İYİ Parti il kongrelerine, 01 plakalı Adana’dan başladı.

Topuklu Efe sahnedeydi.

Kendine has üslubuyla durumu öyle güzel özetledi ki, dinlemek, izlemek lazım.

Ama nasıl?

Pek çok ulusal basın, 7/24 iktidar partisi ve iktidar partisi sığıntılarının artık ezberlediğimiz haberleriyle meşgul oldukları için, muhalif haberlere ancak bazı internet medya kuruluşlarından ulaşabiliyorsunuz.

Yani, gerçeklere ulaşmak için özel çaba sarf etmeniz gerekiyor bu ülkede…

Neyse, bu kadın, bu abla, bu anne kim ne derse desin, iktidarı elinde tutanların ve iktidar sığıntılarının hakkından gelebilecek tek lider gibi görünüyor.

Yeter ki yalnız bırakılmasın, yeter ki il ilçe teşkilatları iyi çalışsınlar da Topuklu Efe’nin eylemleri, söylemleri teşkilatları marifetiyle yurt geneline yayılsın. Mutlaka karşılığı olacaktır.

Bundan böyle, Atatürkçü duyguların ve beklentilerin tek adresi CHP, milliyetçilik hasletlerinin tek adresi MHP değildir.

Artık her kesimin beklentilerine hitap eden cesur, samimi, güçlü, haklı ve en önemlisi tertemiz bir alternatif vardır.

Değişim zordur. Kafaların değişmesi, eski hastalıkların tedavisi, bağnazlıktan bağımsızlığa, esaretten hürriyete geçiş süreci, takım tutma anlayışı ile yapılan siyasi taraftarlıktan kurtulup yeni, doğru ve haklı bir safta yer alabilmek, pek de öyle kolay değildir elbet.

Ama İYİ Parti, kısa sürede bu handikabı açmış yegane yeni partilerden birisi ve en başarılısı bence…

Haliyle, köklü bir partiden doğmak, önce bu hareket içerisinde değişimi ve dönüşümü büyük ölçüde sağlamak, sair parti seçmenleri için de heyecan ve ilham kaynağı olmuş, her kesimden binlerce insanın umutlandırmıştır.

Şimdi bize düşen, Genel Başkan Meral Akşener’in, koltuk değil, ayakkabı eskiteceğiz mesajının gereği olarak, bulunduğumuz her alanda bir seferberlik başlatmak, başımızdaki ablayı, anneyi, yani Topuklu Efe’yi yalnız bırakmamak ve onu mahcup etmemektir.

Topuklu Efe’nin fedakar çıkışına, bu olağanüstü çabasına karşın, alt kadrolardan ve teşkilatlardan kaynaklanan bazı sıkıntılar yaşanabilir, yaşanıyor da…

Ama bu sıkıntıların kaynağı, partinin kuruluş amaç ve ilkeleri ve bu Hanımefendinin duruşu değil, alt kadrolarda hasbelkader görev alan veya almaya çalışan, farklı beklentileri olanların tavrıyla alakalıdır.

Karıştırmamak gerekir.

Kuruluş süreci, doğum gibidir. Hele ki içinde yaşadığımız toplumun siyasete bakış açısı ve siyaset anlayışı göz önüne alındığında bu doğumun sancılı geçeceği aşikardır.

Farklı partilerden gelmiş, her biri farklı düşünceler süzgecinden geçirilmiş ve hatta bu farklılıkları sebebiyle yıllardır tokuşturulmuş, kavga ettirilmiş, kan davalı haline getirilmiş insanları ortak bir noktada buluşturmak kolay mı?

Sonra gelen herkesin beklentisi, samimiyeti, kaygısı aynı mı?

Tabii ki koptuğu partiden kaptığı hastalıkları bünyesinden atamadığı gibi geldiği partiye de bulaştırmak isteyenler de olacaktır.

İşte bütün bunların ilacı parti içi demokrasi sisteminin, elbette ki bir disiplin içinde kullanılması, ortak aklın ve sağduyunun egemen kılınmasıdır.

Bu sağlandıktan sonra dökülenlerin ve ayrılanların tepkileri, partiyi ve parti potansiyelini pek etkilemeyen cılız çıkışlar olarak kalacaktır.

Yeni bir parti için, kurucu genel başkan çevresinde kümelenenler arasından kurucular kurulu oluşturmak, yine bunların telkin ve teklifleri bağlamında kurucu il başkanları atamak hiç de kolay değildi.

Nitekim, tespit noktasında hatalar yapılmış olabilir.

Ama bütün bunların çözüm yeri, parti genel merkezinin varsa hatalarının telafi edileceği platform, elbette ki il ve ilçe kongrelerinden sonra, genel merkez kongresidir.

Kongreler, aynı zamanda, genel merkezin tabana ‘biz hata etmiş olabiliriz, siz demokratik bir seçimle bu hatamızı telafi edin’ diye sunduğu bir fırsattır.

İşte önceki gün gerçekleştirdiğimiz Sakarya İl Kongresi, varsa bir hatanın telafi edilebilme fırsatıydı.

Değerlendiremedik…

Keşke Divan, biraz basiretli, biraz adil olabilse ve kriz yönetimi konusunda becerikli kişilerden oluşabilseydi de, üzüntü verici görüntüler yerine, sonuç ne olursa olsun, seçilenin seçilemeyeni kucakladığı, seçilemeyenin de seçileni tebrik edip omuzlarına aldığı bir tabloyu paylaşabilseydik.

Ama dediğim gibi hata bizimdir.

Yaşılanların parti kuruluş amacı ve parti önderinin hiçbir alakası yoktur.

Kimse Bulanık suda balık avlamaya kalkmasın…