Evlerinde, kafeste ki iki muhabbet kuşunun birbirini öptüklerini gören, zihinsel engelli  yirmi üç yaşında ki genç kız annesine, ‘öğretmenimizde bizi böyle öpüyor’ diyor. Dedesi tarafından kucağına oturtulup, aslında taciz gören çocuk gibi, o da cinsel istismara uğradığının farkında değil, sevildiğini sanıyor.

Dedesi, öğretmenleri, komşusu, tarafından sevildiğini sanan onlarca çocuk….İzmir’in Bayraklısından ,Edirne’nin Meriç’ine, İstanbul Güngören’den ,Hatay, Adana  gibi Türkiye’nin dört bir yanından gelen cinsel taciz haberleri. 54 yaşında,20 yaşında,38 yaşında yani hemen her yaştan, öğretmen, pazarcı, imam gibi her meslekten ve okul da  ve sokakta, hatta evlerinde  cinsel taciz gören masum ve savunmasız o  çocukların trajedisi hemen her gün onların  gündeme oturan bu  ve benzer haberleriyle  ateş düşüyor yüreğimize… Sapık ve canilerin çocuklara cinsel taciz ve istismar haberleri ile donuyor kanımız.

CEVAPSIZ SORULAR…

Bunlar duyduklarımız birde duymadıklarımız, duyuramayanlar, korkudan susanlar henüz farkında olacak yaşa gelmemiş anlamadığını, anlatamayanlar, ayıplar, günahlar yüzünden sessiz kalanlar var. Peki en olmayacak yerlerde, en olmayacak kişiler tarafından çocuklarının taciz edilebilir olma ihtimallerine karşı ne yapsın bu anneler babalar? Aile ortamı akraba ve yakınları tarafından bile cinsel istismara uğrayabiliyorlarsa, nasıl korunsun bu çocuklar?    Nasıl güvenli bir ortam sağlanabilir sorusu bile yanıtsız kalıyorsa bu ülkede, soruyorum size ne yapsın bu ebeveynler?

Peki yetkililer ne yapıyor? Cinsellik ayıp! Cinsellik günah! Cinsellik tabu zihniyetinde tecavüzcüyü tecavüz ettiği ile evlendirme güdümünde, yok pembe otobüsler, yok okullarda kız-erkek ayrı sıralar da oturtmalar, erkek liseleri kız liseleri yapıp bunların sayılarını arttırmalar, kuran kursları, dini eğitimler, Kuran-ı kerim ezberletmeler falan, ama olmuyor, hal böyleyken de bu sapıkların, bu canilerin sayısı hiç azalmıyor.

 Tuhaf, absürt anlaşılmaz bir durum, bir kaos ortamı da  var. Mesleğini yapan, fikir beyan eden düşüncelerini kağıda döken gazeteciler yazarlar tutuksuz yargılanamıyorken!!!…Diyanet 9 yaşında ki kız çocuğu ,12 yaşında ki erkek çocuğu da evlenebilir diyebiliyor mesela.. Buna tepki gösterip, eylem yapan grup gözaltına alınıyor.

Yine adamın biri çıkıp 9 yaşında ki kız çocuğu 27 yaşında bir adamla evlenebilir gibi bir demeç veriyor, yetkililer de sessiz kalıp bu duruma, yanlış anlaşılmış açıklaması yapıyor. Çocuk tacizi yapan bu canilere ve  sapıklara da savunma ve söz hakkı verilip, tutuklansa da üç gün sonra çıkıp yine halkın arasına karışıyor kaldıkları yerden devam ediyorlar  falan. Bir garip haller içerisindeyiz. Gerekli çözümleri üretecek merciler neredeler? Ne yapıyorlar? Hangi konuları öncelikli ve önemli buluyorlar? İşte böyle bir sürü yanıt bulamadığımız deli  sorular kafamızda…

Evet temel eğitim zorunluluğu gelmiş, eğitim alanlarının iyileştirilmesine eğitim araçlarının zenginleştirilmesine gidilmiş, çocukların fiziksel ve bedensel sağlıklarını iyileştirecek çalışmalar yapılmış olabilir ama yetmedi ve yetmiyor işte…

Çocuklar donmamış beton gibidir, üzerlerine ne düşse iz bırakır’(Haim Jinott).

Ailenin, toplumun ve geleceğin yapıtaşı çocuklarımız. Her birine her bakımdan gereken önem mutlaka verilmeli. Çocukların somut anlamda ihtiyaçlarının giderilmesi, ailenin çocukları için her fedakarlığa katlanır olması, evde huzurun sağlanması, çocukların sevgiye doyurulması aile ile iletişiminin çok iyi olması, iyi okullarda bulunmaları çok mutlu olmaları falan  yetmiyor . Çocuklarımız güvende olmalı okulda, parkta, sokakta ,evde, yurtta her yerde güvende olmalılar ve özgürlükleri kısıtlanmadan, içlerine bu kötülüklerin korkusu düşmeden onlara güven ortamı sağlanmalı… Onlar en büyük mutluluğumuz, en değerli hazinemiz, onlar geleceğimiz… Onların mutlu ve güvende olmadığı bir ülkede aydınlıktan, ışıktan ,mutluluktan, medeniyetten  ,ilerlemekten başarıdan söz etmek  imkansız ve yalan olur.

Çocuklar donmamış beton gibidir, üzerlerine ne düşse iz bırakır demiş İsrailli psikolog ve aynı zamanda yazar olan Jınott. Olay bu… Ne pahasına olursa olsun onları önceliğimiz yapıp, üzerlerin de de geleceğe taşınacak iyi ve güzel izler bırakmak…