Sevgili okurlar,
Başta Belçika olmak üzere, Avrupa Birliği ülkeleri, 26 Mayıs 2019 tarihinde seçime gidiyor..
Bu seçimlerde ülkeler, Avrupa Parlamentosu’nda görev yapacak temsilcilerini seçecekler..
Çeşitli ülkelerde ve Bulgaristan ile Romanya’da da Türk kökenli adaylar seçime giriyor..Bunlar içinde şansı yüksek olanlar elbette Bulgaristan ile Almanya, Hollanda ve diğer ülkelerdeki adaylarımızdır..
Özellikle Bulgaristan’dan seçilerek Brüksel’e gelen Türk kökenliler ile hep iyi ilişkiler içinde olduk,olmaya devam ediyoruz..
Maalesef, Bulgaristan’daki Türkler arasına da “fitne ve nifak” sokmayı pekâlâ becerdik!

“İri olalım, diri olalım, birlikte olalım” sözlerini çok kullanmamıza rağmen, hem Avrupa’daki, hem de Bulgaristan’daki soydaşlarımızı da ikiye bölmeye başardık!
Böyle olunca,siyasi güçleri zayıfladı elbette..
İki ayrı parti olarak seçimlere girmeleri, aynı zamanda sorunlarının çözümüne,dile getirilmesine de katkı sunmadı..
Bulgaristan “Hak ve Özgürlükler Partisi”nin AP(Avrupa Parlamentosu) temsilcisi İlhan Küçük ile buluştuğumuzda, Türkiye’den yana dertlenmeden edemedi!?
Bulgaristan’da” Türkiye politikası” yapmak ne demek?
Aynı zamanda, Almanya’da, Belçika’da, Hollanda’da “Türkiye politikası yapmak” ne demek?

Bu insanları, buna zorlamak, ayrıştırmak, birbirine düşürmek, kime ne fayda sağlar?
Daha ilk günden itibaren, Bulgaristan’da bir parti etrafında örgütlenmeyi başaran ve bu parti ile seçimlere girenleri dışlanmak, “bizden değil “diye “tu-kaka” etmek neyin nesi?
Ne mecburiyetleri var ki, sizden yana tavır koyacaklar?
Bunca yıl esaret altında çektikleri yetmiyor mu?
Türkiye, bu zor günlerde onlara kapıyı açmadı mı, onları o zor günler kucaklamadı mı?
Peki, bu neyin siyaseti?
***
Sevgili okurlar,
Belçika, 26 Mayıs 2109 tarihinde Federal ve Bölge parlamentoları seçimlerini de yapacak..
Kısacası Avrupa ülkelerinde üç seçim birden gerçekleştirilecek..
Demem o ki,bir zihniyet,bir el geldi,Avrupalı Türklere “ oy hakkı” verdi!..
Keşke vermeseydiler?
Zira biz zaten burada seçme ve seçilme hakkını çoktan aldık..
Oy veriyoruz, ama temsilcilerimizi seçemiyoruz!..
Türkiye’de yerel yönetimler için kullanıldı, ama biz kullanamadık!
Bu neyin seçim hakkıdır, Allah aşkına!?
Biri çıkıp izah edebilir mi?
Bu yetmiyormuş gibi “Türkiye siyaseti” buralara taşındı..İnsanımız zaten öbek,öbek ayrışmıştı, şimdi siyaseten de ayrıştı..
Hem de “kindar ve dindar” temelinden ayrıştık!
Bu yetmiyormuş gibi, yine bir zihniyet, bir el, “oralarda kalın ha, siyasete girin ha, çocuklarınızı okutun ha, adam olun ha..” yaygaraları ile bize güya yol gösteriyorlar!?
Sonunda oldu..
Almanya’da “BİG”,Hollanda da “DENK”, Belçika’da “Be.One” partileri kuruldu..
Bunların elbette tabanda ilgi görmesi,desteklenmesi ve ayakta durması çok önemli..
Hollanda’da,son yıllardaki siyasi gelişmeler nedeni ile Türkler, DENK Partisi etrafında birleştiler..Ağır eleştirilere rağmen siyasi hayata devam ediyorlar.. Bu partinin sadece Türklerden oy alması yetmez! Diğer azınlıklardan, hatta Hollandalılardan da oy alması gerekir ki, bu parti geleceğe umutla bakanların partisi olsun!
Bakınız, bu dışlanmanın tokadını yiyen Türkler, ta 1968’li yıllardan beri kendi spor kulüplerini kurdular..
“Bizi dışlıyorlar, forma vermiyorlar, kara başımıza, gözümüze bakarak hareket ediyorlar” dediğimiz yıllardan bugünlere geldik..
Ama gördük ki, başarılı olanlar ülke milli takımlarına kadar yükseldi..
Demek ki, işin püf noktasını yakalayamamış, kaçırmışız!
Yılların, tecrübeli futbol takımlarının alt yapısında yer alıp, başarıyı yakalamak daha önemli..
Siyasette de böyle düşünmek, böyle hareket etmek ,bize daha büyük yararlar ve faydalar sağlar..
Bakınız,Belçika’da siyasete atılan gençler arasında Emir Kır, Özlem Özen, Serdar Kılıç, Emin Özkara, Hasan Koyuncu, Şevket Temiz, Parti Sosyalist (PS)içinde iyi yerlere geldiler..
Diğer partilerde de bir adım öne çıkanlar oldu..
Bakınız,Belçika’da bir Türk kökenli genç kızımız Flaman Yeşiller Partisi(Groen) Genel Başkanı oldu..Belçika Federal Parlamentosu’nda önemli açıklamalara,siyasi görüşlere imza atıyor.Şu an Belçika’nın en kilit partisi konumuna getirdi partisini..
Ülke gazeteleri, sayfalarını sanki ona tahsis etti..
Bu güzelliği,bu başarıyı diğer siyasetçi gençlerimiz de yakalayabilir..
Yine PS içinde Federal milletvekili Emir Kır,aynı zamanda Brüksel Saint-Josse Belediye Başkanı seçildi..Bu az şey değildir..
İşte size başarı örnekleri..
Yine Brüksel Bölge Parlamentosu milletvekili Emin Özkara,Meclis Başkanvekili olarak önemli bir mücadelenin içinde yer alarak adından söz ettirmeyi başardı..
“Açık ve şeffaf “bir siyasetin öncüleri arasına adını yazdıran Emin Özkara, aynı zamanda başarı çıtasını yükselten Türk kökenlilere olduğu kadar yabancılara da “idol” oldu..
Avrupa Türklerine hiçbir şey vermeyenler, gelip buralardaki insanımızı kandırmaya, yolundan alıkoymaya, başka fikirler ile aklını çelmeye çalışmamalı..
Zira, bunun hem Avrupa Türklerine, hem de başarı yolundakilere büyük zararı var!?..
Türkiye’deki olumsuzluklar nedeni ile suçlanan siyasetçilerimize, her gün bir yenisi ekleniyor!?
Türkiye’deki siyasi gelişmeler üzerinden, burada siyaset içindekilere, haksız bir şekilde eleştiriler, sataşmalar, hakaretler söz konusu!..
İşte daha önce Başkan Emir Kır’a sataşanlar,şimdi Emin Özkara ve diğerlerini hedefe koydular..
Bu kesim içinde yer alan başarılı siyasetçilerimiz Sait Köse(DEFİ), Ali Çağlar(CD&V) ve Resul Tapmaz(SP.A) göz göre, göre dışlandılar..
Siyasetçi yetiştirmek öyle kolay değil..
Olanları da yolundan alıkoymayalım, onları da ayartmayalım, kendi çıkarlarımıza, siyasi görüşlerimize yem etmeyelim!
Buralara lütfen, kendi siyasi anlayışlarınızı transfer etmeye uğraşmayınız!?
Buna tevessül edenlere de lütfen engel olunuz!
Bu durum artık Avrupa Türk Toplumu’na zarar verir duruma geldi..
Türkiye’yi seven, bulunduğu ülkeyi seven genç nesilleri, illa da kendi safınıza çekmenin alemi nedir?
Bu tür siyasi ayak oyunlarından lütfen vazgeçiniz..
Bu şekilde hem bizlere, hem Türkiye’ye de zarar verdiğinizi unutmayınız!
Avrupa’da da, siyaset kantarının topuzunu, yerinden oynamayalım lütfen!
Kendi işiniz, ne güne duruyor Allah aşkına!?