İHANETİN EN BÜYÜĞÜ, KİŞİNİN KENDİSİNE OLAN İHANETİDİR...

     Bazen kendisiyle de çelişir insan.Bazen o kişilik olmaktan vazgeçip başka biri olmak  isteyebilir.Yorulabilir,sıkılabilir ve hatta köklü değişikliklerde isteyebilir yaşamında.Ama hayatına güzellik katmak,yaşadığı her günü mutlu ve huzurlu kılmak kişinin salt kendi elinde olan bir durum değildir ne yazık ki.Hadi deyince mutlu olunmuyor yani.Çevresel  faktörler ve beşeri münasebetlerimiz son derece önemli mutluluklarımız ya da mutsuzluklarımızda.

      İlkim Öz'ün bir kitabıydı,altını çizmiş olduğum en beğendiğim paragraflardan birinde şöyle yazıyordu;''Mutluluk da mutsuzluk da bulaşıcıdır.İster içimizde yaşayalım,ister taşıyıcı olalım,mutlaka birincil derecede ilişkimiz olan kişilere mutluluğumuzu yada mutsuzluğumuzu bulaştırırız.Eşimizin,çocuğumuzun,yakın arkadaşımızın,iş arkadaşlarımızın,sevgilimizin bu bulaşıcılıktan nasibini almamaları mümkün değildir.''

     Belki de  zaman zaman kendimizle çelişiyor olmamızın nedeni de budur.Çok sevdiğimiz ve de vazgeçemediğimiz o  insanların aslında mutsuzluklarını bulaştırdıkları birer kurban gibi oluruz zaman içerisinde.Aynı hastalığa farkında olmadan veya büyük bir farkındalıkla yakalanırız.İşin garip olan yanı ise kurtulmak çin çaba sarfetmiyor oluşumuz ve alışkanlıklarımıza yenik düşüp çaresiz kabullenişimizdir bu durumu.

    Oysa yapacak ne çok şey vardır,mutsuzluğumuzu mutluluğa döndürebileceğimiz ne çok seçenek vardır önümüzde.Mutsuzluğa yakalandığımızı,ya da yakalanacağımızı fark ettiğimiz,kendimizle  çeliştiğimiz  o anlarda  tam da değişim zamanıdır aslında.Mutlak değişim zamanıdır.

     Kati kararlar,yumuşak geçişler,birleşmeler,terketmeler,biraz dinlenmeler,itiraflar,uzaklaşmalar,yakınlaşmalar,yeniden başlamalar,hoşnut olmadığımız ilişkileri bitirmeler bizim  için değilse kimin içindir ki?Çok mu zordur mutlu olmak adına  kararlılık göstermek?Çok mu zordur kazanmak ya da kaybetmemek için mücadele vermek?

    Ben tüm ilişkilerimizde birbirimizin aynası olduğumuzu  ve o aynada ne görmek istiyorsak,karşısında da öyle olmalıyız diye düşünüyorum.Yok olmadı,  istediğimiz görüntüyü oluşturamadık,beğenmedik yaşadıklarımızı,çekilmek gerek.Yeniden belki yeniden hiç bıkmadan yorulmadan yeniden hazırlanıp istediğimizi elde edene, işte bu diyene dek ,mutlu olmak,mutlu etmek için mücadele etmek  gerek.

     Sevgisiz,saygısız,samimiyetsiz,seviyesiz bulduğumuz her duruma karşı koymak gerek.En büyük ihanet kişinin kendisine yaptığı ihanettir,böylesi durumlara direnç göstermek yada değişimi için çaba sarfetmemek kişinin kendine ihanetidir diye düşünüyorum.

EVLİLİKDE KERAMET….

      Ben evlilikte keramet,nikahta selamet olduğuna inananlardanım.Günümüz gençlerini ve birlikteliklerini evliliğe bakışlarını anlamakta zorlanıyorum.Bir evliliği sürdürmenin bazen akıntıya kürek çekmek bazen durgun berrak bir denizde yüzmek gibi olduğunu bilenlerdenim.Her ikili ilişki de olduğu gibi sevgi saygı sadakat içerisinde evliliklerin yürüyeceğini düşünüyor,  tıpkı arkadaşlıklarda olduğu gibi bu değerlerin yokluğunda da bir evliliğin sürdürülmesinin gereksiz olduğu kanaatine varıyorum.Böyle olunca ihanet denen şeyin yaşanmayacağını düşünüyorum.Bu olayın sanıldığı kadar zor olmadığını,bu düşünceyle hareket edildiğinde kötü evliliklerin ve ihanet öykülerinin kalmayacağını savunuyorum.Zor evlenip kolay boşanmaya örnek bir cümle gibi gelebilir bu yazı size,ama ben evliliklerde mahremiyetten,ilişkilerde sadakatten yanayım,değerlerin yitirilmesine,bembeyaz çeyiz sandıklarına göz yaşı düşmesine dayanamıyorum.Kutsallık bozuluyor,ilişkiler anlamsızlaşıp,taraflar düşman oluyorsa eğer hiç üzülmeden,tüketmeden kendinizi ve karşınızdakini ,noktayı koyun diyenlerdenim….

     Günümüz birlikteliklerinin ya da evliliklerinin daha bir karmaşık olduğu   sır değil ama hala örf ve adetlerine bağlı, ahlaki değerlerini her şeyin üstünde tutan, sevgi sadakat ve aşkla evliliklerini sürdüren insanların sayısı hiçde  az değil.Bu güzel  birlikteliklerin ve sağlıklı görüntünün mutlak iki tarafın isteyerek gösterdiği özveri ve fedakarlıkla ,karşılıklı duyulan sevgi ,saygı ,sadakat ve bağlılıkla olduğunun bilincindeyim.

     İlişkilerin nevi ne olursa olsun çelişiyorsanız eğer,bir başka biri olma isteği duyuyor ve tükendiğinizi hissediyorsanız,değişim kaçınılmaz.Yok bu gücü bulamıyorsanız kendinizde,gücünüz yoksa,menfaatleriniz sebebiyle,çevresel faktörlerin etkisi altında sürdürüyorsanız ilişkilerinizi, mutsuzluğun bulaştığı yada mutsuzluğu bulaştıran bir hasta olarak bakın kendinize ve sonunuzu bekleyin hasta yatağınızda....