Beş-altı yıl önceydi. Sendikacı bir arkadaşım, uluslararası bir sendikal kongre için Japonya’ya gittiğini anlatmıştı. Bizim burada, Adapazarı Ekspresi’nin ısrarla Adapazarı Garı’na yani şehrin merkezine sokulmamakta ısrar edilmesi, beni bu konuyu yazmaya itti. Sendikacı arkadaşımın anlattıklarından derlediğimi siz okurlarımla paylaşıyorum..

                                                        ** 

Söz konusu kongre, Japonya’nın Nagasaki’de yapılacak. Hani şu ilk atom bombasının atıldığı Japon kenti… Bizim arkadaşında içinde bulunduğu kafile, Tokyo’ya iner inmez, bu kentte bir otelde ağırlanıyor. Ertesi günü de Nagasaki’ye geçilecek. Sabah, Türk kafilesi otelde kahvaltılarını yaparken, Japonlar’ın kafile ile ilgilenen sorumlusu, bizim arkadaşların yanına gelir ve Nagasaki için bir saat sonra yola çıkacaklarını ve yolculuğun trenle olacağını söyler. Bu arada bizim arkadaş, tercümen aracılığıyla, ‘Neden uçakla gitmiyoruz? Nagasaki, Tokyo’ya bin yüz kilometre. Uçakla daha çabuk olmaz mıydı?’ diye sitemde bulunur ama Japon hiç dinlemez!

                                                       **

Biraz sonra kafile, çek çek çantalarıyla otelin önüne inip, kendilerini tren garına götürecek servis aracını beklemeye başlıyor. Tam bu sırada, kafilenin Japon sorumlusu geli, kafilenin neden beklediğini öğrendikten sonra, tercümen aracılığıyla, bizim arkadaşlara biraz da sert bir ses tonuyla şunu söyler, ‘Size servis falan yok!’ Tokyo Garı’na kadar yürüyerek ve çantalarınızı çekerek gideceksiniz!’ Bizimkiler hem sinirleniyor, hem şaşırıyor.                                                 Birkaç dakika sonra da ister istemez, çantalarını çeke çeke yürümeye başlıyorlar. Çok değil, iki-üç dakika yürümeden tercüman onları, büyük bir kapının önünde durduruyor. Kapı açılıyor ve büyük bir asansör kapısı. Hep birlikte biniyorlar. İnip, asansörün kapısı açıldığında yer altındaki muhteşem Tokyo Garı karşılarındadır. Otelden yürüyerek sadece dört dakika mesafede..

                                                       **

Tokyo-Nagasaki arası bin yüz kilometre. Kafilenin bindiği tren yüksek hızlı tren. Tokya’da biniyorlar, iki saat elli dakika sonra, hadi diyelim üç saat sonra Nagasaki’de. Tren de hesaba göre, 400 kilometre hız yapmış. Neyse devam edelim. Kafile trenden iner inmez o şakacı sorumlu Japon yine çıkmış ortaya, ‘Buradan da otele kadar yürüyeceğiz!..’ Bu kez, kafileden kimsenin sesi çıkmamış. Nagasaki Garı’ndan 3 dakika mesafedeki otellerine yine yürüyerek gelmişler. Tokyo’da otel-gar arası 4, Nagasaki’de gar-otel arası, 3 dakika. Otele geldiklerinde bizim arkadaş, yanına tercümeni alıp, Türk kafilesinden sorumlu olan Japon’un yanına gidip sormuş, ‘Buraya neden uçukla gelmedik de, üç saat bizi tren yolculuğuna mecbur ettiniz. Bunun bir açıklamasını yapabilir misiniz?’ Soru karşısında sorumlu Japon önce tebessüm etmiş, sonra da tane tane anlatmaya başlamış, ‘Biz trenle buraya toplam üç saatte geldik. Peki, uçakla gelseydik ne olurdu? Onu da anlatıyorum. Tokyo havaalanı ile otelimizin arası 1 saat.

                                                        **

Uçuş için en az 30 dakika erken havaalanında olmamız gerekiyor. Oldu mu bir buçuk saat. Uçak, buraya 1 saat 20 dakikada geliyor. Ne etti; 2 saat 50 dakika. Nagasaki havaalanı ile otelimizin arası da 45 dakika toplam uçak yolculuğu 3 saat 35 dakikaya gelmiş oluyor. Bakın biz trenle buraya sadece 3 saatte geldik. Bizim garlarımız hep şehir merkezinde, trenlerimizde yüksek hızlı olduğu için buralarda uçak yolculukları çok azdır. Ayrıca, Tokyo-Nagasaki arası tren 1.100 Yen, Tokyo-Nagasaki arası uçak 750 Yen. Böyle fark olmasına rağmen, garlar şehir merkezlerinde diye halk ısrarla treni tercih ediyor…

                                                    **

Bu arada, yazıyla Adapazarı Ekspresi ve Adapazarı Gar’ı arasında alaka kuramayanlara tavsiyem, yazıyı bir kez daha okusunlar!