Siz ne yapıyorsunuz, bilmiyorum…
Fakat ben havalara uyamıyorum bir türlü…
Bir açıp bir kapayan, bir yağan bir güneşleyen, bir soğuyan, bir ısınan havalar beni serseme çevirdi…
İnsanın bu karaktersiz, bu alaca bulaca, bu çok yüzlü havalara uyabilmesi için, su gibi yumuşak, yılan gibi kıvrak bir gövdeye sahip olması gerekli!

***

Suyun akışı iyidir, yumuşaklığı kötü; yılanın kıvrılabilmesi ustalıktır, sürünerek gösterdiği çeviklik berbat…
Yumuşaklıkla çevikliği ve sürünerek yapılan ustalıkla gözü kör olmamayı birbirine karıştırmamalı, ben su gibi, yılan gibi bir gövdemin olmadığına üzülmüyorum…
Ara sıra soğuk algınlığı ile yorgan altına giriyormuşum?..
Ne gam!..
Gövdemden memnunum…

***

Sevgili okurlar…
Üzerinize afiyet, vaziyetimi yayın yönetmenimiz Tuncer Kalaycı’ya aktardım; ama bana dedi ki:
-Okuyucularınla paylaş!..
İşte paylaştım…
Bugün sizi kendimle meşgul ettim; bağışlayın olur mu?
Yarına toparlanır, düşünce atölyesinin kepengini açarım...
İyi bir hafta diliyorum…