Bu gün canım onlar hakkında yazmak istedi. Sayıları çok  olduğu ve sık karşılaştığım için sanırım. Ben artık onların nerede ne söyleyebileceklerini, nasıl bir tutum sergileyeceklerini biliyorum. İçsesim zaman zaman bak şimdi izle ve gör diyor. Yanılmadığımı gördüğümde ise hafiften bir haz duymuyorum desem de yalan olur.

Konuya geliyorum. Dün ki köşemde konumuz egosu yüksek insanlardı. Bugün ise’’ hazımsız insanlar’’dan söz edeceğiz. Alt ve üst benlik dengesini kuramayan egolarının kölesi olan insanların birkaç biçimde tedavisi olduğunu dün paylaşmıştım. Ama hazımsızlık başka bir şey. Ben aslında bu davranış biçiminin bir tür kişilik bozukluğu sayıldığını, hazımsızlığın da bir hastalık olduğunu doktorunun da kişinin kendisi olduğunu düşünüyorum.

 Bu hastalığa yakalananlara ,hazımsızlık çekenlere ise hem geçmiş olsun diyor hem de acil şifalar diliyorum.

Hazımsızlık da ne cinsiyet ne de yaş tanımıyor. Bu hastalığa kadın erkek fark etmeksizin,  genç yaşlı hatta çocuklarda  olmak üzere, mevkii si, makamı ne olursa olsun ne yazık ki herkes yakalanabiliyor.

 Benim en çok kadınlar arasında tanık olduğum şu eğlenceli hazımsızlık diyaloglarından bir kaçını az biraz tebessümle hemen paylaşıverelim burada;

Normal bir kadın’’ falanca nasıl da güzel bir kadın’’

Hazımsız kadın   ’’  aman  o mu güzel nesi güzel ki hem  her tarafı estetik onun’’

*Dikkat, kadın güzel ,çok güzel ama güzele güzel diyemiyor.

Normal bir kadın ‘’akıllı kadın ya, ne yaptığını nerede nasıl davranacağını çok iyi biliyor.’’

Hazımsız kadın’’Hadi canım akıllı mı!Şurda bir yanlış davranmıştı ama, aman zaten doldurma akılla nereye kadar’’

*Dikkat kadın akıllı ama o da insan, hata yapabilir. Bu durum da hazımsızlık varsa hemen açık arayıp ve bulur.

Normal bir kadın’’çok  iyi giyiniyor ama ne giyse yakışıyor’’

Hazımsız kadın’’aman canım o para bende olsa ben de giyinirim’’

*Dikkat kadın zevkli, giydiğini yakıştırıyor. Hazımsızlık olunca ,imkanları olduğu halde giyinemeyenler de olduğunu görmezden gelip zevkini alaşağı ediverir hemen.

Normal kadın’’ çok güzel yemek yapıyor ama’’

Hazımsız kadın’ ’istesem ben de yaparım .ama sevmiyorum ben yemek yapmayı’’

*Dikkat;  kadın becerikli severek giriyor mutfağa, hakkını da veriyor. Yaptıklarını büyük bir iştahla yiyor aslında ama burada araya bir kendini de katma ihtiyacı duyuyor.

Normal kadın’’ çok güleryüzlü neşeli  ve keyifli biri ama’

Hazımsız kadın ’’olur tabi dert mi gördü o, yaşasın bizim yaşadıklarımızı da bir gör’’

Ve dikkat; o kadar o kadarda iyi  bilir yani  o insanın ne yaşadığını!Ve niteliksiz çabasız bir eyleme çevirir hemen, aslında meziyet olan o hayata tutunma hayattan keyif alma çabasını.

Nasıl tanıdık ve bildik geldi mi bu diyaloglar size? Hazımsızlık işte böyle bir şey. Ne yazık ki bu hastalığa yakalan kolay kolay kurtulamıyor. Yapmayalım bayanlar böyle davranmayalım, birbirimize hemcinslerimize hiç yapmayalım. Kendimizle yarışalım, kendi skorumuzu yapalım. O  yaptı diye değil ben de yapabilir miyim diye yola çıkalım. Eşlerimizi, çocuklarımızı, imkanlarımızı başka birileriyle yarıştırmayalım. Sağlıklı olan bu.  Çok mu zordur ki ;  güzel olanı görmek ve güzel demek, başarılıysa takdir etmek ,yaratıcıysa hayranlık beslemek, akıllıysa feyz almak. Birilerinin doğrularını, güzelliklerini, onurlu mücadelesini, istikrarını, çabasını, görmezden gelmek yok görünce de karalamak niye? Çok mu zor alkışlamak?

Ne demiş Mevlana ‘’İyiyi ara, güzeli ara, doğruyu ara ama kusur arama!

Ne dersiniz bu gün de böyle bakalım mı bir etrafımıza…