Her şeyden önce bu okullar cenaze yıkayacak adam kalmadı mantığıyla talep edildi ve bu talep sizin hiç de iyi anmadığınız CHP gibi bir parti ve Demirel, Ecevit hatta Evren gibi liderler tarafından karşılandı.
Evet, amaç imam-hatip yetiştirmekti ama din eğitiminin en temel ihtiyaçlardan birisi olduğu gerçeği ve çocuklarımız dinini diyanetini öğrensin haklı arzusuyla normal ortaokul/ lise muamelesi gördüler vatandaşlarca…
Bunun için hukukun arkasına dolanıldı, takiyyeler yapıldı.

Bunun yürürlükteki yasalar karşılığındaki adı sahtekarlıktı ve tenezzül edildi.
Bazen rejim de, hop dedi, sadece imam hatip olabilirsiniz, şu okullara giremezsiniz, şunu şunu olamazsınız babından tedbirler aldı kendince.
Ve bir gün AKP iktidara geldi.
Gün intikam günüydü. Gün hesaplaşma günüydü. Gün rövanş günüydü.
Önce imam hatip mezunlarının katsayı dertlerine son verildi.
Ardından 28 Şubat sürecinin garabeti olan kesintisiz-zorunlu eğitim masaya yatırıldı.
Gerçi 28 Şubat mimarları, imam-hatiplerin orta kısmını yok etmek için bütün mesleki eğitimlerin orta kısmına kıymıştı ama iktidar sadece imam-hatip endeksli düzenleme yaptı.
Yani intikam veya rövanş adı her neyse alındı.
Peki, murada erdiniz mi? Yüreğinizin yağları eridi mi?
Tatmin oldunuz mu yani.
Görünüşe bakılırsa fazlasıyla oldunuz, öte bile geçtiniz ki, şu an ne yaptığınızı bilemeyecek kadar da zafer sarhoşusunuz.

***
Mesela ne yaptınız? Anlatayım…

Bir köy çocuğu olarak tek şansım yatılı okul kazanmak ve kurtulmaktı.
Biraz bu fiili durumun motivesi, biraz kendim ve haliyle öğretmenimin çabalarıyla Arifiye Öğretmen Okulu’nu kazanan şanslı köy çocuklarından birisi de ben oldum.
Unutamadığım ilk şey, Pazar günü Bayrak Töreninin ardından ilk etüt için sınıflara doluştuğumuzda alt kattan gelen kesif yemek kokusuydu.
Yoksulduk… Bir zeytini 7-8 kere ısırarak katık ederdik.
Neredeyse üç öğün ayrana doğranmış ekmekle karnımızı doyururduk.
Dolayısıyla bu koku o kadar önemliydi.
Ve bir de kitap kokusu…
Öğretmenimiz bizi okulun kütüphanesine soktuğunda Kırk Haramilerin bütün hazinesi karşımdaydı sanki…
Ve ben o iki kokuyu hiç unutamadım… Bana o imkânı verenleri de…
İşte, Taraklı Pansiyonlu İlköğretim Okulu da benim gibi binlerce yoksul köy çocuğu için bu denli önemliydi.
Çoğu benim gibi ilk yemek ve kitap kokusunu orada duydular.
Disiplininden, düzeninden, etüdünden faydalanarak okudular, adam oldular.
Ama siz, bu okulun pansiyonunu, yatılı kısmını kapattınız…

Sebep? İmam-Hatip açacak bina yokmuş.

E açmak zorundasın, malum konjonktür, moda, adı her neyse işte..,

Bu münafıklık yarışında geri kalmaman lazım. Sonra koltuğu kaptırırsın, siyasi geleceğin kararır falan…
Peki, ne olacak o çocuklar, nasıl okuyacaklar?
Sorun yokmuş! Taşıyacaklarmış…
Peki, yatılı olmanın imkânları?
Tertibi, düzeni, disiplini ve eğitimin kalitesi?
Eğer bir ülkeyi/ili/ilçeyi yönetenler, milli eğitimin organizasyonunun tepelerini işgal edenler bir yatılı/pansiyonlu okulun stratejik önemini bilmiyorlar veya biliyorlar da bunu imam hatip okulundan daha değersiz buluyorlarsa eğer, söyleyecek bir sözüm yoktur.
Sizi Allah’a havale etmekten başka…
***
Hasılı, konjonktürel münafıklık almış başını gidiyor.
Dindar sayısını arttırıyoruz diyenlerin devri iktidarında, nasıl yapar, nasıl davranırım da beni kendilerinden zannederler beklentisi/korkusu ancak ve ancak münafık sayısını arttırıyor.
İşte imam hatip münafıklığı da bunlardan bir tanesi…
Bir ilköğretim okulunu ziyaret edip nasılsınız demeyenler, ilin en ücra köşelerinde arsa arıyorlar, imam hatip açtırmak için…
Siz okulunuza bir sıra ilave edebilmek için çırpınırken, donanım hizmetleri imam hatiplere çalışıyor.
Sizin okullarınız pislikten geçilmezken imam hatipler bal dök yala…

Ve öğretmen kadroları ful çakılı…

Camilerden vaazlar veriliyor tercih edin, ettirin diye.

İdarecilere kota veriliyor, şu sayıya ulaşamazsan yandın babından…

Ha, bir de üste para bile veriyorlar…

***
Şimdi gelelim size…

Ey vatandaş!

Niye hakkınızı, niye olması gerekeni, niye size bu hükümetin boynunun borcu olanları istemiyorsunuz?

Hadi bundan öncekiler kafir falandı, referansı İslam olan bir parti, sayenizde iktidara gelen bir parti, sandalye sayısı itibariyle istediği her şeyi yapabilecek güçte olan bir parti, 28 Şubat, 12 Eylül ve benzeri bütün darbelerin hesabını tek tek soran bir parti, askeri emir kuluna döndüren bir parti iktidarda iken hukuku arkadan dolanmanıza, takiyye yapmanıza, sahtekarlıktan medet ummanıza yani asla imam olmasını istemediğiniz çocuğu kalkın imam-hatip okuluna vermenize ne gerek var?
Bunlar isteler bütün okullar din eğitimi anlamında imam-hatip olmaz mı? Olamaz mı?
Niye adam gibi bir müfredat hazırlayıp okul öncesinden başlayarak tüm eğitim kademelerinde şöyle adam gibi bir din eğitimi vermiyorlar.

Din eğitiminden mi korkuyorlar, yoksa arka bahçelerinden olmak mı istemiyorlar?

Veya her ikisi mi?

Taktir sizlerin…