Aslında bu okul mezunu olanların çoğunluğu ile başım hoş değil, olmadı, olmuyor.

Belki en büyük etken, bir Arifiye Öğretmen Lisesi mezunu olarak, okul yıllarında temeli atılan okullar arası sportif ve ardından hayat boyu sürecek olan siyasal rekabetimizdir muhtemelen.

Ve o rekabet yıllar sonra sendikal mücadeleye de yansıdı ki, tanıdığım ne kadar İmam Hatipli varsa rakip sendikanın üyesiydi.

Din Kültürü Ahlak Bilgisi ve imam hatip meslek dersleri öğretmenlerinin sendikal dağılımına göre sözde dindar sendika bize yüzde 90 fark atmıştı.

Hadi gel de İmam Hatip ve ilahiyat camiası ile geçin, mümkün mü?

Mümkünmüş aslında!

Mümkünmüş ki 28 Şubat sürecinde, tanımayanlarınıza beni de camianızdan sandıracak derecede iyi geçinmişiz.

İlginçtir, iki konuda çok şaşırttım çevremdekileri;

Fenerbahçe taraftarı olmadığımı öğrendiklerinde MHP camiasının, 28 Şubat ve sonrası dönemlerde kendilerinden olmadığımı öğrenen İmam-Hatip mezunlarının, hakkımda yaşadıkları hayal kırıklıkları…

Haklıydılar da.

Beraber bir GS-FB maçı seyredelim, yorumlarımdan ve tepkilerimden benim koyu bir GS taraftarı olduğumu asla anlayamazsınız.

Bu siyaset ve sair alanlar için de geçerli.

Yaşattığım hayal kırıklıklarının temel sebebi, asla hiçbir şeyin fanatiği olmamam, özel-tüzel hiçbir şeye taassup derecesinde bağlanmamamdır.

Yani beyler, bazen müştereklerimiz bir arada olmamızı gerektiriyor, kaldı ki, gerektiğinde yanınızda olmak için sizden olmam gerekmiyor.

Şimdi olmadığım gibi.

Beyler.

Bu okullar cenaze yıkayacak adam kalmadı mantığıyla talep edildi ve bu talep halen sizin hiç de iyi anmadığınız Demirel, Ecevit hatta Evren gibi liderler tarafından karşılandı.

Evet,amaç imam-hatip yetiştirmekti ama din eğitiminin en temel ihtiyaçlardan birisi olduğu gerçeği ve çocuklarımız dinini diyanetini öğrensin haklı arzusuyla bu okullar normal ortaokul ve normal lise muamelesi gördüler vatandaşlarca.

Bunun için hukukun arkasına dolanıldı, takiyyeler yapıldı, evet bunun yürürlükteki yasalar  karşılığındaki adı sahtekarlıktı ve tenezzül edildi.

Bazen rejim de, hop dedi, sadece imam hatip olabilirsiniz, şu okullara giremezsiniz, şunu şunu olamazsınız babından tedbirler aldı kendince.

Ve bir gün AKP iktidara geldi.

Gün intikam günüydü.

Gün hesaplaşma günüydü.

Gün rövanş günüydü.

Önce imam hatip mezunlarının katsayı dertlerine son verildi.

Ardından 28 Şubat sürecinin garabeti olan kesintisiz-zorunlu eğitim masaya yatırıldı.

Gerçi 28 Şubat mimarları, imam-hatiplerin orta kısmını yok etmek için bütün mesleki eğitimlerin orta kısmına kıymıştı ama iktidar sadece imam-hatip endeksli düzenleme yaptı.

Yani intikam veya rövanş adı her neyse alındı.

E, murada erdiniz mi? Yüreğinizin yağları eridi mi?

Tatmin oldunuz mu yani.

Görünüşe bakılırsa fazlasıyla oldunuz, öte bile geçtiniz ki, zafer sarhoşluğundan olsa gerek hepi topu zamanında kaybettiğinizi sandığınız ama aslında düzenin elinizden aldığı eşeğinize kavuştuğunuzun ve hala bir arpa boyu yol alamadığınızın farkında değilsiniz.

Niye hakkınızı, niye olması gerekeni, niye size bu hükümetin boynunun borcu olanları istemiyorsunuz?

Niye meme varken emzikle idare ediyorsunuz?

Hadi bundan öncekiler kafir falandı, referansı İslam olan bir parti, sayenizde iktidara gelen bir parti, sandalye sayısı itibariyle istediği her şeyi yapabilecek güçte olan bir parti, 28 Şubat, 12  Eylül ve benzeri bütün darbelerin hesabını tek tek soran bir parti, askeri emir kuluna döndüren bir parti iktidarda iken hukuku arkadan dolanmanıza, takiyye yapmanıza, sahtekarlıktan medet ummanıza yani asla imam olmasını istemediğiniz çocuğu kalkın imam-hatip okuluna vermenize ne gerek var?

Bunlar isteler bütün okullar imam-hatip olmaz mı? Olamaz mı?

Niye adam gibi bir müfredat hazırlayıp okul öncesinden başlayarak tüm eğitim kademelerinde şöyle adam gibi bir din eğitimi vermiyorlar.

Niye?

Kıtlık mı var?

Yok. Bütün devlet dairelerine yerleşmenize, bütün mevki ve makamları doldurmanıza rağmen, hala neredeyse adam başı bir imam düşüyor.

Yoksa bir zaman fişlenenler, bugün fişleyebilsinler diye mi?

Neden?

EKONOMİ KÖTÜ AMA KÖTÜ DEMEK YASAK

Yandaş yazarlardan biri isyan etmiş;

“Ulusal ekonominin genel yapısına, Türk Lirası'na, makroekonomik büyüklüklere ve finansal göstergelere ilişkin yalan haber yapsanız da söylenti çıkarsanız da yorum yapsanız da rapor yazsanız da ceza alamıyorsunuz… Ancak… Şu günlerde konuyla ilgili bir düzenleme hazırlığı yapıldığını biliyorum.”

Bu kulis bilgisine, Hazine ve Maliye Bakanı Berat Albayrak'ın "Birileri çıkacak, isimlerinin başında ekonomist, profesör yazan ama bu ülkeye zarar vermeye çalışan, nereye hizmet etmeye çalıştığı, hangi tabloları çizerek, milleti korkutmaya, Türkiye aleyhinde bir algı oluşturmaya çalışan bu kişilerin, terör eylemlerinde gördüğümüz ekipten farkı yok" sözlerini de ekleyince tablo şu ki ekonomiyi eleştirmenin bile suç sayılacağı, eleştirenlerin terörist muamelesi göreceği günler kapımızda…

Bu demektir ki Berat Albayrak hedefi tutturamadıkça, bunu söyleyenleri polise tutturacak…

Yani, ülkeyi ve ekonomiyi bu hale sürükleyenlere, Cumhuriyet tarihinin en uzun süreli ekonomik krizine neden olanlara, eş-dost-akraba kayırmacılığı ile ahbap-çavuş ekonomisinin en kötü örneğini sergileyenlere laf edilemeyecek.

Ekonomiyi bu hale sürükleyenlere değil de, bunların politikalarını eleştirenlere ceza verilecekmiş.

Ört ki ölem!