine gerek yok. Köylü olan köylü bunu doğuştan bilir.

   Yeter ki, Sen Köylü ol gölünü ve balığını koru! Dağdan gelip birileri Köylünün Balığı’nı “ Bilmem kaç yıllığına Kiralamasın! 

  ÇİN Atasözü beni nerelere sürükledi. Sen balık tutmayı öğren, Kula Kulluk hata!