KAFAYI MI YEDİK?
Öyle görünüyor ki biz Türkler aklımızı peynir ekmekle bir güzel yemişiz…
Güncel argoda buna ‘kafayı yemek’ diyorlar…
Gerçekten kafaya mı yedik?
***
Bir Kürt açılımdır gidiyor!
Gidiyor da ne oluyor?
PKK zil çalıyor…
Barzani tempo tutuyor…
Avrupa ya hey…
ABD hoşnut…
Ya medyamız?
PKK konusunda bizim AKP’li medyada öyle bir muhabbet başladı ki sormayın; neredeyse APO’yu bağrımıza basacağız.
Gazetelerde manşetlerde, başlıklarda uçuşan laflar var:
- Silahlara veda…
- Aman dikkat edelim, barışa bir fırsat…
***
Ülkemizde siyaset ses duvarını aştı; hiçbir akla ve mantığa sığmayacak, hiçbir devletin kabul etmeyeceği, hiçbir aklın onaylayamayacağı mecralarda davul zurnayla göbek atmak moda oldu…
Öyle anlaşılıyor ki ulusal basında geçerli olan bu moda yerel basına kadar taştı.
Dünkü Yeni Sakarya’da hükümet politikalarını destekleyen bir yazı kaleme alan Zeki Aydıntepe’nin köşe yazısından bir kesit:
“ Paris’te öldürülen kadınlar, sadece ölmekle kalmadı, barışa da canlarını vererek büyük katkıda bulundular…”
Essah mı?
Koskoca ülkenin binlerce şehit kanı akıtarak mücadele ettiği PKK üyesi üç kadın, Aydıntepe’nin ilan ettiği gibi birer ‘barış kahramanı’ mı?
Zeki Aydıntepe için  ‘kafayı mı yedi’ sorusu sorabilir miyiz?
Sadece iktidara yaranmak adına ithal malı terörü yalan/yanlış yorumlarla bezeyerek memleket malına dönüştürmek için çaba gösteren bir gazeteci Allah aşkına saçmalıklarıyla bu konuma düşebilir mi?
***
Işıklar içinde yatsın, bir zamanlar yerel siyasetin renkli ismi Şeref Demircioğlu’na yaşlılığın ileriki yıllarında ‘nasılsın’ diye sorulduğunda, “-Şimdilik ayaktayım; ama, eski lastiğin ne zaman patlayacağı belli olmaz” sözleriyle cevap verirdi.
Zeki Aydıntepe kafayı yememiştir!
Ancak, birkaç gün önce dostları tarafından 70’nci yaş günü kutlanılan Sayın Aydıntepe’nin ayaktayken lastiğinin patladığı anlaşılıyor.