Ülkemin insanları, Çin, G.Kore, Hindistan ve nice ülke halkı gibi; dev bir hızla kalkınma süreci yakalamıştı. Girişimci İş Dünyası, Muhteşem Emekçileri ile dünyanın her yanında inanılmaz ivmelerle, servetler kazanıyordu.

Gaza mı geldik bilmem: Ülkeyi yönetenler, dünyanın en güçlü devletlerinin bize saygıyla, yatırımlarla yöneldiği bir süreçte komşu veya uzak ülkelerle ufaktan ufaktan gerginliklere girdi.

                                                               *

İş Dünyası huzurlu, çalışılan, kazanılan süreçten memnundu. Halk da, az bile olsa, gelişen yaşam standartlarından mutluydu.

Siyasilerimiz gittikleri her yabancı ülkede abartılı saygı görse de kimse  şaşırmıyordu. Ama, bence siyasilerimizin O süreci doğru yere koyamadı. Şiraze çok gergin günlere yürüdü.

Uluslar arası platformlarda ve tüm dünya önünde, küçük-büyük ayrımı da yapmaksızın, birçok ülke ile aramıza kara kedi sokmaları başlattık.

“ Komşu ülkelerle sıfır sorun!” diye yola çıktık; savaşlara komşu olduk! Rusya’ya, Amerika’ya, İsrail ve Avrupa Birliği’ne kadar posta koyar olduk.

                                                                             *

Bugün; sınır şehrimiz Kilis ’e her gün bombalar düşer, okulları, hastaneleri yıkıma uğratır, insanlarımız ölürken hepimiz diken üstündeyiz.

Bir tek Yöneten Siyaset diken üstünde değil gibi. Onlar hiç telaşsız. Galiba tek dert; Ülkeyi hiç muhalefetsiz, hiç engelsiz, sorgusuz sualsiz Yönetmeyi ele geçirmek.

Yaşım gereği gelecek korkum yok. Ama, ülkemin çocukları-gençleri için çok korkular büyütüyorum. Gariban halk her gün cenazeleri için gözyaşı döküyor.

Oralarda olmayan Çocukları-Gençleri için öyle bir korkusu olmayan, Timsahlar ise sahte gözyaşları ile SÜREKLİ ve BOŞ başsağlığına koşuyorlar.   

                                                               *

Siyasi Yönetenler; komşu ülkelerle, tüm dünya ülkeleri ile BARIŞ ve HUZURLU yaşama günlerine geri dönmeliler. Bu gidiş, hiç iyi bir gidiş değil!  

TOBB ve TOBB Başkanı Hisarcıklıoğlu’na, hem de Genel Kurulunda, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu boşuna ağız bozmadı. Ülkenin dev bütçelerini yaratan en büyük kuruluş, Siyaset Devlet Yapısı ile oynarsa susmaz, susamaz!

İzleyeceğim, gerekirse SATSO örneklerini de irdelerim. Çünkü, “  Ülkenin sahibi 78 milyon insandır. 78 Milyon insanın seçtiği siyaset değil!” dediğim bilinir.

 Türk İş Dünyası, Firmalarımız yabancı ülkelerde nefis iş tempo yakalamıştı. İş Dünyamız, dış ülkelerle yaşanan gerginliklere karşın, yine de harikalar yaratıyor.

Ama, siyasilerimiz, dillerinden düşürmedikleri, Güç Zehirlenmesi gibi anlamsız bir akıbetten kaçamıyor.

 Siyasi partiler, ya sakinleşip, sağduyu-empati denilen önceliklerle ülkeyi huzurlu günlere taşıyacak. Ya da, halk yeni çıkış yolları arayıp ülkeyi düzlüğe çıkaracak.

                                                             *

Ülke ve ekonomi, “ Yarın ne olacak?” kaygıları içinde… Siyaset ne düşünüyor?

Daha 2015 Haziranında Genel Seçim yapıldı. Sonuç siyasetin işine gelmedi. Halk bir şey bilmiyor;  ülkede kan gövdeyi götürürken, 5 ay sonra yine seçim oldu.

O da yetmedi; 2016 yılında da siyaset önümüze bir dolu seçim koyacak. Sanki, ülke eller yukarı olana kadar!

Siyasete bu kadar çaresizmiş gibi geleceğimizi bıraktıysak vay halimize. Kimler bu gidişten beslenir bilmem?

Yalnız şunu bilirim ki; temiz süt etmiş hiçbir insanoğlu aklını kaybetmedikçe,  çocuklarının geleceğini karartmaz. O zaman; biz böyle nereye gidiyoruz?